Dilipak, Erdoğan’ın FETÖ tanımına karşı çıktı: Gerçekçi değil
Akit yazarı: CHP, MHP ya da aklınıza gelen her partide vardılar
Akit yazarı: CHP, MHP ya da aklınıza gelen her partide vardılar. AK Parti’de mi olmayacaklar?
Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın FETÖ için yaptığı “yukarısı ihanet, ortası ticaret, altı ibadet” tanımına karşı çıktı. “Bu yapıda herkes kendine verilen görevi tereddütsüz yapıyordu” diyen Akit yazarı, FETÖ mensubu kişilerin her partide olduğunu öne sürerken “AK Parti’de mi olmayacaklar” diye sordu.
Dilipak, bugün “Tencere dibin kara ya da FETÖ’nün siyasi ayağı” başlıklı köşe yazısında şunları yazdı:
Bunların olmadıkları yer yok. Sağ-sol, Sünni-Alevi, Liberal-Milliyetçi, Dindar-Laik fark etmiyor. Hatta Müslüman-Gayrimüslim, Kemalist olsun ya da olmasın büyük bir ustalıkla her kesimin içine sızdılar. Sahi, o “Türkçe olimpiyatları”nın ana sponsorları kimlerdi? Ya da Merkezi Hükümet, Valilik, Kaymakamlık ya da Belediyelerin kaynaklarını tepe tepe kullananlar kimlerdi!. Kim kamudan iş alacaksa bunların kapısını çalması gerekti. Kim birini bir yere tayin ettirmek isterse de öyle. Herkes çocuklarını okutmak için bunların kapısını çalıyordu. Himmet vermek için herkes sıraya giriyordu. Yurtiçinde veya yurtdışında iş yapmak, mal alıp-satmak isteyen herkes bu kapıdan geçmek zorundaydı.
Erdoğan’ın tanımına karşı çıkan Dilipak, şöyle devam etti:
Yukarısı ihanet, ortası ticaret, altı ibadet olan bir piramid tanımı çok da gerçekçi değil. Bu yapıda herkes kendine verilen görevi tereddütsüz yapıyordu. Öyle bir dine inanıyor olmak zaten başlı başına bir sorun. Ticaret dedikleri soygun.
FETÖ para ve imkan ölçüsünde her yerde vardı. Olmadıkları parti ya da cemaat yoktu. CHP, MHP ya da aklınıza gelen her partide vardılar. AK Parti’de mi olmayacaklar.
“İktidar sarhoşluğu başımızı döndürdü”
Akit yazarı, hükümete de eleştiriler getirdi:
Biz iktidar ve serveti başkalarını dönüştürmek için istemiştik. İktidar ve servet bizi dönüştürdü. Makam ve şöhret başımızı döndürdü. Meğer dünyanın bilmediğimiz ne hazları varmış. Yılların açlığı ile saldırınca bir anda başka bir kişiliğe büründük. İktidar sarhoşluğu başımızı döndürdü ve ihtirasla sarıldığımız şeyler uğruna değerlerimizden tavizler vermeye başladık. Güç ve iktidar bizdeydi, kim hesap sorabilirdi bize! Böyle düşünmeye başladığımız gün kaybetmeye başladık. Uyarılara önce kulak tıkadık, sonra konuşanları susturmaya kalktık. Yola çıktıklarımızla yolda bulduklarımız yer değiştirdi. “Bizden” olanları uzaklaştırmaya başladık, “ötekileri kazanma” hesapları yapmaya başladık. Gidenler geri dönmediler ve gelenlerse ilk engelde bizi terk ettiler. Mukadder olan sonuç ise bugün başımıza gelenlerdir.
Akit