Dilipak'ın eşinden AK Parti'ye sitem dolu mektup: 30 yıllık dostlarımız bir telefon dahi açmadı

"Bize bu haksızlığı reva gören AK Parti yönetiminden ve bize dava açan 81 ildeki kadınlardan tek tek şikayetçiyim"

Dilipak'ın eşinden AK Parti'ye sitem dolu mektup: 30 yıllık dostlarımız bir telefon dahi açmadı


Dilipak'ın eşinden AK Parti'ye sitem dolu mektup: 30 yıllık dostlarımız bir telefon dahi açmadı

"Bize bu haksızlığı reva gören AK Parti yönetiminden ve bize dava açan 81 ildeki kadınlardan tek tek şikayetçiyim"

İstanbul Sözleşmesi'ni savunan kadınlara "fahişe" demesinin ardından AK Parti'nin sert tepki gösterdiği Akit yazarı Abdurrahman Dilipak'ın eşi Asiye Dilipak AK Parti'ye sitem dolu bir mektup kaleme aldı.

Asiye Dilipak'ın hem oğlu Ali Osman hem de eşi Abdurrahman Dilipak, sosyal medya hesaplarında paylaştı.

Asiye Dilipak, 30 yıllık dostlarının geçmiş olsun telefonu dahi açmadıklarını söylerken "Bu kadar bile hukukumuz yokmuş bu insanlar nezdinde, bunu görmüş oldum" dedi.

Dilipak'ın kaleme aldığı mektup özetle şöyle:

Gazeteci bir hanımın attığı bir Tweet ile başlayan, sayısını bilmediğim kadar çok kişinin hakaret ve küfürleriyle büyüyen, Abdurrahman Bey'in maksadı dışında yorumlanan bir ifadesi üzerinden, AK Parti yönetimi ve AK Partili kadınlar bir iftira ve linç kampanyasına başladılar. Televizyonda önce Lütfiye Selva Çam hanımın, sonra da Cumhurbaşkanının eşime yönelik sert ithamlarını ve bu ifadeleri avuçları patlarcasına ayakta alkışlayan kadınları içim acıyarak, ibretle izledim bizi karalayan ak kadınları(!?)

"Makam mevki geçer akçe olmuş"

Şimdiye kadar yaşadığımız hiçbir şey beni bu kadar yaralayıp üzmemişti, içim kan ağlıyordu. Günlerce, yapılan yanlışlığı anlarlar ve dava açmazlar umudu taşıdım. Birçoğuyla 30 yılı aşkın arkadaşlığımız vardı. Evimize gelmişler, evlerine gitmiş, aynı masada yemek yemiştik. Bir tanesi bile telefonu açıp "durum nedir" diye sorma zahmetine katlanmadı. Bu kadar bile hukukumuz yokmuş bu insanlar nezdinde, bunu görmüş oldum. Suç duyurusunda imzası olanlar makamlarında yükselirken, biz birbirimizden uzaklaşmışız demek ki. Hak, hukuk, kadir, kıymet değil; "makam-mevki" geçer akçe olmuş. Bu mesele karşısında, "doğru nedir", "Allah rızası nerededir" demek yerine, "teşkilatım ne der", "yöneticim ne düşünür" diye endişelenir olmuşlar. Bu mesele adeta bir turnusol kâğıdı görevi gördü, kimler vefalı birer dost, kimler değil; kim hasbi kim hesabi bu vesile ile görmüş olduk.

"Hepsinden tek tek şikayetçiyim"

Ya Rab, bu dünya gelip geçici bir yer. Esas olan ahiret dünyamız. Hayatımızda bize çok bedel ödetmeye çalıştılar. Hiç şikâyetim yok. Başta da dediğim gibi; "Sen razı ol yeter." Burası imtihan yeri ve biz bu imtihanı başarmak istiyoruz. Onlar bu dünyanın mahkemelerine verdiler dilekçelerini ve ispat etmek istercesine poz poz resimler çektirdiler. Vicdanları el veriyorsa devam etsinler, polisler eşliğinde onlar da göndersinler haciz memurlarını ve alsınlar eşyalarımızı. Mal, mülk, makam ve mevki hiçbir zaman bizim derdimiz olmadı. Ben ise; Rabbim, dava dilekçemi Sana sunuyorum. Sen hakimler hakimisin ve hesabı çabuk görensin. Bize bu haksızlığı reva gören AK Parti yönetiminden ve bize dava açan 81 ildeki kadınlardan tek tek şikayetçiyim. Mazlumla senin aranda perde yok. Onların bizi tanıması gerekirdi. Halkın Kurtuluş Partisi, Gazeteciler Cemiyeti, KADEM ve AK Parti bu konu çerçevesinde ortak bir noktada buluştular. Bu durum bana yine Merhum Necip Fazıl'ın "baba katiliyle, baban bir safta" dizelerini hatırlattı…

Ne olmuştu?

AK Parti'nin 81 ildeki kadın kolları başkanlıkları, Akit Gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak'ın kadınlara yönelik hakaret içeren köşe yazısı nedeniyle 81 ilde suç duyurusunda bulunmuştu. 

"AKP'nin papatyaları"

Dilipak tepkilere neden olan yazısında "ANAP'ı o ‘Papatyalar', o ‘Lale Devri çocukları' bitirdi. AK Partiyi de, bu Erguvani AKP'nin ‘Papatyaları'(!?) bitirecek bu gidişle" ifadelerine yer vermiş ve şunları söylemişti:

AK Parti içindeki AKP'liler konuşuyor, AK Partililer susuyor. AKP'liler terfi etti zenginleşti, itibar sahibi oldular. Kaymağı onlar yiyor, parayı onlar veriyor. Camiye, okula, yurda parayı veren de onlar. Eee, parayı veren düdüğü çalıyor. Kem alat ile kemalat olmuyor. Haram para ile hayır olmayacağı gibi..

"Fahişe" hitabı

Akit yazarı devamla "AK Parti içindeki AKP'liler, FETÖ'nün zihniyet ikizi gibi davranıyorlar. Hem uluslararası fonlarla destekleniyorlar hem de kamu fonlarını kullanıyorlar. Malum 'Yeşil Sermaye' de bunlara sponsor olabiliyor. Koç kadar, Sabancı kadar, Eczacıbaşı kadar bizim 'Yeşil sermaye' davasına sadakat gösterip, bu fahişelere ve onların türevlerine karşı seslerini yükseltebilecekler mi? Konfeksiyoncu, gıda zinciri, finans kuruluşu, ses ver Türkiye! Ne bekliyorsunuz!" ifadelerine yer verdi.

KADEM ve Fatma Şahin'e eleştiri

Köşe yazısında İstanbul Sözleşmesi tartışmalarına da değinen Dilipak, ‘felaket' olarak nitelendirdiği sözleşmenin sorumlusunu Fatma Şahin olarak gösterdi ve ekledi:

Şahin hâlâ bu yönde genelgeler yayınlıyor. Toplumdaki öfke konusunda sanırım bilgi sahibi değil. KADEM bir, Fatma Şahin iki. KADEM aile ile yakın ilişkisi sebebi ile daha öncelikli olarak akla geliyor.

 

Independent Türkçe