‘Dış güçler’ şimdi bizi mi destekliyor?
Uyarıyorum: Trump’ın derdi ile Türkiye’nin çıkarları örtüşmüyor…
‘Dış güçler’ şimdi bizi mi destekliyor? Uyarıyorum: Trump’ın derdi ile Türkiye’nin çıkarları örtüşmüyor…
Savaşa giden ülkeler aykırı görüş istemiyor; uyarı anlamına gelecek iyi niyetli görüşler bile hoş karşılanmıyor. Bunu ABD, New York’ta ikiz kulelere ve Pentagon’a sivil uçaklarla saldıran (2001) teröristlere cevap olarak Irak’ı işgal ettiğinde (2003) yaşamıştı.
George W. Bush başta olmak üzere ABD yönetimi, savaşa, gerçekleri çarpıtarak, hatta doğrudan yalana başvurarak girdi.
Her şey olup bittikten sonra gerçekler ortaya çıkınca geride yalnızca utanç kaldı.
Elbette her savaşın sonunda geride utanç kalmak zorunda değil; savaş durumunda bile ülkelerin uyarı anlamına gelecek görüşlere kapıyı açık bırakması şartıyla… Tek seslilik en başta kulağa müzik gibi gelse bile, özellikle bizim Suriye’ye müdahalemiz gibi durumlarda, sorunlarla karşılaşma ihtimali ciddileştiğinde, bunun herkese zararı olur…
‘Dış güçler’ bizim mi yanımızda?
Anlamadığım bir konuyu paylaşayım:
Olan bitende beni en çok rahatsız eden, ‘terörle mücadele’ kapsamı içerisinde belirlenmiş ve geniş kabul görmüş yaklaşımların, aynı kavramın gerekçesini teşkil ettiği Suriye’ye müdahalede gözardı edilmiş olması…
Yıllarca ülkemizde varlığını eylemleriyle hissettiren ayrılıkçı terörün (PKK’nın) arkasında ‘dış güçler’ diye anılan yabancı ülkelerin bulunduğunu söylemiyor muyduk? PKK ile PYD/YPG yapılanmasının ABD’den destek aldığına inanıyorduk ve öyle olduğunu da sürekli ağır-hafif silah yığınağı ve ABD ordusu tarafından eğitilme süreci sırasında gördük ve öğrendik.
Peki, şimdi ne oldu da PKK, PYD ve YPG’nin arkasındaki parmak olan ABD Suriye’ye bu müdahale için Türkiye’ye yol verdi?
Askerlerini Fırat’ın doğusundan çektiği için ABD, Türkiye bölgeye müdahale edebildi.
Nasıl oldu da bu oldu?
“Donald Trump sayesinde” dediğinizi duyar gibiyim.
Gerçekten de, ABD’de sesi yüksek çıkan ne kadar önemli kişi ve grup varsa, medya dahil, hemen hepsinin öncesi ve sonrasında karşı çıktığı operasyon, ABD başkanı Trump’ın “Ben yaptım oldu” anlamına gelecek kadar kişisellik kokan tavrıyla gerçekleşebildi.
Pentagon adına konuşabilecek olanların bu defa sesi çıkmadığı için askerlerin ne düşündüğünü bilmiyoruz. Bir yıl kadar önce Trump yine “Askerleri çekeceğim” dediğinde, savunma bakanı Gen. James Mattis istifa tavrı koyduğu için o niyet askıda kalmıştı. Bu defa istifa eden de yüksek perdeden itirazda bulunan da çıkmadı rütbeliler arasından…
Bunu nasıl yorumlayacağız?
Trump kendisine ‘darbe’ yapıldığına inanıyor
Trump’ın şu sıralarda başı ciddi olarak dertte. Hakkında azledilme soruşturması açılması ve görevinden uzaklaştırılması için ‘Amerikan derin devleti’ peşinde. “Bana karşı darbe yapılıyor” iddiasını sürekli seslendiriyor Trump.
Başı dertte olan politikacılar genellikle kamuoyunu ve etkili çevreleri başka sorunlarla meşgul etme yoluna giderler.
Muhtemelen Trump da Türkiye’yi bu amaçla kullanmayı uygun gördü.
Öncesinden başlayarak Amerikan haber televizyonlarını -özellikle birbirine karşı görüşte olanların konuşlandığı iki kanal olan CNN ve Fox-TV’yi- hiç aksatmadan izliyorum; Trump bu girişiminde bütünüyle olmasa da kısmen başarı kaydetmiş görünüyor.
Ancak, bu tür dolaylı konularla kamuoyunu meşgul etme girişimlerinde bazen yaşandığı üzere, beklenmedik bir sorunla karşı karşıya Trump. Zaten bu yüzden, gülünç düşmeyi de göze alarak, her gün bir öncekiyle çelişen yeni Twitler atmak zorunda kalıyor.
Şaşılacak bir durum, ama gözümüzün önünde bir gerçeklik var: Bizim ‘terör örgütü’ saydığımız ve her ülkenin de öyle kabul etmesini arzuladığımız PYD’nin ABD’de bizden fazla dostu var ve şimdi onlar koltuğunu kurtarma çabasındaki Trump’ı bayağı zorluyorlar.
Lindsey Graham bunun en çarpıcı örneği.
Graham etkili bir senatör. Cumhuriyetçi Parti’nin liderlerinden. Geçenlerde Türkiye’ye geldi ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan dahil hemen her yetkili kendisiyle görüştü. Trump’ın azil soruşturmasına karşı mücadelesinde en yakın destekçisi Graham.
Şimdi de Trump’ın Suriye’den asker çekme kararına ve Türkiye’nin sınırdışı müdahalesine en çığırtkan muhalefeti o yapıyor.
Trump’ın esas derdi azil soruşturmasından kurtulmak ve bunun için Graham’ın etkisine ve Cumhuriyetçi Partili Kongre üyelerinin hepsinin eksiksiz desteğine ihtiyacı var. İş oylamaya geldiğinde bir oyun bile hayati değeri olacak çünkü.
İşte dün geç saatlerde “Suriye’ye yeniden asker mi göndereyim, Türkiye’ye yaptırım mı uygulayayım, yoksa iki tarafın arasını mı bulmaya çalışayım?” twitini atmasının sebebi bu. O twitin bir öncesinde de, yine dün, Türkler ile Kürtlerin birbirini en az 200 yıldır öldürdüklerini yazdı Trump.
Öğrenmeye de niyeti yok.
Muhtemelen buna vakti de yok. Olan vaktinin bütününü koltuğunu koruyacak girişimlerde harcıyor. Türkiye’nin Trump için önemi de işte o çabasına yarayacağı kadar.
Yeniden asker gönderirse mi, ülkemize ağır yaptırımlar uygulamaya kalksa mı, yoksa tarafların arasını bulmaya çalışsa mı, hangisi bizim hoşumuza gider?
Hiçbiri tabii…
Bana sorarsanız, Donald Trump tam anlamıyla zırvalamaya başladı; iyice dikkatli olmalı.