DİTİB, Hamas’a ‘terör örgütü’ denen bildiriden Süleymancılar’ı sorumlu tuttu
DİTİB Diyanet'e bağlı mı?
DİTİB, Hamas’a ‘terör örgütü’ denen bildiriden Süleymancılar’ı sorumlu tuttu
DİTİB Başkanı Kuzey, Euronews'a yaptığı açıklamada, Hamas'ın "terör örgütü" olarak tanımlandığı metinden ötürü Süleymancıları sorumlu tuttu.
Hamas'ın İsrail sınırını aşıp çoğunluğu sivil 1,200 kişinin ölümüne neden olduğu 7 Ekim'deki saldırıdan günler sonra, 16 Ekim'de, Almanya'nın Düsseldorf kentinde yapılan bir diyalog toplantısında, aralarında Diyanet İşleri Türk İslam Birliği'nin (DİTİB) de olduğu bir grubun Hamas'ı "terör örgütü" olarak tanımladığı metne imza attığı, Gazze'deki İsrail işgalinin 9'uncu ayında gündeme geldi.
Euronews'ün sorularını yanıtlayan DİTİB Başkanı Muharrem Kuzey, aylardır devam eden İsrail-Hamas savaşını "11 Eylül'ün bir benzeri" olarak yorumladı. 11 Eylül, Avrupa Birliği'nin "terör örgütü" olarak kabul ettiği radikal İslamcı silahlı grup El Kaide'nin Amerika Birleşik Devletleri'ne (ABD) karşı, sabah saatlerinde düzenlediği dört koordine edilmiş bir terör saldırısı dizisi olarak biliniyor.
7 Ekim'deki saldırı ile İsrail'e koz verildiğini düşünen Kuzey, "Yarı çıplak kadın görüntülerine, eli ayağı bağlanmış insanlara şahit olduk. Hatta bir iki tane de Alman pasaportuna sahip gencin festivalde öldüğüne dair haberler yapıldı," dedi.
Olaydan hemen sonra Alman İçişleri Bakanlığı'nın Hamas'ın "terör örgütü olarak tanınmasında" DİTİB'e ve diğer kuruluşlara çağrıda bulunduğunu söyleyen Kuzey, saldırıya dair hangi konumda olduklarını devlet yetkilileriyle paylaştıklarını, "Biz de kendi zaviyemizden durumu anlattık," sözleriyle özetliyor.
O gün Almanya'da faaliyet gösteren vakıfların, derneklerin ve cemaatlerin görüşlerini aktardığı toplantıya dair tek kayıt, Süleymancı cemaatine yakınlığıyla bilinen İslam Kültür Merkezleri Birliği'nin (VIKZ) resmi internet sitesinde yayınlanmış bildiri metniydi.
“Hamas terörü bölge genelinde sayısız masum insana tarifsiz acılar yaşatmıştır. Hamas’ın terörist saldırılarının sokaklarımızda alkışlanmasına ve hatta görmezden gelinmesine izin vermeyeceğiz.” ifadelerinin yer aldığı metinde, imzacı kuruluşlar arasında Kuzey Ren-Vestfalya İslam Dini Cemaati, Türkiye’deki Süleymancılar cemaatine yakınlığıyla bilinen İslam Kültür Merkezleri Birliği (VIKZ) ve Almanya Müslümanları Merkez Konseyi'nin Kuzey Ren-Vestfalya (Nordrhein-Westfalen) Bölge Birliği de bulunuyor.
Bildirinin Süleymancıların isteği üzerine hazırlandığını iddia eden DİTİB Başkanı Kuzey, "Süleymancıların temsilcisi 'Bir basın açıklaması yayınlayalım' dedi. Sonra önümüze hazır bir metin konuldu. Çok ağırdı. Filistinlilerin yaşadığı zulümden hiç bahsedilmiyordu. Bizim ısrarlarımızdan sonra metni biraz daha makul, kerhen de olsa kabul edilebilecek hale getirmeye çalıştık," ifadelerini kullandı.
"Filistin'de öldürülen insanlar, Almanya konjonktüründe bile olsa onaylayabileceğimiz bir şey değildi" diye devam eden Başkan Kuzey, Alman hükümetine farklı tarihlerde birçok mektup yazdıklarını, "Ateşkes için inisiyatif alınması gerekliliğini" ilettiklerini, Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı Diyanet Vakfı aracılığıyla Gazze'ye birden fazla defa yardım gönderdiklerini söylüyor.
16 Ekim'deki metnin DİTİB'in görüşlerini yansıtmaması üzerine, Almanya'daki Müslüman vakıfların, derneklerin çatı kuruluşu olarak görülen Almanya Müslümanları Koordinasyon Konseyi (KRM) aracılığıyla, 19 Ekim'de karşı bildiri yayınladıklarını, bu metinde daha çok "Gazze" vurgusunun yer aldığını, fakat Süleymancılara yakınlığıyla bilinen vakfın metne imza atmadığı Kuzey'in iddiaları arasında.
"Maalesef bu olaydan sonra biz KRM üzerinden kendi görüşlerimizi anlatalım dedik ve Süleymancılar imza atmadıkları gibi kurucuları arasında yer aldığı KRM'den ayrılma kararı aldı."
Süleymancılar ya da kendi kullandıkları şekliyle 'Süleymanlılar', Türkiye merkezli bir cemaat olarak biliniyor. Yapının kurucusu, cemaat içerisinde "Üstad" olarak tanımlanan Süleyman Hilmi Tunahan.
Banu Eligür'ün 2010 tarihli "Türkiye'de Siyasal İslam'ın Seferberliği" başlıklı makalesinde, cemaate üye kişi sayısının 2 milyon civarında olduğu belirtilmişti.
Türk siyasetinde ve bürokrasisinde etkili olan Süleymancılar, günümüzde sadece Türkiye'de değil, dünyanın birçok ülkesinde faaliyet göstermekte.
Alihan Kuriş'in 2016'dan beri liderliğini yürüttüğü cemaat, Almanya'da VIKZ çatısı altında toplanmış durumda. VIKZ'in mevcut başkanı ise Ali Yılmaz.
Ne olmuştu?
Gazeteci Murat Yetkin’in kendi web sitesinde geçtiğimiz günlerde kaleme aldığı habere göre, Almanya’nın Düsseldorf şehrinde 16 Ekim 2023'te gerçekleştirilen bir “diyalog toplantısının" ardından yayımlanan ve Hamas'ın 7 Ekim saldırısının "terör saldırısı" olarak nitelendirildiği basın bildirisine Diyanet İşleri Başkanlığı ile irtibatlı olan DİTİB de imza attı.
Diyalog toplantısında ayrıca, İsrail halkına karşı işlenen "vahşetin" kayıtsız şartsız kınanması ve rehinelerin Hamas tarafından derhal serbest bırakılması gerektiği konusunda mutabık kalındığı vurgulandı.
Bildiride, "Hep birlikte Hamas’ın dünya çapındaki Yahudi kurumlarına saldırı çağrısını mümkün olan en güçlü şekilde kınıyoruz. Antisemitizmin hiçbir türünün Kuzey Ren-Vestfalya’da yeri yoktur. Bu ruhla diyalog içinde olmaya devam edeceğiz." ifadelerine de yer verildi.
Merkezi Köln'de olan DİTİB, Türkiye Diyanet Başkanlığı altında Almanya'daki en büyük Müslüman örgütü olarak yaklaşık 900 camiyi koordine ediyor.
Almanya'nın iç istihbarat birimi olarak çalışan Federal Anayasa Koruma Teşkilatı'nın ("Bundesamt für Verfassungsschutz" - BfV), DİTİB'i izlemeye aldığı ortaya çıkmıştı.
DİTİB Diyanet'e bağlı mı?
DİTİB, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın referansı ile Alman yasalarına uygun olacak şekilde 'sivil bir teşkilat' olarak kurulmuş bir yapı. Tüzük gereği DİTİB'in Denetleme Kurulu'nun başkanı, aynı zamanda Diyanet İşleri Başkanı.
7 Ekim'den bu yana Gazze'ye yapılan yardımlar, Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı sırasında toplanan paralar, Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı Diyanet Vakfı üzerinden sahaya gönderildi.
Yine Kurban Bayramı sırasında DİTİB'in topladığı 200.000 euro (yaklaşık 7.07 milyon Türk Lirası) aynı yöntemle Gazze'de dağıtıldı.
İsrail sınırını aşıp baskın yapan Hamas militanları, 7 Ekim'de düzenledikleri saldırıda çoğu sivil olmak üzere yaklaşık 1,200 kişiyi öldürdü ve 250 kadar kişiyi de rehin aldı. Bu rehinelerin yaklaşık yarısı, Kasım ayında bir hafta süren ateşkes sırasında İsrail tarafından tutulan Filistinli mahkumlarla takas edilerek serbest bırakıldı.
İsrail, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun (BMGK) derhal ateşkes ilan edilmesini öngören kararına rağmen Hamas'ın 7 Ekim'deki saldırısından bu yana Gazze'ye yönelik saldırılarını ve sivil katliamlarını sürdürürken, uluslararası kınamalarla karşı karşıya kaldı.
Gazze'deki sağlık yetkililerine göre, 7 Ekim'den beri İsrail'in Gazze'de düzenlediği saldırılarda çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 37.100'den fazla Filistinli öldürüldü ve yaklaşık 84.700 kişi de yaralandı.
Harabeye dönüşen Gazze'nin pek çok bölgesinde gıdaya, temiz suya ve ilaca ulaşmak hala çok zor.
Güney Afrika'nın açtığı bir dava kapsamında İsrail, Uluslararası Adalet Divanı'nda soykırımla suçlanıyor.
Mahkeme, Başbakan Binyamin Netanyahu yönetiminin, 6 Mayıs tarihinde işgal edilmeden önce bir milyondan fazla Filistinlinin sığındığı güneydeki Refah kentindeki faaliyetlerini derhal durdurmasına hükmetmişti.
EURO NEWS