Doç. Dr. Akmeşe, “2-5 yaş aralığında her 100 çocuktan 5’inde erken dönem kekemeliği görülüyor”

EÜ-ÖZEM kekemelik sorunu olan çocuk ve ailelerine danışmanlık ve konuşma terapisi hizmeti veriyor

 Doç. Dr. Akmeşe, “2-5 yaş aralığında her 100 çocuktan 5’inde erken dönem kekemeliği görülüyor”




EÜ-ÖZEM kekemelik sorunu olan çocuk ve ailelerine danışmanlık ve konuşma terapisi hizmeti veriyor

 Doç. Dr. Akmeşe, “2-5 yaş aralığında her 100 çocuktan 5’inde erken dönem kekemeliği görülüyor”

 İZMİR (Ege Ajans)- Özel gereksinimli çocuklara ve ailelerine yönelik araştırma, eğitim ve danışmanlık hizmeti veren Ege Üniversitesi Özel Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi (EGE-ÖZEM),  kekemelik sorunu olan çocuk ve ailelerine, yetişkin kekemelik sorunu olan bireylere hem danışmanlık hem de konuşma terapisi hizmeti veriyor.  Rektör Prof. Dr. Necdet Budak’ın destekleri ile iki yıl önce kurularak faaliyete başlayan merkez, özel gereksinimi olan bireylerin değerlendirilmesine, bu bireylerin bağımsız yaşam becerilerini kazanmalarına, eğitim ortamları ile yaşadıkları topluma tam katılımlarına destek oluyor.

Kekemeliğe dikkat çekmek ve kekemelik konusunda doğru bilgiler vermek amacıyla her yıl 22 Ekim Dünya Kekemelik Günü olarak anılıyor. Ege Üniversitesi Özel Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Pelin Piştav Akmeşe, kekemelik sorunu ve Özel Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi öncülüğünde yürütülen çalışmalar hakkında açıklamalarda bulundu.

“Erkek çocuklarda kızlara oranla 3-4 kat daha sık görülüyor”

Kekemelik sorununun özelliklerinden ve nedenlerinden bahseden Doç. Dr. Akmeşe, “Konuşma çeşmeden akan su gibi engellenme, duraksama veya tekrar içermediğinde yani pürüzsüz ve çabasız olduğunda akıcıdır. Akıcılık bozukluğu olan kekemelik ses veya hecelerin tekrarlanması veya uzatılması, kelimelerin ya da kelime bölümlerinin tekrarı, konuşmayı duraklatma ve sesli veya sessiz blok örüntülerini içerir. Bazen herkesin konuşmasında akıcılık sorunları olabilmektedir. Söylediklerimizi tekrarlar, ne söyleyeceğimizi düşünürken duraksar veya boşluk doldurma amaçlı sözcükler kullanırız. Ancak konuşma akışındaki bu sapmalar bir bozukluk değildir. Konuşma akıcılığında sorun olduğunda konuşurken birdenbire duraklama, çoğunlukla buna katılan yüz buruşturma ve gerilme hareketleriyle hecelerin tekrarlanması söz konusudur.  Kekemeliğin kesin nedeni tam olarak bilinmemekle beraber genetik, nörofizyolojik ve psikolojik nedenlerin kekemeliğe sebep olduğu belirtilmektedir. Kekemelikte genetik ve çevre etkileşimi belirgin olduğunu söyleyebiliriz. Kekemelik sorunu yaşayan bireylerin yüzde 70’inde yakın ve uzak aile bireylerinde kekemelik öyküsü bulunur. Erkeklerde kızlara oranla 3-4 kat daha sık görülür” dedi.

“Erken dönemde dil ve konuşma terapistine başvurulmalı”

Her 100 çocuktan 5’inde 2-5 yaşları arasında erken dönem kekemelik görüldüğünü söyleyen Doç. Dr. Akmeşe,  erken dönem kekemelik belirtileri gösteren çocukların yüzde 80’inde söz konusu belirtiler kendiliğinden ortadan kalkarken geri kalan yüzde 20’sinde ise sorun ileriki yaşlara kadar sürebilmektedir. Buradaki en önemli nokta, hangi çocuğun kendiliğinden iyileşeceğinin kesin olarak bilinememesidir. Kekemelik davranışlarının ortaya çıkışından itibaren ilk altı aydan sonra devam etmesi halinde desteksiz iyileşmesi zordur. Bu nedenle kekemelik sorunu yaşamaya başlamayan çocukların aileleri vakit kaybetmeden dil ve konuşma terapistine başvurmalıdırlar.  Erken dönemde aile eğitimi ve terapi önemlidir” diye konuştu.

“Kekemelik akademik başarıyı ve sosyal iletişimi olumsuz etkiliyor”

Doç. Dr. Akmeşe, “Kekemeliğin şiddeti ortama, duruma ve kişilere göre değişiklik gösterir. Bu nedenle çocuğun sosyal gelişimini, eğitim hayatının olumsuz etkileyen kekemelikte erken müdahale ile çocuğa ve anne babasına sağlanan destek akıcı konuşmanın geliştirilmesinde etkili olmaktadır. Ayrıca kekemelik akademik başarıya ve sosyal iletişimi olumsuz etkiler. Kekemelikte olumsuz algılanma korkusu nedeni ile konuşmaktan kaçınma davranışı ile sık karşılaşılmaktadır. Bu kaçınma davranışları bir harften, bir kelimeden kaçınmak olarak ortaya çıkabileceği gibi, belirli yerlerden uzak durmak bazı bilgileri vermekten kaçınmak gibi sosyal yaşamı etkileyen durumlar olarak da kendini gösterebilmektedir. Bu kaçınma davranışları çocuklarda ve yetişkinlerde anksiyeteye ve sosyal fobiye neden olabilmektedir. Tüm bunların yanı sıra kekemelik sorunu yaşayan öğrenciler okul döneminde çok sık akran zorbalığına da maruz kalıyor” dedi.

Ege Üniversitesi Özel Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde kekemelik sorunu olan çocuk ve ailelerine, yetişkin kekemelik sorunu olan bireylere hem danışmanlık hem de konuşma terapisi hizmeti verildiğini belirten Doç. Dr. Akmeşe, “Kekemelikte uygulanan konuşma terapisinde; konuşma akıcılığını artırmak, etkili iletişimi geliştirmek, çocukların okula, yetişkinlerin işe problemsiz devam etmesini ve sosyal aktivitelere rahatlıkla katılmalarının sağlamak amaçlanır” diye konuştu.