Doğrunun kayığı sarsılır ama batmaz…

Bir adam askerde iken, hastane de iken, cezaevinde iken arkasından konuşulmaz. Facebook, Twitter köşelerinden ahlaksızca küfür edilmez.

Editor

Eylül 3, 2019 - 13:59 Updated: Mayıs 9, 2021 - 22:27

Doğrunun kayığı sarsılır ama batmaz…

Bir adam askerde iken, hastane de iken, cezaevinde iken arkasından konuşulmaz. Gazete, Facebook, Twitter köşelerinden ahlaksızca küfür edilmez.

“Kötü söz sahibine aittir”.

Bir insan dört duvar arasındayken arkasından konuşmak, iftira atmak, dedikodu yapmak kolay…

Gücünüz yetiyorsa, yürekli iseniz, eşit şartlarda iken o söylediklerinizi söylemelisiniz.

İftira, yalan hiçbir zaman uzun süreli olmaz. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.

Biri hakkında konuşuyorsan, delilini de ortaya koymalısın.

Koymuyorsan yalancısındır, iftiracısındır.

Doğruları biliyor da susuyorsan, korkuyorsan adam değilsindir.

Yıllar önce bir köşe yazısı yazmıştım, başlığı “Kalıbına bakıp da adam sanmayın” idi.

O yazıdan bazıları alınmıştı.

Neden alınıyorsun ki?

Sen eğer adam isen, alınmazsın. Adam değilsen, alınırsın.

Yarım yüzyıllık ömrümde utanacak hiçbir iş yapmadım. Yazdığım her haber ve köşe yazısının arkasında durdum. Entrikalara itibar etmedim.

Karşı görüş almadan haber yazmadım. Kimseye iftira etmedim. Ettin diyenler, söylediklerini ortaya koymak zorunda.

Sebepsiz zenginleşmedim.

Kimsenin elini öperek bir makam, mevki elde etmedim.

Allah’tan başka kimseden yardım istemedim.

Düşene vurmadım.

Kimseyi düşürmek için uğraşmadım.

21 yıl Şehit Ailelerinin hakkını savundum. Mağdurun yanında oldum.

Hiçbir zaman, hiçbir dostumu zor anında terk etmedim, düşmanım dahi olsa arkasından vurmadım.

Menfaat peşinden koşmadım.

İzmir’de Ak Partinin kuruluşunda yer aldım. Ak Parti iktidar oldu, hiçbir akçeli işin içinde, reklam dahil olmadım.

Baskılı gazetem de vardı, İnternet gazetem de.

Doğru ve dik durma adına yıllarca reklamsız gazete çıkardım, eğilmedim.

Ak Parti kurucusuyum diye CHP’yi eleştirmedim. CHP’nin yanlışını gördüğüm için eleştirdim. Ak Parti il başkanı ve il yönetiminin yanlışlarını da hiç tereddüt etmeden yazdım.

Yandaş bir gazeteci olmadım.

On binlerce haber, köşe yazısı yazdım. 19 yıllık gazetecilik hayatımda bir kez bile tekzip almadım. Hiçbir köşe yazım ve haberim tekzip edilmedi.

Birileri benim için “Sosyal Medya Uzmanı” diye bir şey uydurmuş.

Ben gazeteciyim. Sosyal medya denilen facebook da hesabım yok. Twitter da hesabım var. Onda da üç adet paylaşımım var.

Biri T.C Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Almanya Devlet Başkanı Angela Merkel’i ağırladığı “Altın varaklı koltuk” tartışılırken Twitter’dan bir yorum yapmışım.

Abartmayın, var ki kullanmışlar…

İkinci paylaşımım da Şehit Kızının babasının tabutuna koşarken çekilmiş fotoğrafı…

Üçüncüsü ise köşe yazılarım…

Ak Partinin gölgesinde makam mevki edinenler, gazetelerine reklam alanlar, F.Gülen’in yanına gidip elini öpüp, korkudan ona buna saldıranlar, deve kuşu misali popolarının açıkta kaldığını bilmeliler.

Bir insana iftira ederek, yalan dolanlarla mutlu olamazsınız.

-Ben, R. Tayyip Erdoğan Yenilikçiler olarak yola çıktığında yanındaydım.

-Başbakan Erdoğan, Şehit cenazeleri üzerinden itibarsızlaştırılmak istendiğinde, ülkede kaos çıkarılmak istendiğinde, Başbakan Erdoğan’ı İzmir Şehit Aileleriyle ben buluşturdum.

Erdoğan yarın düşsün, ben yine yanında olurum. Düştü diye en önde taş atmam. İktidar olduğunda pasta yemek için peşinde dolaşmadığım gibi.

Bir hatasını, yanlışını gördüğümde eleştiririm. Çünkü Ak Partiyi ben kurdum. Yıkılırsa, yine benim üzerime yıkılacak.

Ak Parti;

“İzmir iktidar olmalı” başlıklı bir köşe yazısı nedeniyle gazetesinin tabelası indirilen, sayısız mobbinge maruz kalan Yusuf İnan benzeri gazetecilerin, R. Tayyip Erdoğan ile fotoğraf çektirdiği için iş yeri yıkılan Kömürcü Ali Ağabeylerin, Antalya’da Erdoğan’a el salladığı için büfesi yıkılan Köfteci Vedatların omzunda bu günlere geldi.

Peyniri görüp de peynire gelen lağım farelerinin omzunda değil…

Son söz;

Doğrunun kayığı sarsılır ama batmaz…