Doğu Akdeniz ve yeni dengeler
Akdeniz’de kıyısı bulunan Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bu platformun dışında tutulmuştu.
Son yıllarda Doğu Akdeniz önem kazandı, stratejik olarak hem askeri yönden hem de ekonomik yönden öne çıktı.
Önce bölgede bulunan komşu ülkeler Mısır, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Ürdün, İsrail, Filistin, Yunanistan ve İtalya bir araya gelerek Doğu Akdeniz Petrol ve Gaz Forumu’nu kurdular.
Akdeniz’de kıyısı bulunan Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bu platformun dışında tutulmuştu.
Bilindiği gibi Türkiye, Birleşmiş Milletler’in tanıdığı Libya’daki Sarraj hükümeti (Libya Ulusal Uzlaşı Hükümeti) ile deniz sınır anlaşması yaparak bu stratejiyi bozma girişimi başlattı. Bu anlaşma, iki ülke arasındaki enerji alanında sondaj, üretim ve satış alanında işbirliklerini öngörüyordu.
BM’nin tanıdığı meşru hükümet olan Libya Ulusal Uzlaşı Hükümeti (UUH) ile askeri anlaşmalar yaptı. Bu anlaşmalar Akdeniz’de yeni bir dengenin oluşmasında etkin oluyordu.
Geçen hafta UUH’nin Rusya’nın desteklediği General Hafter güçlerine karşı başarılar sağladığı bütün dünyada kabul edildi.
Türkiye’nin desteklediği Libya UUH ordusunun, Trablus, El Veske, Tartune ve Sitre bölgesinde ilerlemeler kaydettiği ve güneydeki petrol bölgelerine yöneldiği belirtiliyor.
Bilindiği gibi, Hafter hükümetini temelde Rusya, Fransa, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) destekliyor.
Türkiye, Birleşmiş Milletler’in tanıdığı Sarraj hükümetinin ordusuna stratejik, teknik danışmanlık desteği veriyor.
UUH’nin sahadaki başarıları ve ilerleyişini durdurmak ve acil “ateşkes” elde etmek amacıyla General Hafter, birkaç gün önce Mısır’a gitti ve Mısır askeri lideri Sisi ile görüştü. Türkiye’nin desteklediği Sarraj hükümetinin daha da etkin bir konum elde etmeden ateşkes masasına oturmayacağı yorumları yapılıyor.
Türkiye, bu noktada başarılı bir konum yakalamıştır. Ancak her şey bitmiş değildir.
Tozpembe ve çok olumlu tablo çizmek yerine UUH hükümetine verilen desteğin sürdürülerek başarının daha da ileriye götürülmesinin sağlanması gerekir.
Pazartesi gecesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Trump ile Libya konusunu görüştü. Libya konusu bir yanda Rusya, öte yanda ABD ve AB ülkelerinin katıldığı önemli bir siyasal sorun durumuna gelmiştir.
Stratejik olarak Libya’ya lojistik, teknik ve danışmanlık desteğinin sürmesi için Türkiye’nin Libya’da bir askeri üsse gereksinmesi vardır. Bunun için en uygun yer Tunus sınırındaki Vatiyye Hava Üssü’dür. Bu elde edilirse, ABD, Rusya ve NATO bu yeni gelişmeye nasıl bir tavır koyacaktır, bu nokta da iyi hesaplanmalıdır. Bunun için, AB’nin özellikle Almanya’nın ikna edilmesi gerekmektedir.
Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin etkinliğinin daha da artması için yapılması gereken en önemli girişim, Doğu Akdeniz’e komşu diğer ülkelerle acil olarak diplomatik ilişkilerin artırılmasıdır.
Bölgede özellikle Suriye, İsrail ve Mısır’la bu konuda diplomatik ilişkilerin süratle geliştirilmesi gerekmektedir.
Bu ülkelerle aramızda kimi siyasal sorunlar olsa da enerji konularının görüşülmesi, bütün dünyada ikinci derecedeki konuların kenara itilip işbirliğinin sağlanmasında etkin olmaktadır.
Türkiye, Libya’da kazandığı göreceli başarısını bu boyutlarda genişletip etkinleştirirse milli çıkarlarımız açısından Doğu Akdeniz’de vazgeçilmez bir etkinlik ve rol sahibi olacaktır.
CUMHURİYET