Doktorlar ‘yürümen imkansız’ demişti… Polis Selma’dan iyi haber geldi
Polis Selma’dan iyi haber geldi
Doktorlar ‘yürümen imkansız’ demişti… Polis Selma’dan iyi haber geldi
İzmir'de geçen yıl 11 Nisan'da otomobiliyle işe giderken geçirdiği trafik kazasında ağır yaralanan ve omuriliği kırıldığı için doktorların yürüme şansı vermediği polis memuru Selma Akdemir (27) Ankara'da yaklaşık 1,5 yıl süren tedaviyle ayağa kalktı.
Kontrolden çıkan otomobili ağaca çarpıp takla atan Akdemir, Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’ne kaldırıldı. Omuriliği kırılan, beyin ve mide kanaması geçiren Akdemir, 28 gün yoğun bakımda yaşam savaşı verdikten sonra hayata döndü. Ancak doktorları Akdemir’e bir daha yürüyemeyeceğini söyledi.
Ankara Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edilen Selma Akdemir, omurilik ameliyatının ardından gördüğü fizik tedaviyle ayağa kalkmayı başardı. Akdemir, hastanede destek alarak ilk adımlarını da attı.
Tedavi sürecinde hastanede tekerlekli sandalye ile personele uyuşturucudan korunma yöntemlerine ilişkin eğitimler de veren Akdemir, hedefinin destek almadan yürümek ve mesleğine geri dönmek olduğunu söyledi.
‘YÜRÜMEYİ BIRAKIN DESTEKSİZ OTURAMAYACAĞIMI SÖYLEDİLER’
Akdemir, aracıyla işe giderken kaza yaptığını anlatarak, “Araç ağaca çarpıp savruluyor. Savrulurken de vücudum çok fazla hasar almış, omuriliğimin kırılmasıyla birlikte beynimde minimal kanamalar, ciğerimde kanama, midemde kanama, sağ kulağımda duyma kaybı meydana gelmiş. İlk 1,5 ayı zaten neredeyse hiç hatırlamıyorum. Ama yavaş yavaş kendime geldiğim zaman artık doktorlarım bana, ‘Selma sen omurilik felcisin. Artık senin yürümen imkansız’ dedi. Yani doktorlarım bana yüzde 1 bile yürüme şansı vermedi. Hatta yürümeyi bırakın desteksiz oturamayacağımı söylediler. ‘Sen artık desteksiz oturamayacaksın. Sen artık ömrünün geri kalanını yatarak geçireceksin’ dediler. Hatta anneme, ‘Siz şimdiden rahat bir yatak alsanız iyi olur. Çünkü vaktinin çoğu yatakta geçecek. Artık kızınız yürüyemeyecek. Ve muhtemelen desteksiz bir şekilde oturamayacak bile’ demişler” dedi.
‘BENİM İÇİN YETERLİ DEĞİL’
Doktorların ‘yürüyemeyecek’ demesine rağmen hiçbir zaman pes etmediğini söyleyen Akdemir, “Fizik tedavi almaya başlamadan önce göğsümden aşağıda hiçbir hareket, hiçbir his yoktu. Yani resmen yatalak bir vaziyetteydim ve sadece yatıyordum. Ellerimi bile kullanamaz vaziyetteydim. Ama sonrasında fizik tedavimi bırakmadım. Ve çok uğraştım. Doktorlarımın da fizyoterapistlerimin de katkısıyla tedavimi asla bırakmadım. 1,5 yıldır bilfiil tedavinin içerisindeyim. Bazen buradan hava değişimi için bizi evlerimize gönderiyorlar ama evde bile asla durmadım, çalışmaya devam ettim. Şu anda da açıkçası bunun faydasını görüyorum. Şu an koltuk değnekleri ile yürüyebiliyorum. Ama bu benim için tabii ki kazanılmış bir zafer değil. Çünkü benim için yeterli değil. Ben yine devam edeceğim, tedavimi asla bırakmayacağım. Desteksiz yürüyene kadar, koşana kadar, işime geri dönene kadar, eski standartlarıma kavuşana kadar, kazadan 5 dakika önceki en yakın aşamaya gelene kadar çalışmaya devam edeceğim” ifadelerini kullandı.
‘OMURİLİK FELCİ ÖNLENEBİLİR’
Omurilik Hastalıkları Derneği Başkanı ve Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Müfit Akgüz de ‘5 Eylül Dünya Omurilik Felçlileri Günü’ne dikkat çekerek, omurilik yaralanmalarının yüzde 90’ının sonradan olma kazalar ile meydana gelen bir hasar tipi olduğunu söyledi. Akgüz, “Omurilik hastalarında ana tedavi hasar almamak. Ana problemler dünyanın her yerinde çok benziyor aslında. Bunlar; trafik kazaları, yüksekten düşmeler, yüksekten cisim düşmesi, suya atlamalar gibi şeyler. Trafik kazalarında bir kemer takma bile hastayı omurilik felcinde koruyabilir. Hemen hemen her sene ağustos-eylül aylarında her kliniğe 4-5 genç, sığ suya atlaması nedeniyle boyun travması ile gelir. Kollarını bile kullanamayan çocuklardır bunlar. Sadece suyun mesafesini ölçmek veya oraya atlamamak bile omurilik felcini önleyebilir. Bu, bir ömür boyu giden bir engellilik önlemi olur. Omurilik hasarı engellenebilir, önlenebilir. Hem de çok basit önlemlerle. 5 Eylül Farkındalık Günü’nü de bunun için bir fırsat görüyoruz” diye konuştu. (DHA)