Dolarda tarihi düşüşe neden olan ‘dövize endeksli mevduat’ ne? Ekonomistler anlattı…

KUR FARKINI ÖDEME VAADİ

Dolarda tarihi düşüşe neden olan ‘dövize endeksli mevduat’ ne? Ekonomistler anlattı…




Dolarda tarihi düşüşe neden olan ‘dövize endeksli mevduat’ ne? Ekonomistler anlattı…

Cumhurbaşkanı'nın açıkladığı 'dövize endeksli mevduat', henüz ayrıntıları netleşmeden dolar kurunda bu gece tarihi düşüşe neden oldu. Ekonomistler Murat Kubilay, Kerim Rota ve Cem Başlevent, uygulamanın olası getirilerini ve risklerini, geçmiş örneklerin sonuçlarını sozcu.com.tr'ye anlattı.

Merkez Bankası’nın (TCMB) faiz indirimleriyle rekor üstüne rekor kırdan döviz kurlarında bu gece sert gerileme ve dalgalanma yaşanıyor.

Gündüz tarihi bir yükseliş kaydeden dolar kuru, gece de tarihi düşüşle 12,27 seviyesine kadar geriledi.

Peki döviz kurlarını bu kadar sert şekilde düşüren yeni finansal araç ne?

KUR FARKINI ÖDEME VAADİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada şunları söyledi:

* Kurdaki dalgalanmayı durdurarak, nispi bir istikrarı sağlamak için serbest piyasa ekonomi kuralları çerçevesinde yeni araçları devreye alıyoruz. Şimdi sizlere bu çerçevede önümüzdeki günlerde hayata geçireceğimiz yeni tedbirleri başlıklarıyla ifade etmek istiyorum.

* Tasarruflarını değerlendirirken kurdaki yükselişten kaynaklanan kaygılarını gidermek isteyen vatandaşlarımıza yeni bir finansal alternatif sunuyoruz. İnsanlarımızın bankadaki TL varlığının mevduat kazancı, kur artışından yüksekse bu getiriyi elde edecek. Ama kur getirisi mevduat kazancının üstünde kalırsa aradaki fark doğrudan vatandaşımıza ödenecek. Bu kazanç stopaj vergisinden de muaf tutulacak.

* Bundan sonra hiçbir vatandaşımızın kur daha yüksek olacak diye mevduatını TL'den dövize geçirmesine ihtiyaç kalmayacak.

‘RİSKİ HAZİNE ÜSTLENECEK’

“Mevcut uygulanan politikalar dövize talebi artırıyor ve bu durum hem dövizin fiyatının artmasına hem de yurt dışına ve yastık altına döviz çıkışına neden oluyor. Bu durumların ilki yüksek enflasyona ikincisi ise finansal sistemin sarsılmasına neden oluyor” sözleriyle mevcut durumu anlatan Kubilay, yeni açıklanan araç için şunları söyledi:

“Döviz olmayan ama döviz benzeri getiri sağlayan enstrümanlar kullanılmak isteniyor. Böylece uluslararası karşılığı olan döviz banknotları yerine, yalnızca Türkiye'de kabul edilen ama gerçek döviz kadar getiri sağlayan finansal araçlar yatırımcılara sunuluyor. Kurumlar için döviz endeksli tahvil ve daha çok bireyler için döviz getirili mevduat ön plana çıkıyor.”

“Nasıl bir sözleşme olacağı kesin bilinmemekle birlikte; muhtemelen TL mevduat getirisinin üstüne, varsa dövizin ek getirisi, eklenecek (götürüsü varsa düşülmeyecek). Tabii bu durum, dövizin yükselmeye devam etmesi halinde, bankalarda ciddi bir yük bırakacak. Bu kısmı da Hazine üstlenecek.”

‘ENFLASYONU PATLATABİLİR’

Eğer bu tedbire rağmen döviz kurları hızlı bir şekilde yukarı giderse, Hazine’nin bu getirileri TL cinsi ödeyeceği için çok ciddi TL üretimi, yani parasal genişleme gerekeceğini dile getiren Kubilay, riskleri şu sözlerle anlattı:

“Sistemin kritik noktası güven; yani döviz mi yoksa dövize endeksli ama TL cinsi bir enstrüman mı sorusuna vatandaşın vereceği cevap.

Eğer doğrudan dövize talep sürerse, o zaman bu tahvil ve mevduatlar için ödenmesi gerekecek faiz yükü çok artar; önce devlet bütçesi bozulur ardından da ödenebilmesi için yaratılan TL'den dolayı enflasyon iyice patlar.

‘DÖVİZE TALEBİ YAVAŞLATABİLİR’

Eğer bu talep durursa, Hazine'ye yük kalmadan kur artışı durdurulur; olağan TL mevduat faiz yükünü sadece bankalar öder. Yani asıl mesele gerçek dövizle döviz benzeri arasındaki getiri farkı olmayacağına ikna olunması ve uluslararası geçerlilik olmamasının önemsenmemesi.”

İçinde bulunduğumuz durumun bir güven krizi olduğunu, yani sorunun TL'nin yetersiz getirisini aşmış durumda olduğunu belirten Kubilay, “Bu nedenle bu tip enstrümanlarla kur artışını tümden durdurmak zor, yavaşlatmaksa mümkün ama bütçedeki bozulma ve enflasyondaki artış pahasına” dedi.

Yatırımcılar bu enstrümanı tercih ederse, devletin en büyük getirisinin yastık altına giden dövizi durdurmak olacağına işaret eden Kubilay, “Böylece finansal sistemin aşırı fiziki döviz talebiyle sarsılma ihtimali ve neticesinde sermaye kontrolü endişesi gündemden düşer. Ancak tüm sistem güvene dayalı olduğu için, Erdoğan'ın seçime yaklaşan dönemde popülist politika uygulama ihtimali bulunduğu için, toplumda da Erdoğan'ın finansal tercihlerine ilişkin genel bir kanı olduğu için, iktidarın arzuladığı sonuçlara muhtemelen ulaşılamayacak. Özetle, mevcut döviz mevduatlarında bir çözülme zor, ancak dövize olan yeni talepte bir yavaşlama ihtimal dahilinde” dedi.

’70’LERDE BENZERİ UYGULANDI, HAZİNE ZARAR ETTİ’

Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı da olan Kerim Rota, buna benzer bir uygulamanın ‘dövize çevrilebilir mevduat’ adıyla 1967-1977 arasındaki 10 yılda yurt dışındaki işçi dövizleri ve şirketlerin döviz gelirleri için uygulandığını ancak devalüasyonlar olunca Hazine’nin o dönem için büyük bir rakam olan 2,5 milyar dolar zararla bu uygulamaya son verdiğini hatırlattı.

Eğer yeni uygulama yaygın ve ulaşılabilir bir ürün olursa TL ya da döviz mevduat yapan herkesin buna geçebileceğini ve ilk etapta kur düşüşü olabileceğini belirten Rota, ancak bu ürünün olası kur artışlarına karşı Hazine’ye büyük yük getirebileceğini, büyük tehlike oluşturacağını, tüm finansal sistemin dolarize olması anlamına geleceğini vurguladı.

Rota, yeni uygulamayla birlikte TL kredilerde de faiz oranı belirlemenin çok zor olabileceğini, bankaların kredi faizlerinde ciddi artışa gidebileceğini belirtti.

‘VADE VE DİĞER AYRINTILAR ÖNEMLİ’

Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Cem Başlevent, bu ürünü özel bankaların sunmasının zor olduğunu, Merkez Bankası’nın kararlarından dolayı ortaya çıkabilecek maliyetleri karşılama şanslarının olmayacağını, ancak kur farkını Hazine karşılarsa mümkün olabileceğini belirtti.

Kamu bankaları bu ürünü sunmaları durumunda tüm talebi karşılayıp karşılamayacaklarının, açılan hesapların vadesinin ne olacağının, örneğin bu tür bir hesap açan mudiden parasını en az 1 yıl tutmasının istenip istenmeyeceğini görmek gerektiğini belirten Başlevent, “Bu soruların yanıtı, ne kadar cazip olacağını belirleyecek. Günümüzün karmaşık finansal piyasalarında ne gibi sonuçlara yol açacağını, öngörmek çok kolay değil” dedi.

‘YAKIN TARİHİN EN DOLARİZE BİLANÇOSU’

Öte yandan, TCMB’nin eski başekonomisti Prof. Dr. Hakan Kara da yeni açıklanan uygulamaya dair yorumunu sosyal medya hesabından paylaştı.

Kara, “Son yıllarda döviz borçlanma, TCMB rezerv satışları ve dövizli ödeme garantileri ile merkezi hükümet sistemin kur riskini üzerine almıştı. Listeye dövize endeksli mevduat ve ihracatçıya ileri vadeli kurun eklenmesiyle kamu kesimi yakın tarihin en dolarize bilançosuna sahip oldu” dedi.

‘ADINA FAİZ ARTIŞI DENMEDEN EPİK FAİZ ARTIŞI’

İktisatçı Refet Gürkaynak, Twitter hesabından paylaştığı değerlendirmede “Adına faiz artışı denmeyerek epik faiz artışı yapıldı. Merkez Bankası yüzde 14 ile para vermeye devam edecekse bu da işe yaramaz. Temel iktisat ile kavgaya girip bütün ülkenin kafasını gözünü yardırdılar” dedi.

cumhuriyet