Dünya Gerilimde: Nükleer Savaş Tehdidi ve Küresel Denge
Rusya ve Batı arasındaki gerilim, balistik füze denemeleri ve nükleer tehditlerle kritik bir seviyeye ulaştı. Trump’ın görevi devralmasıyla uluslararası politikada değişiklikler yaşanabilir mi? Nükleer savaş ihtimali artıyor mu? İşte detaylı analiz. Rusya’nın balistik füze denemeleri ve nükleer doktrini, küresel bir savaşı tetikler mi? Trump’ın barış vaatleri ve Çin’in 3. Dünya Savaşı’na karşı tutumu, uluslararası dengeyi nasıl etkiler? Bu süreçte NATO ve Avrupa’nın endişeleri ne?
Dünya Gerilimde: Nükleer Savaş Tehdidi ve Küresel Denge
YUSUF İNAN / YEREL GÜNDEM / DÜNYA
Rusya ile Batı arasındaki gerilim, Ukrayna savaşının başlangıcından bu yana en kritik eşiğe ulaştı. ABD ve bazı Avrupa Birliği ülkelerinin uzun menzilli balistik füzelerle Rusya topraklarını hedef alabileceği açıklamaları, Moskova’dan sert bir yanıt aldı. Ukrayna’nın ilk balistik füze denemesi ve Rusya’nın buna verdiği misilleme, küresel bir nükleer savaş ihtimalini yeniden gündeme getirdi. Bu süreçte, Trump’ın görevi devralmasıyla uluslararası politikalarda bir değişiklik olup olmayacağı da merak konusu.
Rusya'nın Balistik Füze Yanıtı ve Nükleer Doktrin
Ukrayna’nın beş balistik füze saldırısından dördünü etkisiz hale getiren Rusya, vurulan askeri tesisin ardından daha önce hiç kullanılmamış bir silahını denediğini ve daha etkili silahlar geliştirdiğini açıkladı. Bu adımla birlikte, Putin nükleer doktrinini onaylayarak Batı’ya açık bir mesaj gönderdi: “Gerekirse nükleer gücümüzü kullanırız.”
- Putin’in Stratejisi: Nükleer tehdit, Batı’yı ve NATO’yu caydırmayı amaçlıyor. Ancak bu tehdit, Avrupa’da ve NATO üyesi ülkelerde tedirginlik yarattı.
- ABD’nin Tutumu: ABD, herhangi bir güvenlik doktrininde değişikliğe gitmedi ve Putin’in hamlesine soğukkanlı bir yaklaşım sergiledi. Bu, küresel paniği önleme çabası olarak değerlendiriliyor.
Avrupa ve NATO’nun Endişeleri
Avrupa ülkeleri, Rusya’nın balistik füze denemeleri ve nükleer tehditleri karşısında yeni güvenlik önlemleri almaya başladı. Ancak bu önlemler, NATO’nun içindeki farklı yaklaşımların bir kez daha su yüzüne çıkmasına yol açabilir. Bazı NATO ülkeleri, Rusya’yla gerilimi azaltma çağrısında bulunurken, diğerleri savunma bütçelerini artırmaya odaklanıyor.
Ukrayna’nın Yıkımı ve Barış İhtimali
Ukrayna’da savaşın sonuçları ağır:
- Asker ve Sivil Kayıplar: Yüz binlerce insan hayatını kaybetti veya yaralandı.
- Şehirlerin Tahribatı: Tüm Ukrayna şehirleri harabe haline geldi.
- Halkın Tutumu: Ukrayna halkı, bu kadar acının ardından Rusya’yı affetmeye yanaşmıyor. Bu durum, Zelenskiy hükümetinin halkın desteğini almadan bir barış sürecine giremeyeceğini gösteriyor.
Trump Göreve Gelirse Ne Olur?
Ocak ayında görevi devralması beklenen Donald Trump, seçim döneminde adil bir barış sağlama sözü verdi. Ancak:
- Trump’ın Barış Planı: Adil bir barış, yalnızca Ukrayna ve Rusya arasında değil, NATO ve diğer küresel güçlerin dahil olduğu bir süreçle mümkün olabilir.
- Gerilim Azaltma Şansı: Trump, pragmatik yaklaşımıyla gerilimi azaltabilir, ancak NATO’daki müttefiklerle uyum içinde hareket etmesi gerekecek.
Nükleer Savaş İhtimali ve Hedefler
Rusya’nın nükleer tehditleri, bir savaşı başlatma ihtimalini tartışmaya açtı. Ancak:
- İlk Hedef: Rusya’nın nükleer bir saldırı başlatması durumunda, öncelikli hedefin NATO üyesi ülkeler veya ABD olacağı düşünülüyor.
- Çin’in Tutumu: Çin, Rusya’ya yakın bir duruş sergilese de küresel bir nükleer savaşa karşı olduğu biliniyor. Çin’in ekonomik çıkarları, savaşı önleme yönünde hareket etmesini gerektiriyor.
Küresel Dengenin Geleceği
Bu süreç, insanlığı daha büyük bir savaşa sürükleyebilir. Ancak, Çin ve diğer büyük güçler, 3. Dünya Savaşı’nı önlemek için diplomatik girişimlerini artırabilir. Nükleer tehditler, küresel işbirliği çağrılarını güçlendirebilir.