Dünya tarım devi Ukrayna, bu yıl gerçekleşecek tarım reformuyla ihracatçımız ve yatırımcımız için cazip bir pazar olacak
Tarım mekanizasyonu başta olmak üzere Türk ihracatçılar için Ukrayna tarımda cazip bir pazara dönüşüyor
Dünya tarım devi Ukrayna, bu yıl gerçekleşecek tarım reformuyla ihracatçımız ve yatırımcımız için cazip bir pazar olacak
Avrupa’nın ekilebilir, dikilebilir topraklarının üçte birinesahip, yine Dünya’nın en değerli toprağı, Ukraynaca ismiyle çernozyom olarak Dünya tarım literatürüne geçen kara toprağın %30’dan fazlasını sınırları içerisinde bulunduran Ukrayna’da 1 Temmuz 2021’den itibaren toprak reformu yasası yürürlüğe girecek. Böylece Ukrayna, Venezuela ve Kuzey Kore gibi ülkelerin de aralarında bulunduğu tarım toprağı pazarı olmayan altı ülkenin yer aldığı listeyi terk ederken, bağımsızlığın 30. yılında ilk kez işlevsel bir tarım pazarına sahip olacak. Amerika Birleşik Devletleri’nden sonra Dünya’nın en büyük 2. tahıl ihracatçısı ve Dünya’nın en büyük ayçiçek yağı ihracatçısı olan, buğday, mısır, arpa, yulaf gibi ürünlerde Dünya’da ilk 5 ihracatçı ülke arasında yer alan ve yalnızca 2020 yılında 22,4 milyar dolarlık tarımsal ürün ve gıda ihracatı yapan Ukrayna’da tarımda kartların yeniden karılma süreci başlarken, Türkiye’deki ihracatçılarımız, tarım sektöründeki oyuncularımız ve girişimcilerimiz için de Kuzey komşumuz Ukrayna önümüzdeki yıllarda tarihte hiç olmadığı kadar önemli fırsatlar sunacak.
Avrupa’nın ekilebilir, dikilebilir topraklarının üçte birinesahip, yine Dünya’nın en değerli toprağı, Ukraynaca ismiyle çernozyom olarak Dünya tarım literatürüne geçen kara toprağın %30’dan fazlasını sınırları içerisinde bulunduran Ukrayna’da 1 Temmuz 2021’den itibaren toprak reformu yasası yürürlüğe girecek. Böylece Ukrayna, Venezuela ve Kuzey Kore gibi ülkelerin de aralarında bulunduğu tarım toprağı pazarı olmayan altı ülkenin yer aldığı listeyi terk ederken, bağımsızlığın 30. yılında ilk kez işlevsel bir tarım pazarına sahip olacak. Amerika Birleşik Devletleri’nden sonra Dünya’nın en büyük 2. tahıl ihracatçısı ve Dünya’nın en büyük ayçiçek yağı ihracatçısı olan, buğday, mısır, arpa, yulaf gibi ürünlerde Dünya’da ilk 5 ihracatçı ülke arasında yer alan ve yalnızca 2020 yılında 22,4 milyar dolarlık tarımsal ürün ve gıda ihracatı yapan Ukrayna’da tarımda kartların yeniden karılma süreci başlarken, Türkiye’deki ihracatçılarımız, tarım sektöründeki oyuncularımız ve girişimcilerimiz için de Kuzey komşumuz Ukrayna önümüzdeki yıllarda tarihte hiç olmadığı kadar önemli fırsatlar sunacak.
Ukrayna bağımsızlığını eldeb ettiği 1991 yılından sonra yaklaşık 7 milyon kişiye ülkenin sahip olduğu 42 milyon hektarlık tarım toprağının 32 milyonunu devrederken, 10milyon hektarlık tarım toprağı kamunun elinde kaldı. 2001 yılında kabul edilen moratoryumlaysa tarım arazilerinin alımı satımı yasaklandı. Alım satımı yapılamayan bir mal, bankalara da ipotek gösterilemeyeceği için, çiftçilerin büyük bölümü, küçük toprak sahipleri mülkiyetlerinde olan arazileri işleyecek finansal kaynağa ulaşamadılar. Bu durumdan istifade edenaracılar bu toprakları ilk sahiplerinden kiralarken, üzerlerine kendi karlarına koyarak daha büyük işletmelere kiraladılar. Neticede on binlerce hatta yüz binlerce hektarlık tarım topraklarına sahip büyük tekeller oluştu. Bir kısmı borsaya da açık olan bu şirketler, kurumsallaşmanın gücüyle küçük çiftlik sahiplerinin aksine, finansa erişim olanakların sahiptiler. Uzun vadeli sözleşmelerle, görece düşük bedellerle kiraladıkları bu toprakları tarım piyasası olsa çok büyük meblağlarla satın almak zorunda kalacak bu büyük yatırımcılar ve işletmeciler zamanla tarım reformu yapılmasının karşısındaki en büyük lobi grupları haline geldiler. Kamu kurum ve kuruluşlarının nasıl yıllar içerisinde çok düşük bedellerle birilerinin eline geçtiğini gören halkın devlete karşı güvensizliğine bağlı olarak oluşan ‘’Elimizde bir tek değerli tarım topraklarımız kaldı, eğer bu toprakların satışına izin verilirsen büyük sermaye, düşük maliyetli finansman imkanına sahip uluslararası tröstler bu ülkenin son kaynaklarını da elimizden alır’’ düşüncesini bu büyük tarım işletmeleri suiistimal ettiler.Böylece moratoryumun kaldırılması süreci bile 20 yıl sürerkenw, toplumdaki güvensizliğin de etkisiyle oldukça muhafazakar diyebileceğimiz bir tarım reformu yasasıUkrayna Yüksek Meclis’inden geçti.
Mart 2020’de kabul edilen yasaya göre 1 Temmuz 2021’den itibaren yalnızca Ukrayna vatandaşları 100 hektara kadar tarım arazilerini alıp satabilecekken, bu rakam 2024 yılının 1 Ocağından itibaren 10 bin hektara çıkacak, bu tarihten sonra gerçek kişiler dışında, sahipleri Ukraynalı olan şirketler de alım satım yapabilecek. Yabancıların ve yabancı şirketlerin bu hakka sahip olmasına izin verilmesiyseyapılacak bir referandumla halka sorulacak ve sonucun olumlu olması durumunda 1 Ocak 2024’ten önce olmamak üzere, yabancılar veya yabancıların sahip oldukları şirketler de Ukrayna’da tarım arazilerini satın alabilecekler. Ancakülkenin ilk kez işleyen bir tarım pazarıyla tanışması, sektörde başlayan değişim ve dönüşümün olumlu etkilerinin halk tarafından süreç içinde anlaşılması, reformun daha geniş bir biçimde gerçekleşmesini ve muhtemelen yabancıların da Ukrayna’da tarım toprağı satın alabilmesinin belki de yeni çıkacak bir yasayla referanduma bile gerek kalmadan sağlayacaktır.
Tarım mekanizasyonu başta olmak üzere Türk ihracatçılar için Ukrayna tarımda cazip bir pazara dönüşüyor
Ukrayna, Dünya’nın en büyük tarım makinesi ithalatçılarıarasında yer alırken, ülkenin yıllık milyarlarca $’lık tarım mekanizasyonu ithalatında Türkiye’nin payı %1’leri bile bulmuyor. Zira ülkemizin ihtiyaçları doğrultusunda tarım makinesi sanayimiz çok daha küçük tarımsal alanlar için düşük beygir güçlü traktör ve benzeri ekipmanları üretirken, binlerce, on binlerce hektarda tarımsal üretim yapan Ukrayna’da 300, 400 beygirlik büyük traktörler kullanılıyor. Bununla beraber toprak reformu sonrasında artık 100 hektarın altında tarımsal üretim yapacak binlerce yeni işletme Türkiye’deki ihracatçılarımız için yeni fırsatlar sunacak. Üstelik bu firmalara kamu bankalarının daha önce olmayan finansman imkanlarını sunabilmesi için Ukrayna hükümetinin yaptığı çalışmalar, tarım mekanizasyonu üreticilerimizin yanı sıra, tohumculuk, ilaç, gübre gibi alanlarda da kapsamlı ihracat fırsatlarını beraberinde getirecek. Bugün zaten Avrupa Birliği’nin 3. büyük organik ürün ihracatçısı olan Ukrayna’da mikro işletmelerle organik tarıma ilginin daha da artması, bu işletmelerin ihtiyaçlarını karşılama noktasında da ayrı bir fırsat olarak karşımıza çıkacak.
Türkiye’de bağ bostan, bahçecilik, seracılık gibi alanlarda sahip olunan derin bilgi birikimin, oluşan know-how ve yıllar içerisinde güçlenen sermayenin, Ukrayna’da çok daha yüksek değerlere dönüşmesi, Türk ve Ukrayna firmaları arasında işbirliklerinin artması ve yine Türk firmalarımızın, Avrupalılar, Araplar ve Çinliler gibi Ukrayna’da tarımsal üretime daha çok yatırım yapması iki ülke arasında kazan kazan yaklaşımına güzel bir örnek olacaktır.
Koronavirüs, gıdada tedarik güvenliğine ve yerel üretimeyönelimi güçlendirdi
Ukrayna’nın geçtiğimiz yıldaki rekor 22,4 milyar $’lıkihracatında ilk üç kaleme baktığımızda 5,3 milyar $ ile Ayçiçek yağını, 4,9 milyar $ ile mısırı ve 3,6 milyar $ ile buğdayı görüyoruz. Toplam tarım ihracatında bu üç kalemin payı %60’ı geçerken, ülkenin sebze ve meyve ihracatıysa yalnızca 339 milyon $. Halbuki tarım toprağı sahipliğinde hem nicelik hem de nitelik olarak Ukrayna’nın çok gerisinde olan Polonya yıllık 2,6 milyar $’lık sebze ve meyve ihracatıyla Ukrayna’nın bu alanda 8 katı kadar ihracat yapıyor. Yine Ukrayna’nın tarım ihracatında işlenmiş ürünlerin tutarıyalnızca 3,1 milyar $. Türkiye’nin gıda işleme sanayinde geldiği yer, gıda ve ambalaj makineleri üretiminde Dünya’da söz sahibi bir oyuncu olduğu da düşünüldüğünde iki ülke arasında oluşturulabilecek sinerjinin ve birlikte yaratılabilecekkatma değerin sınırlarını hayal etmek bile zor. Koronavirüssonrası oluşan şartlar, Dünya’da yerinde üretime ve gıdada tedarik güvenliğine verilen önemi dramatik bir biçimde artırırken, Avrupa Birliğinin 4 ülkesiyle sınırdaş olan ve bugün bile Birliğin Amerika ve Brezilya’dan sonra 3. büyüktarımsal ürün tedarikçisi olan, AB’nin son birkaç yıl zarfında toplam tarımsal ürün ithalatındaki artışın yarıdan fazlasını gerçekleştiren Ukrayna’nın nasıl bir üretim merkezine dönüşebileceğini de tahmin etmek zor değil. Bahsettiğimizsektörlerde Ukrayna, hem ihracat hem de yatırım için ülkemizin en önde gelen pazarlarından biri haline gelecektir.
Ukrayna’da, sulama sistemlerine önümüzdeki yıllarda milyarlarca dolarlık yatırım yapılacak
Güney Ukrayna’da Sovyetler Birliği döneminde inşa edilen sulama kanallarıyla 2 milyon hektarlık bir alan sulanıyor. Ancak onlarca yıldır bu sisteme yatırım yapılmamasının, küresel ısınma ve iklim değişiklikleri ile mevzuatın oluşturduğu zorlukların sonucunda, ülke yetersiz ve uygun olmayan sulamadan dolayı yılda 2 milyar $’lık ürün kaybediyor. Ukrayna Tarım Bakanı Roman Leşçenko’ya göre, 2020 yılında yayın kuraklığın da etkisiyle bu kayıp 4,3 milyar $ ile tarihi rekorunu kırdı. Mevcut yasada ana sulama kanalları, boru hatları, pompa istasyonları ve depoların sahipliği ve işletiminde devlet tekeli var. Çiftçiler kendi tarlalarında yaptıkları sulama borusu yatırımlarındaysa, arsanın gerçek sahibinin bu sisteme istediği zaman el koyma riskiyle karşı karşıyalar. Yeni tarım yasasının çıkmasından sonra, bu yıl Meclis’e sevk edilen sulama sistemi reformu yasa tasarısıyla çiftçilerin kooperatifler aracılığıyla her ne kadar sulama sistemi devlet mülkiyetinde kalsa da pompa istasyonlarını ve tali sulama borusu hatlarını işletme ve buralara yatırım yapma hakları olacak. Aynı şekilde arazileri kiralık da olsa ki -birçoğu bu toprakları satın alacak- işledikleri topraklardaki boru yatırımlarında söz sahibi olacaklar. Hükümet yıllar sonra ilk kez sulama sistemine yatırım için 100 milyon $’lık kaynak ayırırken, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası, Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşların da sulama yatırımlar için Ukrayna’ya 2 milyar $’lık kaynak tahsis etmesi öngörülüyor. Bu yazıda birçok kez ifade ettiğimiz gibi, tarım reformunun gerçekleşmesi birçok alanda yeni imkanları beraberinde getirirken, sulama alanında da mevcut mevzuatın değişmesini sağlayacak. Firmalarımız, bu alanda da yatırım ve ihracat imkanlarını yakında takip etmeliler.
Ulaştırma ve lojistik altyapısına dönük yatırımlar hızlanırken, inşaat ve lojistik şirketlerimiz için yeni fırsatlar ortaya çıkacak
Ukrayna nehirleri Sovyetler Birliği döneminde yılda 50 milyon tonluk yük taşımacılığına ulaşırken, birkaç yıl öncesinde bu rakam 3 milyon tonlara düşmüştü. Birçok alanda gerçekleşen yapısal reformlar, ülkenin tarımsal üretiminin artması ve güneydeki limanlara daha çok ihracat ürünü sevk etme ihtiyacı 2020 yılında nehir trafiği yasasının da kabul edilmesini sağladı. Son birkaç yıl içinde 3 milyon tondan yılda 11 milyon tona çıkan nehir yükünün, tekrar 50 milyon ton ve üzerine çıkması süreci kuşkusuz bu alanda yapılacak milyarlarca $’lık yatırım demek. Bu noktada Türk altyapı firmalarımızla bu alanda mal ve hizmet ihracatı yapabilecek firmalarımız şüphesiz gelişmeleri dikkatle takip etmeliler.
Ukrayna, 22.000 kilometrelik demiryolu ağıyla trenle yük taşımacılığında Dünya’da 7. sırada. Ancak son 30 yılda demiryolu hatlarına neredeyse hiç yatırım yapılamadı. Tarım sektörü başta olmak üzere hızla artan yük taşıma ihtiyacı, yine demiryolu sektöründe yapılan reformlar aynı nehir taşımacılığında olduğu gibi ülkenin bu alandaki yatırımlarını önümüzdeki dönemde hızlandıracaktır. Demiryolları yenilenirken, yeni hatlar inşa edilecek, elektrifikasyon ve dijitalleşmeye yatırım yapılacak, yeni lokomotif ve vagonlar satın alınacak. Demiryolu sektöründeki firmalarımız içinülkede yeni fırsatlar ortaya çıkacak.
Ukrayna’da hükümet, 2023 yılına kadar ulusal önemde gördüğü toplamda 20 bin km’lik karayolunu yeniden inşa ya da tamir edecek. Yalnızca 2021 yılı hedefi 6.800 km yolu ve 150 köprüyü elden geçirmek. Mevcutların ve yeni yapılacak yolların korunması içinse, yollarda yük tahditlerine dönükkontroller artırılıyor, geçmişte olduğu gibi yük sınırı 25-30 tonken, 80 tona kadar araçların, kaçak olarak Ukrayna yollarında yük taşımasına artık izin verilmeyecek. Özellikle güneyde, limanlarına yakın yollara çok sayıda gizli elektronik kantarlar yerleştirildi. Böylece kamyon ihtiyacı mevcut yükler için bile önemli ölçüde artacak. Yeni yol yatırımları inşaat firmalarımız için milyarlarca $’lık fırsat oluştururken, Avrupa’nın en büyük kamyon üreticilerinden olan ülkemiziçin de Ukrayna daha önemli ve cazip bir pazar haline gelecek.
Türkiye Ukrayna ekonomik ilişkilerinin yıldızı tarım olacaktır
Görüldüğü gibi tarım toprağı reformu, bağlantılı sektörlerdeki yatırım ve çalışmaları da olumlu etkileyerekfirmalarımız ve girişimcilerimiz için Ukrayna’da yeni iş ve yatırım imkanları doğururken, mal ve hizmet ihracatçılarımız için de ülkede birçok yeni fırsatın önünü açacak. Türkiye ve Ukrayna arasında Serbest Ticaret Antlaşması’nın da bu yıl imzalanabileceğini göz önüne aldığımızda önümüzdeki 5 yıl zarfında ikili ticaret hacminin iki katına çıkarak 10 milyar $’lara ulaşması, Türk inşaat firmalarının, Ukrayna’nın altyapısına milyarlarca $’lık daha katkı yapması ve ülkedeki Türk yatırımlarının bugünkü 3,5 milyar $’lık seviyesinin iki katına çıkması gerçekçi bir tahmin, realist bir yaklaşım olacaktır. Ukrayna, Türk iş dünyamızın daha çok gündemine gelmelidir ve Türk Ekonomi Gazeteciliğinin amiral gemisi Dünya Gazetesi’nin bu sayısı da çok doğru bir vizyonla bu gerçeğin görülmesinin güzel bir örneği olmuştur. Türkiye’de ekonominin güçlenmesi, paramızın değer kazanması ve ülkeinsanımızın refahının yükselmesi için mal ve hizmet ihracatımızı hızla ve yüksek oranlarda artırmamız elzemdir.Ukrayna, özellikle tarımda ihracat potansiyelimizi yeterince kullanamadığımız ülkelerin başında gelirken, Türk tarım yatırımları için de uygun bir pazar. Ukrayna’da toprak reformu, ihracatçımız ve yatırımcılarımız için neden bir katalizör görevi görmesin? Önümüzdeki yıllarda Türkiye Ukrayna ekonomik ilişkilerinin yükselen yıldızı tarım sektörü olacaktır.
Burak Pehlivan
Türk Ukrayna İşadamları Derneği
Yönetim Kurulu Başkanı