Dünya Türkiye'deki seçim sonuçlarını nasıl yorumluyor?
"AKP sanayi bölgelerinde kontrolü kaybetti"
Dünya Türkiye'deki seçim sonuçlarını nasıl yorumluyor?
31 Mart seçim sonuçları dünya genelinde büyük yankı uyandırdı. Türkiye uzmanları, seçim sonuçlarına ilişkin ilk gözlemlerini sosyal medya hesaplarından paylaşırken, dikkat çekici değerlendirmeler yaptılar.
Berlin merkezli Uygulamalı Türkiye Araştırmaları Merkezi (CATS) uzmanı Sinem Adar, yerel seçim sonuçlarının Türkiye'deki siyasi dinamikler açısından ne anlama geldiğine dair analizini paylaştı.
Sandıkta ağır yenilgiye uğrayan AKP'nin halk nezdindeki meşruiyetini daha da pekiştirme hedefine ulaşamadığına vurgu yapan Adar, "Dahası, İstanbul ve başka yerlerde mali kaynaklara erişimini de kaybetti" dedi.
"Halk sert bir şekilde frene bastı"
CHP'ye önemli sayıda oy kaptıran AKP liderliğinin, milliyetçi ve İslamcı partileri bir araya getirme hedefinin de zora girdiğine dikkat çeken Adar, seçmenlerin CHP'yi tercih ettiğine üstelik bunun da giderek parçalanan bir siyasi ortamda gerçekleştiğine işaret etti.
"Seçim sonuçları vatandaşların öfkeli olduğunu göstermektedir. Bir alternatif arayışı içindeler" gözlemini aktaran Adar, analizini şu ifadelerle tamamladı:
"Bugünün tam olarak nelere yol açacağını tahmin etmek için henüz çok erken. Ancak bugünün Türk siyaset tarihinde kritik bir dönemeç, vatandaşların sert bir şekilde frene bastığı bir dönüm noktası olarak hatırlanacağı kesin."
Erdoğan-İmamoğlu yarışı başladı mı?
Siyasi gözlemciler, İstanbul'u yeniden kazanan CHP'li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun bir sonraki seçimlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a rakip olma iddiasının güçlendiği görüşünde.
Atlantik Konseyi kıdemli uzmanı Rich Outzen, 31 Mart seçim sonuçlarının sürpriz olduğunu söyleyerek, "Sonuçlar Türk demokrasinin rekabetçi ve öngörülemez olduğunu gösteriyor" gözlemini aktardı.
AKP'nin yerel seçimler için "muazzam miktarda zaman, emek ve para harcadığını" ancak bunun seçmeni ikna etmeye yetmediğine işaret eden Outzen, Erdoğan'ın sonuçlardan memnun olmasının söz konusu olamayacağını ifade ederek, "İmamoğlu'nun İstanbul'daki zaferi, gelecekteki ulusal seçimlerde Erdoğan'a veya olası haleflerine karşı potansiyel rakip olarak profilini yükseltiyor" görüşünü aktardı.
Washington Enstitüsü'nün Kıdemli Araştırmacısı Soner Çağaptay da aynı görüşte.
"Türkiye sizi sürprizlerle şaşırtmak konusunda hiç vazgeçmiyor" değerlendirmesini paylaşan Çağaptay, "İstanbul'un zafer kazanmış Belediye Başkanı İmamoğlu, ülkenin bir sonraki genel seçiminde Erdoğan'ın rakibi. Eğer kartlarını doğru oynarsa İmamoğlu'nun Türkiye'nin cumhurbaşkanı olma şansı var" sözlerini kaydetti, "Yarış başlamıştır" dedi.
"Türkiye'nin sınırları ötesindeki özgürlük arayışını cesaretlendirecek"
Bir dikkat çekici değerlendirme de İslam çalışmalarıyla tanınan Duke Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Timur Kuran'dan geldi.
İktisatçı ve siyaset bilimci Kuran, "Cumhurbaşkanından başlayarak, kabine üyeleri ve ordu da dahil olmak üzere Türkiye devleti, muhalefeti bastırmak, Erdoğan'ı rakipsiz tutmak ve halefini seçmesine izin vermek için sistematik olarak çalıştı. Ancak Türk halkı bunların hiçbirini istemediğini gösterdi" paylaşımını yaptı.
Devletin tüm kurumlarının AKP için çalıştığını, bunun da seçim yenilgisinin önemini daha da arttırdığına vurgu yapan Kuran, "Erdoğan'ın Türk laikliğinin tabutuna son çiviyi çakmak için Türkiye'nin anayasasını değiştirmek istediği bir sır değil. Hâlâ İslami bir cumhuriyeti miras olarak bırakmak istiyor olabilir. Bu hiçbir zaman kolay olmayacaktı. Partisinin kötü performansı bunu daha da zorlaştırdı" görüşünü aktardı.
Erdoğan'ın seçim yenilgisinin İranlılar tarafından da yakından takip edildiğine dikkat çeken Kuran, bu sonuçların Türkiye'nin sınırlarının çok ötesinde, İslamcı hareketlere karşı olanlar ile özgürlük arayanları cesaretlendireceğini vurguladı.
Ortadoğu Enstitüsü Türkiye Programı Direktörü Gönül Tol da benzer bir noktaya dikkat çekti.
Ekrem İmamoğlu'nun galibiyet konuşmasına dikkat çeken Tol, sosyal medya hesabından, "İmamoğlu, İstanbul'daki zaferini daha geniş bir perspektife oturtuyor ve bunun bölge ve dünya genelinde otokratlara karşı savaş yürütenlere ilham vermesi gerektiğini söylüyor. Bu çok iyi" yorumunu paylaştı.
"AKP sanayi bölgelerinde kontrolü kaybetti"
Küresel risk analisti Wolf Piccoli ise seçim sonuçlarının açıklanmaya başlanması sonrasında yaptığı sosyal medya paylaşımlarında, "Kanal İstanbul'a, nam-ı diğer çılgın projeye güle güle demenin zamanı geldi mi? Erdoğan'ın yandaşları bu gece uyumakta zorlanabilir" ifadelerini kullandı.
AKP'nin artık Türkiye'nin sanayi bölgelerinin çoğunu kontrol etmeyeceğini, bunun Erdoğan için büyük bir kayıp olduğuna dikkat çeken Piccoli, "Yüksek enflasyon nedeniyle en büyük zararı asgari ücretli çalışanlar gördü" dedi.
Piccoli, AKP'nin yerel seçimlerdeki yenilgisini değerlendirirken, "Bu büyük bir darbe ama oyunun kurallarını değiştirecek bir darbe değil. Erdoğan'a meydan okunduğunda onu yabana atmayın, muhalefetin çuvallama eğilimini de asla hafife almayın" uyarısında bulundu.
"Erdoğan, Trump'ın yapamadığını yaptı"
Bu arada Erdoğan'ın dün akşam seçim yenilgisini kabul ettiği konuşması da uzmanlar tarafından dikkatle takip edildi.
Seçimleri Türkiye'de izleyen Stockholm Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Enstitüsü'nden Paul T. Levin, "Elbette istifa etmesi söz konusu olmasa da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eski ABD Başkanı Donald Trump'ın yapamadığını yapması dikkat çekicidir: Yenilgiyi kabul etmek" görüşünü paylaştı.
Brooking Enstitüsü'nden Kemal Kirişçi ise Erdoğan'ın konuşmasında yaptığı, "Partimiz olarak sonuçları değerlendireceğiz, özeleştirimizi cesaretle yapacağız. Yerel bazda yaşanan bu gerilemenin sebebini masaya yatıracağız" sözlerini değerlendirdi.
Kirişçi, "Gerçek bir özdüşünüm, bu yenilginin denge ve denetlemeden, hesap verebilirlikten ve hukukun üstünlüğünden yoksun bir başkanlık sisteminin bir sonucu olduğunu kabul etmeyi gerektirir" derken, Erdoğan'ın bunu itiraf edip kabul etmeden gidişatı tersine çevirebilmesinin zor olduğunu kaydetti.
Bir diğer Türkiye uzmanı James Ryan ise yirmi yılı aşkın süredir iktidarda olan Recep Tayyip Erdoğan için 31 Mart seçim sonuçlarının "bugüne kadar yaşadığı en büyük siyasi yenilgi" olduğuna dikkat çekmekle birlikte, halen siyasi gücü elinde bulundurmaya devam ettiğine işaret etti.
Ortadoğu Araştırma ve Bilgi Projesi (MERNP) Yönetici Direktörü James Ryan, "Ulusal hükümetin her bir organı Erdoğan'ın kontrolü altında ve medya da onun safında yer almakta. Yenilgiye rağmen bir sonraki seçimlere kadar siyasi olarak güvende" görüşünü kaydetti.
Bu arada sosyal medyada seçim sonuçlarının Türkiye'nin otokrasiler liginde olmadığını ortaya koyduğuna dair de çok sayıda paylaşım yapıldı.
CATS uzmanı Salim Çevik seçimlerin sadece Türkiye'nin Rusya ve Çin gibi tamamen kapalı bir otoriter rejim olmadığını ancak hala rekabetçi bir otoriter rejim olduğunu kanıtlar nitelikte olduğunu belirtti, "Seçimler adil değil, ancak sahte de değil" görüşünü aktardı.
DW