Dünya Ukrayna krizine odaklanırken Rusya ile İran 20 yıllık ekonomi ve güvenlik anlaşması üzerinde çalışıyor

"Çin ve Rusya yaptırımları fırsata çeviriyor"

Dünya Ukrayna krizine odaklanırken Rusya ile İran 20 yıllık ekonomi ve güvenlik anlaşması üzerinde çalışıyor




Dünya Ukrayna krizine odaklanırken Rusya ile İran 20 yıllık ekonomi ve güvenlik anlaşması üzerinde çalışıyor

Çin'den sonra şimdi de Rusya, ekonomik ve güvenlik boyutlu anlaşmaya imza atma aşamasında. İran ile Rusya arasındaki olası anlaşmada; Hazar gazı, S-400 ve SU-35'lerin satışı ve Suriye'deki nüfuz gibi başlıklar var

Ukrayna krizi derinleşerek sürüyor. ABD ve Avrupa Birliği (AB) çeşitli vesilelerle Kiev yönetiminin yanında olduklarını belirterek Rusya'ya gözdağı veriyor. 

Küresel güçler, Ukrayna krizine odaklanırken Türkiye'nin doğu komşusu İran ile Rusya, ilişkilerini daha da derinleştirmek için uğraşıyor. 

Moskova ve Tahran yönetiminin 20 yıllık ekonomik ve güvenlik anlaşmaları yapmak için çalıştıkları belirtiliyor. 

Uzmanlara göre ABD ve Batılı devletlerin ambargosunda bunalan İran, farklı ülkelerle yaptığı anlaşmalarla çıkış yolu arıyor. 

Elindeki zengin petrol ve doğalgaz rezervlerine rağmen ekonomik kriz yaşayan İran, daha önce Çin ile 25 yıllık anlaşma imzalamıştı. 

Şimdi ise bir diğer güçlü ülke olan Rusya ile de anlaşma yapmak istiyor. Anlaşmaya varılması halinde Rusya, İran'ın Hazar'daki gaz sahasından pay alabilir. 

İran'a, S-400 ve SU-35'lerin satışı gerçekleştirebilir. Suriye'de çatışma sonrası dönemin nüfuz dengelerinin belirlenmesi de iki ülkenin ajandasında yer alıyor. 

ABD başta olmak üzere Batı'nın ambargo uyguladığı İran, Rusya ile imzalamaya çalıştığı ekonomik ve güvenlik anlaşmasını uzmanlar, Independent Türkçe'ye değerlendirdi.

"Çin ve Rusya yaptırımları fırsata çeviriyor"

Yıldız Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi Prof. Mehmet Akif Okur, dünya Ukrayna krizine odaklanırken Rusya ile İran'ın işbirliği anlaşmaları üzerinde çalıştıklarını söyledi. 

İran'a uygulanan ambargoların bir anlamda Tahran'ın ilişkilerini Çin ve Rusya ile sıklaştırmaya yönlendirdiğini kaydeden Okur, "Ambargoların en hassas takip edildiği coğrafya Batı dünyasıdır. Yaptırımlar yürürlükte olduğu ölçüde İran'ın, Avrupa ve diğer ülkelerle yaptığı ticaret daha fazla sınırlanıyor" dedi. 

Mehmet Akif Okur
Mehmet Akif Okur / Fotoğraf: Independent Türkçe

 Hem Çin hem de Rusya'nın yaptırımlara rağmen İran ile olan ilişkilerini bazen fırsata çevirerek daha da derinleştirmek noktasında adımlar attığına işaret eden Okur, "İran geçen sene Çin ile ekonomik boyutu olan 25 yıllık bir anlaşma imzaladı. Şimdi de Rusya ile 20 yıllık bir anlaşma taslağı üzerinde bir müzakere yürüttüğünü görüyoruz. Eldeki bilgilere göre müzakereler bulunan doğalgaz sahalarının işletilmesiyle ilgili. Hazar Denizi'nin paylaşım meselesi uzun zamandır gündemdeydi ve 2019'da bununla ilgili bir anlaşma yapılmıştı" diye konuştu.

"Karşılığında İran'ın da beklentileri var"

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin son Moskova ziyaretiyle birlikte bir anlaşma üzerinden çalışıldığı bilgisinin yansıdığını dile getiren Okur, "Rusya'nın İran'daki gazı çıkarması ve yatırımlar meselesi var. Büyük yatırımları olan Rusya, Avrupa'nın ana temel tedarikçisi. Bu kaynağı da muhtemelen yine Avrupa'ya taşımak isteyecektir" dedi ve şunları ekledi:

Bunun karşılığında İran'ın da beklentileri var. Gelir ve ordusunun modernizasyonu konusunda Rusya'dan talepleri olduğu biliniyor. Yani ilişkilerin ekonomik boyutunun dışında güvenlik boyutu da var. Mesela nükleer anlaşma nedeniyle rafa kaldırılan S-400'ler vardı. Ayrıca İran, diplomatik alanda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ndeki konumu nedeniyle Rusya'nın desteğine ihtiyaç duyuyor. Bazı sorunlar olsa da Suriye'de berberler. Mevcut konjonktüre bakıldığında masada ekonomiden güvenliğe, diplomasiden Suriye meselesi dahil birçok konu görüşülüyor. Elbette somut resmi iki ülke kamuoyuna bilgi paylaştığında daha net görme imkanımız olur.

"Rusya'nın durumu da çok parlak değil"

İran Araştırmaları Merkezi (İRAM) Başkanı Dr. Hakkı Uygur da ABD başta olmak üzere Batı'nın yaptırım meselesinin gittikçe genişlediğini, İran'a uygulanan ambargonun Rusya'ya da uygulandığını hatırlattı.

Ukrayna krizi nedeniyle tehditlerin havada uçuştuğu bir ortamda Rusya'nın durumunun da çok parlak olmadığına vurgu yapan Dr. Uygur, "Kriz yüzünden Moskova'ya uygulanacak yaptırımlar konusu başta geliyor. Ancak yaptırımlar da bir ölçeğe kadar belirleyicidir" ifadelerini kullandı. 

 

Hakkı Uygur
Hakkı Uygur / Fotoğraf: Independent Türkçe

 Rusya-Ukrayna krizinin büyümesi durumunda Moskova-Tahran yakınlaşmasının daha da artacağını dile getiren Uygur, "İran'ın 20-25 yıllık anlaşmaları günü kurtarmaya yönelik hamleler. İçeriği ve nasıl bir mekanizmaya sahip olduğu çok net belli değil. Daha önce Çin ile yapılan 25 yıllık anlaşmanın detayları da paylaşılmadı. Tahran yönetiminin benzer şekilde Türkiye ile de anlaşma yapma isteği var" şeklinde konuştu.

"İran'a yaptırımlar Rusya'nın işine geliyor"

"O kadar dinamik bir uluslararası ilişkiler var ki değil 20-25 yıl, 2-3 yıl sonrasını bile öngörülemiyor" diyen Uygur, devamında şunları kaydetti:

Önümüzdeki birkaç ay içerisinde resim daha da netleşecek. Mesela Moskova'nın İran'a silah satması önemli bir gelişme olur. Yine Tahran yönetimi, Rusya'nın yeni bir nükleer tesis inşa edeceğini söylüyor. Bunun için atılacak adım da temel gelişmeler açısından önemli bir adım olur. Ama şunu da unutmamak gerekir ki Tahran ve Moskova ilişkilerinin ekonomik yönden bir sınırı var. Sonuçta ikisi de enerji ihracatçısı ülke. Dolayısıyla işbirliğinden çok rekabet ön plana çıkıyor. İran'a yaptırımlar ve ihracat pazarlarından çıkarılması Rusya'nın işine geliyor, çünkü satışını artırıyor. Bir tarafta İran'ı politik düzlemde destekler gibi görünürken, diğer tarafta da dünya ile çok uzlaşı içerisine girmesine hoş bakmıyor. Nitekim eski İran Dışişleri Bakanı Zarif de bu yönde açıklamalar yapmış ve Rusları oldukça kızdırmıştı.

"İran'ın çok daha fazla Rusya desteğine ihtiyacı var"

İran uzmanı gazeteci yazar Savash Porgham ise Viyana'da devam eden nükleer müzakerelerin beklenen sonucu vermemesi ve ekonomik darboğazda olan İran'ın hedeflediği şekilde ambargoların tamamen kaldırılması da mümkün gözükmediğinden farklı alternatifler aramaya mecbur kaldığı görüşünde.

Rusya'nın Tahran yönetimi için alternatif bir konumunda olduğunu aktaran Porgham, "Yani İslam Devrimi sonrasında İran devlet elitlerinin ortaya attığı 'Ne Doğu, Ne Batı" söyleminin sadece retorik olduğu ve slogan seviyesinde kaldığı açıktır" dedi.

 

Savash Porgham
Savash Porgham / Fotoğraf: Independent Türkçe

İran Dışişleri Bakanı Emir Abdullahiyan'ın "Biz Putin'in Rusya'sını Sovyetlerden farklı görüyoruz ve iki ülkenin ilişkilerine stratejik bir bakışımız var" açıklamasının bu bağlamda değerlendirilmesi gerektiğine değinen Porgham, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Öte taraftan İran Cumhurbaşkanı Reisi de Rusya'da Putin'le yaptığı görüşmede 'Rusya ile ilişkilerimizin gelişmesi noktasında hiçbir engel yok ve 20 yıllık güvenlik/ekonomik işbirliği anlaşmasını stratejik ilişki olarak görüyoruz' dedi. İran, Rusya ile geliştirmeye çalıştığı ekonomik ve siyasal ilişki biçimiyle Amerika ve Batı dünyasına karşı bir el yükseltme çabasında ve özellikle nükleer müzakere masasındaki pazarlıklarda elini yükseltme gayesini taşıyor. Böylesi bir konjonktürde İran'ın çok daha fazla Rusya desteğine ihtiyacı var."

"İran 'stratejik', Rusya ise 'taktik' ilişki biçimini benimsiyor"

Geçen günlerde İran'ın Rusya ve Çin'le birlikte Hint Okyanusu'nun kuzeybatısında yapmaya başladığı ortak askeri tatbikatın da gözden kaçırılmaması gerektiğine vurgu yapan Porgham, "Tahran Moskova ile 'stratejik' ilişki kurmak üzerine vurgu yapsa da aynı perspektifin Rusya nezdinde olmadığı ve Rusya'nın İran'la daha çok 'taktik' ilişki içinde olduğu açık" dedi ve şunları kaydetti: 

"Bu durumun en önemli dışavurumu Reisi'nin Rusya'ya yaptığı ziyarette soğuk karşılanması ve tüm uzmanların ortak kanısına göre başarısız bir ziyaret gerçekleştirmesiydi. Rusya her seferinde İran'la ticaret hacmini onlarca milyar dolara çıkaracağı vaadinde bulunsa da son 10 yıllık dönemde iki ülke arasındaki yıllık ticaret hacmi 2-3 milyar dolardan daha yükseğe çıkmadı. İki ülkenin bölgede birbiriyle çok farklı ve yer yer taban tabana zıt menfaatleri var. Moskova'nın aslında Batı ambargolarına karşı İran'a destek vermediği de aşikar."

Rusya'nın İsrail'le ilişki biçimi ve özellikle Suriye'de Tel Aviv'in İran'a yakın grupların mevzilerini vurmasına sessiz kalması Moskova ve Tahran ilişkilerinde önemli bir paradoks olduğuna dikkati çeken Porgham, "İran ve Rusya'nın çeşitli bölgelere ve aktörlere dair dış politikaları birbiriyle menfaat çatışması içeriyor. Birbirleriyle olan ilişki biçimini farklı okuyorlar; İran 'stratejik' bir ilişki kurmak isterken Rusya 'taktik' bir ilişki biçimini benimsiyor. İki ülkenin tüm ortak menfaatlerine rağmen hiçbir zaman stratejik ortak seviyesine yükselmeleri mümkün değil. Dolayısıyla İran'ın Rusya ile kurmaya çalıştığı 20 yıllık ekonomik ve güvenlik işbirliği çabalarının doğabilecek sonuçlarını bu perspektiften değerlendirmek gerekir" değerlendirmesinde bulundu.

The Independentturkish