AK PARTİ’NİN 'DEVRİMCİ' DİLİ!

AK Parti’nin 20 yılı bulan iktidarı için bugüne kadar çok şey söylendi. “Beyaz devrim”, “Sessiz devrim” analizleri yapılırken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da cumhurbaşkanlığı sistemine geçildikten sonra hem Cumhurbaşkanı hem de AK Parti Genel Başkanı olarak 2017 yılında yaptığı konuşmada partisini "hem muhafazakar hem de devrimci bir parti" olarak tanımladı. Uzun süre kullanılmayan “devrimci” ifadesi son dönemde yeniden revaçta. Erdoğan Meclis’in 1 Ekim’deki açılış konuşmasında Paris İklim Anlaşması kapsamında “Yeşil Kalkınma Devrimi’nden bahsetti, hemen ardından Kriter dergisine verdiği röportajda BM reformu çağrısı yaparken 'devrimci bir teklif' oluşturulması gerektiğini söyledi. Erdoğan’ın 'devrimci' söylemi partide de hemen karşılık buldu. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, son MKYK toplantısının ardından öğrenci yurtları ile ilgili tartışmaları değerlendirirken geçmişten bugüne değişimi anlattı, “Bu konuda oldukça devrimci adımlar attık” dedi. AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu da “devrimci” yaklaşıma çevre konusuyla katıldı. Akbaşoğlu, Meclis’te yeşil alanlardaki gelişmeleri anlatırken “Biz bu konuda devrimci bir yaklaşım içerisinde bir partiyiz” dedi. AK Parti’nin değişimden yana, reformcu kimliğinin kalmadığı tartışmalarının arttığı bir dönemde “devrimci” vurgusunun nasıl sonuç getireceği merak konusu.

HDP BARAJI YÜZDE 15’E ÇIKARDI

Cumhur İttifakı ortakları AK Parti ve MHP’nin seçim mevzuatında değişiklik çalışmasında seçim barajının yüzde 10’dan 7’ye düşürülmesinde anlaştı. “Siyasi istikrar” için savunulan yüzde 10 barajı ilk etapta iki partili bir sistem arzusunun sonucuydu ama 90’lı yıllarda HDP öncülü partilerin Mecliste temsilinin önünü kesen bir oran olarak işlev gördü ve bunu isteyen çevrelerce savunuldu. Yüksek seçim barajı nedeniyle uzun süre seçimlere bağımsız adaylarla girilirken HDP bu durumu Haziran 2015 seçimlerinde değiştirdi. Seçimlere parti olarak giren HDP tarihinin en yüksek oy oranı olan yüzde 13’ün üstüne çıktı. Bugün iktidar partilerinin belirlediği yüzde 7 seçim barajının siyasete etkisinin ne olacağı konuşulurken HDP ise hedef yükseltti. Millet İttifakı içinde yer almayacaklarını kamuoyuna duyuran HDP’de yöneticiler “Seçim barajını yüzde 7’ye çekebilirler ama bizim için baraj artık yüzde 15. İktidar seçim barajını kaça indirirse indirsin biz yüzde 15’i aşmak için çalışacağız ve aşacağız” diyor.

BABACAN 'GRUP TOPLANTISI'NA BAŞLIYOR

Meclis’te grubu bulunan AK Parti, CHP, HDP, MHP ve İYİ Parti’nin haftada bir yaptığı grup toplantıları, grubu olmayan birçok partiyi de harekete geçirdi. Meclis’te grubu olmayan ama temsilcisi bulunan BBP ve TİP liderleri bir süredir grup toplantılarının yapıldığı günlerde Meclis’te basın toplantıları düzenleyerek gündemi değerlendiriyor. Saadet Partisi Genel Başkanı da uzun süredir çarşamba günleri partisinin genel merkezinde gündeme dair değerlendirmelerde bulunduğu basın toplantıları düzenliyor. Bu programlara şimdi DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan da eklenecek. Babacan önümüzdeki haftadan başlayarak hafta içi her çarşamba günü basın toplantısı yaparak gündeme dair partisinin görüşlerini açıklayacak. DEVA’nın rutinleşecek bir başka programı ise iki haftada bir Türkiye’nin tarım, eğitim, sağlık gibi özel alanlarda üreteceği politikaları anlatacağı eylem planı toplantıları olacak.

MUHALEFET NASIL BİR AYM İSTİYOR?

Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararları eleştiren MHP lideri Bahçeli “AYM kapatılmalı” derken 100 maddelik anayasa önerisinde “yüksek mahkeme” değil “özel statüde” düzenlenmiş mahkeme önermiş, Yüce Divan yargılaması ve siyasi parti kapatma davalarının “Yüce Divan” adıyla oluşturulan yeni bir mahkemeye verilmesini talep etmişti. Parlamenter sistem isteyen muhalefet partileri de AYM’nin yapısının değişmesinden yana. CHP 21 üyeli AYM önerirken üyelerde cumhurbaşkanının atadığı isimlerin azaltılmasını, başvuru hakkına sahip kurumların ve alanın genişletilmesini istiyor. İYİ Parti de 17 üye olmasını istediği AYM’ye üye seçiminde kurumların etkisinin artırılmasını isterken en az 5 kadın üye getirecek düzenleme önerdi. DEVA Partisi de cinsiyet kotası istediği AYM üyeliği seçiminde adaylar için kamuya açık mülakat önerdi. Gelecek Partisi de ana muhalefet partisine tanınan dava açma hakkının TBMM’de temsilcisi bulunan tüm siyasi partilere tanınmasını istedi.

MECLİS UZLAŞMAYLA AÇILDI: MUHALEFETTEN 'TORBA KANUN' TEŞEKKÜRÜ

Birçok tartışmalı düzenleme nedeniyle sık sık gerilim yaşanan Meclis, 5. yasama yılına uzlaşmayla girdi. Yeni yasama döneminin ilk konusu olan Paris İklim Anlaşması Genel Kurul’dan oy birliği ile geçti. Yeni yasama döneminin sürprizlerinden biri de istisna olması gereken ama AK Parti döneminde neredeyse kural haline gelen torba kanun ile ilgili oldu. Milletvekillerinin parlamenter etkinliklerini zayıflattığı ve meclis içerisinde katılımcılığı ve müzakereyi etkisizleştirdiği için eleştirilen “torba kanun” yerine tamamı vergi ile ilgili düzenlemelerin bulunduğu bir teklif getirildi. Her torba kanun teklifi geldiğinde bunu eleştiren muhalefet olması gereken şekilde hazırlanmış bir teklifle karşılaşınca şaşırdı, tüm gruplardan iktidara teşekkür geldi. İYİ Partili Erhan Usta da bu duruma dikkat çekerek, “Azıcık düzgün bir şey yapılınca bile teşekkür ediyoruz” dedi. AK Partili yöneticiler de bundan sonra mümkün olduğu ölçüde kod kanun getireceklerini söylediler.

AK PARTİ’DE ANAYASA İÇİN İLGİNÇ YORUM

Muhalefet de iktidar da anayasa çalışıyor. 6 siyasi partinin parlamenter sisteme dönüş için başlattığı çalışma yıl sonuna kadar devam edecek. AK Parti’nin Cumhurbaşkanlığı sistemini tahkim etmek için hazırladığı anayasa çalışması ile ilgili de geçtiğimiz hafta arka arkaya mesajlar verildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan önce Meclis açılış konuşmasında, “Meclisimizin tamamının uzlaşmasıyla hazırlanacak bir yeni Anayasa, milletimize vereceğimiz en güzel 2023 hediyesi olacaktır” dedi, grup toplantısında da “Şayet diğer partilerin Anayasa teklifleri ile kendi hazırlıklarımızı uzlaştırabilirsek yasama yılı bitmeden Meclis bünyesinde bu işi neticeye ulaştırabiliriz” dedi. Ancak muhalefet bu çağrıyı net dille reddetti. Bu durumda AK Parti’nin MHP ile yapacağı çalışma sadece 2023 seçimleri için bir vaat olacak. Anayasa değişikliği her ne kadar gündemin üst sıralarında yer alsa da gerçekçi bir gündem olarak görünmüyor. Öyle ki AK Parti’de yürütülen anayasa değişikliği için, “Bizim anayasa talebimiz ne kadar gerçekçiyse Meral Hanım’ın başbakan olacağım iddiası da o kadar gerçekçi” değerlendirmesi yapanlar var.

AKŞENER ZORU AMA DOĞRU OLANI SEÇTİ!

Katıldığı bir televizyon programında “Ben Başbakanlığa talibim” diyen İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin grup toplantısında sözlerini biraz daha açtı, “Evet ben, bu ucube sistemdeki Cumhurbaşkanlığına talip değilim. Ama seçimlerden 1’inci parti olarak çıkmaya, ve bunu hep birlikte başardığımızda, İyileştirilmiş ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’in, ilk Başbakanı olmaya talibim” dedi. Akşener’in yakın kurmaylarından bir siyasetçiye göre Akşener bu tutumu ile “Revizyon, reform olmaz, sistem mutlaka değişecek” mesajı verdi. Akşener’in önüne hedef olarak partiyi büyütmeyi koyduğunu söyleyen siyasetçi, “Partiyi büyütmeden cumhurbaşkanı olması sağlıklı olmazdı. Bizce zor olanı ama doğru olanı seçti” değerlendirmesinde bulundu.

MECLİS’TEKİ ISINMA BAŞKANLIK DİVANINA ZARAR VERİYOR

Küresel sıcaklık artışı dünyayı tehdit ediyor. Bu tehdit karşısında bir araya gelen çok sayıda ülke sıcaklığı düşürmek, sera gazları, karbon salınımını azaltmak gibi hedefler doğrultusunda Paris İklim Anlaşması'nı imzaladı. Anlaşma 6 yıl gecikmeyle TBMM’de de onaylandı. Anlaşma Meclis’ten oy birliği ile geçse de gruplar arasında tartışmalar yaşandı. Meclis’i yöneten AK Partili Meclis Başkanvekili Süreyya Sadi Bilgiç de hararetli tartışmalar karşısında uyarısını “küresel ısınma” vurgusu ile yaptı. Bilgiç, “Sayın milletvekilleri, biliyorsunuz bugün konuştuğumuz şey Paris İklim Anlaşması çerçevesinde küresel ısınma ve onun dünyaya verdiği zararlar yani bu Meclisteki ısınma da inanın Başkanlık Divanına zarar veriyor” dedi.

duvar