Ebu Zuhri: Batı Şeria ilhak edilirse silahlı mücadeleyi yükseltiriz

Arap ülkelerini tıpkı İran gibi Filistin davasını desteklemeye çağırıyor.

 Ebu Zuhri: Batı Şeria ilhak edilirse silahlı mücadeleyi yükseltiriz




Hamas sözcüsü Sami Ebu Zuhri, Batı Şeria’nın ilhak planı ile Yüzyılın Planı’nı Filistin davasının temeline dinamit koyacak bir gelişme olarak değerlendirirken asıl amacın Filistin halkının nihai olarak topraklarından kovulması olduğuna işaret ediyor. Hamas sözcüsü ayrıca bölgede Hamas’ın İran’la iyi ilişkiler kurmasından rahatsız olanlar varsa bunun kendilerini ilgilendirmeyeceğini belirterek bütün Arap ülkelerini tıpkı İran gibi Filistin davasını desteklemeye çağırıyor.

21. yüzyıldayız, hala uluslararası toplum Filistin sorununa kalıcı bir çözüm üretebilmiş değil. Yeryüzünde varlığını sürdüren tek sömürge olan Filistin dramına ilişkin bu ayıbı bütün insanlık olarak yaşıyoruz. 1987 yılındaki 1. intifada ile kuruluşunu ilan eden Hamas, apartheid rejimine sahip olduğu bütün imkânlarla direnişini sürdüren etkili hareketlerden biri. Hareketin resmi sözcüsü Sami Ebu Zuhri ile Trump yönetiminin bölgenin başına bela ettiği Yüzyılın Planı ve İsrail’in Batı Şeria’yı ilhak planı da dahil, gündeme ilişkin sıcak konuları konuştuk.

Sami Ebu Zuhri

‘GEREKİRSE SİLAHLI MÜCADELEYİ YENİDEN YÜKSELTİRİZ’

Batı Şeria’nın tamamı ya da bir bölümü İsrail tarafından ilhak edilirse nasıl bir mücadele yürütmeyi düşünüyorsunuz?

İsrail’in Batı Şeria’nın büyük bir bölümünü ilhak kararı, çok tehlikeli bir gelişmedir. İsrail’in krizi tırmandırma yönünde attığı bu adım, Yüzyılın Planı çerçevesinde meydana gelmiştir. Yüzyılın Anlaşması, Filistinlilerin haklarının gasp edildiği ve uluslararası hukukun ihlali anlamına gelecek birçok maddeyi içermektedir. Bunlardan biri, Kudüs’ün İsrail’in başkenti ilan edilmesi ve bir Yahudi kenti olarak tescilidir. Bir diğeri Batı Şeria’nın İsrail toprağı olarak tanımlanması ve bu toprakların İsrail topraklarına ilhaktır. Burada amaçlanan bölgede bulunan Yahudi yerleşim birimlerine meşruluk kazandırmaktır. Ayrıca ülke dışında yaşamakta olan Filistinli mültecilerin vatanlarına dönüş hakkının yok sayılması da planın tehlikeli maddelerinden biridir. Dolayısıyla Yüzyılın Planı, Filistin meselesine tamamen son vermeyi ve onu ortadan kaldırmayı amaçlayan bir plandır. İlhak meselesi az önce de ifade ettiğim gibi Yüzyılın Planı’nın ana maddelerinden biridir. Bu planın en önemli sonuçlarından biri, Batı Şeria’nın gasp ve ilhak edilerek bölgede yaşamakta olan Filistinlilerin haklarından soyutlanıp sıradan topluluklar haline getirilmesi ve nihayetinde aşamalı olarak bu topraklardan kovulmasını sağlamak olacaktır. Temelde İsrail, Batı Şeria’nın tarım yapılan verimli arazilerin bulunduğu (Ağvar olarak bilinen) toprakların ilhakını hedeflemektedir. Bu bölge, en büyük ve en kaliteli yeraltı su kaynaklarını ihtiva etmektedir.

‘BU İLHAKLA FİLİSTİN DÜNYADAN KOPARILMAYA ÇALIŞILIYOR’

Bölge ayrıca Filistin’in bir dış ülkeyle (Ürdün’le) bağlantısının bulunduğu en önemli sınırdır. Böylelikle Batı Şeria abluka altına alınarak dış dünya ile bağlantısı koparılmaya çalışılmaktadır. Bu yüzden bütün Filistinli gruplar, ilhak kararının reddedilmesi ve başarısızlığa uğratılması gerektiğinde ittifak halindedir. Biz Hamas olarak bu plana karşı, sahip olduğumuz tüm araçlarla mücadele edeceğimizi buradan vurgulamak isteriz. Öte yandan Hamas ve lideri İsmail Heniyye, bu konuda çeşitli diplomatik temaslar yürütmektedir. Bu kapsamda bölge ülkelerinden kırka yakın liderle görüşmeler yapılmış ya da onlara mesajlar gönderilip uluslararası yetkililerle buluşmalar gerçekleşmiştir. Bütün bu temaslar, Batı Şeria topraklarının ilhak planını önleme çalışmaları çerçevesinde gerçekleşti. Bu karara karşı ayrıca Filistin halkı protesto gösterileri ve toplumsal eylemlerle direnişini sürdürmektedir. Hamas ayrıca, İsrail’in ilhak planını uygulamaya başlaması durumunda silahlı mücadeleyi yeniden yükseltmekten de çekinmeyecektir.

‘İSRAİL’İN FİLİSTİNLİLERİ İMHA PLANLARINA KARŞI FETİH’LE ORTAK HAREKET ETMELİYİZ’

2007 yılında gerçekleştirdiğiniz operasyonun ardından Gazze’de yönetimi tamamen ele geçirdiniz ama öte yandan da Fetih Hareketi ve Filistin Özerk Yönetimi’yle büyük sorunlar yaşadınız. Şimdiden geriye döndüğünüzde Filistinlilerin arasında bölünmeye yol açan bu operasyon yerine farklı bir şekilde hareket edilebilirdi, diye düşünüyor musunuz?

El Fetih’le ilişkiler konusunda geçmişte yaşanan sorunlara yeniden dönmek istemiyoruz, buna çok değindik. Bu konuya girmek istemeyişimizin nedeni konuşmaktan kaçmak değil eski yaraların deşilmesini istemememizdir. Yoksa o dönemde yaşanan olayların nedenlerine ilişkin ayrıntılı açıklamalarımız bulunmakta. Bizi ilgilendiren husus, Hamas olarak Filistin’in ulusal birliğinin sağlanması ve geçmiş olumsuzlukların yaralarının sarılmasıdır. Kanaatimiz odur ki, Filistin meselesinin çözümü herkesin katkılarına muhtaçtır. Bölünme ise İsrail işgal yönetiminin işine yarayacaktır. Bu yüzden bunu aşmamız lazım. Şu an biz ilhak ve Yüzyılın Planı gibi yok etme planlarıyla karşı karşıyayız. Bu yüzden Hamas’la Fetih arasında söz konusu plana karşı ortak mücadele yürütme konusunda çalışmalar sürmekte. Bu alanda kısmi başarılar elde ettiğimizi düşünüyorum. Her iki hareketin bu mücadelede ortaklaşması, bakış açılarının yakınlaşması ve bölünmenin yarattığı olumsuz izlerin kaldırılmasına katkıda bulunacaktır. Bugün iki hareket arasında Batı Şeria’nın ilhakına karşı ortak mücadele verilmesi konusunda ortak bir basın toplantısı yapıldı. Bu da hiç şüphesiz Filistin halkının birlik ve beraberliğine hizmet edecektir.

‘FİLİSTİN’DE SEÇİMLER BİR AN ÖNCE YAPILMALI’

Filistin’de yeniden seçim olursa seçimlere girer misiniz ya da hangi adayı desteklersiniz?

Biz, Filistin’de iktidarın barışçıl şekilde devredilmesini sağlayacak seçimlerin bir an evvel yapılmasını istiyoruz. Henüz Filistin’in bağımsızlık mücadelesi aşamasında olmamız hasebiyle mücadelenin ortaklaşması açısından da seçimler önemlidir. Hamas’ın kimi aday göstereceği ya da kimi destekleyeceği meselesini konuşmak için henüz daha erkendir, seçimlerin yapılması gündeme geldiğinde bütün seçenekler tek tek değerlendirilecektir. O zaman geldiğinde Hamas, Filistin halkının çıkarına olacak şekilde kararını verecektir.

‘İRAN’LA YAKINLAŞMAMIZ BAŞKA GÜÇLERİN ALEYHİNE DEĞİL, BU YÜZDEN RAHATSIZ OLMALARINI GEREKTİRECEK BİR DURUM YOK’

Suriye meselesi nedeniyle İran’la aranızda soğuk rüzgârlar esmişti. Şimdi ise neredeyse ilişkilerde bahar havası yaşanıyor. İran’la ilişkilerinizi düzeltmenize ve aradaki buzların erimesine neden olan gelişme neydi?

Hamas, Filistin halkının ve direnişinin lehine olacak her konuda var olan bütün imkânları harekete geçirmeyi düşündüğü için İran’la ilişkilerini geliştirmeyi istemektedir. İran, açıkça Filistin davasının yanında durmakta ve şu ana kadar Filistin davasına ve halkına doğrudan yardımlarda bulunmaktadır. İran hala da bu yardımlarını sürdürmektedir. Bu yüzden Hamas’ın bu ilişkiyi sürdürmek istemesinden daha doğal bir şey olamaz. Şu an bu ilişki en iyi dönemini yaşamaktadır. Filistin davasına hizmet etme ve İsrail işgalini sona erdirme noktasında taraflar arasında karşılıklı mutabakat nedeniyle bu ilişki sürecektir. Bazı bölgesel güçler ya da taraflar bundan rahatsız oluyorsa o kendi bilecekleri iştir, bizi ilgilendirmez. Zira bizim İran’la olan ilişkimiz bölgede hiçbir tarafın aleyhine gerçekleşiyor değildir. Aynı şekilde hiçbir ülkeyle İran’a karşı bir tavır alma gibi bir durumun içerisine girmeyi kabul etmeyiz. Bölgedeki bütün ülkeler ve taraflarla iyi ilişkiler kurmak arzumuzdur ve bütün tarafları İran gibi Filistin davasına destek vermeye çağırıyoruz.

‘MISIR’LA İLİŞKİLERİMİZİ İKTİDARDA OLAN PARTİNİN ÇİZGİSİNE GÖRE KURMUYORUZ’

2013 darbesinden önce ve sonra Mısır’la ilişkilerinizde bir değişiklik oldu mu?

Mısır’la ilişkilerimizi önemsiyoruz. Kimin iktidarda olduğundan bağımsız bir şekilde Kahire ile ilişkilerimiz stratejik ilişkilerdir. Bu ilişki, karşılıklı stratejik çıkarlar üzerine kuruludur. Mısırlı liderler modern Mısır tarihi boyunca bu ilişkiye sahip çıkmış ve onu sürdürmek istemişlerdir. Bu ülke bizim için stratejik bir derinlik ifade etmektedir. Mısır tarafı Filistin’i ulusal çıkarlarının bir parçası olarak değerlendirmektedir, Filistin’i desteklemek ulusal çıkarlarının gereğidir. Bu yüzden Mısır’la iyi ilişkilere sahip olmamız ve Mısır’ın iç işlerine karışmamamız doğaldır. Mısır istihbaratı bu konuda bize oldukça yardımcı olmuş ve şu ana kadar ilişkilerin istikrarlı bir biçimde sürmesi için önemli katkılarda bulunmuştur. İlişkilerin sürdürülmesi, koordinasyon ve işbirliğinin geliştirilmesi noktasında Kahire ve Hamas arasında karşılıklı mutabakat bulunmaktadır.

İslam Özkan ve Sami Ebu Zuhri

‘S. ARABİSTAN’DA HAMAS ÜYELERİNİN TUTUKLANMASININ, İSRAİL’LE GİZLİ İLİŞKİLERİN KURULDUĞU BİR DÖNEME GELMESİ MANİDAR’

S. Arabistan’da tutuklu bulunan Hamas üyelerinin akıbetiyle ilgili yeni gelişmeleri aktarabilir misiniz?

S. Arabistan’ın onlarca Hamas üyesini tutuklaması, şok edici ve üzücü bir icraattır. Herhangi bir meşru nedene dayalı olmayan bu karar bizim için sürpriz bir gelişme olmuştur. Zira tutuklananlar otuz yıldan fazla orada yaşamakta olan Filistinlilerdir. Bazıları orada doğdu, bazıları ülkeye çok büyük hizmetlerde bulunmuş insanlardır. Bazıları avukat, bazıları ekonomist bazıları ise çeşitli üniversitelerde akademisyenlik yapmaktadır. Bu insanlar Suudi toplumuna yıllar içerisinde entegre olmuş, toplum tarafından güzel ahlaklarıyla bilinen insanlardır. Ülkeye zarar verecek hiçbir şey yapmamışlardır. Ayrıca kendilerine savcılık tarafından yöneltilen suçlamaların hiçbiri S. Arabistan’la ilgili değildir. Tek yöneltilen suçlama Filistin halkına bağış toplamak ve bu toplanan bağışları yurt dışına göndermekle ilgilidir. Bu suçlamaların terörle ilişkilendirilmesi son derece üzücüdür. Geçmişte Filistin halkına çok katkıları olmuş bir ülkenin bugün bu yardımları terörü destekleme olarak nitelendirmesi çok manidardır. Biz bu meseleyi daha da büyütmek istemiyoruz, amacımız S. Arabistan ile aramızdaki ilişkilerin hatırına bu meseleye bir çözüm üretmektir. Biz Filistin davasına olumlu bir tutum takınsın ya da takınmasın, bütün bölge ülkeleriyle iyi ilişkiler kurmayı önemsiyoruz. Ancak görüyoruz ki S. Arabistan, bu insanları yargılamadan içeride tutma konusunda ısrarından vazgeçmeyecek. S. Arabistan’ın gerçekleştirdiği bu tutuklamalar ile İsrail’le normalleşme girişimlerine ilişkin basına sızan haberler zamanlama açısından örtüşmektedir. Aynı şekilde Trump yönetimindeki ABD ile kurulan ilişkilerin geliştirilmesiyle ilgili de benzer bir eşzamanlılık söz konusudur. Sanki S. Arabistan bu tutuklamaları İsrail’le ilişkilerini normalleştirme ve ABD ile olan ilişkilerini de geliştirmek için bir araç olarak görmektedir. Biz bunları üzücü gelişmeler olarak görüyor ve bu tarz yaklaşımların taraflar arasındaki tarihsel ilişkilere zarar vereceğini düşünüyoruz. Tutuklu Filistinlilerin bir an evvel serbest bırakılmasını talep ediyor ve bu krizin sona ermesi için gerekli olan her türlü adımı atmaya hazır olduğumuzu belirtmek istiyoruz.

‘YÜZYILIN PLANI EVANJELİK HIRİSTİYANLARLA SİYONİST LOBİLERİ MEMNUN ETMEK İÇİN GELİŞTİRİLDİ’

Sizce Trump, ABD’deki İsrail lobisini memnun etmek ve onların seçimlerde desteğini almak için mi Yüzyılın Planı’nı devreye soktu? Yoksa asıl etken Körfez ülkelerinin mali desteğini elde etmek mi?

Trump yönetimine ait Yüzyılın Planı’nın birkaç dayanak noktası bulunmakta. En önemli dayanak noktası, İsrail’in Arap yönetimlerinin içerisinde bulunduğu zaaftan ve bazı yöneticilerin koltuk sevdalarını kullanmasıdır. Bu yönetimler, ABD ve İsrail’i memnun ederek iktidarda kalmaya çalışmaktadırlar. Aynı şekilde Trump, Yüzyılın Planı’nı bir anlamda seçimlere hazırlık amacıyla uygulamaya koymayı istemektedir. Ayrıca planın geçerlilik kazanmasında ABD’deki lobilerin baskılarının da rolü büyüktür. Trump doktrinel olarak da İsrail’i desteklemektedir. Bu onun inancının bir gereğidir. Son dönemde ABD’yi yönetenler Yahudilikten etkilenmiş Evanjelik ekole mensup siyonistleşen kişilerdir. Trump yönetiminin İsrail yanlısı bir tutum sergilemesinde bu durumun rolü büyüktür. Zaten bunu Yüzyılın Planı’nda açık bir şekilde görüyoruz.

‘İSRAİL, SADECE FİLİSTİNLİLERİN DEĞİL BÜTÜN İNSANLIĞIN DÜŞMANIDIR’

Başta Körfez ülkelerinin İsrail ile ilişkileri normalleştirmesi, yine bu ülkelerin Müslüman Kardeşler Hareketi’ne ilan ettiği savaş ve son olarak Irak ve Suriye’de yaşanan gelişmeler Hamas ve Filistin davasını nasıl etkiler?

Hamas, Arap ülkeleri arasındaki gerilim ve çatışmaların hiçbirinde taraf değildir. Maalesef bazı Arap ülkeleri İsrail’le ilişkilerini normalleştirmeyi tercih etmiştir. Bazıları bunu gizli bir şekilde yaparken bazıları da açıkça yapmaktadır. Bazı ülkeler söz konusu normalleştirmeyi, Hamas’la aralarında gerilime yol açacağı gerekçesiyle gizlemeye çalışmaktadır. Bunlar sorumluluğu üzerlerinden atmaya çalışmaktadırlar. Gerçekte yaptıkları Filistin davasına ihanettir. Hiçbir Arap ülkesi bu normalleştirmeden yarar görecek değildir. Zira İsrail sadece Filistinlilerin değil bütün bölge ülkelerinin ve insanlığın düşmanıdır. Bu yüzden ona karşı mücadelede çabalarımızı birleştirmek zorundayız. Arap ülkelerinin İsrail karşısında böylesine aciz bir tavır sergilemesi üzücü olsa da bizi etkilemez. Zira Arap ve Müslüman halklar Hamas’a destek verme konusunda mutabıktır. Filistin davası herkesin ve her kesimin davasıdır. Bazı liderlerin İsrail’le yakınlaşma çabaları onların halkları nezdindeki itibarını zedeler, Hamas ve Filistin halkına bir zarar veremez.


İslam Özkan kimdir?

İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun oldu. Gazeteciliğe Selam gazetesinde başladı. Bir dönem kitap yayıncılığı alanında faaliyet gösterdi. Ardından Filistinhaber, Time Türk, Dünya Bülteni, Birleşik Basın gibi internet sitelerinde editörlük, TRT Arapça, Kanal On4, Kudüs TV gibi televizyonlarda haber müdürlüğü ve TV 5'te program moderatörlüğü, bazı Arap televizyon kanallarının Türkiye temsilciliğini yaptı. Halen Marmara Üniversitesi Ortadoğu ve İslam Ülkeleri Araştırmaları Enstitüsü Ortadoğu Sosyoloji ve Antropolojisi'nde doktora eğitimini sürdürmektedir.

DUVAR