Edebiyatçılardan Adalet Ağaoğlu'na veda: Bir an gençliktir, bir an ömür...

‘AĞAOĞLU BİR AN GENÇLİKTİR, BİR AN ÖMÜRDÜR’

Edebiyatçılardan Adalet Ağaoğlu'na veda: Bir an gençliktir, bir an ömür...


Türkiye edebiyat tarihinin önemli yazarlarından Adalet Ağaoğlu bugün vefat etti: Aydın kimliğine sahip olmayı önemseyen cesur bir insandı...

Ezgi Sivrikaya  [email protected]

DUVAR – Türkiye edebiyatının önemli isimlerinden yazar Adalet Ağaoğlu, uzun zamandır Ulus’ta bir özel hastanede kontrol altında tutuluyordu. Cumartesi gününden bu yana entübe olan yazar, 91 yaşında vefat etti.

‘AĞAOĞLU YOL GÖSTERİCİ OLDU’

Son dönemin dikkat çeken romancılarından Irmak Zileli, “Adalet Ağaoğlu Türkçe edebiyatta toplumsal gerçeklik ile bireyin gerçekliğini iç içe irdeleyen, bireyi politik ve tarihsel bir varlık olarak işlerken, karakterlerinin çelişkilerini, çatışmalarını derinlemesine aktarmayı ihmal etmeyen bir yazardı, Sanatı siyasetin hizmetine koşma tehlikesine düşmeden bunu ustalıkla yaparak ardından gelen yeni nesil yazarlar için de yol gösterici oldu. Eserlerinden ayrı olarak, aydın kimliğine sahip olmayı da önemseyen, politik düşüncelerini açıklamaktan, duyarlı olduğu konularda eyleme geçmekten geri durmayan, cesur bir insandı. Adalet Ağaoğlu’nu saygıyla ve şükranla anıyorum” dedi.

‘AĞAOĞLU BİR AN GENÇLİKTİR, BİR AN ÖMÜRDÜR’

Öyküleriyle tanınan Aslı Solakoğlu ise, “Türkiye tarihinin tanıklığını yapmış Adalet Ağaoğlu yazını, ülkenin modernizme akıştaki düğümlerini, orada sıkışan kadınları anlatma biçimi açısından unutulmazdır benim için. Ölmeye Yatmak romanındaki Aysel ile birlikte yatağa uzanıp düşünmüşüzdür, onun kendisiyle konuşması gibi biz de kendimizle konuşmuşuzdur. Romanı okurken bunu yapmamızı sağlayan Ağaoğlu’nun yazma biçimidir. Önemlidir. Bir an bir gençliktir orada, bir buçuk saat bir ömürdür. Genç bir roman karakteri olarak hayatı seçen Aysel ile, yaşlanıp yalnız kalmış bir yazar olarak kendinden sıkılan Adalet arasındaki tatlı gerginlik de, çözümlemesi yapılmak üzere çoğumuzun aklına kazınacaktır elbette. Suyu eksilmesin” ifadelerinde bulundu.

‘KİTAPLARIYLA YAŞAYACAK….’

Şair Deniz Durukan, Ağaoğlu’nu şu sözlerle anlattı: “Edebiyatımızın usta bir ismiydi. Özellikle romanlarındaki zamanla ilgili meselesi, stratejisi beni etkilemiştir. Kitaplarıyla yaşayacak ve genç kuşaklara yol açmaya devam edecektir.”

‘ADALET AĞAOĞLU’NU ANNEMDEN ÇOK SEVİYORUM’

Yazar, gazeteci Figen Şakacı da, “Bir Düğün Gecesinin bendeki 5. baskısının tarihi 1981. Yaşım 10. Ölmeye yatmış ve hiç kalkamamışım. Başucumda hep o var. Adalet Ağaoğlu’nu annemden çok seviyorum. Gece hayatım onunla geçiyor. Eve, dünyaya sığamıyorum. Beni kurtaracak tek kişinin o olduğuna gönülden inanıyorum. Yazsonu da bitmiş, Göç Temizliği’ne başlamışım. Kitaptaki iç sesinin adı Fatma İnayet. Yazar boyuna onunla konuşuyor. Sonunda dayanamıyorum, samimiyetimize güvenerek oturup bir mektup yazıyorum. ” Sevgili Adalet. Ben de yazar olmak istiyorum. Sana bir sır vereyim, Fatma İnayet benim” diye başlıyor. Günlerce o mektupla yatıp kalkıyor ama hiç göndermiyorum. Yıllar sonra ben de yazar olup Bitirgen’e seslenirken, o mektubu elden vermediğime yanarım da yanarım. Üzerimdeki emeğin için çok teşekkür ederim. Yaşamaktan sıkıldığını duymuştum, güle güle git sevgili yazarım, ruhun üşümesin” dedi.

‘AĞAOĞLU, ÖLMEYE YATMAK ROMANINDAKİ AYSEL’LE BİRLİKTE YAŞAYACAK’

Yazar Berna Durmaz, “Bir yazar yaşarken de ölümünden sonra da eserlerinde yarattığı karakterlerle okurlarının zihninde vücut bulur. Adalet Ağaoğlu, birçok okur gibi benim için de Ölmeye Yatmak romanındaki Aysel’le birlikte yaşayacak. Aysel, ülkenin çağdaşlaşma yolundaki açmazlarını görmüş ve toplumun baskıcı, cinsiyetçi yaklaşımlarıyla mücadele ederek ilerleyen bir kadın olarak, bizim aramızda, bizimle birlikte yaşamaya devam ediyor. Sadece bunun için bile ve tüm yazdıkları için, gecikmiş ve buruk bir teşekkürle rahat uyu Adalet Ağaoğlu” ifadelerini kullandı.

‘DİLERİM KALANLAR OLARAK AĞAOĞLU’NUN YAZDIĞI HER KELİMENİN HAKKINI VERİRİZ’

Yazar Sinem Sal, Ağaoğlu için şu ifadeleri kullandı: “Artık aramızda olmayan birini kendi cümlelerimle anlatmaya çalışmak ya da onun bendeki, toplumdaki yerini ifade etmeye kalkışmak haddim değil gibi hissederim. “Adalet Ağaoğlu’yla aynı çağda, aynı ülkeye gelmiş olmanın gururunu yaşıyorum” demek de buna dahil. Bir programda şöyle demişti: “İnsanın yaratabilmesi için kendini dar bir gömlek içinde hissetmesi gerekiyor. Yoksa söyleyecek hiçbir şey yok.” Dilerim kalanlar olarak, Adalet Ağaoğlu’nun o dar gömlek içinde yazdığı her kelimenin hakkını veririz ve “Ölmüşüm gibi sevme. Yaşıyorum” diyen bir yazarı sade, yazdıklarıyla yaşatırız.”

‘ONUNLA HER KARŞILAŞMA, AÇIK SÖZLÜ BİR DOĞRULUKLA KARŞILAŞMAYDI’

Şiirleri, edebiyat incelemeleri, makaleleri, sinema yazıları çeşitli dergi ve ortak kitaplarda yer alan şair Asuman Susam, “Adalet Ağaoğlu pek çok türde özgün gücünü ortaya koymuş ender kıymetteki yazarlarımızdandır; ancak okurları için her şeyden önce güçlü bir romancıdır. Onun romanlarına yaklaşmak bir anlamda Türkiye’nin sosyal tarihiyle yüzleşmek çabasını da içerir. Cumhuriyetin ilk yıllarından bugünlere gelene dek toplumsal bilince ve toplumun bilinç dışı süreçlerine yer etmiş hemen her şeyi, bu romanlarda bulmak, onlara dair aydınlanmacı aklın ironik eleştirisiyle karşılaşmak Adalet Ağaoğlu romancılığının karakteristiğidir. Özellikle unutulmaz üçlemesi Ölmeye Yatmak, Bir Düğün Gecesi, Hayır romanları ve o romanlardaki Aysel karakteri ile çoğumuzun okuma belleklerine yer etmişti Adalet Hanım. Bir kuşağa,  yaşamı evetlemek için, kendini seçmenin ve özgürleşmenin hayır’larını bulup söylemek ve hayata geçirmek adına yol açıcı ve ilham verici de olmuştur. Onunla her karşılaşma, hem hayat hem edebiyat adına sizi de harekete geçiren berrak, taptaze, genç ve meraklı bir ruhla; açık sözlü bir doğrulukla karşılaşmaydı. Kıymetli bir yazar ve aydın kayıp gitti hayattan. Ruhu şad olsun” dedi.

‘ZİHNİMİ YEŞERTTİĞİ ESERLERİ İÇİN ADALET AĞAOĞLU’NA TEŞEKKÜRÜ BORÇ BİLİRİM’

Gazeteci, yazar Büşra Sanay ise, “Kelimelerle dansının bende çok pencereler açtığı, hayal dünyasını zarif bir şekilde parmaklarının ucundan akıttığı, zihnimi yeşerttiği, Türkçeyi muazzam kullanıp örnek olduğu eserleri için Adalet Ağaoğlu’na teşekkürü borç bilirim. Onunla aynı anda dünyada olmak, onu okuyarak yetişmiş bir kuşaktan olmaksa müthiş. Tanışmayı isterdim, ancak onun ruhuna hep kitaplarından sızdım. İyi ki vardı, huzurla uyusun…” ifadelerini kullandı.

‘EN AZINDAN BİR KELİMEMDE ONUN İZİ, ANISI, ETKİSİ VARDIR…’

Beyaz Baykuş Yayınları’nın Genel Yayın Yönetmenliği’ni yürüten gazeteci/yazar Aslı Perker düşüncelerini, “Bu sabah haberi duyduğumda Foça’daydım. Gençlik yıllarımdan beri yazlarımı geçirdiğim evde. O zamanlar okuduğum kitaplar da hep burada. Karşılaşmalar’ı aldım elime. Üzerinde Yapı Kredi Yayınları yazıyor. Şubat 1993 tarihinde basılmış. Neden seviyordum Adalet Ağaoğlu’nu? Şüphesiz okumaya meraklı biri olarak iyi bir yazar olduğundan. Sonra? Büyük bir akıl olduğundan. Başka? Kanımca her genç kuşak Türk yazarının yapı taşlarından biri olduğundan. Ya da en azından benim için öyle. Eminim en azından bir kelimemde onun izi, öğretisi, anısı, etkisi vardır. O bir kelime için bin şükür. Şöyle diyor Adalet Ağaoğlu karşılaşmalar kelimesi için: Sözcüğü bütün olarak aldığınızda da, parçalara böldüğünüzde de ortaya çeşitli karşı olma, karşı durma, kaçma, buluşma, kucaklaşma, burun buruna gelme, öte kıyıya geçme, karşılaşma durumları çıkmaktadır. Karşı/Karşıla/Karşılaş/Karşılaşma/ve tabii karşılaşmalar… Her yerde, her zaman: Özellikle de yaratırken; yazarken ve okurken” diyerek dile getirdi.

‘AĞAOĞLU, TÜRKÇENİN EN BÜYÜKLERİNDENDİ’

Yazar Burcu Aktaş da, “Türkiye’nin farklı yüzlerle zuhur eden ama hep aynı sorunlarını, “aydının” iç dünyasını, insanın ruhsal gelgitlerini dili kurcalayarak vazgeçmeden anlattı. Türkçenin en büyüklerindendi. 2012 yılında yazarlıkta 65’inci yılını kutlamıştı Adalet Ağaoğlu ve Boğaziçi Üniversitesi Vakfı (BÜVAK) tarafından düzenlenen gecede “Boğaziçi Üniversitesi’nin bu gecesi sayesinde kendimi ağır bir hastalıktan kalkmış gibi hissediyorum,” demişti. Ara ara hep aklıma geliyor o gecedeki heyecanı. Adalet Hanım’ın sevinci kimi zaman yerini hüzne bırakmış, yazarların yaşlandıkça şefkate ihtiyaçları arttığından ve bu vefanın onu etkilediğinden bahsetmişti. “Giderayak okurlarıma borcumu ödeyemediğimi düşünüyorum,” demişti. İncelik, Adalet Hanım’da kaldı. Asıl okurlarının ona bitmeyecek bir edebiyat borcu var. Borcumuz bitmesin ki zamana direnen bu eserleri nesiller boyu okuyalım” dedi.

‘YAŞAMANIN ÇOK YAKIŞTIĞI BİR KADINI KAYBETTİK’

Yazar Arzu Bahar, Ağaoğlu’nu şu sözlerle anlattı: “”Epeyce yakınlardayım…” Çok üretken bir insanı kaybettik bugün. Hayata karşı duruşunu hiç sakınmadan kaleminden döken, bildiği doğruyu söylemekten kaçınmayan, “Bu kadar uzun yaşamayı hiç istemezdim, kendimden sıkıldım,” dese de yaşamanın çok yakıştığı bir kadını, Adalet Ağaoğlu’nu kaybettik. Çok üzgünüm. Başımız sağ olsun.”

duvar