Eğer bir hukuk devleti olsaydık...

“Toplumsal arınma, siyasi aklanma artık ertelenemez” 

Eğer bir hukuk devleti olsaydık...


Eğer bir hukuk devleti olsaydık...

MEHMET OCAKTAN YAZDI

Son dönemde ahlaki çürüme ve yozlaşmanın ortaya çıkardığı öylesine bir kirlilik yaşıyoruz ki bu durumu normal bir akılla izah etmek ne yazık ki mümkün değil.

Normal bir hukuk devletinde asla konuşulması bile düşünülmeyen bir kirlilik var ama devletin kurumları dahil herkes sadece seyrediyor. Özellikle son beş yılda yaşanan hukuksuzlukları, sokakları istila eden uyuşturucu trafiği ve baronların hesaplaşmalarını, ortalığa saçılan kara paraları alt alta topladığımızda kelimenin tam anlamıyla korkunç bir manzara ortaya çıkıyor.

İşte en son ‘Fatih Terim Fonu’ olarak bilinen futbol dünyasının ‘saadet zinciri’nde iç edilen milyon dolarlar… Sahtekarla tamahkarın bir araya geldiği skandalda yaşananlar, kimin elinin kimin cebinde olduğu belli olmayan karanlık filmlere taş çıkartacak kadar vahim.

İşin içinde vergiden kaçırılan milyon dolarlar var, kayıt dışına çıkarılan büyük meblağlardaki paraların ‘tefeci’ sermayesi olarak kullanılmak üzere toplandığı iddiaları var… Ama paraların kimlere gittiği de belli değil.

Bilindiği gibi geçtiğimiz günlerde Dilan-Engin Polat çifti üzerinden gündeme gelen bir ‘şımarık zenginlik’ hikayemiz var. Gerçeğin aslı nedir henüz bilmiyoruz, sanıldığı gibi sadece bir ‘şımarıklık’ filminden ibaret midir, yoksa arkasında başka karışık işler mi vardır belki zamanla öğreneceğiz ya da hiç öğrenemeyeceğiz.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ‘Fatih Terim Fonu’ olarak gündeme gelen dolandırıcılık davasına tepki göstererek “Toplumsal arınma, siyasi aklanma artık ertelenemez” ifadelerini kullandı.

Bahçeli’nin sözlerinin altına imzamı atıyorum, kesinlikle bu ülkenin toplumsal ve siyasi bir arınmaya ihtiyacı var. Hukuk devletinde kim dolandırıcılık yapmışsa, kim yolsuzluğa bulaşmışsa, kim mafyatik ilişkilerle toplumun huzurunu kaçırmışsa, kim birilerinin malına çökmüşse ve de kim cinayet işlemişse yargı önünde hesap vermek zorundadır. Zira hukuk devletinde işler böyle yürür ve de böyle olmak zorundadır.

Ama ne yazık ki bu ülkede hukuk dışına çıkanlardan, gerçek anlamda hesap sorulamadığı için her zaman yaptıkları yanlarına kar kalıyor ve hiçbir şey olmamış gibi ayın yolda yürümeye devam ediyorlar.
Eğer bir hukuk devleti olsaydık Türkiye, kara para aklama, yayılma ve terörizmin finansmanına karşı yeterli mücadele vermediği için Mali Eylem Görev Gücü (FATF)’ın ‘gri liste’sinde yer almazdı.

Eğer bir hukuk devleti olsaydık, memleketin sokakları uyuşturucu baronlarının hesaplaşma alanına dönüşmezdi.

Eğer bir hukuk devleti olsaydık, kimse eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’i Ankara’nın göbeğinde güpegündüz öldürmeye cesaret edemezdi. Ama öldürüldü ve arkasındaki güçleri hala bilmiyoruz…

Eğer bir hukuk devleti olsaydık, ülkede her türlü kirli işlere bulaşanların siyasetçilerle çektirdikleri boy boy fotoğraflar böylesine ortalığa saçılmazdı… Neyse ki şimdi bu kirliliklerle mücadele eden bir İçişleri Bakanımız (Ali Yerlikaya) var, buna da şükür.

Eğer bir hukuk devleti olsaydık, Türkiye Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün ‘Yolsuzluk Algı Endeksi’nde 180 ülke arasında 101. Sırada yer almazdı.

Eğer bir hukuk devleti olsaydık, World Justice Project (Dünya Adalet Projesi)’in hukukun üstünlüğü endeksi sıralamasında 140 ülke arasında 116’ıncı sırada yer almazdık.

Eğer bir hukuk devleti olsaydık, anayasamızda değişiklik yaparak iç hukukumuzun bir parçası haline getirdiğimiz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararları konusunda ‘tanımıyoruz da uygulamıyoruz da’ diye meydan okumazdık.

Eğer bir hukuk devleti olsaydık, Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün hazırladığı 2023 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde Türkiye, 180 ülke içerisinde 165’inci sırada yer almazdı.

Maalesef bir hukuk devleti olamadığımız için para tokatçıları, kara paracılar, uyuşturucu baronları memleketin sokaklarında cirit atıyor. Çünkü biliyorlar ki bu ülkede hukukun üstünde koyu bir siyaset gölgesi var. Bu yüzden milyonlarca dolarlarını tokatçılara kaptıranlar bile anında yargıya değil, siyasetçilere koşuyorlar…

İşte tam da bu yüzden Bahçeli haklı, ‘toplumsal arınma ve siyasi aklanma’ ucu kime ve nereye kadar gidiyorsa, araştırılıp bu kirlenme yargısal anlamda temizlenmeli.

MEHMET OCAKTAN / KARAR