Ekonomistlerden 'faiz' yorumu: Türkiye şimdilik uçurumun kenarından döndü
Uçurumun kenarından dönme hareketi...
Ekonomistlerden 'faiz' yorumu: Türkiye şimdilik uçurumun kenarından döndü
Merkez Bankası, faizi 475 baz puan arttırdı. Peki bu ne anlama geliyor? Gelecek Partisi'nin ekonomi kurmayları Serkan Özcan ve Kerim Rota, kritik kararı KARAR TV'de yorumladı: Uçurumun kenarından dönme hareketi...
Gelecek Partisi Sözcüsü Serkan Özcan ve Genel Başkan Yardımcısı Kerim Rota, Merkez Bankası'nın faiz artırımını KARAR TV canlı yayınında yorumladı.
'Gündem Özel' programında Mustafa Karaalioğlu'nun sorularını cevaplayan Özcan ve Rota, kararın piyasalara etkisi ve bundan sonraki süreçle ilgili çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
Kerim Rota, faiz artırma kararı ile Türkiye'nin ödemeler dengesi krizinden şimdilik kurtulduğunu belirtirken Serkan Özcan "Uçurumun kenarından döndük" yorumunu yaptı.
Ekonomist Kerim Rota:
OLUMLU ADIM AMA YAPACAK DAHA ÇOK ŞEY VAR
Merkez Bankası, hükümete 2-3 metrelik bir kar küredi. Oradan geçip yolunu bulmak hükümete düşüyor. Onun için de yazın gelmesini bekleyecek vaktin olmadığını da biliyoruz. Hükümetin de gayret sarf etmesi gerekiyor. Yargı reformuydu, hukuk reformuydu, mali disiplindi, devlette tasarruftu, Varlık Fonu'nun kapatılmasıydı... Bunları yapabilecekler mi bekleyip göreceğiz.
Önce faizleri yükseltirsiniz, enflasyonla mücadele eder enflasyonu düşürürsünüz sonunda da uzun vadeli faizler düşür. Yani faiz artırarak aslında uzun vadeli faizler düşür. Bu paradoksu anlayamadığı için hükümet büyük bedeller ödendi. Bu sabrı kimse göstermedi.
Para politikası çok kolay bir iş. Bu kadar üzerine kafa yorulacak bir şey yok. Liyakatli bir ekiple yola çıkılsaydı emin olun çok daha fazla yol alınırdı. Para politikası kısmı kolay. Ekonomiyi düzgün yönetmek, gelir dağılımını gözetmek, enflasyonla ciddi mücadele etmek gerekir.
"HUKUK, YARGI" DEMEDEN OLMAZ
Faiz artırımı ile ödemeler dengesi krizine giden Türkiye'yi oradan çevirdiğini söylemek mümkün. Ancak 42 km'lik maratonun henüz birinci km'sindeyiz. Yol açıldı ama diğerleri için ciddi bir stratejik planlama gerekiyor. Demokrasi, hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığını sağlamadan ekonomide bir yere gelmek mümkün değil, gelişen bir ülkeyseniz.
ASIL ACI REÇETE BUNDAN SONRA
Faiz artışının piyasa faizlerinde ekstra bir artışa neden olmayacak. Zaten yansımıştı. Acı reçete geldi kurtulduk diye kimse düşünmesin. Asıl 'acı reçete' bundan sonra geliyor. Hasta olan vatandaş değil. Onlar görevlerini yerine getirdi, vergisini ödedi. Acı reçeteyi ülkeyi hasta adam durumuna sokan hükümetin üstlenmesi gerekir. İçilmesi gereken bazı ilaçlar var. Bu ilaçları içmesi gereken hükümettir. Ama bu da dönüp dolaşıp vatandaşı vuracaktır.
Türkiye en azından kısa vadeli bir ödemeler dengesi krizini atlatmış vaziyettedir. Ancak Türkiye'nin çok ciddi bir döviz girdisine ihtiyacı var. Bu faiz adımı ve itibar adımları kısa vadede bir alan açacaktır.
DOĞRUDAN YATIRIM İÇİN ADIM ATILMASI ŞART
Yatırımcı demokrasi ister, hukuk ister lafı çok duyulduğu için bakanın değişimi ile bu ortaya atıldı. Yabancı portföy yatırımcısından bahsediyorsak bunların önemi pek yok. Şeffaf olan, reel faiz olan bir MB ve piyasa olsun isterler. Türkiye'deki doğrudan yatırımcı için de pek anlamı olmaz. Doğrudan yabancı yatırımca için çok önemli. Belediyeden, en tepe yöneticisine ve mahkemesine kadar bakar ben bu ülkede yatırım yapabilecek miyim diye sorar. Türkiye 2007'den sonra konut satışı dışında doğrudan yatırım alamadı. Hukuk reformu lafları da bunu çekmek için kullanılıyor.
KÖTÜ YÖNETİM YÜZÜNDEN YÜZDE 40 FAKİRLEŞTİK
Kötü yönetim bakanın göreve gelmesinden yani Temmuz 2018'den beri ne kaybettirdi? Yüzde 36 yerine yüzde 20 civarında bir enflasyon olurdu. Dünyanın en kötü yönetilen ülkeleri, Brezilya, Güney Afrika gibi ülkelerde bu kayıplar yüzde 20'ler düzeyinde. Türk lirası yüzde 80 değer kaybetti. Brezilya'da bile yüzde 30'da kaldı. Bu da fakirleşmek demek. Türkiye, ekstra yüzde 40 fakirleşmiştir, liyakatsiz insanlarla iş tutmak, cehalet, kötü yönetim yüzünden. Bir de bunun üstüne Merkez Bankası rezervlerinden 128 milyar dolarlık çok büyük bir finansal skandala da imza atılmıştır.
CUMHURİYET TARİHİNDE BU İMKANLAR KİMSEYE TANINMADI
İşin acı tarafı, bu kadar büyük imkanlar, hiçbir maliye bakanına Cumhuriyet tarihinde tanınmamıştır. Denseydi ki "MB rezervlerinden 128 milyar doları istediğin gibi piyasada satabilirsin. İhtiyat akçesini istediğin gibi harcayabilirsin. Bütçeyi milli gelirin yüzde 2-6'sı kadar aşma hakkı veriyoruz." Ben de kuru 5 TL'de tutacağım, enflasyonu yüzde 3'e çekeceğim... Bunların hiç biri olmadı tüm bu imkanlara rağmen.
Serkan Özcan:
FAİZ KADAR ÖNEMLİ OLAN SADELEŞTİRME
MB'nin faiz artırımı kadar önemli bir kararı daha var. "Tüm fonlamanın temel politika aracı olan bir hafta vadeli repo faiz oranı üzerinden yapılmasına karar verilmiştir" deniyor. Yani artık ben koridordur, ağırlıklı ortalama fonlama maliyetleridir bunlarla uğraştırmayacağım, sadeleştiriyorum diyor Merkez Bankası. Eski defteri kapattığına dair bir ima bu. Artık para politikası dolambaçlı yollardan yapılmayacak diyor. Bu da doların düşmesinde 475 puan kadar etkili olmuştur.
LIYAKATSİZ EKİP GİDMEDEN DEVAMI GELMEZ
Merkez Bankası'nın bu sadeleştirmesinin enflasyonla mücadele açısından ciddi bir sinyal etkisi var. Normal şartlarda beklenen çok hızlı bir şekilde enflasyonla mücadele edildiğine dair diğer araçlarında ortaya konması gerekir. Mesela Para Politikası Kurulu'nun yeni politikayı uygulayabilecek şekilde yeniden tanzim edilmesi gerekir. Yani liyakatsiz ekibin gidip, para politikasından anlayan bir ekibin gelmesi.
ENFLASYONA OLUMLU YANSIR
Enflasyon beklentileri önümüzdeki aylarda gerilemeye başlayacak. Bu olduğu zaman uzun vadeli bono faizleri aşağıya çekilecek. Para politikasında, MB'nin faiz artırımı dediğimiz zaman bir haftalık repo faizi artar. Ama uzun vadede faizin nasıl gelişeceğine karar veren enflasyon beklentileri ve o ülkenin risk primidir. Faizi artırıp, enflasyonla samimi bir şekilde mücadele edeceğinizi ortaya koyduğunuzda, uzun vadede faizleri düşürürsünüz. Uzun vadede risk priminin düşeceğine insanlar inanmaya başlar. Faiz artırımı ile aslında çok ciddi bir şekilde faizleri aşağıya çekmek için adım atıldığını söylemek gerekir.
PARA POLİTİKASI İDEOLOJİK SAPLANTILARLA YÖNETİLDİ
(Erdoğan'ın faiz-enflasyonu artırır tezi) Böyle bir teori yok. Türkiye'de para politikasını ideolojik saplantılarla yönetecek bir iktidar vardı. Çok çabaladılar. Bu yanlış, 18 yıllık AK Parti iktidarının ekonomik kazanımlarının kaybedilmesi olarak yansıdı. Maalesef bu bedel ödendi.
UÇURUMUN KENARINDAN DÖNME HAREKETİ
Rezervlerimizin borçlarımızı karşılama oranı sadece yüzde 43. IMF tanımlı rezerv karşılama oranı ise yüzde 65. Bunun 100-150 arasında olması lazım. Türkiye faiz artırımı ile uçurumun kenarından dönme hareketi yaptı. Dövizin tedariği bir saat öncesine göre daha kolay ama risk pirimi ve faiz maliyeti daha yüksek. Çünkü bu kadar büyük 'U dönüşü' yaşayan bir ülkeye yatırım yapacak olanların güven sorunu devam eder...
21 TRİLYON DOLARLIK EKSİ FAİZLİ PARADAN YARARLANAMIYORUZ
Neredeyse 21 Trilyon dolarlık negatif faizli para var dünyada. Bundan yararlanmak için Almanya gibi hukuka bağlı yönetmeniz gerekiyor ülkeyi. Ne olduğu belli olmayan ucube bir sistemle ülkeyi yönetmeniz gerekiyor. Kalkınmayı anlamak gerekiyor. İdeolojik saplantılarla para politikası belirlememeniz gerekiyor. Dünyada Arjantin'den sonra en yüksek faizli para politikasına sahibiz.
KARAR