Ekrem İmamoğlu, “Çalar Saat” programında, gazeteci İsmail Küçükkaya’nın konuğu oldu

“Sokağa çıkma yasağı olmalı mı?”

Ekrem İmamoğlu, “Çalar Saat” programında, gazeteci İsmail Küçükkaya’nın konuğu oldu




İMAMOĞLU’NDAN “DOLU OTOBÜSLER KUMPASI”NA SERT YANIT: “EĞER SİYASET BUYSA; LANET OLSUN SİYASETE”

İBB Başkan Ekrem İmamoğlu, FOX TV’de canlı yayınlanan “Çalar Saat” programında, gazeteci İsmail Küçükkaya’nın gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Bütün dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını nedeniyle belediyelerin gelirlerinin “sıfır noktasında” olduğunu vurgulayan İmamoğlu, bunu dayanışma ile aşacaklarının altını çizdi. Seferberlik anlayışıyla bir dayanışma kampanyası başlattıklarını duyuran İmamoğlu, “Bütün kurallara uygun bir şekilde tespit edeceğimiz ailelerimize, İstanbul’un yaklaşık 250-300 bini bulacak ailelerimize bu vesileyle oluşturacağımız kolilerimizi dağıtacağız. Hem de nakit yardımı konusunda destek olacağız. Bu konuda, 39 ilçe belediyemizi de dayanışma içinde yöneteceğimizi duyurmayı istiyorum” dedi. İmamoğlu, dün yaşanan ve sosyal medyada gündeme gelen “dolu otobüsler”le ilgili soruya da “Eğer siyaset buysa; lanet olsun siyasete. Siz de yaşıyorsunuz; efendim troller, şunlar bunlar… Ya bu nedir Allah aşkına ya! Kendi partimde bu işi yapan, bu şekilde davranan kim varsa, ben onla mücadele edeceğim; partinin üyesi olarak. Bunu yayan meclis üyesi var, ilçe başkanı var, o var, bu var… Utanç duyuyorum! Kanım dondu! Ama mücadele edeceğiz. Sayın Vali’mizle karar birliğimiz var. Bu dönemin ruhuna aykırı hareket eden kim varsa, tüm hukuki haklarımızı koruyacağız. Suç duyurusunda bulunduk” yanıtını verdi.

ZEYTİNBURNU / İSTANBUL

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, FOX TV’de canlı yayınlanan “Çalar Saat” programında, gazeteci İsmail Küçükkaya’nın sokağa çıkma yasağından sosyal medya “trollerine” kadar birçok soruna yanıt verdi. Küçükkaya’nın sorduğu bazı sorular ve bu sorulara İmamoğlu’nun verdiği yanıtlar şunlar oldu:

SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI
“Sokağa çıkma yasağı olmalı mı?”
-Bence olmalı. Biz bunu söylemezsek, işin ruhuna aykırı hareket etmiş oluruz. Hükümetimize şöyle de önerdim: Türkiye çapında olmayabilir ama İstanbul’da olmalı. Çünkü İstanbul şu anda, belli ki hastalığın en temel merkezi. Nüfusla alakası yok. Yüzde 60-70 oranında tehlikeler ve tehditler İstanbul’da büyüyor şu anda. Buraya gelirken gördüğüm E-5’deki araba trafiği beni mutlu etmedi. Mobiliteyi inanılmaz azalttık. Buna eyvallah. Ben de Vali’miz de teşekkür de ettik. Buradaki konu şu: Yüzde 15 bile çıktığında İstanbul’da, 2,5 milyon insan yapıyor. 2,5 milyon; feryat figan bağıran Avrupa şehirlerinin nüfusu kadar. Sterilizasyonu uygulamada en katı kural ne? O da dışarı çıkmama. Bu konuda karar almalıyız. Zaten aşama aşama gidiyoruz.

ATATÜRK HAVAALANI’NIN HASTANE OLARAK KULLANILMASI
“Atatürk Havalimanı’nın hastane olarak kullanılabilmesi yönünde öneriniz vardı…”
-Yenikapı, ihtiyacımızı karşılayacak sahra alanlarından birisi. Karşıdaki Maltepe aynı anlamda sahra hastanesi hizmetini verebilecek alanlarda bir tanesi. Bir de Gürpınar Balık Hali var Beylikdüzü’nde; Kapalı alanı, otopark alanı 250 bin metreye yakın alan… Yani üç noktada İstanbul’a böyle bir hizmet alanı hazır, var. Sağlık Bakanı’na yazılı olarak da ilettim. Aynı şekilde Atatürk Havalimanı da şu anki kapalı alanlarıyla, ulaşımıyla metro ulaşımı var araç ulaşımı var, her şeyi var hatta gerekebiliyorsa uçak bile inebiliyor. Niçin söyledim? Dünyanın bazı büyükşehirlerinde bu tür hazırlıklara ihtiyaç duyulduğunu gördüm. Daha bugün bile New York’ta Central Park’ta sahra hastanesinin çalışması duyurusunu gördüm. Hafta sonu bu arada çok değerli bir adım oldu. Geç oldu ama değerli oldu. Sayın Cumhurbaşkanı’mızın yaptığı açıklama sonrası, Cumartesi sabah 09.00’da Vali’miz bizi İl İdare Kurulu’na davet etti. Çok önce olmalıydı. Bunu ben, en başından beri duyurdum. Ama yine de teşekkür ediyoruz, doğrudur iyi olmuştur, çok faydalı bir gün geçirdik 2-3 saat İl İdare Kurulu’nda, 2-3 saat Pandemi Kurulu’nda. Pandemi Kurulu’nda bütün konular ortada tartışıldı, konuşuldu. Yani özellikle sağlıkçıları, bilim insanlarını, akademi insanlarını dinledikçe hepimizin ne kadar sorumlu olduğunu hissettim. Onun için biz bu alanları öneriyoruz.

“BELEDİYELERİN GELİRLERİ SIFIR NOKTASINDA”
“Belediyelerin gelirleri ne durumda?”
-Türkiye’nin sisteminde belediyelerin bir; merkezi idare gelirleri var, iki; yerelde elde ettiği gelirler var. Şu anda belediyelerin, İstanbul Büyükşehir Belediyesi için değil, İstanbul’un 39 ilçe belediyesi için, Türkiye’nin yüzlerce belediyesi için, belediyenin gelirleri şu anda neredeyse sıfır noktasında. Bakın biz, yüzde 20 otobüs azaltması yaptık. Bizim yolcu sayımız, 10’da 1’ine düştü. Tabii oradan gelen gelirler de yüzde 10’a düştü. En büyük lojistik güç, belediyeler. Biz, bu konularda, bu süreçlerde seferberlik ortamını en iyi yüklenecek ve taşıyacak kurumlarız Türkiye’nin tüm belediyeleri olarak. Dolayısıyla sübvansiyona son derecede ihtiyacımız var. Belediyelerimiz; elektrik, su, doğalgaz konusunda hiçbir kesinti yapmayacağını açıkladı. Bütün büyükşehirler açıkladı. Biz de açıkladık. Yani hiç kimse bu faturalarından şüphe etmesin. Bu dönemde hiç kimsenin kapısına kesinti için kimse gidemez.

FATURALARIN ERTELENMESİ
“Elektrik, su, doğalgaz faturaları ertelenemez mi?”
-Zaten ertelemek zorundayız. Buradaki BOTAŞ talebimiz o. Vatandaştan aldığımız doğalgaz faturasını biz BOTAŞ’a ödüyoruz. Biz aracı kurumuz. Arada çok cüzi personel ve hizmetler için kalan kar bölümü var. BOTAŞ’tan ertelemeyi talebimizin gerekçesi şu: Biz de vatandaşın gaz faturalarını erteleyelim. Su faturalarının ertelenmesi enerji maliyeti. Bizim maliyetimizin yüzde elliye yakını İSKİ’de enerji. Elektrikler bütün suyu dağıtıyoruz. Bu sabah buraya gelmeden baraj doluluğunu aldım: Yüzde 65. Bu aylar için iyi bir oran değil. Biz, Nisan yağmurlarına duacıyız. Bizim yaza, yüzde 85-90’la girmemiz lazım.Anadolu yakasındaki barajlarımız dolu ama Istranca ve Trakya ne yazık ki bu sene çok kurak geçti. Oradaki doluluklarımız çok düşük. Suyu boşa akıtmadan, israf etmeden kullanalım. Su, elektrik faturalarının ertelenmesi, belediyeyi rahatlatacak. Biz vatandaşımıza, ‘Kesinti yapmayacağız’ diyeceğiz devletimizin sağladığı faydalarla. Bu iş, bir dayanışma işi. Seferberlik yapıyoruz, İstiklal mücadelesi gibi. Evindeki metali eritip silah yapıldığı bir dönem yaşandı.Evindeki tasını eritip vatana hibe eden bir toplumuz.

“TÜRKİYE’NİN BÜTÜN KONULARI ARTIK MİLLİDİR”
-ÖTV muafiyeti ve sübvansiyon istiyoruz. Şu kısa sürede biz, 300 milyon liraya yakın iştiraklerimizin kaybından bahsedebiliriz. 750 milyon liralık bir açığı yakalamış durumdayız. Bunları Şehircilik Bakanlığı bizden istedi ve onlara yolladık. Maliye Bakanlığı ve Şehircilik Bakanlığı’na bu bilgi ve isteklerimizi yolladık. Şu anda gelen ise kesinti yapılmaması ile ilgili. Borç varsa, kesinti yapılıyor. İBB’nin SGK borcu olmadığı için kesinti işimize yaramıyor ama hizmet için sübvansiyona ihtiyacımız var. Pandemiye karşı günlük tedbirlerimizi, mücadelemizi, seferberliğimizi, sağlıkçılarımızın elini kolaylaştıracak her türlü tedbiri almaya çalışıyoruz. Sağlıkçılarımızın hastaneye yakın yerlerde konaklamasını, iki bin yatak kapasitesini, Büyükşehir Belediyesi olarak otelcilerimizle hazırladık. Turizm Platformu olarak; Valiliğe, İl Sağlık Müdürlüğü’ne sunduk yakın hastaneleri tahsis etme konusunda.Tüm bunları yapacağız ama esas konu; bir de bunun sonrası var. Yani bizim işsiz kalan insanlarımız var. Bizim uzun bir süre işsiz kalacak olan, iş yapamayacak olan sektörlerimiz var. İyi tahminde bulunmak kolaydır ama kötüsünü düşünmek lazım. Biz değil tüm dünya turizm sektörü olarak 2020 de kayıpta. Bütün bu konuların yine seferberlikle masaya yatırılması, ekonomistlerle sosyologlarla, psikologlarla masaya yatırılıp değerlendirilmesi şart. Yani artık Türkiye’nin bütün konuları millidir. Siyasi dayanışmayı göstermek zamanıdır.Biz temel ihtiyaçlarla ilgili ekmeyi suyu, biz bunlarla ilgili kendimiz hazırlıklar yapıyoruz.

İBB DAYANIŞMA KAMPANYASI BAŞLATTI
“Dayanışma kampanyanızdan söz eder misiniz?”
-Dayanışma konusu, 11 büyükşehir belediye başkanımızla yaptığımız telekonferans toplantısında gündeme geldi. Her belediyemizin bu konuyla ilgili hazırlığı vardı. Vatandaşa en sıklıkla dokunan, belediyelerdir hangi şehre giderseniz, gidin. Şu anda 230 bin insanımıza, ailemize sosyal yardım yapıyoruz. Hala 100 bin çocuğumuza süt dağıtıyoruz. Bu, aynı zamanda 100 bin ailenin ihtiyacını karşılamak demek. Şu anda yoğunlaşan insanların iş kaybından, evine gelir kaybından kaynaklı ihtiyaçlar büyüyecek. Bunun altından büyükşehir belediyelerinin ya da ilçe belediyelerinin tek başına kalkma şansı yok. Bu, bir dayanışma günüdür. Bunu bize il açan Genel Başkan’ımız Kemal Kılıçdaroğlu oldu. Dedi ki; ‘Bu süreci partiler üstü değerlendireceksiniz. Halkı sürecin içine katmalısınız. Dayanışma olmadan bu tür seferberlik süreçleri aşılamaz.’ Biz de bunun üzerine bir çalışma başlattık. Geldiğimiz nokta şu: Biz, bugün itibariyle, ‘Birlikte başaracağız’ diyerek, vatandaşımıza da sürecin içine katacağız. 23 gün sonra Ramazan’a giriyoruz. Ramazan ayı, bir yardımlaşma ayı. İşin fitresi, zekatı… Biz, hesap numaralarımızı paylaşıyoruz. Hem ayni hem nakdi konusunda, bağış alabilmeye uygun bir statümüz var büyükşehir belediyeleri olarak. Biz ne yapacağız? Vatandaşımızla; varlıklı ailelerle, şu anda sıkıntısı olan aileler arasında bir köprü olacağız. Bu konuda müthiş bir organizasyona giriyoruz.

KAMPANYAYA İLK KATILIM CANLI YAYINDA GELDİ
“Siz, ne istiyorsunuz vatandaşlardan?”
-Bize her türlü yardımı ulaştırabilirler. Telefon hattımız var; 444 0 093. WhatsApp hattımız var; 05521530034. İnternet sitemiz var; www.birliktebasaragiz.ibb.gov.tr. Buralardan bütün detayları alabilirler. Bize ayni yardımlarını gönderebilirler; gıda ağırlıklı olmak kaydıyla. Nakdi yardımlar için de farklı bankalar üzerinden hesap numaraları açıldı. İBB’nin, sosyal yardımlaşma ile ilgili birimimiz tarafından açıldı. Buraya nakit yardımlarını, bağışlarını yapabilirler. Vatandaşlarımıza, bütün kurallara uygun bir şekilde, tespit edeceğimiz ailelerimize, İstanbul’un yaklaşık 250-300 bini bulacak ailelerimize bu vesileyle oluşturacağımız kolilerimizi dağıtacağız. Hem de nakit yardımı konusunda destek olacağız. Bu konuda, 39 ilçe belediyemizi de dayanışma içinde yöneteceğimizi duyurmayı istiyorum.

“Güzel bir girişim. Ben de bunu takip edeceğim. İlk mesaj da geldi bu arada: ‘Sayın Küçükkaya, Sayın Başkan kabul ederse, bağış kampanyasına ilk olarak Türkiye Yardım Sevenler Derneği Genel Merkezi olarak 10 bin TL bağış yapmak isteriz’ diyor…”

-Teşekkür ediyoruz. Bütün STK’lar, şirketler, kişiler… Bu sürecin sonrasını da konuşmalıyız. Bunun ekonomik çıktıları olacak. Ekonomik çıktılarını da bütüncül olarak yönetmek zorundayız. Pandemiyle hükümet, sağlı bakanı, vali, belediye başkanı tek başına mücadele edemez. Vatandaş işin içine girmedikçe olmaz. Hep beraber mücadele edeceğiz. Can kaybını, insan kaybını engelleyeceğiz ama sonrasında da beraber ayağa kalkmamız lazım. Devletle vatandaş arasındaki bağı kuracak en güvenilir kamu kurumu belediyelerdir.

“SAYIN VALİ’MİZLE KARAR ALDIK: SÜRECİN RUHUNA AYKIRI HAREKET EDEN KİM VARSA MÜCADELE EDECEĞİZ”
“Dolu otobüs görüntüleri çok konuşuldu sosyal medyada…”
-Süreci ilk öğrendiğimizde, Vali Bey’le de telefon görüşmesi yaptık, ‘Bu nedir’ gibilerinden. Dedim ki; ‘Efendim, araştırıyoruz. Bu, normal bir şey değil.’ Burada bir şeyin altını çizelim. Sayın Vali’miz Ali Yerlikaya ile bir karar aldık. Bu sürecin ruhuna aykırı hareket eden kim varsa, bu süreci siyasetleştiren ve insanın kanını donduracak şekilde sürecin ruhunu kötüye yönlendirecek kim varsa, hukuki çerçevede hep birlikte mücadele edeceğiz diye… Kendi ifadesidir. Biz de altına imza atıyoruz. Mücadele edeceğiz. Bu süreci araştırdık. Metrobüs hattında 52 durak vardır. Aynı saatte, saat 06.00’da, metrobüs hattını 75 kişi kullanmış. Sabah 6’da, pazar günü; kimse sokağa çıkmayacak. Maç yok. Maça gider gibiler. Otobüse biniş görüntülerini izledim; kanım dondu. Böyle bir kafayla… Sabah namazına gidilmiyor; çünkü cemaatle namaz kılmak yasaklandı. Desek, ‘Toplandılar, namaza gidiyorlar…’ O da değil. İş güç de yok. Çalışmaortamı da yok. Bir hat örneği vereceğim. Malum Boğazköy hattında, bir hafta önce 1 kişi, bir hafta sonra 71 kişi! Otobüs şoförlerinin beyanları var. Derler ya: Kanım dondu! Eğer siyaset buysa; lanet olsun siyasete. Siz de yaşıyorsunuz; efendim troller, şunlar bunlar… Ya bu nedir Allah aşkına ya! Kendi partimde bu işi yapan, bu şekilde davranan kim varsa, ben onla mücadele edeceğim; partinin üyesi olarak. Bunu yayan meclis üyesi var, ilçe başkanı var, o var, bu var… Utanç duyuyorum! Bu kavramları niye önemsiyorum biliyor musunuz? Bugün bana, yarın başkasına olmasın. Dünya değişti diyoruz; kafalar değişmeli. Siyaset değişmeli. Siyaset diye bir şey kalmayacak belki. Siyasetin dili, şekli, biçimi değişecek. Kanım dondu! Ama mücadele edeceğiz. Sayın Vali’mizle karar birliğimiz var. Bu dönemin ruhuna aykırı hareket eden kim varsa, tüm hukuki haklarımızı koruyacağız. Suç duyurusunda bulunduk bu arada.