Eksi döviz rezerviyle ekonomi artık daha da kırılgan
"Spekülasyonlara sebep olur"
Eksi döviz rezerviyle ekonomi artık daha da kırılgan
Eksiye düşen Merkez Bankası döviz rezervleri son 10 yılın en düşük seviyesinde. Türkiye'nin kuru sabitlemek için kaynaklarını sattığını belirten uzmanlara göre, bu durum Türkiye ekonomisini daha da kırılganlaştırabilir.
Merkez Bankası brüt döviz rezervleri, 43 milyar 899 milyon dolarla son 10 yılın en düşük seviyesinde. 2010 yılı sonunda 80 milyar dolar civarında olan rezervler, 2014’te 106 milyar dolara çıkmıştı. O günden bu yana da hızlı bir azalma göze çarpıyor.
Katar ve Çin ile yapılan swap, yani döviz takası anlaşmaları hariç tutulduğunda ise Merkez Bankası’nın döviz rezervleri eksiye düşmüş durumda. Uzmanların tahminlerine göre rezervler, eksi 30 milyar dolar civarında.
Döviz rezervlerinin eksiye düştüğünü dile getirenlerden biri de Merkez Bankası’nın eski başkanlarından, İYİ Parti Milletvekili Durmuş Yılmaz. Geçen hafta Meclis’te yaptığı konuşmada kurumda 35 yıl çalıştığını, döviz kıtlığını yaşadığını ancak eksi rezerv görmediğini ve duymadığını söyleyen Yılmaz, “Tebrik ediyorum. Bu iktidar bunu da başardı” demişti.
DW Türkçe'ye, Merkez Bankası’nın rezervleriyle ilgili değerlendirmede bulunan Yılmaz, merkez bankalarının döviz satımı ya da alımıyla piyasalara müdahale etmesinin normal olduğunu söylüyor. Ancak Yılmaz bu noktada bir şerh koyuyor ve “Bu müdahaleler kesinlikle şeffaftır. Aynı zamanda müdahaleleri hangi yöntem ve gerekçeyle yaptığını da bildirir” diyor. Yılmaz’a göre Merkez Bankası, özellikle kurun, 6,75 bandında uzun süre kaldığını aktarıyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: “O sırada kura müdahale edildiği belliydi. Fakat Merkez, alım-satım yaptığına dair herhangi bir bildirimde bulunmadı. Anlıyoruz ki o süreçte bildirim yapmadan döviz rezervleri kullanıldı.”
"Spekülasyonlara sebep olur"
Sorularımızı yanıtlayan iktisatçı Prof. Yalçın Karatepe de, rezervlerin neden erdiğini Yılmaz’a benzer sözlerle açıklık getiriyor ve şöyle diyor: “İktidar, dövize olan talebin arkasında yatan gerekçelerin ne olduğunu saptamaya ve bunlara çözüm bulmaya gayret etmedi. Onun yerine döviz kurunu düşük tutmak için Merkez Bankası kaynaklarını sattılar. Bugün rezervlerin eksiye düşmesinin temel sebebi budur.”
Peki, döviz rezervlerinin eksiye düşmüş olması Türkiye açısından ne anlam ifade ediyor?
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Karatepe'ye göre zaten kırılgan olan Türkiye ekonomisi, rezervlerin eksiye düşmesiyle daha da kırılganlaşabilir. Karatepe konuşmasına şu sözlerle devam ediyor: “Örneğin bir yıl içerisinde ödenmesi gereken kısa vadeli borç miktarına baktığımızda, bunu karşılayacak seviyede net rezervin olmadığını görüyoruz. Bu tür durumlar, kurlara yönelik spekülatif hareketlerin de ortaya çıkmasına yol açar.
Ekonomi profesörü Karatepe, rezervlerin artırılması için yol da gösteriyor. Öncelikli olarak dövize olan talebi azaltacak politikalar geliştirilmesi gerektiğine dikkati çeken Karatepe, Türkiye’de yurttaşların dövizi, Türk Lirası’na alternatif bir yatırım aracı olarak gördüğünü, bu nedenle de tasarrufların büyük çoğunluğunun dövize yapıldığını belirtiyor.
"İhracatı artırmak şart"
Karatepe ikinci yöntem olarak da ‘döviz kazandırıcı faaliyetler’e işaret ediyor. Uzman, bu tür faaliyetlere şu sözlerle açıklık getiriyor: “Yurtdışından Türkiye’ye, döviz girecek işler yapmamız gerekiyor. Örneğin, yabancı yatırımcıların Türkiye’de doğrudan yatırım ya da finansal araçlara yatırım şeklinde getirdikleri para miktarını artıracak politikaları devreye sokmalıyız. Aynı şekilde ihracatı ve turizm gelirlerini de artırmalıyız.”
İktisatçının dediğine göre Türkiye bu tür döviz kazandırıcı faaliyetlerde bulunursa, Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin artmasına katkı da sağlanabilir.
Uzmanlar, rezervlerin eksiye düşmesiyle hem devletin hem de yurtdışında borç arayan şirketlerin yüksek faiz oranlarıyla karşılaşabileceğine de vurgu yapıyor. Bu da günün sonunda yurttaşın daha fazla vergi ve zamla karşı karşıya kalacağı gerçeğini doğuruyor.
Karatepe’nin de işaret ettiği gibi döviz rezervlerini artırmanın en etkili yöntemi dış ticaret açığını kapatıcı hamleler yapmak. Ancak kasım ayı verilerine göre Türkiye’nin dış ticaret açığı da geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 155 artışla 5 milyar 71 milyon dolar olarak kayda geçti.
Tunca Öğreten
Deutsche Welle Türkçe