Elazığ depreminden sonra uzmanlar önlem alınması gereken bölgeleri tek tek açıkladı

Türkiye’nin deprem ülkesi olduğu gerçeğini bir kez daha hatırlattı.

Elazığ depreminden sonra uzmanlar önlem alınması gereken bölgeleri tek tek açıkladı




Elazığ depremi, Türkiye’nin deprem ülkesi olduğunu bir kez daha hatırlattı. Prof. Dr. Naci Görür’e göre; Erzincan ile Karlıova arası, İstanbul, Biga Yarımadası, Maraş Türkoğlu ve Amanoslar tetikte…

Elazığ’ın Sivrice ilçesindeki 6.8’lik depremin ardından bölgedeki artçı sarsıntılar sürüyor. Ancak Elazığ ve çevresinde yaşananlar, Türkiye’nin deprem ülkesi olduğu gerçeğini bir kez daha hatırlattı.

Türkiye, dünyanın en etkin deprem kuşakları üzerinde yer alıyor. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Deprem Dairesi Başkanlığı’nın verilerine göre Türkiye'de son 119 yılda meydana gelen depremlerde, 86 bin 456 kişi hayatını kaybetti. Veriler, yıkıcı etkiyi gözler önüne seriyor. Peki, uzmanlar ülkenin hangi bölgesinde deprem bekliyor? Aktif olan faylar ne? Alınan önlemler ‘kurtarmaya’ mı yönelik? Bu soruları Yer Bilimleri Profesörü ve Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Naci Görür, BirGün’den Uğur Şahin’e yanıtladı.

Prof. Dr. Naci Görür, özetle şunları söyledi:

BOLU VE ADAPAZARI TEHDİT ALTINDA

- Sıkışma kökenli faylar: Türkiye’de üç ana deprem bölgesi ayrılabilir. Birincisi Doğu Anadolu… Doğu Anadolu, Arap ve Afrika levhaları ile Avrasya levhası arasında sıkışıyor. Buna bağlı olarak Anadolu’da sıkışma kökenli faylar meydana geliyor. Buradaki faylar, bindirme fayları ve ters faylardır. Örnek olarak da Van Depremi’ni gösterebiliriz.

- İki fay üzerinde depremler: 2’nci sistem, Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu doğrultu akımlı fay sistemleri… Şimdi bu iki fay boyunca Anadolu levhası, batıya doğru kaydığı için zaman zaman bu iki fay üzerinde depremler meydana geliyor. Nitekim Elazığ’daki deprem de bunlardan biri. Bu ikisi, Türkiye’nin deprem üreten en büyük fay sistemi. Kuzey Anadolu fayı Türkiye sınırlarında bin 600 kilometre, Doğu Anadolu fayı da yaklaşık 600 kilometre uzunlukta. Erzincan, Amasya, Bolu, Adapazarı tehdit altında.

 

UZUN ZAMAN DEPREM OLMAYAN YERLER TEHLİKELİ OLUR

- Kuzey ve güney yönlü gerilme: 3’üncü sistemde Batı Anadolu; Kuzey Anadolu Fayı ve Doğu Anadolu Fayı boyunca hareket ettiği için, Batı Anadolu’da kuzey ve güney yönlü gerilme meydana geliyor. Buna bağlı olarak Orta Anadolu’nun graben sistemleri doğu-batı yönlü fayları meydana geliyor.

- Bingöl Karlıova’da bileşiyor: Bunlar Türkiye’nin jeolojik yapısı, yani deprem bölgeleri... Doğu Anadolu’da bu tektonik hareketler neticesinde zaman zaman depremler meydana geliyor, mesela Van Depremi gibi. Kuzey Anadolu Fayı ile Doğu Anadolu Fayı, Bingöl Karlıova’da birleşip çatal yapıyor. Şimdi bu faylar boyunca olan bütün yerleşim alanlarında depremler meydana gelebilir. Kuzey Anadolu Fayı, Karlıova’dan başlayıp Marmara Denizi’ne kadar geliyor. Bunun etrafında bulunan bütün yerleşim alanlarında deprem olabilir. Aynı şekilde 600 kilometrelik Doğu Anadolu Fayı, Karlıova’dan başlayıp İskenderun Körfezi’ne uzanıyor. Bunun üzerinde de depremler olabilir. Anadolu her yıl 2,5 cm batıya doğru hareket ediyor. Batı Anadolu sürekli gerildiği için oralarda da her an deprem olabilir.

- Erzincan ve Karlıova arası tetikte: Uzun zaman önce bir yerde deprem olmuş fakat bundan sonra uzun zamandır deprem gözükmeyen yerler tehlikeli olur. Çünkü bir yerde deprem olduğu zaman, o belli zaman sonra tekerrür eder. Yani deprem olmuş, uzun zaman geçmiş ve hâlâ deprem olmuyorsa biz oradan kuşku duyarız. Bu, orada enerji birikiyor demektir. Günün birinde patlayabilir demek. Bu bilgiden hareketle; Erzincan ve Karlıova arasında Kuzey Anadolu Fayı üzerinde, biz oraya Aksu Fayı diyoruz. Orada deprem olabilir. Ne zaman olur bilemeyiz ama kulağımız tetikte, orayı tehlikeli görüyoruz.

DEPREME KARŞI CİDDİ ARAŞTIRMALAR YOK

- Maraş Türkoğlu’nda meydana gelebilir: Daha önce uyarmıştım, “Elazığ Sivrice’de olabilir demiştim”, orada oldu. Şimdi Doğu Anadolu Fayı üzerinde, mesela Kahramanmaraş’ın güneydoğusu, Türkoğlu civarı orada en son deprem 1513’te olmuş. Sene 2020’ye geldi, daha deprem yok. Zamanında depremin büyüklüğü 7.4, yani orada da olabilir.

- Amanoslardan endişe ediyoruz: Amanoslar ve Hatay civarında, 1823’te deprem olmuş. O tarihten beri bir şey yok. Şimdi oradan endişe ediyoruz.

- Karlıova ve Palu arasından kuşkuluyuz: Keza Karlıova ile Elazığ Palu arası ve Bingöl kesiminden kuşkumuz olabilir.

- İstanbul için ‘deprem geliyorum’ diyor: İstanbul zaten bas bas bağırıyor, bekliyoruz diye… İstanbul derken, Marmara’yı kast ediyorum.

- Biga Yarımadası’nda küçük depremler: Bursa taraflarının bulunduğu yerlerde, büyük ölçüde 99 depremleri ile enerji boşaldı, stres azaldı. Fakat Biga Yarımadası üzerinde, bu kuzey Anadolu Fayı’nın güney koluna bağlı olarak bazı küçük depremler olabilir. İzmir bölgesi de olabilir. Dolayısıyla bunlar kuşkulandığımız hususlar ama her tarafı, tekerrür periyodu bilinmiyor. Uzun süreli ve ciddi araştırmalar da yok, bizim bilmediğimiz, söylemediğimiz yerlerde de deprem olabilir.

DEPREMDEN ÖNCE HAREKETE GEÇİLMELİ

Prof. Dr. Görür, alınması gereken önlemlere değindi. Faylar üzerinde ciddi araştırılmalar yapılması gerektiğini dile getiren Prof. Dr. Görür, şöyle konuştu: “Devlet bir şeyler yapıyor. Deprem olduğu dönem devlet diyor ki, ‘Gideriz her türlü destek veririz, göçükten kurtarırız, bina yaparız’, bu afet yönetimidir. Bunun zaten yapılması gerek. İnsanlar depremde yerin altında kalmış, kim yardım etmez ki? Devlet bütün planlarını bunun üzerine yapmaz, ‘Hele bir afet olsun, Allah büyüktür’ gibi bir yaklaşım doğru değil.”

Prof. Dr. Görür, “Devletin MTA’sı var, organları var” dedi ve ekledi: “AFAD’ın yer bilimi araştırması yok. AFAD, sismik ağı yönetiyor. Şimdi belli üniversitelere proje ve görev vererek bütün faylarda çok ciddi araştırmalar yapıp, her ayın özelliğini, niteliğini ve deprem tekerrür periyotunun araştırılması gerekiyor. Bu desteklemesi gerekir. TÜBİTAK ile DPT ile yapabilir, yasa çıkartır, destekler. Bütün bunları faylar botunca yapar. Sonra oradaki yerleşim alanları, o evler incelenir. Deprem güvenliğine bakılır, öyle durumda yerleşim yerleri dayanır mı ona bakılır. Sonuçta peyder pey fayın özelliklerini bulup tehlikenin boyutunu ortaya koruz yani tehlike analizini yaparız. Bu tehlikeye karşı güvenli yaşam alanlarını oluşturup risk analizi de yaparız. Bu işi bitiririz. Burada çoluğumuz çocuğumuz yaşayacak. Önemli olan bölgelerde önceden çalışmalar yapıp durumu afet olursa vereceği zararı tespit edersin şimdiden afet gelmeden başlarsın çalışmalara. Biz buna risk yönetimi diyoruz.”

YÖNETMELİK UYGULANMADI

Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Ahmet Ercan, ülkenin yüzde 64’ünün birinci derece deprem bölgesinde yer aldığına dikkat çekti: “Binaların yasanın öngördüğü şekilde incelenip yapılması, depremleri ölümcül olmaktan çıkarır. Elazığ’da yaklaşık 150 bin yapı var. Bu yapılardan sadece 76’sının yıkılması, 6,8’lik bir depremde Türkiye standartlarına göre az olarak görülüyor. Ama bu sıfır da olabilirdi. 2007’de bir deprem yönetmeliği çıkarıldı. Kentsel dönüşüm ilan edildi ama dönüşüm yaygın olarak uygulanmadı. Yıkılan yapılara baktığımda eski yapılar... Demek ki Elazığ’daki yapılar taransa, bunlardan kötüleri belirlenip yeniden yapılsa belki 6,8’lik depremi yıkımsız görecektik.”

EĞİTİMLER TEKRARLANMALI

Jeofizik Uzmanı Dr. Oğuz Gündoğdu, şu değerlendirmede bulundu: “İstanbul ve Marmara Bölgesi, Kuzey Anadolu Fayı’nın tehdidi altında… 99’dan sonra İstanbul’a doğru dürüst bir şey yapamadık. Tüm binaların elden geçirilmesi, sağlıksız olanların yıkılması ve eğitimlerin tekrarlanması gerek. 2’nci tehdit ise Elazığ’da 6,8’lik depremin yarattığı tehdit. Bu, Doğu Anadolu Fay zonunda oluşan deprem. Bu büyükçe bir deprem ve aktivite ettiği fayların, tekrar hayata geçirilmesi söz konusu…” Dr. Gündoğdu, alınması gereken önlemler için ise şöyle dedi: “Burada belediye veya hükümetin bu işe önder olması lazım. Kentsel dönüşüm yapıldığı zaman halkın durumu belli. Devlet desteğiyle yapılmalı.”

Odatv.com