Elif Çakır Hani kıyamet kopsundu?

“Ben, Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanı adaletten yanayız. Biz adil yargılama istiyoruz.”

Elif Çakır   Hani kıyamet kopsundu?




Elif Çakır

Elif Çakır

Hani kıyamet kopsundu?

Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Bülent Arınç’ın istifa edeceğini de istifasının Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kabul edileceğini de beklemiyordum.

Beklemiyordum, çünkü çok değil sekiz ay önce Sayın Arınç’ın yaptığı “KHK’lar faciadır” açıklaması da kamuoyunda büyük tartışmalara yol açmış, Cumhurbaşkanı Erdoğan Arınç’ın bu açıklamasını “esefle karşıladığını” söylemiş, AK Parti içinden Arınç’ı istifaya çağıranlar olmuş, sosyal medyada AK Partili hesaplar tarafından “Arınç susturulsun” hashtagları açılmış, Arınç’a Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu görevinden ayrılıp gitmesi için kapılar gösterilmişti. (Ekim, 2019)

Sonra Sayın Arınç oluşan tepkiler üzerine geri adım niteliğinde bir açıklama yaparak “KHK faciadır” sözüyle ne demek istediğini anlatmıştı.

Beklentim bu kez de benzer şekilde sonuçlanacağı idi.

***

Bülent Arınç Cumhurbaşkanı Erdoğan’a siyasi kariyerin yolunu açan ilk üç kişiden biridir, merhum Erbakan’a Abdullah Gül ve Abdüllatif Şener’le birlikte isyan bayrağını açan isimdir.

Sayın Arınç’ın eleştirilecek yönleri elbette var; ben mesela YİK üyeliğini kabul etmesini hiçbir zaman anlamlandıramadım.

Ama bu kez istifayla sonuçlandı.

Sayın Arınç öyle durduk yerde bir çıkış falan da yapmamıştı. Baya bildiğin, hani derler ya hem bayramdı hem seyrandı…

Sayın Arınç’ın sözlerinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylemiyle çelişen, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı çıkan, bayrak açan bir yanı da yoktu.

Şunları:

Ben, Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanı adaletten yanayız. Biz adil yargılama istiyoruz.”

Ne diyor Cumhurbaşkanı Erdoğan günlerdir; “Yeni yargı paketleriyle ilgili hazırlıklar sürüyor. İnsan Hakları Eylem Planı’nı da iş dünyası ve azınlıklar dahil çok daha genci bir istişare ile neticelendireceğiz. Hukuk reformlarını, ekonomik güven iklimini de tahkim edecek şekilde hızlandırarak sürdürüyoruz.”

Günlerdir sermayeye reform vaadinden bahseden Cumhurbaşkanı Erdoğan günlerdir ne söylüyor; “Kendimizi başka yerlerde değil, Avrupa’da görüyor, geleceğimizi Avrupa ile birlikte kurmayı tasavvur ediyoruz.”

Peki, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül çıkıp ne söyledi:

Yargı konjonktüre, hatıra, birilerinin ne dediğine bakmaz. Yargı dosyaya, vicdana, hukuka, Anayasa’ya bakar. Bizim yargı mensuplarından beklediğimiz budur. Bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun.” (12 Kasım)

Normalde Adalet Bakanı’nın bu sözlerini ciddiye almayacağımı bir önceki yazımda da dile getirmiştim. Adalet üzerine hamaset, popülizm yapılmaz ama Bakan Gül hamasetten, adalet konusunda popülizm yapmaktan ve boş vaatlerde bulunmaktan kaçınmayan biri.

Dolayısıyla Bakan Gül’ün sözlerini ciddiye aldım hala da almaya devam ediyorum.

Adalet Bakanı Gül’ün hakimlere ve savcılara “bırakın adalet yerine gelsin, isterse kıyamet kopsun” sözlerinin üzerinde dumanlar tütüyorken, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Bülent Arınç çıktı ve özetle şunları söyledi: “Ey, hakim ve savcılar, Osman Kavala’nın tutuklu kalmasına hayret ediyorum, tahliye edilmesi lazım. 10 sene sonra pardon denilecekse bu adalet mi Allah aşkına. Böyle iddianamemi yazılır, çocuk yazmaz bunları. Selahattin Demirtaş tahliye edilmelidir. Selahattin Demirtaş’ın Devran isimli kitabını okudum. Okuyun, Kürtleri çok iyi anlayacaksınız.”

***

Şimdi ne var bu sözlerde? Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün sözleriyle çelişen, çatışan bir tarafı var mı?

Sayın Arınç’ın sözlerinin aksini söylemek, sözlerine katılmamak mümkün mü?

Sayın Arınç’ın istifasını kabul eden Cumhurbaşkanı Erdoğan bu tavrıyla ne demek istiyor?

Reform diyoruz ama sözde mi demek istiyor?

AİHM’nin hakkında “derhal tahliye” kararı verdiği Osman Kavala tahliye edilmeden Türkiye kendisini nasıl Avrupa’nın yanında konumlandırabilir?

KHK mağduriyetleri gidermeden bir hukuk reformu yapmak mümkün mü?

İş adamları cezaevinde tutarken, dışarıdaki iş dünyası ile İnsan Hakları Eylem Planı’nda ne görüşeceksiniz?

Beş yılda 64 bin kişiye “bana hakaret etti” diye dava açan bir devlet başkanının yönettiği ülke, yabancı yatırımcılar için cazibe merkezi olarak görülür mü?

***

Eğer Cumhurbaşkanı Erdoğan “yabancı yatırımcıda Türkiye’ye gelme isteği uyandıracak kadar hukuk reformu yapalım” düşüncesi hakimse bile şunun altını çizmeliyim ki, mahkemelerin Osman Kavala’yı, Ahmet Altan’ı, Selahattin Demirtaş’ı tahliye etmesi, AİHM ve AYM kararlarını derhal uygulamaları gerekiyor!

AİHM ve AYM kararlarına rağmen tutukluğu sürdürmek tabii ki hukuk değildir. Böyle hukuk olmaz. Böylesi bir sonuçla yargının ne kadar siyasallaştığının fotoğrafı çıkar ortaya.

Ben sadece AK Parti için durumun vahametini söylüyorum. Belli ki mahkemeler Osman Kavala, Ahmet Altan, Selahattin Demirtaş hakkındaki AİHM ve AYM kararlarını uyguladığında, mahkemeler sadece dosyaya bakarak kararlar verdiğinde, adalet tecelli ettiğinde AK Partinin tabanının bir bölümünde kıyametler kopacak. Öyle görünüyor.

AK Parti’nin önünde iki seçenek var. Ya hukuk, demokrasi, adalet, temel hak ve özgürlükler diyecek, Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarını dikkate alacak; tabanın bir kesiminde kıyametler kopacak…

Ya da tabanının bir kısmında kopacak kıyameti göze alamayacak ve iktidarının kıyameti kopacak.

ELİF ÇAKIR / KARAR