Elif Çakır MHP lideri Bahçeli 50+1 tartışmasını bitirdi mi?
Erdoğan’ın ve partisinin artık seçim kazanması mümkün değil.
Elif Çakır
MHP lideri Bahçeli 50+1 tartışmasını bitirdi mi?
MHP lideri Devlet Bahçeli güngörmüş, tecrübeli, ne nasıl konuşulur, bunun yolunu, yordamını, adabını iyi bilen bir siyasetçi… Elhak; kırmadan, yüz göz olmadan, muhatabına ‘ortaklıkta son sözü söyleyenin kim olduğunun’ kibarca ifade ederek konuşur!..
Cumhurbaşkanlığı YİK üyesi Cemil Çiçek “Yüzde 50 artı 1’in hem bugün, hem de gelecekte sıkıntıya sebebiyet vereceğini, Türkiye’yi kaosa sürükleyeceğini söyledim, yine söylüyorum” diye açıklama yapmıştı ya…. Dün Bahçeli partisinin grup toplantısında Çiçek’in sözleri üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan’a verdiği cevapla bu ustalığını bir kez daha gösterdi…
***
Tartışma malum. Sayın Çiçek durduk yere “yüzde 50+1” tartışmasını başlatmış değil. 10 Kasım’da Beştepe’de Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşen Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “50 artı 1’in mahzurlu olduğunu anladık. 50 artı 1’i o zaman bu kadar sıkı bir şeye bağlamamamız gerekirmiş. Onun farkına vardık” dediğini aktarmıştı Sayın Karamollaoğlu’na Beştepe’den o gün bugündür herhangi bir tekzip de gelmedi. Önceki gün de Sayın Çiçek çıktı ve bu kuralın Türkiye’yi sıkıntıya sokacağı konusunda geçmiş dönemde uyarılarda bulunduğunu söyledi.
Sayın Bahçeli’nin açıklamasında Taha Akyol ve Fehmi Koru’ya da çattı ama asıl mesajı, Cemil Çiçek’e yönelttiği “Açıkla da bilelim, niyetini öğrenelim. Kafanızın içinde bir oran var mı açıklayın da bilelim. Buradan nereye, kimlere şirin gözükmeye çalışıyorsunuz?” şeklindeki sözleridir.
Bahçeli’nin bu sözlerinin asıl muhatabı Çiçek değil Sayın Erdoğan’dır.
Diyor ki:
“Bu sistemin meşruiyet temeli, yüzde 50+1'dir. Yüzde 50+1 oyla Cumhurbaşkanı seçilmesi, çoğulcu demokrasinin dünyaya emsal teşkil edecek bir şekildir. Milletvekili seçmiyoruz, belediye başkanı seçmiyoruz, cumhurun bütününü temsil edecek Cumhurbaşkanı seçiyoruz. Yüzde 50+1 oyu eleştirenleri anlayışla karşılamamız, bunu felaket olarak yorumlayan karamsarları makul bulmamız abesle iştigaldir. Bize göre bu tartışma gereksizdir.”
Sayın Bahçeli haksız değil...
Bu sistemin ana omurgasını, temelini, kolonunu, kirişini oluşturan ana unsur yüzde 50 artı 1’dir. Nitekim Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin baş mimarlarından Mehmet Uçum da “Bu kural Türkiye toplumunun tamamından destek almak demektir” diyerek CB sisteminin meşruiyet temelini yüzde 50+1 kuralı ile açıklamış ve bunun “Türkiye’deki en büyük devrim” olduğunu söylemişti. (16 Nisan 2018)
Yine sistemin mimarlarından TBMM Başkanı Mustafa Şentop ve anayasa değişikliği sürecinin aktörü olan isimler ‘yüzde 50 artı 1’ kuralının başkanlık sisteminin doğası, yüzde 50 artı 1 oranını indirmenin ise sistemin mantığına aykırı olduğunu savunmuşlardı.
Bu sisteminin meşruiyet temelinin “yüzde 50+1” olduğu kuralını etik gerekçeyle ya da partisinin geleceğini, çıkarını korumak amacıyla söylüyor olması Sayın Bahçeli’ye hak verilmesine engel teşkil etmemeli.
***
Bu tartışma ilk kez ortaya çıkmış değil. AK Parti’nin büyük hezimet yaşadığı, Ankara’yı İstanbul’u kaybettiği 2019 yerel seçimlerinin akabinde Beştepe kaynaklı kulislerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 50+1'den pişman olduğu iddiaları dolaştı, Beştepe’den bu iddialar için hiçbir zaman nihai bir şekilde son noktayı koyan açıklama da gelmedi. Bir şekilde sanki hep nabız yoklandı, uygun bir damar olup olmadığına bakıldı.
AK Parti’nin kurucu isimlerinden ve uzun yıllar kabinde görev yapan Faruk Çelik Cumhurbaşkanı seçilmek için gereken yüzde 50+1 oranının değiştirilmesi önerisinde bulunmuş ve “aklındaki oranı” şöyle açıklamıştı:
“İlk turda yüzde 40 ve üzeri oy alan seçilsin. Yüzde 50 artı 1 formülü Türkiye’yi yorar. Türkiye sosyolojisi ve ekonomisi yüzde 50 artı 1 yükünü çekemez. Yeni sistem, AK Parti öncülüğünde kuruldu; eksikleri varsa, yine AK Parti öncülüğünde düzeltilmelidir.” (30 Eylül 2019)
Sayın Çelik 2017 referandum sürecinde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin faydalarını, önemini anlatırken yüzde 50 artı 1 kuralının ülkeyi yoracağını düşünmüyordu. 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de ülkenin bu kuralın yükünü çekemeyeceğini, ülkemizin sosyolojisi açısından bu kuralın iyi olmayacağını düşünmüyordu. Ama 2019 seçimlerinin ardından yüzde 50 +1 kuralının iyi olmadığını fark etti ve yüzde 40 olsun önerisini getirmişti.
Sayın Çelik’in bu önerisini soran gazetecilere Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın cevabı “Yüzde 40 artı 1’e dair muhalefetten bir teklif gelirse tartışmaya, değerlendirmeye açığız, hazırız” olmuştu. (1 Ekim 2019)
***
Yüzde 50+1’i tartışmak gereksizdir diyen Sayın Bahçeli’nin hakkını teslim etmeliyiz, bu sistemin temelini bu kural oluşturuyor. CB sisteminin bozuk sinyali veren bir mekanizması revize edilebilir, tıkanan, aksayan yerleri onarılabilir, rötuşlar yapılabilir ama “yüzde 50+1” kuralı bunların içine girmez.
Bu kuraldan geriye dönülecekse topyekun sistemden dönülmesi gerekiyor. Ama Erdoğan böyle istemiyor. Bütün yetkiler elinde olsun. Kimse kendisine hesap sormasın. İstediği gibi yönetsin. Verdiği yanlış kararları kimse sorgulamasın, vardır bir hikmeti sual olunmaz densin istiyor.
Velhasıl kelam Sayın Erdoğan sistem kalsın ama bu sistemin oyununun kazanma kuralını benim kazanacağım şekilde yeniden düzenleyelim istiyor.
Bunu da gayet açık yüreklilikle söylüyor. Çünkü hep Cumhurbaşkanı kalmak istiyor. Bu sistemi kendim için getirmiyorum, ben de bir faniyim diyordu ama bu sistemin kazananı hep kendisi olsun arzusunda. Bunu hak görüyor kendisinde.
Eğer sandıktan yüzde 50 oy alarak çıkacağı garanti ise oyunun kuralı yüzde 50 olsun, eğer bu oy oranını tek başına alması mümkün değilse ittifak olsun eğer ittifakla mümkün değilse o zaman oyunun kuralı en çok oyu alan olarak değiştirilsin istiyor.
Ekonomiyi düzelterek, ülkede refahı oluşturarak, toplumu kucaklayarak, adalet sorunlarını çözerek seçim kazanmak istemiyor. O hep kazanmak istiyor öyle ya da böyle. Halk mutlu değilse oyunu alamayacaksa e o zaman oyunu aldığı oran geçerli olsun ve yine kazansın, seçilsin istiyor.
Sayın Erdoğan’ın dert edindiği tek şey bu. Tam Erdoğan’ı ortaya koyan bir portre. Sürprizi yok.
Paramız pul olmuş, yoksulluk almış başını gitmiş, halkın ocağı kaynamıyormuş. Bunlar sorun değil. Bir tek sorun var o da yüzde 50 artı 1. Çünkü bu kurala göre Erdoğan’ın ve partisinin artık seçim kazanması mümkün değil.
O zaman sistem Erdoğan’a kazandıracak hale getirilsin istiyor.
***
Dolayısıyla Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu’nun Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ruh haline ilişkin yaptığı değerlendirmeler, 2 saat 20 dakika süren görüşmenin içeriğine dair verdiği bilgiler beni hiç şaşırtmadı.
Sayın Erdoğan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin tıkır tıkır işlediğini, revizyona ihtiyaç olmadığını düşünüyormuş... Türkiye’nin çok iyi bir noktada olduğunu, çiftçinin de esnafın da işçinin de memurun da mutlu mesut olduğunu, Allaha şükürler olsun ki ülkemizde kimsenin bir şikayetinin olmadığına inanıyormuş… Muhalefet partileri fitne fesat çıkartıp, kadı kızında bile olabilecek nazarlık kusurları abartıyorlarmış… EYT sorunu yokmuş, KHK sorunu yokmuş, evine ekmek götürmekte zorlanan vatandaş, barınma sorunu yaşayan üniversite öğrencileri, adalet mağdurları yokmuş… Velhasıl kelam ülkemizde her şey güllük gülistanlıkmış!
Bunlar bilmediğimiz şeyler değil ki! Sayın Erdoğan sabah akşam zaten bunları söylemiyor mu?
Konumuza tekrar dönecek olursak…
Bahçeli bu sistemin meşruiyet temelinin yüzde 50 artı 1 olduğunu söylüyor ama etik olarak mı bu hatırlatmayı yapıyor bilmiyoruz. Niyet okumamalıyız. Sonuçta siyaseten anlaşılabilir bir tepki gösterdi umarız arkasında durur.
Bakalım Sayın Erdoğan kimler üzerinden Sayın Bahçeli’ye ne cevap verecek? Daha son söz söylenmedi…
ELİF ÇAKIR / KARAR