Emine Erdoğan’a ne yapıldıysa Dilek İmamoğlu’na da aynı saldırı yapılıyor

Karaman, “Paraya kavuşan boşuyor boşanıyor” başlıklı bir yazı kaleme aldı. 

Emine Erdoğan’a ne yapıldıysa Dilek İmamoğlu’na da aynı saldırı yapılıyor


Ayşe Baykal yazdı

 

Yeni Şafak yazarı Hayrettin Karaman, “Paraya kavuşan boşuyor boşanıyor” başlıklı bir yazı kaleme aldı. 

Kendisi şu tespitte bulunuyor; “Çalışıp para kazanarak ekonomik özgürlüğüne kavuşan kadınlar bu sayede yalnızca kadının zulümden kurtulmasını sağlamadı, ortada çekilemez bir durum bulunmadığı halde nefse yenilerek hürriyeti seçme sonucunu da doğurdu…” Ve ekliyor; “Diyanet kadrosunda çalışan hanımlarda da boşanmalar gittikçe artıyormuş!”

DİNİN ARKASINA SIĞINARAK KADIN’I SUÇLU GÖSTERMEYİ PEK SEVİYORLAR

Nedense “bizim mahalle” sel, deprem gibi doğal afetler dâhil ülkede ve dünyada yaşanan tüm olumsuzlukları dönüp dolaşıp kadına bağlamayı çok seviyor. Hâl böyle olunca boşanmalardaki artışın sebebi olarak da KADIN’ı görüyor olması çok sıradan(!) bir durum gibi duruyor. “Sorgulamayı ve sorgulama sonrası üzerlerine alacakları sorumlulukları” sevmedikleri için mütemadiyen dinin arkasına sığınarak KADIN’ı suçlu göstermeyi pek seviyorlar.

“Allah’tan torpilli” olduklarını düşünen erkeklerimiz için yapılabilecek tek şey -hangi görüşten olursa olsun- kadınların, birbirinin hak ve özgürlüklerine sahip çıkması olacaktır.

İki kadından örnek vermek istiyorum;

Birincisi; Sümeyye Erdoğan.

Bilindiği üzere Sümeyye Erdoğan’ın başkan yardımcılığını yürüttüğü KADEM (Kadın ve Demokrasi Derneği), kadın hakları hususunda verdiği mücadele sebebiyle kendi mahallesinde acımasızca eleştirilere maruz kalıyor.

Geçtiğimiz günlerde Sümeyye Erdoğan’ın şöyle bir açıklaması oldu;

"Şiddetle mücadelede her ne kadar güçlü uygulamalarımız olsa da aksaklık olduğunu görüyoruz. Değerlerimizin özümsenmesi, gündelik pratik hâline getirilmesi gerekir. KADEM olarak bizim anlayışımızda kadın ve erkeğin iki cins olarak yarıştırılması yoktur. Adalet zemininde birbirini tamamlayan kadın ve erkek anlayışımız vardır. Kadınlar, Allah karşısında tek başına hesap verecektir. Tüm sorumlulukların en başında bir kuldur. Kendi iradesiyle hareket etmesi gereken bir bireydir."

Aslında tüm mesele “Kendi iradesiyle hareket etmesi gereken bireydir.” sözünün özünde saklı. Kadını erkeğe bağımlı bir varlık olarak düşünen ve düşündürmek isteyenlerin “Kadın haklarına” karşı çıkmasındaki en büyük etken bu cümle.

Ki, orta hâlli insanların yaşadığı bir mahallede yaşıyorum. Boşanmalardaki artışı ben de gözlemliyorum. Bunun sebebi Karaman’ın tespiti gibi “ekonomik özgürlüğün elde edilmesi” değil. Kadınlar artık erkeklerin kendilerince yorumlayarak dayattığı dini veya gelenek-görenekleri kabul etmiyor. Bir kadının diyanette çalışıyor olması bu gerçeği değiştirmez. Kadının ekonomik özgürlüğünü elde etmesini bu kadar sorun yapana kadar düşünce ve ifade özgürlüğünü sorun yapsaydınız, kadından saygı görmek kadar kadına saygı duymanın gerekliliğini insanlara anlatsaydınız bugün bunları konuşmuyor olacaktık.

Beyler!

“Cennet annelerin ayakları altındadır.” hadisini çok yanlış anladınız kanımca.

Haberiniz olsun kadınlar cenneti kazanmak için cehennemi yaşamak zorunda olmadığının farkına vardılar.

BUGÜN AYNI İTİRAZI AK PARTİLİ KADINLARIN YAPMASI GEREKLİLİĞİNE İNANIYORUM

İkinci olarak vereceğim kadın örneği ise; Dilek İmamoğlu.

Kendisi, Fransız Madame Figaro dergisine poz verdi ve söyleşi yaptı. Dergi, bu pozu “İstanbul’un First Lady’si” sözleriyle kapağına taşıdı.

Bakıyorum, bizim mahallenin erkekleri yine başrolde. Aşağılayıcı sözler, küçümseyici bakış açısı... Ki bazı kadınlar da buna dâhil oluyor. Küçümsedikleri fotoğraf karesinde ülkemizi veya kadını rencide eden bir detay mı var? Hayır!

Yakıştıramıyorlar…

Neyi mi?

Hatırlatayım hemen…

Emine Erdoğan, Başbakan eşi olduğunda; Hayrunnisa Hanım, Cumhurbaşkanı eşi olduğunda neyi yakıştıramadılarsa bugün de Dilek İmamoğlu’na aynı şeyi yakıştıramıyorlar.

Seçilmiş bir insanın eşi olmak; o kadını aşağılama hakkını kimseye vermez, vermemeli de...

Gerekçelerin farklı olması gerçekleri değiştirmiyor.

-    Ayrıca şahsi düşüncem gereği; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçim çalışmalarında Semiha Yıldırım’la yakışıksız gerekçelerle karşılaştırma yapılan Dilek İmamoğlu nasıl itiraz ettiyse, bugün aynı itirazı Ak Partili kadınların yapması gerekliliğine inanıyorum.

Ayşe Baykal

[email protected]

Odatv.com