Enkazdan sağ kurtulan avukat skandalı anlattı, yargıya işaret etti

ki tane meslektaşımı yitirdim ben orada” sözleriyle isyan etti.

Enkazdan sağ kurtulan avukat skandalı anlattı, yargıya işaret etti


Enkazdan sağ kurtulan avukat skandalı anlattı, yargıya işaret etti

Enkazdan cenin pozisyonunda sağ kurtulabilen avukat Sercan Turgut yaşadıklarını anlattı. Turgut, “Bunlar resmen canımızı hiçe saydılar. Güzellik salonunun sırf alan kazanabilmek için taşıyıcı kolonu kestiğini duydum. Akıl tutulması. 10 saniyede benim binam çöktü. Herkes benim gibi şanslı olmadı. İki tane meslektaşımı yitirdim ben orada” sözleriyle isyan etti.

 Binayı bu kadar dayanıksız yapanlar ve çürük raporu verilmesine rağmen kendilerini uyarmayanların yargı önünde hesap vermesini isteyen Sercan Turgut, “Bunlar resmen canımızı hiçe saydılar. Güzellik salonunun sırf alan kazanabilmek için taşıyıcı kolonu kestiğini duydum. Akıl tutulması. 10 saniyede benim binam çöktü. Herkes benim gibi şanslı olmadı. İki tane meslektaşımı yitirdim ben orada. Bir Süheyla ablamız vardı. Emekli mühendis. Onun orada kedi evi vardı. Bu insanların ölümüne sebep verenlerin yatacak yeri yok. Benim kafamdaki betonda deniz kumu vardı” dedi.

İzmir depreminin simge binası Rıza Bey Apartmanı enkazından sağ kurtulabilen avukat Sercan Turgut, yaşadıklarını ANKA’ya anlattı. Binayı bu kadar dayanıksız yapanlar ve çürük raporu verilmesine rağmen kendilerini uyarmayanların yargı önünde hesap vermesini isteyen Sercan Turgut, “Bunlar resmen canımızı hiçe saydılar. Güzellik salonunun sırf alan kazanabilmek için taşıyıcı kolonu kestiğini duydum. Akıl tutulması. 10 saniyede benim binam çöktü. Herkes benim gibi şanslı olmadı. İki meslektaşımı yitirdim ben orada. Bir Süheyla ablamız vardı. Emekli mühendis. Onun orada kedi evi vardı. Bu insanların ölümüne sebep verenlerin yatacak yeri yok. Benim kafamdaki betonda deniz kumu vardı” dedi.

İzmir’deki depremin simge binası Rıza Bey Apartmanı oldu. En çok can kaybı bu apartmanda yaşandı. Avukat Sercan Turgut da o gün enkaz altında kalmıştı. 4,5 saat sonra enkaz altından çıkarılan Turgut’u hem depreme karşı bilgisi hem de şansı kurtardı. 

HER ŞEY BİRKAÇ SANİYEDE OLDU

Rıza Bey Apartmanı’nın yedinci katında bürosu bulunan avukat Sercan, depremin yaşandığı 30 Ekim’de günlük işlerini yapıyordu. Ablası saat 14.30’da adliyeye geçmek için bürodan ayrıldı. Müvekkil görüşmelerini bitirdikten sonra evden getirdiği yemeği ısıtmak için mutfağa geçerek, ocağın tutuşturan Sercan Turgut, yemeğin ısınmasın beklerken elindeki telefonda sosyal medyayı incelediği sırada birden sarsıntı oldu. Turgut, ilk anlarda deprem olduğunu fark edemese de odalardan ses gelmeye başladı ve duvarda asılı çerçeve içindeki avukatlık ruhsatı yere düştü, vazolar kırıldı. Turgut, pencere camının birden patlaması üzerine geçen birkaç saniyede durumunu ciddiyetini anladı.

MASANIN ÖNÜNDE CENİN POZİSYONUNA GEÇTİ

Deprem olduğunu anlayan Sercan, hemen ocağın altını kapatarak masanın önünde kendisine yaşam alanı oluşturarak cenin pozisyonuna geçti. Masanın önündeki koltuğa kafasını siper etti. Telefonu elindeydi, şans eseri panikle bir yere bırakmamış ve düşürmemişti. İlerleyen dakikalarda bu telefon Sercan’ın dışarıyla tek bağlantısı oldu.

‘ZEMİNLE BERABER ÇÖKMEYE BAŞLADIM’

Sercan yaşadıklarını şöyle anlatıyor:

“Zeminle beraber yedinci kattan çökmeye başladım. Çöktüm. Bir taraftan yandan bir beton. Sonra çökmede gürültüler, bağrışmalar. Kulaktaki sesin tarifi mümkün değil. Bir süre sonra film koptu. Kısa süre bayılmışım sanırım. Sol tarafıma yattım ama yukarıdan beton da beni yere preslemiş. Sol elim ve sağ elim çok az oynuyordu. Ben saatlerce bir yerde sıkıştım.”

Göçüğün altından ses gelmeye başladı. Sercan Turgut sesi fark etti. Elindeki telefonu önüne düşmüştü. Şanstı bu. Sıkışan sağ elini sadece aramalara yanıt verecek kadar oynatabiliyordu. Eğer telefonuna tuş kilidi koymuş olsaydı, o kilidi açamayabilirdi. “Normalde telefonu ben ya şarja takarım ya cebimde durur. Telefonu kullanıyor vaziyette depreme yakalanmam benim için mucize ve bulunmamı sağlayan sebep oldu” diyen Turgut, çalan telefonu açtı. Depremden dakikalar önce ofisten çıkan ablasıyla görüştü. Aralarında şu diyalog yaşandı:

ABLA: Sercan iyi misin?

SERCAN: Bilmiyorum nerede olduğumu. Kayıp oldum. Kurtar beni. Ölüyorum.

Sercan enkaz altındayken her yerin yıkıldığını düşünüyordu. Ablasının onu araması umut oldu. ‘Onun için mücadele edebilecek insanlar dışarıdaydı’ ve bu kurtuluş umuduydu.

Sercan’a “Kimse var mı?” diye bağırdılar. Hemen arkasında bir ışık oluştu ve hava içeriye girmeye başladı. Sercan “İmdat, kurtarın beni” diyerek yardım istedi. Kaburgaları kasılmıştı. Nefesi daralmaya başladı. Bir anda bir el ensesine dokundu. Sercan’a dokunulması ona yaşadığını hissettirdi.

"2 AY ÖNCE DEPREM TATBİKATI YAPMIŞIM"

2 ay önce de İzmir’de deprem olmuştu. Sercan bu depreme yine ofiste yakalanmıştı ve o an “Deprem olursa ne yaparım?” diye düşünmüştü. Sercan “Aslında ben o an depremin tatbikatını yaptım” diyor. 30 Ekim 2020 tarihinin kendisi için dönüm noktası olduğunu belirten Sercan, “Yeniden doğdum artık. Her boş alana bir bina gözüyle bakmamak lazım. Depremden sonra bütün insanların bir arada bulunabileceği bir toplanma alanı bile yoktu. İnsanların çadırları bölük bölük” diye konuştu.

KAFAMDAKİ BETONDA DENİZ KUMU VARDI

Enkazdan kurtarıldıktan sonra Rıza Bey Apartmanı hakkında çıkan haberleri yakından takip eden Sercan, binayı dayanıksız yapanlar ve çürük raporu verilmesine rağmen kendilerini uyarmayanların yargı önünde hesap vermesini istiyor. Sercan, şunları söyledi:

“Bunlar resmen canımızı hiçe saydılar. Güzellik salonunun sırf alan kazanabilmek için taşıyıcı kolonu kestiğini duydum. Akıl tutulması. 10 saniyede benim binam çöktü. Herkes benim gibi şanslı olmadı. İki tane meslektaşımı yitirdim ben orada. Bir Süheyla ablamız vardı. Emekli mühendis. Onun orada kedi evi vardı. Kedilere verdiği mücadeleyi her gün işe gidip, gelirken gözlerimle gördüm. Bu insanların ölümüne sebep verenlerin yatacak yeri yok. Benim kafamdaki betonda deniz kumu vardı.”

CUMHURİYET / ANKA