Bu başlığı görüp aklınıza hemen erken seçim ya da kabine değişikliği gelmesin. Anlatacağım. Çünkü bir süredir Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın farklı bir çalışmanın içinde olduğu yönünde haberler alıyorum.
Yakın çevresinden kimle konuşsam, Erdoğan’ın çok yoğun olduğunu söylüyor. Erdoğan’ın geleceğe hazırlandığı söyleniyor ama bu tahmin ettiğiniz gibi iç siyasetle ilgili bir konu değil. Tam aksine, Cumhurbaşkanı’nın bir süredir kriz sonrasına dönük senaryolar üzerinde çalıştığı söyleniyor. Çünkü kriz sonrası dünyayı büyük bir değişim bekliyor. Erdoğan, “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” diyerek buna işaret etmişti. Dünya yeniden şekillendirilirken bizim de o masada bir sandalyemizin olması gerekiyor. Bunun farkında olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir süredir Türkiye’yi kriz sonrasına hazırlayan senaryolar üzerinde çalıştığı söyleniyor. Bunun ilk işareti, İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un attığı bir tweet’te gizliydi. Altun, “Salgın sonrası kurulacak olan yeni dünyanın küresel gücü olma yolunda gece gündüz demeden çalışıyoruz” diyordu. Bu konuda biraz daha ayrıntı almaya çalıştım.
YENİ SÜRECİN PERSPEKTİFİ
Yapılan çalışmalara dönük perspektifi aktarmak için “Bir yandan koronavirüsle mücadele ederken, diğer yandan da salgın sonrasına yönelik hazırlıklarımız devletin her kademesinde Cumhurbaşkanımızın liderliğinde büyük bir titizlikle devam etti. Salgınla elde ettiğimiz başarının devamı için büyük bir gayret sarf ediyoruz” değerlendirmesini yansıtmak istiyorum.
Koronavirüs sonrası dünyanın dinamikleri farklı olacak. Aktaracağım ikinci değerlendirme ise Türkiye’nin bunun farkında olduğunu göstermesi açısından önemli. “Cumhurbaşkanımızın, ‘Küresel ekonomik, siyasi ve sosyal düzende köklü değişiklikler yaşanması muhtemel yeni bir döneme giriyoruz. İnşallah 21’inci asrı Türk asrı haline getireceğiz’ sözlerini ilke edindiğimiz ve bunun için durmaksızın çalıştığımız günlerden geçiyoruz” deniliyor.
Krizden çıkış süreci, en az koronavirüsle mücadele süreci kadar önemli olacak. Çünkü ya bu kriz bizi yönetecek ya da biz krizi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kolları sıvayıp buna hazırlık yaptığı söyleniyor.
BAHÇELİ HEVESLERİNİ KURSAKLARINDA BIRAKTI
MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın bir tweet attı.
“Üç Hilal’in tek başına iktidarı artık bir zorunluluktur” dedi.
Twitter bilgeleri harekete geçti. Cumhur ittifakı bozuluyor diye heyecanlananı mı ararsın, erken seçim için tarih ilan edeni mi... Laf aramızda, sadece Twitter kâhinleri coşmamış. Muhalefet cephesinde de bir heyecan dalgasına yol açmış.
Peki Semih Yalçın bu tweet’i niye atmış?
Duyduğuma göre Alaattin Çakıcı ve Sedat Peker üzerinden ülkücülere yönelik saldırılar yapılınca “Ülkücüleri savunalım, onların sahipsiz olmadığını gösterelim” diye harekete geçmiş, Necip Fazıl’dan ve Alparslan Türkeş’ten ülkücülük tariflerini paylaşmış.
Ancak onlara dikkat eden olmamış. Ne zaman ki içinde üç hilal/iktidar olan paylaşım gelmiş, birilerinin hevesleri kabarmış.
Ne zaman ki Bahçeli’den ‘Cumhur İttifakı’na ve Berat Albayrak’a güçlü destek geldi. Bu kez de ters köşe oldular. Bir kez daha hevesleri kursaklarında kaldı. ‘Cumhur ittifakı’ dağılacak diye beklerken, tam aksine güven tazeledi.
ÖZAL’DAN ERDOĞAN’A
ÖZAL tonton bir başbakandı. Askılı pantolonu, gözlüklerinin altından cin gibi bakan gözleriyle muhalefete çatar, “Bizim yaptıklarımıza onların hayalleri bile yetişemez” derdi. Gerçekten bir zihniyet devrimini gerçekleştirmişti. Erdoğan o cümleyi “Bunların hayalleri bile bizim fiillerimize ulaşamaz” diye kullanmayı tercih ediyor.
Şehir hastanelerini yaparken aleyhinde kampanyalar düzenlediler. Seçim döneminde insanların kafasını karıştırdılar. Koronavirüs salgını sırasında gördük ki iyi ki şehir hastanelerini yapmışız. Sadece şehir hastaneleri değil, iyi ki sağlığa yatırım yapmışız. Böylece kaç can kurtarıldı... ABD’de ve Avrupa’da sağlık sisteminin çöktüğü bir dönemde, dünyanın süper gücünün maske bulmakta zorlandığı bir dönemde bizim sağlık sistemimiz ayakta kaldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan önceki gün Sancaktepe ve Yeşilköy’de yapılan sahra hastanelerini ziyaret etti. Bu ikinci teftişi. Hastanelerin bayramdan sonra açılması için çaba gösteriyor. Geçmişte şehir hastanelerine karşı çıkanlar, şimdi iki hastane için rahatsız olmaya başladılar. Efendim ne gereği varmış... Ne gereği olduğunu Erdoğan dün açıkladı. Sağlık turizminde kullanılacağını söyledi. “Cleveland’a gidiyorlardı, bundan sonra İstanbul’a gidecekler” dedi. Her iki hastanenin özellikle de havalimanının yanına inşa edildiğini anlattı. “Yurtdışından gelenler uçakla gelecekler ve buralarda tedavilerini yapıp ondan sonra uğurlayacağız” dedi.
Adana’da fuar alanının paravanlarla bölünüp hastane görünümüne sokulmasından heyecanlanırlar da sağlık turizmine açık iki yeni hastanenin rekor bir sürede yapılacak olmasına kulp takmaya kalkarlar. Ülkenizle gurur duyun. Bu o kadar zor mu?
Erdoğan hangi senaryoya çalışıyor?
Bu başlığı görüp aklınıza hemen erken seçim ya da kabine değişikliği gelmesin. Anlatacağım. Çünkü bir süredir Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın farklı bir çalışmanın içinde olduğu yönünde haberler alıyorum.
Yakın çevresinden kimle konuşsam, Erdoğan’ın çok yoğun olduğunu söylüyor. Erdoğan’ın geleceğe hazırlandığı söyleniyor ama bu tahmin ettiğiniz gibi iç siyasetle ilgili bir konu değil. Tam aksine, Cumhurbaşkanı’nın bir süredir kriz sonrasına dönük senaryolar üzerinde çalıştığı söyleniyor. Çünkü kriz sonrası dünyayı büyük bir değişim bekliyor. Erdoğan, “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” diyerek buna işaret etmişti. Dünya yeniden şekillendirilirken bizim de o masada bir sandalyemizin olması gerekiyor. Bunun farkında olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir süredir Türkiye’yi kriz sonrasına hazırlayan senaryolar üzerinde çalıştığı söyleniyor. Bunun ilk işareti, İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un attığı bir tweet’te gizliydi. Altun, “Salgın sonrası kurulacak olan yeni dünyanın küresel gücü olma yolunda gece gündüz demeden çalışıyoruz” diyordu. Bu konuda biraz daha ayrıntı almaya çalıştım.
YENİ SÜRECİN PERSPEKTİFİ
Yapılan çalışmalara dönük perspektifi aktarmak için “Bir yandan koronavirüsle mücadele ederken, diğer yandan da salgın sonrasına yönelik hazırlıklarımız devletin her kademesinde Cumhurbaşkanımızın liderliğinde büyük bir titizlikle devam etti. Salgınla elde ettiğimiz başarının devamı için büyük bir gayret sarf ediyoruz” değerlendirmesini yansıtmak istiyorum.
Koronavirüs sonrası dünyanın dinamikleri farklı olacak. Aktaracağım ikinci değerlendirme ise Türkiye’nin bunun farkında olduğunu göstermesi açısından önemli. “Cumhurbaşkanımızın, ‘Küresel ekonomik, siyasi ve sosyal düzende köklü değişiklikler yaşanması muhtemel yeni bir döneme giriyoruz. İnşallah 21’inci asrı Türk asrı haline getireceğiz’ sözlerini ilke edindiğimiz ve bunun için durmaksızın çalıştığımız günlerden geçiyoruz” deniliyor.
Krizden çıkış süreci, en az koronavirüsle mücadele süreci kadar önemli olacak. Çünkü ya bu kriz bizi yönetecek ya da biz krizi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kolları sıvayıp buna hazırlık yaptığı söyleniyor.
BAHÇELİ HEVESLERİNİ KURSAKLARINDA BIRAKTI
MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın bir tweet attı.
“Üç Hilal’in tek başına iktidarı artık bir zorunluluktur” dedi.
Twitter bilgeleri harekete geçti. Cumhur ittifakı bozuluyor diye heyecanlananı mı ararsın, erken seçim için tarih ilan edeni mi... Laf aramızda, sadece Twitter kâhinleri coşmamış. Muhalefet cephesinde de bir heyecan dalgasına yol açmış.
Peki Semih Yalçın bu tweet’i niye atmış?
Duyduğuma göre Alaattin Çakıcı ve Sedat Peker üzerinden ülkücülere yönelik saldırılar yapılınca “Ülkücüleri savunalım, onların sahipsiz olmadığını gösterelim” diye harekete geçmiş, Necip Fazıl’dan ve Alparslan Türkeş’ten ülkücülük tariflerini paylaşmış.
Ancak onlara dikkat eden olmamış. Ne zaman ki içinde üç hilal/iktidar olan paylaşım gelmiş, birilerinin hevesleri kabarmış.
Ne zaman ki Bahçeli’den ‘Cumhur İttifakı’na ve Berat Albayrak’a güçlü destek geldi. Bu kez de ters köşe oldular. Bir kez daha hevesleri kursaklarında kaldı. ‘Cumhur ittifakı’ dağılacak diye beklerken, tam aksine güven tazeledi.
ÖZAL’DAN ERDOĞAN’A
ÖZAL tonton bir başbakandı. Askılı pantolonu, gözlüklerinin altından cin gibi bakan gözleriyle muhalefete çatar, “Bizim yaptıklarımıza onların hayalleri bile yetişemez” derdi. Gerçekten bir zihniyet devrimini gerçekleştirmişti. Erdoğan o cümleyi “Bunların hayalleri bile bizim fiillerimize ulaşamaz” diye kullanmayı tercih ediyor.
Şehir hastanelerini yaparken aleyhinde kampanyalar düzenlediler. Seçim döneminde insanların kafasını karıştırdılar. Koronavirüs salgını sırasında gördük ki iyi ki şehir hastanelerini yapmışız. Sadece şehir hastaneleri değil, iyi ki sağlığa yatırım yapmışız. Böylece kaç can kurtarıldı... ABD’de ve Avrupa’da sağlık sisteminin çöktüğü bir dönemde, dünyanın süper gücünün maske bulmakta zorlandığı bir dönemde bizim sağlık sistemimiz ayakta kaldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan önceki gün Sancaktepe ve Yeşilköy’de yapılan sahra hastanelerini ziyaret etti. Bu ikinci teftişi. Hastanelerin bayramdan sonra açılması için çaba gösteriyor. Geçmişte şehir hastanelerine karşı çıkanlar, şimdi iki hastane için rahatsız olmaya başladılar. Efendim ne gereği varmış... Ne gereği olduğunu Erdoğan dün açıkladı. Sağlık turizminde kullanılacağını söyledi. “Cleveland’a gidiyorlardı, bundan sonra İstanbul’a gidecekler” dedi. Her iki hastanenin özellikle de havalimanının yanına inşa edildiğini anlattı. “Yurtdışından gelenler uçakla gelecekler ve buralarda tedavilerini yapıp ondan sonra uğurlayacağız” dedi.
Adana’da fuar alanının paravanlarla bölünüp hastane görünümüne sokulmasından heyecanlanırlar da sağlık turizmine açık iki yeni hastanenin rekor bir sürede yapılacak olmasına kulp takmaya kalkarlar. Ülkenizle gurur duyun. Bu o kadar zor mu?
Abdulkadir Selvi / HÜRRİYET