Erdoğan, Kılıçdaroğlu farkı, Ak Parti CHP farkı!

Kemal Kılıçdaroğlu, gerçekten Basın Özgürlüğü’ne inanıyor mu?

Erdoğan, Kılıçdaroğlu farkı, Ak Parti CHP farkı!


Erdoğan, Kılıçdaroğlu farkı, Ak Parti CHP farkı!

CHP Genel Başaknı  Kemal Kılıçdaroğlu iyi siyaset yapıyor.  Sakin, sakin konuşarak Başkan Erdoğan’ı kızdırmayı başarıyor. Parti  Sözcüsü Faik Öztırak ile birlikte mikrofonik ses tonuyla kitleleri etkiliyor.

Kılıçdaroğlu, eskiden koltuğunun altına aldığı dosyalarla konuşurdu.  Uzun zamandır dosyasız konuşuyor. Siyasi gündemi iyi  okuyor. Önceki Genel Başkan Deniz Baykal’ın aksine tüm siyasi partilerle kolkola yürüyor.

Kimseyi dışlamıyor, Ak Parti ve Başkan Erdoğan dışında.

Kılıçdaroğlu’nun önemli gündem maddeleri;

Katar’dan Türkiye’ye hediye edilen uçak, Atatürk Hava Limanı, BMC, Tank Palet Fabrikası, Damat Berat Albayrak ve Fettah Tamimce.

Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz Darbe Girişimi’ne de inanmıyor. Kontrollü olduğunu iddia ediyor. 

Darbe davalarında yargılanan  Mehmetçikleri ve askeri öğrencileri sık sık gündeme getiriyor.

TBMM’de tutuklu gazetecileri gündeme aldığı zaman,  Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak ve Mümtazer Türköne gibi isimleri de birlikte telaffuz ederek,  demokrasi vurgusu yapıyor. Farklı kitlelere  mesaj gönderiyor.

Yusuf İnan’ı (tutuklu  olduğu dönemde)  tutuklu gazeteciler arasında saymadı, muhtemelen, CHP düşmanı  yaftam nedeniyle ambargo devam ettiği için!

Kılıçdaroğlu ve CHP, son dönemin demokrasi havarisi oldu. Gazetecilere sahip çıktı. İnfaz Yasası’nın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.  İnfaz Yasası'ndaki adaletsizliği gidermek istediklerini açıkladı. Adalet vurgusu yaptı.

Bu girişten sonra, esas konuya gelmek istiyorum. Umarım yanlış anlaşılmam!

Kemal Kılıçdaroğlu, son olarak Karar TV canlı  yayınında  Ak Parti'li bir belediye ile ilgili "500 bin lira rüşveti kim aldı? Bir belediye başkanı, rüşvetin hesabını soruyor. Tık yok bakın. İktidardan tık yok" dedi.

Gerçekten de iktidardan tık yok.

Yeniden İzmir gazeteciliği yapmayacağım. Ancak, CHP’nin İzmir iktidarında yaşanan olaylardan, minik hatırlatmalar yaparak, yazının başlığındaki,  Kılıçdaroğlu, Başkan Erdoğan farkına vurgu yapacağım.

Heykeltraş Ragıp Çiçen CHP Genel Merkezi’nin önünde kendini yakmak istemişti. 

CHP’li olduğunu öne süren Çiçen’in iddiaları yabana atılacak cinsten değildi.

Ragıp Çiçen o gün mikrofonlara ne demişti;

 "Ben bugün burada ya ölececeğim, arabamla yanacağım ya da Kemal Kılıçdaroğlu buraya gelecek, benden alınan 1,5 milyon lira rüşveti nasıl hasır altı ettiğini, benden çalınan 7 milyon 400 bin dolarımın üstüne nasıl konduğunu ve ondan sonra da utanmadan 'adalet', 'namus' diye gezdiğini herkese anlatacak."   

Bu olay yaşandıktan sonra gelişmeleri titizlikle takip ettim. Ak Parti bu skandalın neresinden tutacak diye bekledim. İlginç bir şekilde olaya müdahil  olmadılar. Gündemlerine bile almadılar. Ragıp Çiçen dosyasını en yakından bilen gazetecilerden biri de benim. Ragıp Çiçen’in anlattıkları hala bende kayıtlı. 

Ak Parti Ragıp Çiçen olayının peşine düşseydi, CHP çok zora düşerdi. 

Ak Parti bu ve benzeri olayların hiçbiriyle ilgilenmedi.  Bu tür konular üzerinden siyaset yapmadı. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, küçük bir belediyedeki bir olayı anında Türkiye gündemine taşıyıverdi. 

AKP'li Serik Belediye Başkanı Enver Aputkan üzerinden, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy’a vurdu.

CHP, özgürlüklerden yana. Gazetecilerin, yazdığı haberler nedeniyle yargılanmasına karşı. 

İnanayım mı?

Malesef inanamıyorum.

Bu vesileyle Sayın Adalet Bakanı’na da bir çağrıda bulunmak istiyorum. İzmir Adliyeleri’nde Yusuf İnan hakkında açılan onlarca dava ve soruşturmaların arkasındaki illegal gücü  ortaya çıkarmalarını, adaleti tesis etmelerini bekliyorum. 

Bir siyasi  partinin  mensupları, İzmir Adliyelerinde nasıl oluyor da istediği gibi at koşturabiliyor, istediği kararı çıkartabiliyor, araştırılması gerekmez mi?

Adalet Bakanlığı Müfettişleri  İzmir ve Bayraklı Adliyelerindeki skandal kararları, soruşturma ve davaları  dosyalarını mutlaka araştırmalı, adaletin tecellisine katkı sağlamalıdır.

Sayın Kılıçdaroğlu da bu sürece destek vermelidir. Gerçekten Basın Özgürlüğü’ne inanıyorsa!

Sadede gelecek olursak, Ak Parti, Ak Parti Milletvekilleri, Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kılıçdaroğlu ve CHP gibi hukuki olaylar üzerinden siyaset yapmıyor. 

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndaki yargı süreçlerinde de; ne Ak Parti İzmir Milletvekilleri, ne bakanlar, ne de Başkan Erdoğan bu konuları siyasi malzeme haline getirmedi.

Buna karşılık, CHP en küçük fırsatı gol  atmak için değerlendirdi. Serik Belediye Başkanlığı’ndaki olayda olduğu gibi.

YUSUF İNAN / ŞEHİTLER ÖLMEZ

www.sehitlerolmez.com

Twitter@Yusufinan2023

İnstagramyusufinan2023

E-Mail: [email protected]