Geçen hafta Cuma günü yaptığı bir açıklamada Kuzey Kıbrıs ziyareti sırasında bir müjde vereceğini açıklayarak meraklı bir bekleyişe neden olan Erdoğan, konuşmasında bu "müjde"yi de ilan etti.

"Bilindiği gibi KKTC Cumhurbaşkanlığının ne doğru dürüst bir cumhurbaşkanlığı binası veya külliyesi var veyahut da doğru dürüst bir parlamento binası var. Biz bunu KKTC'ye yakıştırmıyoruz" diyen Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı binası için "malum İngilizlere ait bir gecekondu" ifadesini kullandı.

500 dönümlük arazi tahsis edildi

Külliye ile ilgili proje çalışmalarının bittiğini ve yakında inşasına başlanacağını belirten Erdoğan, Metehan bölgesinde planlanan inşaat için Türk Silahlı Kuvvetleri ile de görüştüklerini ve bu bölgede 500 dönümlük bir araziyi tahsis ettiklerini kaydetti. Erdoğan, "İçerisinde hem bu külliyeleri yapacağız hem de istiyoruz ki muhteşem bir millet bahçesi orada yapalım, gerçekleştirelim. Tabii bunu söylerken özellikle gönlümden, yüreğimden şu geçiyor; devlet olmanın işte ifadesi budur. İnşallah bu projeyi hayata geçirmek suretiyle nasıl bir Kuzey Kıbrıs, Kıbrıs Türklerine ait bir devlet varmış, bunu birilerinin görmesi lazım" diye konuştu.

Erdoğan, içinde konuştuğu meclis binasını kastederek "Bir an önce şuralardan kurtulalım diyorum. Her şeyiyle şöyle muhteşem, ihtişamlı bir parlamento binamız olsun" dedi. Erdoğan, mevcut binaların da müze haline getirilerek gelecek nesillere bırakılmasını istediklerini söyledi.

"İki devletli çözüm er ya da geç kabul edilecek"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bayrak TV'de canlı yayınlanan konuşmasında Kıbrıs sorununa da değinerek federasyonu müzakere etme döneminin sona erdiğini, iki devletli çözüm istediklerini bir kez daha vurguladı.

Rum kesimini şimdiye kadar verdiği sözleri tutmamak ve "özünde kendilerinin de kabul etmediği BM parametrelerinin arkasına sığınmak"la suçlayan Erdoğan, "Bunlara inanmamız, bir 50 yıl daha kaybetmemiz mümkün değildir" dedi. Ada'nın gerçeklerini esas alan adil, kalıcı, sürdürülebilir bir çözüm istediklerini belirten Erdoğan, Ada'da iki ayrı devlet ve iki ayrı halkın varlığını uluslararası toplumun da "er ya da geç" kabul edeceğini söyledi.

Deutsche Welle Türkçe