Erdoğan-Putin zirvesi: Soçi'deki görüşmede iki lider hangi konuları gündeme getirecek?

Erdoğan ve Putin son olarak 5 Mart 2020'de yüz yüze görüştü.

Erdoğan-Putin zirvesi: Soçi'deki görüşmede iki lider hangi konuları gündeme getirecek?




Erdoğan-Putin zirvesi: Soçi'deki görüşmede iki lider hangi konuları gündeme getirecek?

  • Cenk Başlamış
  • Gazeteci

Erdoğan ve Putin son olarak 5 Mart 2020'de yüz yüze görüştü.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında yarın Karadeniz kıyısındaki Soçi'de yapılacak zirve, uzun süredir iki ülke arasında biriken sorunlar nedeniyle son yılların en önemli görüşmesi olacak.

Diplomatik telefon trafiği sürse de, iki liderin son yüz yüze görüşmesi yaklaşık 1,5 yıl önce, 5 Mart 2020 tarihinde Moskova'da yapılmıştı. Türkiye-Rusya Üst Düzey İşbirliği Konseyi'nin (ÜDİK) 2019 yılından beri toplanamaması da kısmen iki ülke arasında esen "soğuk rüzgarlar"a bağlanıyor.

Erdoğan'ın New York dönüşü, "(ABD Başkanı) Biden'la iyi başladık diyemem" açıklaması ve yeni S-400'lere kapıyı açması nedeniyle daha da önem kazanan Soçi zirvesinin gündemine gelmesi olası başlıklar şöyle:

Doğal gaz

Her ne kadar Suriye ve Kırım-Ukrayna gibi siyasi konuların öncelik taşıdığı düşünülse de Türkiye açısından en yakıcı sorun yaklaşan kış öncesi acil doğal gaz tedarik etme ihtiyacı.

1986'dan bu yana Rus (Sovyet) doğal gazı kullanan Türkiye şimdiye kadar iki kanaldan gaz alıyordu. Birincisi Balkanlar üzerinden gelen Batı Hattı. Diğeri ise, Karadeniz'in dibine döşenen boru hattıyla gelen Mavi Akım.

Geçen yılın başında Türk Akımı Boru Hattı'nın açılmasıyla Batı Hattı devre dışı kaldı. Türkiye, Rusya'nın Türk Akımı için uzun dönemli kontrat imzalanması yolundaki ısrarlı talebini, uluslararası LNG fiyatlarının düşük seyretmesi nedeniyle kabul etmeye yanaşmadı. Ancak arz-talep dengesinde yaşanan sıkıntılar nedeniyle son dönemde Avrupa piyasasında doğal gazın metreküp fiyatı 1000 dolara kadar yükseldi. Bu durum, ucuz fiyatlar nedeniyle Rusya ile uzun dönemli anlaşma imzalamak istemeyen Türkiye'yi sert geçmesi beklenen kış ayları öncesinde sıkıntıya düşürdü.

2020'nin Ocak ayında açılışı yapılan Türk Akımı Boru Hattı projesi.

Dış politika ve enerji konularında yetkin bir isim olan eski Moskova Büyükelçiliği Ticaret Müşaviri Aydın Sezer'e göre, 2022 yılında Türkiye'nin doğal gaz tüketiminin 58-60 milyar metreküpü bulması bekleniyor. Sezer buna karşılık, Türkiye'nin elindeki kontratların tutarının 40-42 milyar metreküp olduğunu, dolayısıyla 16-20 milyar metreküplük bir açık oluşacağını hesaplıyor. Üstelik, Türk Akımı'nın kapasitesi 15,75 milyar metreküp olduğu için Soçi'de bu konuda bir uzlaşma sağlansa bile Türkiye'nin 2022 kışında doğal gaz sıkıntısı çekme tehlikesi bulunuyor.

Kısacası bu konunun Erdoğan'ın çantasındaki en önemli gündem maddesi olması bekleniyor. Enerji Bakanı Fatih Dönmez pazartesi günü yaptığı açıklamada, Mavi Akım ve Türk Akımı'nın tam kapasite çalışması durumunda arz güvenliği ile ilgili bir sıkıntı olmayacağını söyledi.

Kırım

Türkiye, Ukrayna'ya ait olan Kırım'ın 2014 yılı başlarında Rusya tarafından ilhak edilmesini "yasa dışı" görüyor. Türkiye Batı'nın ilhak nedeniyle Rusya'ya uyguladığı uluslararası yaptırımlara katılmıyor ama Kırım konusunda en sert ve en sık açıklama yapan ülkelerin başında yer alıyor.

Son olarak Erdoğan'ın, "Kırım'ın ilhak edildiği ve Ukrayna'nın toprak bütünlüğünün korunması gerektiği" yolunda New York'ta yaptığı açıklama Moskova'yı karıştırdı.

Rus askeri birlikleri, Kırım'da tatbikat yapıyor.

Kremlin Soçi zirvesi öncesinde nispeten ölçülü bir açıklama yapsa ve Erdoğan'ın sözlerini "Nahoş bir iz bıraktı" diye geçiştirse de siyasi partilerden medyaya Türkiye'ye tepki var. Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova Mayıs ayında bu konuda, "Türkiye'nin etnik sorunlarıyla ilgilenmek zorunda kalabiliriz" mealinde sert bir açıklama yapmıştı. Ancak Putin, Kırım'ı tartışma konusu yapmak istemeyeceği için kapılar ardında büyük olasıkla gündeme getirmeyecek.

Türkiye'nin Ukrayna ile özellikle savunma sanayii alandaki iş birliğini artırması da, bu ülkenin doğusundaki ayrılıkçıları destekleyen Rusya'yı rahatsız ediyor. Moskova'nın dış politikada genel bir kural olarak ani ve sert çıkışlardan kaçındığını biliniyor ancak Rusya Dışişleri Bakan Sergey Lavrov Nisan ayında, Ukrayna'ya Bayraktar TB2 SİHA satan Türkiye'yi, "Kiev'in militarist eğilimlerini teşvik ederek ateşe körükle gitmemesi için" adını vererek uyardı.

Uzmanlar ne diyor?

Peki, Ankara'nın Kırım ve Ukrayna konularındaki tutumu Moskova'da nasıl değerlendiriliyor? Bu soruyu yönelttiğimiz Rusya Siyasi Araştırmalar Enstüsü Başkanı Sergey Markov şunları söyledi:

"Erdoğan'ın Kırım ile ilgili ısrarlı açıklamalarının birkaç nedeni var. Öncelikle Türkiye'de çok sayıda Kırım Tatarı yaşıyor. Erdoğan, onların oylarını alabilmek için Kırım konusunu iç siyaset malzemesi olarak kullanıyor.

"İkinci neden, Kırım meselesini de kullanan Türkiye'deki yeni İslami ve milliyetçilik ideolojiler. Erdoğan da benzer şekilde bunu ana siyasi ideoloji malzemesi olarak kullanıyor. Üçüncüsü neden Türkiye, Ukrayna ile ekonomik, özellikle tarım alanında ilişkileri artırmaya çalışıyor. Dördüncüsü Erdoğan, Rusya ile ilişkilerde Kırım konusunu pazarlık kozu olarak kullanmak istiyor."

Aynı soruyu yönelttiğimiz Rusya Stratejik Araştırmalar Enstitüsü (RİSİ) Danışmanı Yelena Suponina ise "Erdoğan, ABD ile Rusya arasında manevra yaparak kurnaz bir siyasi oyun oynuyor. Moskova'ya siyasi müzakerelere ve pazarlığa hazır olduğunu göstermek için Kırım konusunda skandal niteliğinde açıklamalar yapıyor" dedi.

İdlib çıkmazı

Türkiye ile Rusya arasında sorun yaratan bir başka konu olan Suriye'deki İdlib meselesi tam bir "yılan hikâyesi"ne dönmüş durumda. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, muhaliflerin elindeki son büyük direniş noktası olan İdlib'i bir an önce alarak 2011 yılından beri devam eden iç savaşa artık noktayı koymak için sabırsızlanıyor.

Putin ve Erdoğan 2017 ve 2018'de İdlib'de çatışmasızlık bölgeleri oluşturulması konusunda anlaşmış ve "ılımlı muhaliflerle teröristlerin ayrılması", ağır silahların toplanması, Rusya ve Suriye hedeflerine yönelik saldırıların durdurulması görevlerini Türkiye üstlenmişti. Ancak bu konuda dikkate değer bir ilerleme sağlanamadığı gibi 28 Şubat 2020 tarihinde 34 Türk askeri Rusya destekli Suriye ordusunun saldırısında hayatını kaybetti.

Türk ve Rus askerleri Suriye'deki Haseke kırsalında ortak devriye görevinde.

Son dikkat çekici gelişme ise Putin'in bu ay Esad'la Moskova'da yaptığı görüşmenin ardından Türkiye ve ABD'yi kastederek Suriye'deki yabancı güçlerin çekilmesini istemesi oldu. Bundan sadece dört gün sonra İdlib'de düzenlenen saldırıda dört Türk askeri daha hayatını kaybetti. Rusya İdlib'deki sorumluluklarını yerine getirmekte "yavaş davrandığı" gerekçesiyle sık sık Türkiye'yi eleştiriyor. Bu konu Rus tarafı için Soçi'deki en öncelikli gündem maddesi.

Rusya'nın önde gelen Orta Doğu uzmanlarından olan Suponina, Erdoğan'ın Kırım'la ilgili açıklamalarıyla Suriye arasında bağlantı bulunduğunu düşünüyor:

"Olup bitenlere bakılırsa Erdoğan, Putin'in Esad ile görüşmesinden hemen sonra, yabancı birliklerin Suriye'de yasadışı olarak bulunduğu sözlerinden çok rahatsız oldu. Bu birliklerin Amerikan ve Türk askerleri olduğu sır değil. Dolayısıyla Kırım açıklamaları aynı zamanda Putin'in açıklamasına simetrik bir cevap çünkü Erdoğan ülkesinin Suriye'nin kuzeyinde, kuzeydoğusunda ve kuzeybatısındaki varlığı için ciddi bir pazarlık yapmaya çalışıyor."

Rus uzman Markov ise "Rusya'nın Suriye'de Türkiye'ye ihtiyacı var mı?" sorusunu şöyle yanıtlıyor:

"Bence yok. Çünkü Türkiye olmasaydı, Suriye'de barış ve daha şeffaf bir hükümetin oluşturulması konuları daha enerjik gelişirdi. Fakat Rusya'nın Suriye konusunda Türkiye ile müzakerelere ihtiyacı var. Çünkü Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde akraba halkları yaşıyor. Onları oradan çıkaramazsınız. Rusya bunu anlıyor. Rusya Kürtlerin Suriye topraklarından Türkiye'ye yönelik saldırılarının Ankara'nın ulusal güvenlik çıkarlarına zarar verdiğini de anlıyor."

S-400 füzeleri

Türkiye ile Rusya'nın önemli gündem başlıklarından biri S-400 füzeleri.

2017 yılının sonlarında imzalan anlaşmayla Türkiye 2,5 milyar dolar değerinde iki S-400 sistemi aldı. Bu nedenle ABD'nin CAATSA (Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşılık Verme Yasası) yaptırımlarına hedef olan Türkiye, F-35 projesinden de çıkarıldı.

S-400 savunma sistemleri, Türkiye-ABD ilişkilerinin önemli bir gerilim başlığı.

İlk partisi 2019 yazında gelen füzeler geçen yıl Sinop'ta denendi ancak önceden tarih verilmesine rağmen hâlâ aktive edilmedi. Ağustos ayında Rusya'nın silah ihracatı şirketi Rosoboroneksport'un başkanı Aleksandr Miheyev, Rusya ve Türkiye'nin yakında hava savunma sistemi S-400'lerle ilgili yeni bir anlaşma imzalayacağını duyurdu. Rusya ilk S-400 satışıyla hem ABD ile Türkiye'nin arasını açmayı başardı hem Washington'a karşı psikolojik bir zafer kazandı hem de silahının reklamını yaptı.

Bu konuda sürekli, "Bizim için bitmiş bir mesele" diyen Erdoğan geçen hafta Amerikan CBS'e açıklamasında yeni füze alımına da yeşil ışık yaktı. Diğer yandan, Ankara'nın Rusya'dan SU-35 ve SU-57 savaş uçakları da alabileceği spekülasyonu yapılıyor.

Karabağ koridoru

Azerbaycan'la Ermenistan'ın geçen yıl savaşmasından sonra imzalanan ateşkesin 9. maddesiyle Türkiye sınırındaki Nahçıvan'ın "Zengezur Koridoru" ile Azerbaycan'a bağlanması öngörülüyordu.

Rusya, Azerbaycan ve Ermenistan liderleri Ocak ayında Moskova'da yaptıkları görüşmede fizibilite çalışmalarının 1 Mart'a kadar tamamlanmasını kararlaştırdı. Ancak Ankara'dan yapılan Kırım-Ukrayna açıklamaları üzerine Rusya, Türkiye'yi Azerbaycan'a bağlayacak projeyi şimdilik sümen altı etti.

Libya ve Afganistan da gündemde olacak

Soçi zirvesinde gündeme gelme olası diğer konular da Libya ve Afganistan'daki son gelişmeler.

Ülkedeki yabancı güçlerin çekilmesi baskısı altında bulunan Türkiye, Libya'da Rusya-Mısır ikilisiyle karşı karşıya gelmiş durumda.

Soçi zirvesi sıkıntılı konuların biriktiği bir dönemde yapılsa da, ortak çıkar alanları nedeniyle görüş ayrılıklarıyla yaşamaları gerektiğini bilen, birbiriyle ilişkisini Batı'ya karşı koz olarak da kullanan ve aslında koşulların dayatması nedeniyle bir çeşit "zoraki nikah"la bağlanan Rusya ile Türkiye'nin ipleri kesip atma olasılığı en azından bugün itibarıyla yüksek görünmüyor.

BBC TÜRKÇE