Erdoğan - Putin zirvesinin sorunları

YANLIŞ KIRIM POLİTİKASI

Erdoğan - Putin zirvesinin sorunları


Mehmet Ali Güller
Mehmet Ali Güller

Erdoğan - Putin zirvesinin sorunları

Önümüzdeki hafta yapılacak Erdoğan - Putin zirvesi, Türk-Rus ilişkilerinin önündeki sorunlar nedeniyle kritik önemde. Nitekim zirvenin hazırlığını yapan Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov“Görüşmelerin gündemi oldukça geniş olacak” dedi. 

“İdlib düğümü” konusu, ele alınacak konuların başında geliyor. AKP iktidarının tutumu nedeniyle Türkiye, Suriye ve Rusya yararına bir türlü çözülemeyen sorun, Suriye sorununun siyasi çözümünü de geciktiriyor. İktidarın “nüfuz bölgesi” oluşturma hedefi, cihatçılarla ilişkisi, Esad yönetimi karşıtlığını sürdürmesi gibi etkenler, İdlib sorununun iki yıldır “düğümlü” kalmasını sağladı. 

Şam’ın ısrarı ve Moskova’nın bu ısrarı haklı görmesi nedeniyle Putin, Erdoğan’dan “İdlib düğümü”nü artık çözmesini isteyecek. Esad ve Putin’in 14 Eylül’de bir gece yarısı görüşmesiyle “Türkiye’nin silahlı varlığına itiraz” mesajı vermesi, işte bu amaçlaydı.

YANLIŞ KIRIM POLİTİKASI

Ankara ile Moskova arasındaki sıcak sorun başlıklarından biri de Kırım konusudur. Özellikle Ankara’nın geçen hafta yapılan seçimlerden sonra “Kırım’ın ilhakını tanımıyoruz” politikasını, “Duma seçimlerinin Kırım sonuçlarını da tanımıyoruz” aşamasına getirmesi, Moskova tarafından “içişlerine müdahale” olarak değerlendirildi.

Kremlin, bugüne kadar AKP’nin Kırım tavrını, iyi giden işlerin yanında kritik olmayan bir sorun şeklinde görüyordu. Ankara’nın her “Kırım’ın ilhakını tanımıyoruz” çıkışına, “Türkiye’nin görüşlerinin değişeceğine inanıyoruz” yanıtı veriyordu. 

Fakat konunun yeni boyutu, Kremlin’in rahatsızlığını artırmış görünüyor. Ancak her şeye rağmen Rusya Dışişleri Sözcüsü Zaharova’nın açıklaması, Moskova’nın Ankara’yla işbirliğine verdiği öneme işaret ediyor: “Bu tür açıklamaları asla göz ardı etmiyoruz. Eğer Moskova’dan ilgili kınamaları, hatırlatmaları ve eleştirileri duymaktan yorulmamışlarsa, demek ki sabırlılar. Ancak bu, ikili ilişkilerin gelişmesi lehine olmayan çıkarımlarda bulunmamızdan başka bir şeye yol açmayacak.”

KKTC’NİN ÇIKARI

AKP iktidarının Kırım politikası birkaç boyutlu. Saray, hem savunma-silahlanma anlaşması yaptığı Ukrayna’yla ilişkisini iyi tutabilmek için, hem ABD ve AB’nin Ukrayna cephesi politikasına uyum için, hem de NATO’nun Karadeniz stratejisinin gereği olarak bu politikayı uyguluyor. Ankara aynı zamanda bunu Moskova’ya karşı elinde tutabileceği bir koz kartı olarak görüyor. 

Oysa bu kart, aslında bir koz kartı değil. Ceza oyunlarında elde tutulmaması gereken bir kâğıda daha çok benziyor. Elde tutmak yerine, bir an önce elden çıkarılması halinde, daha çok kazanç getirecek bir kart hatta.

Şunu demek istiyoruz: Kırım’ı, “ilhakı tanımıyoruz” diyerek Rusya’ya karşı bir kart gibi görmek yerine, KKTC’nin çıkarına olacak şekilde değerlendirmeliyiz. 

KIRIM TATARLARININ RAHATSIZLIĞI

Ankara’nın soruna bakış açısı da hatalı. Zira ortada bir ilhak yok. Kırım, bir halkoylamasıyla Ukrayna yerine Rusya’ya bağlanmak istendi. 

Ankara’nın “ilhak” söylemi, sadece Rusya’yı değil, Kırım Tatarlarını da rahatsız ediyor. Kırım Tatarlarının çeşitli sözcülerinin son iki yılda “Ankara’yı doğru bilgilendirmek istiyoruz” diyerek Erdoğan’a görüşme teklif etmesi, bugüne kadar yanıtsız kaldı. 

Oysa Kırım-KKTC hattı içinde üretilecek ince politikalar, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de elini güçlendirecektir.

GENİŞ İŞBİRLİĞİ ALANI

Özetle, Rusya Türkiye için, Türkiye de Rusya için oldukça önemlidir. Zaten başka türlü olma şansı da yok. Öyle ya da böyle iki toplum yüzyıllardır komşudur ve karşı karşıya gelmelerinin ikisine zarar verdiği çok sayıda örnek geride kalmıştır. Ankara ve Moskova, o örnekler yerine Kemalist-Bolşevik ittifakını önemseyerek hareket etmelidir. 

Doğu Avrupa, Karadeniz, Kafkasya, Ortadoğu ve Doğu Akdeniz, Ankara ve Moskova için rekabet alanı değil, işbirliği alanı olmalıdır. “İdlib düğümü”, bu işbirliğinde kritik virajı alabilmek için artık çözülmelidir!

Mehmet Ali Güller : Erdoğan - Putin zirvesinin sorunları (cumhuriyet.com.tr)