Erdoğan'dan yüksek enflasyon açıklaması: Para yerine gelir ama kaybolan huzur geri gelmez

"HUZUR GERİ GELMEZ"

Erdoğan'dan yüksek enflasyon açıklaması: Para yerine gelir ama kaybolan huzur geri gelmez


Erdoğan'dan yüksek enflasyon açıklaması: Para yerine gelir ama kaybolan huzur geri gelmez

Cumhurbaşkanı Erdoğan Bakanlar Toplantısı sonrası yaptığı açıklamada yüksek enflasyonun geçici olduğunu söyledi. "Sokakta pazarda canımızı yakan yüksek fiyat artışları var. Emin olun bunlar geçicidir, dönemseldir. En büyük sorunumuz yüksek enflasyondur. Bunu da zamanla aşağıya çekeceğiz, önümüzdeki dönemin en büyük sıkıntısı ve krizi işsizliktir." diyen Erdoğan, "Unutmayın bugün alım gücü düşmüş olsa da kısa bir süre sonra kaybedilen para yerine gelir ancak kaybolan huzur geri gelmez" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Cumhurbaşkanlığı Bakanlar Toplantısı sona erdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve İYİ Parti Genel Başkanı Akşener'e hastalığı döneminde geçmiş olsun dilekleri için teşekkür ederek başladı.

İşte Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:

* Bakanlıklarımız, KDV indiriminin fiyatlara yansıtılıp yansıtılmadığını takip edecek, aksi davranış sergileyen firmalara gerekli yaptırımı uygulayacaklardır

* Türkiye, hem fiyat hem bunun asgari ücrete oranı bakımından en uygun tarifeli elektrik ve doğal gaz hizmeti sunan ülkelerin başında gelmektedir.

* Sivil toplum kuruluşlarının elektrik aboneliği, ticarethane statüsünden konut statüsüne dönüştürülecektir.

* Kriterlere uyan 4 milyon hane için yılda iki defada ödenmek üzere 450 ile 1150 lira arasında değişen miktarlarda doğal gaz desteği sağlayacağız

* Ticari işletmelerimiz için de küçük esnaf ve sanatkarı koruyacak şekilde benzer bir kademelendirme yapılacaktır.

"HUZUR GERİ GELMEZ"

Erdoğan, sokakta pazarda can yakıcı fiyat artışları ve yüksek enflasyonun varlığının reddedilemeyeceğini ifade etti. Fiyatlardaki artışın küresel etkilerden kaynaklandığını kaydeden Erdoğan, "Sokakta pazarda canımızı yakan yüksek fiyat artışları var. Emin olun bunlar geçicidir, dönemseldir. En büyük sorunumuz yüksek enflasyondur. Bunu da zamanla aşağıya çekeceğiz, önümüzdeki dönemin en büyük sıkıntısı ve krizi işsizliktir. Unutmayın bugün alım gücü düşmüş olsa da kısa bir süre sonra kaybedilen para yerine gelir ancak kaybolan huzur ve zaman geri gelmez." dedi.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Bakanlar Toplantısı'nın ardından millete seslenen Erdoğan, 5 Şubat cumartesi günü yaptırdıkları Kovid-19 testinde koronavirüsün Omicron varyantına maruz kaldıklarının anlaşıldığını hatırlattı.

Bu sonuç üzerine kendilerini İstanbul'daki evlerinde karantinaya aldıklarını ve hastalığı hafif belirtilerle geçirdiklerini belirten Erdoğan, şöyle konuştu:

"Karantina döneminde çalışmalarımızı evden sürdürdük. Bu süreçte yürekten gelen dualarıyla, iyi dilekleriyle, gönül gönüle kurdukları köprülerle yanımızda olan milletimizin her bir ferdine en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Bizzat arayarak veya çeşitli mecralardan mesaj yayınlayarak geçmiş olsun temennilerini ileten Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Mustafa Şentop ile Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'ye, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na, İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener'e, diğer tüm siyasi parti genel başkanlarına, yöneticilerine, milletvekillerine, iş insanlarına, sivil toplum kuruluşu temsilcilerine şahsım, ailem adına teşekkür ediyorum."

Erdoğan, mesaj veya mektupla geçmiş olsun dileklerini ileten 23 ülke ve uluslararası kuruluş başkanı ile 26 ülke ve uluslararası kuruluş temsilcisine de teşekkür etti.

Karantina döneminde de çalışmalarını ihmal etmediklerini, çeşitli vesilelerle telefonla görüştüğü farklı illerden insanlar vasıtasıyla pek çok hususu doğrudan hayatın içinden takip etme imkanı bulduklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Aynı şekilde, devlet ve hükümet işlerini de hem yakından takip ettik hem de gereken yönlendirmeleri yaptık, talimatları da verdik." dedi.

Erdoğan, testlerinin negatife dönmesinin ardından cuma günü, Türk Devletleri Teşkilatı Aksakallar Konseyi üyeleriyle bir araya gelerek ortak gündemlerini ve birlikte yapacakları çalışmaları Vahdettin Köşkü'nde istişare ettiklerini hatırlattı.

"İŞ DÜNYAMIZDAN EN AZ YÜZDE 14'LÜK BİR İNDİRİM BEKLEDİĞİMİZİ SÖYLEDİK"

Cumartesi günü ise Hazine ve Maliye Bakanlığının iş dünyasıyla birlikte enflasyonla mücadele konusunda atacağı yeni adımları açıkladığı bir toplantıya canlı bağlantıyla katıldığını anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bu bağlantı sırasında, gıda ürünlerindeki KDV'yi yüzde 8'den yüzde 1'e düşürme, yani etiketlerde doğrudan 7 puanlık bir indirim yapma kararımızın müjdesini de milletimizle paylaştık. Pirinç, makarna, et, balık, çay, kahve su, süt ve süt ürünleri, peynir çeşitleri, yumurta, yemeklik yağ çeşitleri, şeker ve şekerli ürün çeşitleri, meyveler, sebzeler, kuruyemişler, bakliyat çeşitleri gibi günlük hayatta sık tüketilen gıdaları kapsayan ürünlerdeki KDV indiriminin ülkemize ve milletimize tekrar hayırlı olmasını diliyorum. Üreticiden toptancıya ve perakendeciye kadar gıdanın tüm süreçlerini kapsadığı için enflasyonla mücadele konusundaki kararlılığımızın bir ifadesi olan bu KDV düzenlemesi, devlet olarak bizim attığımız bir adımdır. İstanbul'daki toplantıda iş dünyamızdan, gıda başta olmak üzere tüm ürünlerde yüzde 7 KDV ve yüzde 7 kendi fedakarlıkları şeklinde en az yüzde 14'lük bir indirim beklediğimizi söyledik. Bakanlıklarımız, KDV indiriminin fiyatlara yansıtılıp yansıtılmadığını yakından takip edecek, aksi yönde davranış sergileyen firmalara da gereken yaptırımları uygulayacaklardır. Hepimiz aynı gemide olduğumuza, ülkenin kazancından hep birlikte istifade ettiğimize göre külfetine de beraberce katlanacak, yükü beraberce omuzlayacağız. Fedakarlığı sadece devletten beklemek ne gerçekçidir ne hakkaniyete sığar ne de sürdürülebilirlik ilkesine uyar."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı toplantıda 3 ayrı başlık altında 60 milyar liralık kefalet limitiyle uygulamaya geçirilen Kredi Garanti Fonu Paketi'nin detaylarının da iş insanlarına aktarıldığını belirterek, üretime ve istihdama önemli bir destek sağlayacağına inandığı bu paketin de iş dünyasına hayırlı olmasını temenni etti.

Toplantıda, yastık altındaki altınların ekonomiye kazandırılması konusundaki yol haritasının da kamuoyuyla paylaşıldığını dile getiren Erdoğan, "Kuyumcuların, bankaların ve altın rafinerisinin içinde yer aldığı bu imkandan yararlanmaya tüm vatandaşlarımızı davet ediyoruz." dedi.

"TÜRKİYE'NİN GELİŞMESİNE KATKI VERECEK ÜLKELERLE TEMASLARIMIZI DAHA DA SIKLAŞTIRACAĞIZ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, pazartesi ve salı günü Birleşik Arap Emirlikleri'ne giderek, hem Abu Dabi'ye resmi ziyaret gerçekleştirdiklerini hem de EXPO 2020 Dubai Türkiye Milli Gününe katıldıklarını hatırlatarak, "Ziyaretim sırasında farklı alanlarda imzaladığımız toplam 13 anlaşmayla ülkelerimiz arasındaki münasebetlerin ahdi temelini güçlendirdik. Bir süredir durgunluk içinde olan Türkiye ile Birleşik Arap Emirlikleri ilişkilerine yeni bir ivme kazandıran bu ziyaretin her iki ülke açısından da verimli ve hayırlı neticeler doğuracağına inanıyorum. Önümüzdeki dönemde Körfez Bölgesi başta olmak üzere Türkiye'nin gelişmesine, kalkınmasına, büyümesine katkı verecek diğer ülkelerle yakın temaslarımızı daha da sıklaştıracağız." değerlendirmesinde bulundu.

Kabine Toplantısında, gündemlerindeki hususları istişare ettiklerini ve yeni dönemin yol haritasıyla ilgili değerlendirmeler yaptıklarını söyleyen Erdoğan, "Görüldüğü gibi ülkemize ve milletimize hizmetlerimizi kaldığımız yerden hatta çok daha yoğun bir şekilde sürdürüyoruz." diye konuştu.

"GÖREVE GELDİĞİMİZDE ÜLKEMİZ HER ALANDA MAHRUMİYETLER ALTINDA EZİLİYORDU"

Karantina sürecinde yaptıkları takiplerde tespit ettikleri en önemli eksiğin Türkiye'de, dün ile bugün arasında yeteri kadar güçlü, gerçekçi ve vicdanlı bir irtibatın kurulamaması olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Halbuki Türkiye'nin geçtiğimiz 20 yılda nereden nereye geldiğini görmeden, 2023 hedeflerimizin, 2053 vizyonumuzun anlaşılabilmesi mümkün değildir." diye konuştu.

Sadece birkaç hususa değinerek ülkenin nereden nereye geldiğinin muhasebesini paylaşmak istediğini belirten Erdoğan, "Hükümete geldiğimizde ülkemizin nüfusu 65 milyondu. Ülkemiz altyapısı, eğitimden sağlığa, adaletten emniyete, ulaşımdan enerjiye, tarımda her alanda yılların birikimi olan sorunların, eksiklerin, mahrumiyetlerin ağırlığı altında adeta eziliyordu." ifadelerini kullandı.

Temel hak ve özgürlüklerden güvenliğe kadar diğer alanlarda yaşanan sıkıntıların da belirtilenlerin üzerine ilave edilmesi gerektiğini bildiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Cumhuriyetin ilk yıllarından başlanan altyapı hamlesi ve çok partili siyasi hayata geçişle filizlenen demokrasi umudu, yerini darbelerin ve terörün gölgesinde baskı, yokluk, yoksulluk içinde bir hayata bırakmıştı. Karşımızda tarihi ve medeniyetiyle küs, potansiyeli ve imkanları küresel baronların temsilciliğini üstlenmiş bir avuç azınlığa peşkeş çekilen, ayağına pranga vurulmuş Türkiye gerçeği vardı. Her isteyen evladımızın üniversite başta olmak üzere eğitime ulaşabilmesinin, her vatandaşımızın yaygın ve kaliteli sağlık hizmeti alabilmesinin, can ve mal güvenliğinden emin şekilde başını yastığa koyabilmesinin, kamuda ve hatta sokakta değerlerine ve kültürüne saygılı muamele görebilmesinin 81 vilayetimizin hepsinin de belirli bir standardın üzerinde yol, su, elektrik gibi temel altyapılardan faydalanabilmesinin kısaca insanca bir hayat sürmesinin gerçekten çok zor olduğu dönemlerden geçerek bu günlere geldik. Bu hakikatleri, bilhassa da o günleri görmemiş, yaşamamış gençlerimize anlatmanın ne kadar zor olduğunun farkındayız. Ancak eski Türkiye ile bugünkü Türkiye fotoğraflarının doğru, vicdanlı, ahlaklı, sağlıklı bir mukayesesini yapmak hepimizin görevidir."

Sadece günü yaşayarak, günü kurtararak ve günü önemseyerek geleceğe güvenle bakılamayacağını vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:

"Elbette önceliklerimiz olacak. Dün önceliğimiz can ve mal güvenliğimizi tehdit eden terördü. Dün önceliğimiz egemenlik haklarımızı ve milli çıkarlarımızı hiçe sayan istiklalimizi ve istikbalimizi hedef alan kuşatmalardı. Dün önceliğimiz bizi çoluğumuzun, çocuğumuzun, annemizin, babamızın karşısında boynu bükük bırakan, nafaka aramaya gurbete çıkmaya mecbur bırakan işsizlikti. Dün önceliğimiz teröre ve işsizliğe kalıcı çare bulunmasına mani olan siyasi istikrarsızlıktı, iç huzursuzluklardı, iç kavgalardı. Dün önceliğimiz hayatımızın dört bir yanını saran yokluklardı, mahrumiyetlerdi."

TÜRKİYE'NİN GEÇMİŞİNİ VE BUGÜNÜNÜ KIYASLADI

Ülkenin bir ucundan diğer ucuna gitmenin eziyet, şehir içinde herhangi bir yere ulaşmanın çile, çağın nimetlerinden yararlanmayı sağlayacak hizmetlere sahip olmanın lüks olduğu devirlerden geçildiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:

"Musluktan akan suyun, tavanda yanan lambanın, konuşacak telefonun, bayramlarda yeni kıyafet sahibi olmanın, kışı geçirecek nevaleyi temin edebilmenin en büyük sevinç sebebi sayıldığı dönemler yaşadık. Bugün ise artık ülke geneline yaydığımız ana sınıfından üniversiteye kadar her seviyedeki eğitim kurumumuzla, dünyanın imrenerek baktığı şehir hastanelerimizle, neredeyse 5 kat arttırarak uzunluğunu 28 bin kilometreyi geçirdiğimiz bölünmüş yol ağımız ve sayısını 56'ya çıkardığımız havalimanlarımızla, 3 kat arttırarak 100 bin megavata yükselttiğimiz kurulu enerji gücümüzle yüz binlerce aileyi ev sahibi yaptığımız toplu konut projelerimizle, millet bahçelerimizle, yerli ve milli katkı oranını yüzde 80'lere doğru taşıdığımız savunma sanayimizle, dünyada erişmedik yer bırakmayarak 225 milyar dolara çıkardığımız ihracatımızla, misafir kapasitesini 5 kat arttırarak 55 milyona vardırdığımız turist ağırlama altyapımızla, yıllık ortalama yüzde 5'in üzerinde gerçekleşen büyüme oranımızla hedeflerine doğru hızla ilerleyen, dünyanın en büyük 10 ekonomisi olma yolunda son dönemece giren bir Türkiye'de yaşıyoruz. Hamdolsun ülkemiz geçtiğimiz 20 yılda kurduğumuz güçlü altyapı sayesinde tüm bu eşikleri geride bıraktı."

Bugün, artık kimi alanlarda gelişmiş ülkelerin dahi önünde, hizmet altyapısına sahip bir Türkiye olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

"Bugün artık sınırları içinde hiçbir terör faaliyetine izin vermeyen, sınırları dışındaki terör örgütlerini de adım adım takip eden bir Türkiye var. Bugün artık vatandaşlarının can güvenliğinden emin olduğu, hukuk devleti ilkesine bağlı, temel haklarını kullanan, özgür bireylerin Türkiye'si var. Bugün artık siyasi, askeri, diplomatik ve ekonomik olarak bölgesinde ve dünyada söz sahibi, bayrağı ve pasaportu itibarlı, vatandaşlarının başı dik bir Türkiye var. Bugün artık her alanda kendisiyle birlikte tüm dostlarının ve kardeşlerinin güvenliğinin, huzurunun, refahının teminatı haline gelen bir Türkiye var. Salgın döneminde sağlık hizmetleri başta olmak üzere tüm alanlarda, bu gerçekleri hep birlikte gördük, yaşadık. Küresel sağlık ve ekonomi krizinin gelişmiş, gelişmekte olan ayrımı yapmadan tüm ülkeleri kasıp kavurduğu bir dönemde Türkiye olarak biz hedef büyüttük, vites yükselttik. Gelişmiş ülkeler bile halklarının işini ve hayat seviyesini korumanın derdine düşerken biz yatırıma, istihdama, üretime, ihracata, cari fazla yoluyla büyümeye yönelerek kendimizi diğerlerinden ayrıştırdık."

"ÜRETİMİ VE BİREYLERİ DESTEKLEDİK"

Hükümet olarak uyguladıkları ekonomi programının odağında vatandaşların işini korumak, bunun da ötesinde sürekli yeni iş alanları oluşturarak istihdamı geliştirmek olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün 85 milyonluk bir nüfusa sahibiz. Nüfusumuz 20 yıl öncesine göre 20 milyon artarken, istihdama katılan kişi sayısı da 20 milyondan 34 milyona çıktı. Tarihimizin en yüksek iş gücüne katılım oranına ulaşırken, istihdamı 19 milyondan 30 milyonun üzerine çıkarttık. Hatırlarsanız salgının ilk aylarında iş gücüne katılım 29 milyona, istihdam 25 milyona kadar gerilemişti. Dünyanın panikle içine kapandığı bu dönemde biz farklı bir politika izleyerek üretimi ve bireyleri destekledik." dedi.

Faiz tartışmaları ve kur dalgalanmalarının yol açtığı sıkıntılara rağmen bu politikalarından taviz vermediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

"Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla hedefli ekonomi programımızı, ısrarla ve kararlılıkla uygulayarak salgının ilk aylarındaki kayıpları hızla telafi etmekle kalmadık, ötesine de geçtik. Dünya küçülürken biz büyüdüğümüz, istihdam ve ihracatta rekor üstüne rekor kırdığımız bir dönemi geride bıraktık. Netice itibarıyla hükümetlerimiz döneminde 11 milyonun üzerinde insanımıza çalışacak iş sağladık, geçinecek gelir temin ettik. Bahar mevsimiyle birlikte canlanacak turizm, inşaat ve tarım sektörleri istihdamı daha da yukarıya taşıyacaktır. Elbette hayat pahalılığının yol açtığı sıkıntılar vardır. Elbette sokakta, tezgahta, vitrinde canımızı yakan fiyat artışları vardır, emin olun bunların hepsi de geçicidir, konjonktüreldir, bu döneme mahsustur."

"ALIM GÜCÜNDEKİ DÜŞÜŞ BİR SÜRE SONRA TELAFİ EDİLEBİLİR KAYBEDİLEN HUZUR VE VAKTİN GERİ KAZANIMI DAHA ZORDUR"

Asgari ücretten, memur ve emekli maaşlarına kadar tüm çalışanların gelirlerinde yüksek oranlı artış yaparak esnaf ve sanatkarları kredi paketleriyle destekleyerek, hayat pahalılığının vatandaşlar üzerindeki yükünü azaltmanın gayreti içinde olduklarını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Ancak bunları konuşurken şu gerçeği de kesinlikle gözden kaçırmamalı, aklımızdan çıkarmamalıyız. Alım gücündeki düşüş bir süre sonra telafi edilebilirken kaybedilen işin, kaybedilen huzurun, kaybedilen vaktin geri kazanımı çok daha zordur. Böyle dönemlerde asıl olan çalışacak iş, hayatını sürdürecek gelir sahibi olmaktır. Asıl olan kendine ve ailesine karşı mahcubiyet yaşamamaktır. Asıl olan nice krizler, nice sancılar içinde kıvranan bölgemizde başı dik durabilmektir. Asıl olan geleceğe umutla bakabilmeyi sürdürecek zemini kaybetmemektir. Bunun için fabrikaların çalışması, esnafın dükkanının açık kalması, toprağın ekilmesi, yolların yük taşıyan kamyonlarla dolu olması, emlak ve araç satışlarının sürmesi, hayatın canlı şekilde akışı çok önemlidir. Şayet buralarda bir tıkanıklık, gerileme, çöküş yaşanırsa işte o zaman felaket kapımıza dayanmış demektir. Hamdolsun, böyle bir tabloyla karşı karşıya değiliz. Halihazırdaki en büyük sorunumuz yüksek enflasyondur. İnşallah onun da üstesinden, her geçen ay inişini görerek geleceğiz. Milletimizin karşısına güçlü bir eser ve hizmet altyapısıyla, güçlü sanayi ve ticaret işleyişiyle, güçlü bir güvenlik ve diplomasi çerçevesiyle örülü 20 yıllık kazanımlarla çıktığımız için müsterihiz."

KARAR