Erdoğan’ın AKP kongresine telefonla bağladığı Gara şehidinin annesi, SÖZCÜ’ye konuştu

BEN OĞLUMU DEVLETE VERDİM

Erdoğan’ın AKP kongresine telefonla bağladığı Gara şehidinin annesi, SÖZCÜ’ye konuştu


Erdoğan’ın AKP kongresine telefonla bağladığı Gara şehidinin annesi, SÖZCÜ’ye konuştu

Beş yıl önce terör örgütü PKK tarafından kaçırılıp, geçen hafta Gara operasyonunda alçakça şehit edilen Uzman Çavuş Mevlüt Kahveci'nin acılı annesi Ayşe Güler, SÖZCÜ’ye konuştu. Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından AKP Rize İl Kongresi sırasında canlı yayında telefonla aranan Güler, "Benim kongreden aradığından haberim yoktu. Mezarlıkta aradı, gelişigüzel aradı ve konuştum" dedi.

Kemal ATLAN

Irak’ın kuzeyindeki Gara bölgesinde PKK’lı teröristler tarafından şehit edilen 13 kişiden biri olan ve dün memleketi Eskişehir'de toprağa verilen 31 yaşındaki Şehit Mevlüt Kahveci'nin İstanbul'da yaşayan annesi Ayşe Güler SÖZCÜ'ye konuştu. Acılı beş yılı anlatan anne Güler, oğlunun şehit olacağını hissettiğini söyledi.

BEN OĞLUMU DEVLETE VERDİM

Oğlundan uzak beş yılın çok zor geçtiğini ifade eden gözü yaşlı şehit annesi Ayşe Güler, şunları söyledi:

– Beş yıl çok zor geçti, hiç gülmedim, hep ağladım. Bekledim gelecek diye. Ben onu devlete verdim, devletime güvendim. Oğlum sürekli şehit olacağını söylüyordu. Ben umudumu hiç kaybetmedim. Ama yılbaşından sonra şehit olacağını bildim. Başından sonuna kadar umudumu kaybetmedim.


Hakkari İl Jandarma Komutanlığı emrinde görevli Uzman Erbaş Mevlüt Kahveci, 21 Eylül 2016 tarihinde Hakkari-Çukurca karayolunda Uzman Çavuş Ümit Gıcır’la birlikte kaçırıldı.

– Şehit olacağını hissettim. Yılbaşından sonra bir cumartesi günü namaz kılarken yanıma geldi. “Ne o Mevlüt?” dedim. “Ana sana geldim” dedi. O günü umutlarım bitti ve oğlumun şehit olacağını hissettim. Soluğu kulağıma geldi. Rüya değildi. Saat 14.00 civarı namaz kılıyordum. Sağ tarafıma geldi ve soluk alıp veriyordu. “Özledin mi? Üşüdün mü? Mevlüt'üm” dedim. “Yok üşümedim, sana geldim” dedi. Benim oğlum çok saygılıydı, vatanına düşkün birisiydi. Ama sürekli şehit olacağını söylüyordu. Yalnız dört sene çok bekledim. Bir şeye yaslanıyorsun. Yaslandığın çöküyor yani…

KONGREDE ARADIĞINI BİLMİYORDUM

Şehit cenazesi sırasında Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisini arayarak başsağlığı dilediğini ancak kendisini kongreden aradığını bilmediğini belirten Güler, şöyle konuştu:

– Oğlumla temas kurmak için çok uğraştım. Cumhurbaşkanıyla uğraştım. Ama Cumhurbaşkanı çok uğraştı, Süleyman Soylu çok uğraştı. Her zaman benimle konuştular, her zaman benimle ilgilendiler. Beni perişan etmediler, perişan olmadım. Ama evladım yoktu o başka. Benim Cumhurbaşkanı’yla, Süleyman Soylu’yla herhangi biriyle sıkıntım yok. Allah'tan geldi bir şey diyemedim. Allah verdi, Allah aldı.


OĞLUMUN KANINI YERDE KOYMA

– Dün Cumhurbaşkanı’yla telefon görüşmesi yaptım. Kendisi aradı. Bana başsağlığı diledi. Ben de kendisine “Oğlumun kanını yerde koyma, senden tek dileğim bir tane bile terörist kalsa kökünü kazı. Ne olursun, bir evladım yok oldu” dedim. Benim kongreden aradığından haberim yoktu. Ben kongre olduğunu bilmiyordum, haberim yoktu. Beni mezarlıkta aradı, gelişi güzel aradı ve konuştum. Yalan söyleyemem.

BENİM CANIM YANIYOR

– Benim oğlum gitti gideli bana destek veriyorlar. Yani devletimiz bana oğlum gitti gideli destek verdi. Sadece onların elinden alamadık o başka. Ben parti ayırt etmiyorum. Hepsi parti, hepsi vatandaş. Ben kötü diyemem, yalan da söyleyemem. Sadece benim canım yanıyor, evladım yok. Ben buna üzülüyorum.


OĞLUM TAKSİCİNİN OYUNUNA GELDİ

Oğlunun kaçırılmasında bindiği taksinin şoförünün oyunu olduğunu öne süren anne Ayşe Güler, şunları söyledi:

MEKTUP OĞLUMUNDUR

Anne Güler, sosyal medyada dolaşan mektubun da oğluna ait olduğunu ve oğlunun kendi yazısı olduğunu söyledi. Şehit Mevlüt Kahveci, annesi Ayşe Güler’e yazdığı o mektupta şu ifadeler yer alıyor:

SUÇUMUZ KARAYOLLARINI KULLANMAK MI?

– Anne, örgütün söylediği sürekli bizi AKP hükümetinden bugüne kadar kimsenin istemediği, ancak AKP ve Cumhurbaşkanı bizleri talep eder ve örgütün bu isteğe kayıtsız kalmayacağı ve bizi bırakacağını söylemektedir. Ancak bugüne kadar neden kurtarılmadık? Neden bizim için bir girişimde bulunulmadı? Ben hangi ülkenin askeriyim, kime hizmet ediyordum? Başka ülke vatandaşları için araya girip diğer örgütlerle görüşen devletler, neden kendi asker ve polisi için bunu yapmıyor. Buradakilerin suçu ne? Bizim suçumuz ne? Suçumuz Türkiye Cumhuriyeti karayollarını kullanmak mı?


BU MU ÖDÜLÜMÜZ?, KARŞILIĞI BU MU?

– Ya da Hakkari’de yolda halktan herhangi bir kişiye zarar gelmesin diye kendimizi feda etmemiz mi? Bu mu karşılığı? Bu mu ödülümüz? Biz nasıl kimseye bir şey olmasın diye askerin asli görevlerinden biri olanı yaptıysak, devletimiz neden asli görevlerinden biri olan asker, polis veya vatandaşına sahip çıkmak görevini yapmıyor. Ben inanıyorum ki eğer istenilseydi biz buradan bir formül, bir yöntem bulunarak alınırdık. Ama istenilmedi. Ölmedik, şehit olmadık diye mi suçluyuz?

– Burada bizimle beraber 13 kişi de görev yaparken değil de, herkes bir yerden bir yere giderken sivil olarak alıkonulduk… Diğer 13 aile ile birleşip öyle hareket edin. Gerek İnsan Hakları Derneği gerek Ankara’ya Cumhurbaşkanlığı’na, Meclis’e ve diğer partilere gidilip bizim aile, sizlerin de evlat özlemlerine son verilmesi istenirse bunun kolay bir şekilde olacağına inanıyorum.

SÖZCÜ