Ertuğrul Günay : Ya demokrasi ya otokrasi

Ertuğrul Günay, şu anki iktidarı ve muhalif partileri değerlendirerek önemli çıkarımlarda bulundu:

Ertuğrul Günay : Ya demokrasi ya otokrasi


Ertuğrul Günay : Ya demokrasi ya otokrasi

Bi' Karar Ver'e, Kültür ve Turizm Eski Bakanı Ertuğrul Günay konuk oldu. Günay, muhalif partilerin tek bir çatı altında birleşmeleri gerektiğini dile getirdi ve şunları söyledi: Büyük bir birlikteliğe ihtiyaç var. Mümkünse tek parti çatısı olmalı. Önümüzde iki seçenek var; ya demokrasiye oy vereceğiz, ya otokrasiye. Demokrasiye oy verenleri kafa karışıklığından kurtarmak lazım. İttifak içerisinde tek bir parti olsa çok büyük bir sinerji yaratır.

DEMET İLCE | KARAR

Bi'Karar Ver'e Ertuğrul Günay konuk oldu. Günay, 'ya demokrasi, ya otokrasi' diyerek muhalefet partilerine tek bir çatı altında toplanma çağrısı yaptı.

"YA DEMOKRASİ YA OTOKRASİ"

Günay muhalefet partilerinin tek bir çatı altında toplanması gerektiğini söyledi ve 'ya demokrasi ya otokrasi' vurgusunu yaptı:

"Bu büyük birliktelik bir parti çatısı altında mı olur, çok kuralla belirlenmiş bir demokrasi ittifakı mı olur bilmiyorum ama bir sinerji yakalansa, inanın çok fazla insan muhalefet hareketine katılır. Mümkünse tek parti çatısı olmalı. Önümüzde iki seçenek var: Ya demokrasi oy vereceğiz, ya otokrasiye."

"DOLMAYAN BİR HAVUZ VAR"

Ertuğrul Günay, şu anki iktidarı ve muhalif partileri değerlendirerek önemli çıkarımlarda bulundu:

"Cumhuriyet Halk Partisi bir çizgiyi temsil ediyor, 20-30'larda bir yerde. Çok partili sistemde 1977'de yüzde 42'ye çıkmıştı. Fakat bu 42, yüzde 70 katılımdaki 42'dir. O katılımı 80'e çıkardığınız zaman yüzde 20'lere geriliyor. Özel girişimci devletçiliğin, hem halkın değerleri ile barışık hem de gelişime açık AK Parti ve Demokrat Partisi havuzunun, Türkiye'de yüzde 40 potansiyeli var ve orası dağınık. Burası yeteri kadar dolmadı."

"YÜZDE 40'I BAHTSIZ VE SAHİPSİZ"

Günay değerlendirmesine şöyle devam etti:

"İki yeni parti var. Bu geleneğin ismini taşıyan ama parlamentoda çok cılız temsil edilen Demokrat Parti ve İYİ Parti. İYİ Parti'nin MHP Kadroları ile kurulmuş görünmesi bence bir talihsizlik. Daha geniş zemine oturabilirdi. Meral hanım bunu aşmaya çalışıyor."

Günay, bu geride kalan yüzde 40'lık boşlukta bir bütünlüğe ihtiyaç olduğu ve muhalif partilerin birlik olması gerektiği çağrısını yaptı:

"Burada bir bütünlük, birlikteliğe ihtiyaç var. CHP demokrasi ittifakının ayrı bir unsuru ama varacağı yer en fazla yüzde 25-30. Bu taraftaki yüzde 40'lık havuz, bahtsız ve sahipsiz. İYİ Parti, Demokrat Parti, DEVA Partisi, Gelecek Partisi.. Saadet Partisi girer mi girmez mi bilmiyorum. Burada büyük bir birlikteliğe ihtiyaç var."

HEPİMİZİN ÖDEMESİ GEREKEN BEDELLER VAR

Türkiye’de artık demokrasi için mücadele etmenin gerektiğini söyleyen Günay, sağ ve sol kavramlarının Türk insanının bilincinde tam oturmadığını ve bu sebepten dolayı da tek bir ittifak partisinin büyük bir sinerji yaratabileceğini dile getirdi. Herkesin eteğindeki taşları dökmesi için çağrıda bulunan Günay, şunları söyledi: 

“Sağ sol tabirleri dünyada var ancak bizim Türkiye’deki insanın idrakiyle tam oturmadı. İttifak için tek bir parti olabilirse çok iyi olur. Çok iyi bir sinerji yaratır. Adalet ve Kalkınma partisi artık kendi bloğunu temsil etmiyor. Peki kim temsil ediyor? Dört beş tane parti var biz temsil ediyoruz o bloğu diye. Olmaz, eğer bu bireysel bir kariyer savaşları değil de hakikaten ülke için bir demokrasi mücadelesiyse, bu gelinen yerde hepimizin dahli var, hepimizin ödemesi gereken bedeller var.  Ödeyin kardeşim bedelinizi. Herkes eteğindeki taşları döksün, bir çatı altında toplansın."

"TÜRKİYE'Yİ DEMOKRATİK HUKUK DEVLETİ YAPMALIYIZ"

"Önce Türkiye’yi demokratik hukuk devleti yapalım. Bu ülkede savcılar vahim olayların üzerine neden gitmiyor? Bunların acısını yüreğinde hisseden savcılar yok mu Türkiye’de? Var tabi. Ancak, ‘Viran olası hanede, evlad-ı iyal var.’ Görevini yapacak olan savcının canına okuyorlar. Şimdiye kadar çeşitli olaylar gördüğümüz gibi, hakimi mahkemeyi darmadağın ediyorlar. Hukuk devleti yok ortada. Temel mesele, adalet mülkün temelidir diye bir söz var ya, devlet adalet üzerine kurulmuştur. Adalet çöktü Türkiye’de. Adalet çöktüğü için de hiçbir şey dikiş tutmuyor. Çünkü herkesin uğradığı haksızlık karşısında başvuracağı yer hukuk kapısı. O kapı kapalıysa hiçbir şeyi düzeltemezsiniz.

Türkiye’yi demokratik hukuk devleti yapmak lazım. Ondan sonra yapacaklarımızı yapalım. Gelecekteki insanlara böyle bir Türkiye bırakmayalım. Bizler, belli bir yaşın üzerindeki insanlar bu konuda vebal taşıyoruz. Ve bugün geldiğimiz yerde benden fazla vebal taşıyan birçok insan var. Herkes eteğindeki taşları döksün ve büyük bir çekim merkezi yaratılsın. Bu işi kolaylaştırır.”

"HUKUK DEVLETİ ARAYIŞINI BÖLÜNEREK DEVAM ETTİRMEK DOĞRU DEĞİL"

Yıldıray Oğur, Günay'ın yazmış olduğu ‘Hürriyet Partisi’ kitabından yola çıkarak güçlü iktidardan kopup partileşmeye çalışan kitleleri sorduğu konuyla ilgili, Kültür ve Turizm Eski Bakanı çarpıcı açıklamalar yaptı:

“Hürriyet partisi çok farklı bir dönem tabi. Bir tek iletişim aracı olarak radyo ve sınırlı gazeteler var. Onlara haksızlık yapmak istemem, onlar ilk gördükleri haksızlıklara itiraz etmişler. 1955’in sonlarında. Bir gecikme yok aslında ama çok seçici davranmışlar. Örgütlenme konusunda eksiklikler var. Ben de kitabın içerisinde bahsettim bundan. Armudun sapı üzümün çöpü diyerek çok seçici olmuşlar. Güç birliğine çok zaman ayırmışlar. Anadolu’da da örgütlenemeyince Menderes’in baskın seçimiyle onları yoka icra etmiş. Şimdi burada da medya çok tekelleşmiş durumda. Ses duyurma olanakları çok sınırlı ama başka bir şey daha var, Hürriyet Partisi ilk gördükleri haksızlıklara itiraz etmiş kadroların partisi. Ancak buradaki arkadaşlar çok fazla bekledi. He bir yanlış daha diye beklemişler ama düzelmeyecek bu belli ki."

Günay şöyle devam etti:

"Ben de burada bakan olmanın onurunu taşımış olan bir insanım. Yaptığım işlerle övünmek istiyorum ancak 2012 – 2014’ten sonra nereye gidildiğini gördüm ve sesimi çıkardım. Bu arkadaşlar çok bekledi. Oradan kaynaklanan bir sorgulama var ve bu devam da edecek. Onun için söylüyorum zaten. Bir fatura ödemeniz lazım. Bir özveride bulunmanız lazım. Ben geç kalındığını düşünüyorum. Bu çıkışların üzerine bir de pandemi süreci başladı. İnsanlarla iletişimi sınırlı olunduğu kaygısını taşıyorum. Ben yine tekrarlıyorum, bu hukuk devleti arayışını böyle dört – beş partiye bölünerek devam ettirmek, temsil etmek bana çok doğru gelmiyor.”

"AK PARTİ DEVLETLEŞTİ"

Günay, AK Parti'nin ilk yıllarını ve günümüzdeki durumunu karşılaştırarak şunları söyledi:

"2007-2008'lerde iktidarın çevresine yaklaşamayacak olan bir takım çevreler şu anda iktidarın ortakları hale geldi.  AK Parti bir siyasi parti olmaktan çıktı, devletleşti."

"Anadolu insanı, devletle baş edemeyeceğini biliyor. Eğer devleti temsil eden güçten şikayetçiyse, ilk fırsatta onun dersini veriyor. Bu hep böyle oldu. Şimdi yine öyle olacak" şeklinde konuşan Günay, şu anki iktidarın ülke yönetiminde din kavramını öne çıkarmasının doğru olmadığını ve bu anlayıştan uzak durulması gerektiğine ithafta bulundu:

"Dini bugün siyasette öne çıkaranlar, katiyen inanç sahibi değiller, istismarcılar. Benim kadar inanç sahibi olmadıklarına inanıyorum."

AK Parti oylarının neden erimeye başladığına yönelik yorumlarda bulunan Günay, 'Kararsızlar'ın artık bir iktidarın seçmeni olmadığını ise şu sözlerle dile getirdi:

"Bu kadar güçlü ve baskıcı bir dönemde Kararsızlar artık iktidarın potansiyel seçmeni değildir. İktidarda oyunu vermiş ama bugün artık vermeyeceğini söyleyenlerdir. Onları büyük ölçüde muhalefete yazmak lazım."

HAKEMLİK YAPABİLECEK BİR CUMHURBAŞKANI ADAYINA İHTİYAÇ VAR

Elif Çakır’ın daha önceki programlarda Meral Akşener’in kurulacak her hangi bir ittifak için engel oluşturmayacağını dile getirmesini hatırlatmasıyla Günay, muhalefet liderlerine çok önemli öneri ve çağrılarda bulundu. Cumhurbaşkanlığı adayının nasıl biri olması gerektiğini de anlatan Günay, şöyle konuştu:

“Meral Hanım’ın da Kemal Bey’in de süreci okumak konusunda geçmiş tecrübelerden ders çıkararak daha olgun ve daha akılcı bir yöne ilerlediklerini düşünüyor ve temenni de ediyorum bir ölçüde. İki mesele var önümüzde, önceden bir milletvekili seçimi yapılıyordu ve parlamentoda çoğunluğu ele geçiren iktidar oluyordu. Şimdi, parlamentoda çoğunluğu almak ve hem de cumhurbaşkanlığını almak gibi ikili hedef var. Bunlardan birini alır diğerini almazsanız kaos çıkar Türkiye’de. Yönetim krizi çıkabilir. Çünkü anayasaya göre cumhurbaşkanı çok belirleyici. Söylediklerinizden de yola çıkarak özellikle cumhurbaşkanı seçimlerinde çok önem taşıdığını düşünüyorum. 

Cumhurbaşkanı adayı bir partiyi çağrıştırmamalı, demokrasiyi çağrıştırmalı. Siyaseti bilmeli ama bir siyasi parti sözcüsü olmamalı. Toplumun her kesimi, 'bu insan kimsenin hukukuna dokunmaz, burada hakemlik yapar' diyebileceği bir Türkiye Cumhuriyeti ortaya koyulmalı. Türkiye, böyle bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı bulabilir.

2021 Türkiye’si bence bu ismi bulabilir. Siyaseti bilecek, siyasal dilden konuşmayı bilecek ancak siyasi parti sözcülüğünü ya da geçmiş siyasi parti kamplaşmalarını hatırlatmayacak. Bütün toplum buna güven duyacak. Bunun aşağısında da oyları dağıtmayacak, toplayacak bir model kurulmalı."

"SÖZ KONUSU DEMOKRASİ İSE GERİSİ TEFERRUATTIR"

Kurulacak ittifak süreci ile ilgili konuşan Günay, İYİ Parti’nin kendisine benzeyen partilerle bir araya gelmesinin doğru bir hamle olacağını söyledi ve şunları ekledi: 

“1-2 yıl içerisinde seçime gideceğiz. Ancak hangi seçim sistemine gidileceğini biliyor muyuz? Hayır. Ben iktidarın mahfillerinde derin bir seçim sistemi arayışı yapıldığını tahmin ediyorum. Muhalefeti derin bir çıkmaza sokacak kendilerini rahatlatacak bir formül arıyorlar. Öyle bir seçim sistemi gelebilir ki, bu parçalı yapıya büyük zarar verebilir. Olabileceği kadar birlik olmakta fayda var. Ben CHP ile İYİ Parti bir araya gelsin demiyorum. CHP ile İYİ Parti bir ittifakta yan yana dursun tamam ama İYİ Parti kendisine benzeyen diğer partilerle bir araya gelsin.

Geçmişteki siyaset anlayışı değişti. Şu partinin önünde durursam başbakan olurum düşüncesi artık geçti. Böyle lükslerimiz yok. Türkiye artık bunun çok ötesinde bir yerde. Demokrasi, hukuk devleti devam edecek mi? Tekrar seçim olacak mı? Türkiye’de özgür basın olacak mı? Türkiye’de yazı yazıp kitap çıkarabilecek miyiz? Önümüzdeki seçim bununla ilgili önemli bir kritik eşik. Bu eşikte de hepimizin bir ölçüde bir adım geri çekilmeyi içimize sindirmemiz gerekiyor. Veya birilerini öne çıkarmayı içimize sindirmemiz gerekiyor. Söz konusu vatansa gerisi teferruattır diye bir söylemi vardır ya milliyetçi çevrelerin, bugün demokratların da ‘söz konusu demokrasi ise gerisi teferruattır’ gibi bir söyleme ihtiyacı var."

"PEKER İKTİDARA SIRTINI DAYAYIP SAĞA SOLA TEHDİT SAVURMUŞTU"

Sedat Peker'in yayınladığı videolar ile ilgili Günay bu duruma çok şaşırmadığın, daha öncede Peker'in tehditlerine iktidarın suskun kaldığını şu sözlerle belirtti:

Türkiye'nin 1995'ini hatırlayarak düşünüyorum. Hakikaten oraya bir yere geldik. Bir arabanın içinde bir polis müdürü, bir Milletvekili, bir mafya liderinin yakalandığı Susurluk vakasına geldik. Çok daha büyük boyutlara, gemilere, uçaklara, marinalara dolmuş vaziyette aynı birliktelik var. AK Parti gibi büyük umutlarla başlayan bir hareketin kendisinin geldiği yer açısından ve Türkiye'yi getirdiği yer açısından çok büyük talihsizlik. Çok üzüntü duyuyorum"

Günay şöyle devam etti:

"(Sedat Peker'in videoları) İzlemeye gerek yok ki. Bugün İçişleri Bakanlığı'na ağır şeyler söylemesi çok vahim ama ondan önce iktidara sırtını yaslayıp da etrafa tehdit savurması da çok vahimdi. Orada da suskun kaldılar. Ben o günlerde Cumhurbaşkanlığı'nın eline geçecek biçimde bazı mecralara 'bu nasıl olabilir? Böyle kişiler iktidar sırtında bu tür şeyleri toplumun bir yarısına nasıl söyleyebilirler?' diye feveranımı o konuda da söyledim. Bugün bu açıklamalar yapıldığı zaman 'neler varmış Türkiye'de' diye hayretle karşılıyorsak, ben bu karşılayanlara şaşarım.”

KARAR