Ertuğrul Özkök yazdı… NATO zirvesi tutanakları… Hakan Fidan’ın teklifi havayı değiştirdi

HAKAN FİDAN’IN BULDUĞU ÇÖZÜM FORMÜLÜ ŞUDUR

Ertuğrul Özkök yazdı… NATO zirvesi tutanakları… Hakan Fidan’ın teklifi havayı değiştirdi


Ertuğrul Özkök yazdı… NATO zirvesi tutanakları… Hakan Fidan’ın teklifi havayı değiştirdi

Ertuğrul Özkök yazdı
Gazeteci Yazar Ertuğrul Özkök’ün Tansu’ya Mektupları devam ediyor. 

Ertuğrul Özkök, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın katıldığı NATO Liderler Zirvesi’ndeki toplantının perde arkasını yazdı. 

Madrid zirvesinin üzerinden 11 gün geçti.

O nedenle bu bayram gününde bu okuyacaklarınız için “Çok gecikmiş bir yazı” diyebilirsiniz.

Öyle olabilir ama içinde öyle bilgiler var ki, 10 gün gecikmeyle yazılmış olsa bile yine de yepyeni…

Ayrıca çok önemli…

Çünkü Madrid’deki NATO Zirvesi, Türkiye’nin Batı dünyasından çıkabileceği bir yola girme riski bile olan bir toplantıydı.

Daha doğrusu kurtaracak bir formül bulundu…

O formül neydi ve kim buldu?

İşte bu yazıda o “hikayenin perde arkasını” okuyacaksınız…

GAZETECİ KAYNAĞINI AÇIKLAMAZ AMA BEN AÇIKLAYACAĞIM

Bu yazının başlığını, “Türkiye’nin Batı dünyasında kalmasını sağlayan formülü kim buldu? Kimdi o gizli kahraman” da koyabilirdim ve hiç de haksız olmazdım.

Söyleyeyim.

“Toplantıyı izleyen birinden…”

Gazeteci haber kaynağını vermez ama bana bu bilgiyi aktaran kişiyi de açıklayacağım.

Onu öğrenmek için de yazının sonuna gelmeniz gerekecek.

Şimdi o günden 24 saat öncesine dönelim.

O KRİTİK ÜÇLÜ TOPLANTIYA GİRERKEN ÇEKİLEN FOTOĞRAF

NATO tarihindeki en kritik zirvelerden biri başlamıştır.

Konu Rusya’nın saldırganlığına karşı Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya alınmasıdır.

O gün dünyanın en büyük haber ajanslarından biri olan Reuters bütün dünyaya gördüğünüz bu fotoğrafı geçer.

Fotoğrafta en solda NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’i görmekteyiz.

Onun önünde Cumhurbaşkanı Erdoğan, solunda Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, onun yanında da Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın var.

MASADA KADIN BAŞBAKAN VAR ÜSLUP NASIL OLMALI

Biraz sonra Türkiye, İsveç ve Finlandiya arasındaki üçlü müzakereler başlayacak.

Erdoğan’ın karşısında ise iki devlet yöneticisi var.

Biri Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinisto; öteki İsveç Başbakanı 

Üçlü görüşmenin davet sahibi NATO Genel Sekreteri’dir.

Masada bir kadın başbakan da bulunmaktadır ve bu da konuşmaların üslubunu etkileyebilecek bir şeydir…

Ancak daha nezaket konuşmaları biter bitmez Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ağzından öyle bir cümle çıkacaktır ki, diplomaside dilinde pozitif ayrımcılığa yer olmayacağı anlaşılacaktır. 

ERDOĞAN ÖYLE BİR ŞEY DİYOR Kİ

İlk sözü Erdoğan alır ve aynen şunu der: 

Tabii salonda buz gibi bir hava eser.

Sanki toplantı başlamadan bitmiştir.  

TÜRK HEYETİ DE BU SÖZLERDEN ŞAŞKINDIR

Oysa Türk heyetinin teknik üyeleri, bu toplantıdan önce yapılan ön görüşmelerden çok memnun ayrılmışlardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu çıkışı onlar için de şaşırtıcı olmuştur.

Bunun anlamı da açıktır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasal liderliği bu ön görüşmeden tatmin olmamıştır.

Erdoğan kesin kararlıdır.

İki ülke PKK, YPG ve FETÖ’ye desteğini kesmedikçe, bu üç örgütü terörist ilan edip, elemanlarını sınır dışı etmedikçe Türkiye NATO’ya girmelerini veto edecektir.

KUZEYLİ LİDER SÖZ ALIYOR VE İLGİNÇ BİR TEZ GETİRİYOR

Kuzeyli liderler Erdoğan’ın bu çok sert tavrından rahatsız olmuşlardır.

Hangisi olduğunu tespit edemedim ama, içerden gelen sağlam bilgiye göre bu iki liderden biri şunları söylüyor:

Hiç de haksız olmayan bir tezdir bu…

BİZ SİZE DEĞİL, SİZ BİZE UYACAKSINIZ

Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın buna cevabı da baştaki sözleri gibi serttir:

“NATO üyeliği sizin doğal hakkınız değil, bizim size tanıyacağımız bir imtiyazdır. O nedenle kuralları siz koyamazsınız…”

Arkasından da son cümlesi gelir:

Baştaki soğuk hava yavaş yavaş donmaya doğru gitmektedir.

Çünkü iki ülke de PKK, YPG ve FETÖ’yü terör örgütü olarak tanıma niyetinde değildir.

KAHVE MOLASI İMDADA YETİŞİYOR

İmdatlarına kahve arası molası koşar.

Böyle uluslararası toplantılarda iş çıkmaza girerse, en iyi ve pratik yol bir kahve molası vermektir.

Bunu da kimden öğreniyoruz?

Finlandiya Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto’nun geçen hafta Reuters’a verdiği mülakattan…

SALONDA ERDOĞAN’IN ARKASINDA OTURAN BİRİ DEVREYE GİRİYOR

İşte bu kahve molasında, o ana kadar sessiz kalan bir Türk yetkili devreye girecektir.

Bu yetkili, toplantıya girerken Reuters’ın geçtiği ilk fotoğrafta olmayan bir kişidir.

Ama arka sırada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hemen arkasında oturmaktadır.

Yanında oturan kişi de İbahim Kalın’dır. 

Bu kişi MİT Müsteşarı Hakan Fidan’dır…

HAKAN FİDAN’IN BULDUĞU ÇÖZÜM FORMÜLÜ ŞUDUR

Kahve molasında gayriresmi sohbetler yapılırken o söze girer ve şunu söyler:

O zaman çözüm ne?

İşte bu noktada Hakan Fidan şu çözümü önerir:

“İsveç ve Norveç adı geçen bu örgütlere “Terör örgütü” demesin, ama bunlara hiçbir yardım sağlamayacağı konusunda güvence versin ve bu anlaşma metnine girsin.”

Çözüm bulunmuştur. 

Bu ifade aynen böyle memorandum metnine girer.

Türkiye bu sonuçtan memnundur.

Çünkü bu iki örgütün adı ilk defa uluslararası bir metine girmiştir.

Ayrıca bu çözüm, Türkiye’nin Batı’dan tamamen kopmasına kadar  gidebilecek bir yolu kapamıştır.

Zirve sonrası memnun olmayan tek NATO üyesi ise muhtemelen ABD’ydi.

Çünkü Fethullah Gülen hala Pensilvanya’da oturuyordu ve ABD’nin bunu izah etmesi de giderek güçleşiyordu.

BU İSTİHBARATI KİMDEN ALDIM AÇIKLIYORUM

Bu müzakere Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da şahsi diplomasisinin nasıl etkili olduğunu açıkça gösteriyordu.

Gelelim son soruya…

O gün toplantıda yaşanan ve perde arkasında kalan bu istihbaratı nereden aldım?

Açık bir kaynaktan.

Merkezi Londra’da olan “Middle East Eye” adlı bir haber sitesi var.

AKP’ye yakın gibi görünen ama iyi bilgiler alan bir gazeteci.

Madrid Zirvesini bu internet sitesi adına izlemiş.

Ve bu bilgileri 4 Temmuz 2022 günü çalıştığı haber sitesinde yazdı.

Herhalde bayram rehavetinden olmalı ki, hiçbir gazeteci bunu fark etmedi. 

HAKAN FİDAN BİR BAŞKA HAYATİ KONUDA DA FORMÜL BULAMAZ MI

Tabii ben de şunu düşünüyorum.

Bu yetenekte bir insan Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerde hem bölgenin, hem iki ülkenin yararına olacak pratik bir çözümü bulamaz mı…

Ben bulabilir diyorum.

Tabii bir şartı var. Siyasi liderlik de bunu isterse…

Ertuğrul Özkök
Odatv.com