Esad ve Rusya’nın İdlib’de üç aşamalı stratejisi
KRİTİK SORU: KUZEYE GENİŞLEME NEREDE DURACAK?
Sedat Ergin
Esad ve Rusya’nın İdlib’de üç aşamalı stratejisi
Bugünkü yazımıza eşlik eden haritayı geçen aralık ayından bu yana gazetedeki grafiker arkadaşımız Faruk Kutlu ile birlikte -ucu açık bir şekilde- oluşturmaktayız. Haritadaki farklı renklendirmeler Esad rejiminin İdlib vilayetinde güneyden kuzeye doğru silahlı muhalefet karşısındaki alan kazanımlarını göstermeyi amaçlıyor.
Kırmızı üzerinde ay-yıldızlı küçük daireler Türk Silahlı Kuvvetleri’nin İdlib’deki gözlem noktaları.
İdlib’in en güneyinde ‘yeşil zemin üzerinde beyaz çizgilerle taralı’ alan, geçen ağustos ayı sonunda rejimin Rus savaş uçaklarının desteğiyle muhaliflerden geri aldığı bölgeyi gösteriyor. Rejim, böylelikle ülkenin ikinci büyük şehri ve ekonomik merkezi Halep’i başkent Şam’a bağlayan M-5 otoyolunun İdlib içinde en güneydeki bir kesitini kontrolü altına alabilmiştir.
M-5 üzerindeki Han Şeyhun kasabasının rejime geçtiği bu harekâtın önemli bir sonucu TSK’nın İdlib’in en güneyinde Morik’te bulunan (9) numaralı gözlem noktasının artık Esad ordusunun kontrolündeki toprakların içinde kalmasıydı.
Bu harekât sırasında yaşanan bir gelişme, 19 Ağustos 2019 tarihinde bir Türk askeri konvoyunun İdlib’de bir Rus savaş uçağı tarafından hedef alınmasının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Rusya lideri Vladimir Putin’i araması ve aldığı davet üzerine 27 Ağustos’ta Moskova’ya günübirlik bir ziyaret yaparak İdlib’deki durumu görüşmesiydi. Rusya, bu temasın ertesinde 30 Ağustos’ta İdlib’de ateşkes ilan etti. Mayıs ayından ağustos sonuna kadar süren bu harekâtta 400 bin kişi güneyden kuzeye göç etmiştir.
ARALIK SONUNDA İKİNCİ GENİŞLEME
Göreceli bir ateşkes döneminden sonra aralık ayına girildiğinde ateşkes bir kez daha yürürlükten kalktı. Esad ordusu, özellikle aralık ayının ikinci yarısında Rus savaş uçaklarının yakın desteğiyle sahada yaptığı hamle ile haritada ‘beyaz üzerine mavi çizgilerle’ taradığımız alanı ele geçirdi. Böylelikle, hem batıya hem de kuzeye doğru yeni toprak kazanımları elde etti.
İkinci harekâtın Türkiye açısından önemli bir sonucu bu kez TSK’nın Surman’daki (8) numaralı gözlem noktasının 22 Aralık tarihinde rejim bölgesi içinde kalması oldu.
Esad ordusu-Rusya ikilisi, bu harekâtta M-5 üzerindeki Maarat el Numan kentine doğudan 7 kilometre kadar yaklaştı. Sonrasında hava bombardımanı Maarat el Numan ve daha kuzeyindeki Serakib üzerinde yoğunlaştı. İç savaş öncesi 150 bin kişinin yaşadığı Maarat el Numan, yeni yıla girilirken nüfusunun neredeyse tümü bombardıman nedeniyle terk ettiği için boş sokakları ile bir hayalet kente dönüşmüştü.
ÜÇÜNCÜ DALGA ÖNCEKİ GÜN SONUÇLANDI
Rejimin bu hat üzerindeki askeri baskısını sürdürmesi kuzeye doğru yeni göç dalgalarına yol açarken Putin’in 8 Ocak’ta İstanbul’a yaptığı ziyaret sırasında Erdoğan ile görüşmesinden bir kez daha ‘İdlib’de sükûnetin sağlanması’ mutabakatı çıktı. 11 Ocak Cumartesi gününü 12 Ocak Pazar’a bağlayan gece yarısı İdlib’de yeni bir ateşkes uygulamaya kondu.
Putin’in ateşkes taahhüdü 72 saat sürdü ve 15 Ocak’ta Rus ve Suriye savaş uçakları yeniden bombardımana başladı. Esad ordusu, geçen iki hafta boyunca yoğun bir şekilde süren bu bombardımanın desteği altında geçen hafta sonunda temposunu yükselttiği kara harekâtıyla birlikte sahada önemli kazanımlar elde etti. Maarat el Numan kenti üç taraftan kuşatma altına alınırken, silahlı muhalif gruplara tek bir çıkış kapısı bırakıldı. Muhalif grupların önceki akşam şehirden çekilmesiyle birlikte Maarat el Numan tam sekiz yıl sonra yeniden rejimin egemenlik alanına girmiş oldu.
Haritada ‘kırmızı zemin üzerinde beyaz çizgilerle’ taralı olan bölge rejimin son harekâtta kazandığı alanı gösteriyor. Rejim bölgesi hem kuzeye, hem de batıya doğru biraz daha genişlemiştir. Bu gelişmenin yine Türkiye açısından sahada yarattığı bir sorun var. TSK’nın Maar Hitat’ta geçen ağustos ayında deklare etmeden tesis ettiği ‘mevzi bölgesi’ (haritada 13 numaralı) büyük ölçüde Esad ordusu tarafından çevrelenmiştir.
KRİTİK SORU: KUZEYE GENİŞLEME NEREDE DURACAK?
Göstermeye çalıştığımız gibi, rejim Rusya’nın aktif askeri desteğiyle geçen ağustos ayından bu yana üç dalga halinde İdlib’in güney bölgesinde hem batıya hem de kuzeye doğru genişlemesini kademe kademe sürdürmüştür. Bu kazanımların, Esad rejimi ile Rusya’nın birlikte planlayıp eşgüdüm içinde icra ettikleri, her adımı önceden tasarlanmış kapsamlı bir ortak askeri strateji sonucu elde edildiği hususunda şüphe olmamalıdır.
M-5 karayolu Halep’ten İdlib’e girdiği noktadan en güneyde Morik’e kadar uzanan kuş uçuşu yaklaşık 105 kilometre yol kat ediyor. Bu yolun yaklaşık 65 kilometrelik bölümü artık yeniden rejimin denetimindedir.
Bundan sonrasını tahmin etmek için strateji uzmanı olmaya gerek yoktur. Rusya-Esad ikilisinin bir sonraki hedefi Serakib’dir. Bu yerleşimin önemi Halep’i otoyoluyla Akdeniz’deki Lazkiye’ye bağlayan M-4 ve güneyde Şam’a uzanan M-5 arterlerinin kavşak noktasında olmasıdır.
Ardından M-5 üzerinde Serakib’den kuzeye, Halep’e kadar uzanan 40 kilometrelik yolun muhalefetten alınması muhtemelen bu stratejiyi tamamlayan bir sonraki adım olacaktır. Batıda M-4 otoyolu üzerinde Lazkiye’ye açılan kapı konumundaki Cisr eş Şuğur kasabası önümüzdeki dönemin bir diğer stratejik hedefidir.
Esad rejimi, bu şekilde M-4 ve M-5 otoyollarının kontrolünü alabildiği takdirde Halep’in hem Akdeniz’e çıkışını sağlayacak, hem de başkent Şam’a bağlamış olacaktır. Bu hattın kuzeyinde ne olacağı, daha doğrusu rejimin kuzeye doğru nerede duracağı, 2020 yılının Suriye’deki en önemli sorularından biridir.
Bu sorunun yanıtı rejim kuzeye doğru geldikçe büyümekte olan göç dalgasını bütün sıcaklığıyla üzerinde hisseden Türkiye’yi de çok yakından ilgilendirmektedir.
HÜRRİYET