Evden ve aileden uzak kalmak psikolojik baskı yaratıyor

Sağlık çalışanları negatif uyaranlara karşı teflon gibi olmalı

Evden ve aileden uzak kalmak psikolojik baskı yaratıyor




Türkiye Koronavirüs Covid – 19 salgınına karşı önlemler almaya çalışırken kuşkusuz en ağır yükü sağlık çalışanları üstleniyor. Toplum salgına televizyon ile dolaylı olarak maruz kalırken sağlık çalışanları günlerinin 24 saatini hastalıkla geçiriyor ve direkt olarak hem psikolojik hem de fizyolojik olarak etkisini hissediyor. Uzmanlar moral ve motivasyonlarının bozulmaması için sağlık çalışanlarına çevreden gelen negatif uyaranlara karşı teflon gibi olmalarını önerirken, salgın sonrası kendilerine terapi uygulayabileceklerini vurguluyor.

Üsküdar Üniversitesi NP Etiler Tıp Merkezi Klinik Psikolog Fizik Serkan Elçi, koronavirüs sürecinde sağlık çalışanlarının yaşadıkları travmalardan bahsederek önemli tavsiyelerde bulundu.

Salgının ne zaman geçeceğini bilemiyorlar

Belirsizliğin kaygı yarattığını vurgulayan Klinik Psikolog Serkan Elçi, “Herkes gibi sağlık çalışanları da bu salgının ne zaman ve nasıl bir iz bırakarak geçeceğine dair bilgi sahibi değil. Toplum bu hastalığa sadece televizyonu açtığında dolaylı olarak maruz kalırken, sağlık çalışanları günlerinin 24 saatini bu hastalıkla geçirerek direkt maruz kalıyor. Direkt maruziyetin açılımı hem fizyolojik hem de psikoloji maruz kalmaktır” dedi.

Eve gidememek psikolojik baskı yaratıyor

İnsanların kendini güvende hissettikleri yerde huzurlu ve rahat olabileceğini ifade eden Elçi, “En temel güvenli yer insanın evidir. Sağlık çalışanları, bu virüsü bulaştırma korkusuyla ailelerine yaklaşamıyor ve hatta evlerinde kalamıyorlar. En güvende hissettikleri yere girememek psikolojik baskı hissetmelerine neden oluyor. Bu süreçte hastalar da psikolojik olarak sağlam olamayabilir ve yersiz öfke patlamaları sergileyebilirler. Bu öfke patlamalarının kendilerine yönelik bir tutum olmadığını hatırlamaları gerekir. Bu tür çevreden gelen negatif uyaranlara karşı ‘teflon gibi olmak’ kendi moral ve motivasyonlarının bozulmasını engelleyecektir” dedi.

Meslektaşları ile dayanışma içinde olmalılar

Klinik Psikolog Serkan Elçi, sağlık çalışanlarını en iyi anlayacak kişilerin meslektaşları olacağını söyleyerek sözlerine şöyle devam etti: “Benzer kaygıları ve korkuları paylaşıyor olduklarını unutmamaları gerekir. Hiçbir insan salt kahraman değildir. Herkesin zaafları ve zayıf yönleri var. Her gün mola zamanlarında gerekli sosyal mesafe korunarak mesailerinde yaşadıkları

olayları anlatmaları, özledikleri her ne varsa dile getirmeleri, duygularını birbirlerine anlatıyor olmaları psikolojilerine katkı sağlayacaktır. Bu özellikle kendisini duygusal anlamda açmakta güçlük yaşayan sağlık çalışanları için kendilerini ifade etmelerine olanak sağlayacak. Her hastane kendi psikiyatri servisi içerisinde hizmet içi online konferanslar düzenleyebilir ve yaşamış oldukları negatif duygu ve düşüncelerini paylaşma olanağı yaratılabilir.”

Bu süreçte farklı tepkiler vermeleri normal

Hayatın geçmiş salgın dönemlerindeki gibi normale döneceğine dikkat çeken Elçi, “Sağlık çalışanlarının öncelikle mutlak bir çaresizlik olmadığını unutmamaları gerekiyor. Yakın geçmişte de sars, ebola gibi salgınlar yaşanmış ve o günlerde korkutmuştu. Bugün ise bu hastalık bizleri korkutuyor fakat hayat yine geçmişteki salgın dönemlerindeki gibi normale dönecektir. Bu süreç içerisinde endişe yaşıyor olmaları oldukça doğal ve sağlıklı. Bu endişe ile birlikte günlük davranışlarından farklı tepkiler verebilmeleri de olasıdır. Bu durumların ‘anormal bir duruma verilen normal tepkiler’ olduğunu unutmamaları gerekir. Güvenilir kaynaklardan güvenilir bilgileri süzgeçten geçirmeli ve sık sık kendilerinin, yakınlarının sağlığının yerinde olduğuna dair bilgilendiriliyor olmaları çok önemli” dedi.

Sağlık çalışanları korona travmaları yaşıyor

Klinik Psikolog Serkan Elçi, sağlık çalışanlarının koronavirüs kaynaklı travmalarından şöyle bahsetti: “İçinde bulunduğumuz süreç sadece bu hastalığı yaşayanlar, kaybı olanlar veya toplum için değil, sağlık çalışanları için de travmatiktir. İnsanları hayatta tutmaya çalışmak ve kayıplara maruz kalıyor olmak da ekstra yaşamış oldukları ikinci bir travmadır. Bu süreç bittikten sonra da biz terapistler olarak devreye giriyor olacağız fakat ne zaman bir terapiye ihtiyaçları var sorusunun yanıtın veriyor olmak önemlidir.”

Elçi sağlık çalışanlarının yaşamaları muhtemel hisleri ve davranış biçimlerini şöyle sıraladı:

- Kendilerinin rüyada, bedenlerinin dışında olduğunu veya bu olayların gerçek olmadığını hissediyorlarsa,

- Başlarından geçen olaylarla ilgili rahatsız edici anılardan kurtulmak için alkol ve benzer maddelere yönelme istekleri varsa,

- Kendilerini boşlukta, duygusuz, tepkisiz ve donmuş hissediyorlarsa,

- Ani öfke patlamaları, aşırı huzursuzluk, panik duyguları gibi aşırı tepkileri yaşıyorlarsa veya çaresizlik hissediyorlarsa,

- Ardarda aynı hareketleri yapıyor veya aynı düşünceleri takıntı halinde tekrarlıyorlarsa,

- Duygusal çökkünlük denilebilecek, enerji ve şevk kaybı, geleceğinin kalmadığına inanma ve gelecekle ilgili plan yapamama hali varsa,

- Uyku bozuklukları yaşıyorlarsa, yemek yeme ile ilgili düzende bozulmalar varsa, ani ve aşırı tedirginlik ve irkilmeler yaşıyorlarsa,

- Bu süre zarfı boyunca yukarıdakilerin birkaçı veya daha fazlasını sürekli olarak yaşıyorlarsa ve bu yaşananlar iş - okul, arkadaşlık, evlilik ilişkinizde bozulmalara yol açıyorsa,

- Hiçbir şey yaşanmamış gibi normal hayata tamamen ve rahat bir görünümle adapte olunduysa.

Klinik Psikolog Serkan Elçi, sağlık çalışanlarının bu durumlar içinde olmaları halinde mutlaka psikolog veya psikiyatrist desteğine ihtiyaç duyacaklarını söyledi.