Ey Adalet, Nerede Kaldın?

Adaleti Beklerken Kayıp Zamanlar

Ey Adalet, Nerede Kaldın?




Ey Adalet, Nerede Kaldın?

ŞEHİTLER ÖLMEZ / TÜRKİYE

Yazar Mustafa Şahin’in "Ey adalet, çok geç kaldın, nerede kaldın?" diyerek seslendiği derin haykırışı, sadece 28 yıl önceye değil, bugünün Türkiye’sine de yankılanan bir soru niteliği taşıyor. Şahin’in yazısında dile getirdiği özlem, bekleyiş ve hayal kırıklığı, bugün de toplumun pek çok kesiminde karşılık buluyor.

Adalete Olan Bekleyişin Uzun Yolu

"Çok bekledik, çok özledik" diyor yazar. Gerçekten de bir toplum olarak adaletin tecelli etmesini beklemek, bazen bir ömür sürebilecek kadar uzun bir yolculuk. Ancak beklemekten yorgun düşen bir toplumun, adalete olan inancı sarsılmaya başladığında, umutlar ve hayaller de beraberinde soluyor. Yazar, adaleti bir "füsunkâr güzel" olarak tanımlıyor ve ona olan özlemini, bir sevgiliye duyulan hasret gibi betimliyor.

Adaletin gelişini beklerken, toplumda oluşan kırılmalar, kutuplaşmalar ve insanlar arasındaki soğukluk, Şahin’in metninde açıkça görülüyor. "Birbirimize karşı katılaştık, taşlaştık" derken, adaletin eksikliğinin toplumsal bağları ne kadar zayıflattığını, insanların birbirlerine duyduğu güvenin azalmasına nasıl yol açtığını ifade ediyor.

Adaleti Beklerken Kayıp Zamanlar

Şahin’in, "Ne zamandan beri seni beklediğimizi hatırlayamaz olduk" sözleri, sadece adaletin geç gelmesinin değil, aynı zamanda geçen zaman içinde nelerin kaybedildiğinin de bir ifadesi. Zaman geçtikçe, insanlar arasındaki dayanışma, anlayış ve umut yerini yorgunluğa, yılgınlığa bırakıyor. Şahin, adaleti beklerken insanların nasıl özlerinden uzaklaştıklarını, nasıl "cansız, heyecansız, coşkusuz, ritimsiz" bir hale geldiklerini acı bir dille anlatıyor.

"Konuşur, konuştukça derdimizi büyütür, daha çok konuşmak için daha çok konuşurduk" derken, bir zamanlar büyük ideallere sahip olan insanların bugün nasıl küçük hesaplar peşine düştüklerini görüyoruz. Adaletin gecikmesi, insanların büyük düşler kurmasını engellemiş, onları dar bir koridora sıkıştırmış.

Kayıp Umutlar ve Yitik Hayaller

Şahin’in metni, sadece bir adalet arayışı değil, aynı zamanda kaybedilen umutlar ve yitirilen hayallerin de bir ağıtı. "Özlemimiz bugün vardığımız yer değildi" diyerek, bugünkü durumun hayal edilen adaletli bir dünyadan ne kadar uzak olduğunu ifade ediyor. Bir zamanlar "kuzunun kurtla gezindiği bir ova" hayali kuran insanların, bugün dar bir koridorda sıkışıp kaldığını dile getiriyor.

Adaletin gecikmesi sadece hukuki bir mesele değil; aynı zamanda toplumsal huzurun, barışın ve insanların birbirlerine duydukları güvenin de azalmasına neden oluyor. Şahin’in metni, bu adalet eksikliğinin ne kadar derin bir yaraya dönüştüğünü bizlere hatırlatıyor.

Son Söz: Adalet Gelir mi?

"Ey adalet, nerde kaldın?" diye sormak, aslında sadece bir sitem değil, aynı zamanda bir çağrıdır. Yazar, adaletin ne zaman geleceğini bilmediğini, ancak onu beklemekten de vazgeçmeyeceğini belirtiyor. Toplum olarak hepimizin içinde bulunduğu bu bekleyiş, belki de adaleti daha güçlü bir şekilde talep etmemiz gerektiğinin bir işareti.

Mustafa Şahin’in kaleminden dökülen bu derin özlem, hepimizin yüreğinde bir yerlere dokunuyor. Çünkü adalet, sadece mahkeme salonlarında değil, hayatın her alanında, her bireyin ihtiyaç duyduğu bir kavramdır. Şahin’in dediği gibi, "Geleceksen gel gayrı." Adalet, gecikse bile gelmeli; çünkü onsuz bir toplumda umutların, hayallerin ve insan ilişkilerinin canlı kalması mümkün değil.

www.sehitlerolmez.com

Kaynak:

(Ülke Dergisi,28 Temmuz,1996)