Fatih Altaylı'dan Ahmet Hakan'a: At yalanı sevsinler inananı

Ahmet Hakan'ın paylaştığı hurriyet.com.tr rakamlarına Fatih Altaylı'dan tepki: Uydur uydur uydurabildiğin kadar.

Fatih Altaylı'dan Ahmet Hakan'a: At yalanı sevsinler inananı


Ahmet Hakan'ın paylaştığı hurriyet.com.tr rakamlarına Fatih Altaylı'dan tepki: Uydur uydur uydurabildiğin kadar.

DUVAR – Hürriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan ile Habertürk yazarı Fatih Altaylı arasında bir süredir devam eden tiraj ve reyting tartışmasında bugün yeni iddialar geldi.

Ahmet Hakan, dün kaleme aldığı “Dijitalde de öncüyüz: İşte süper rakamlar” başlıklı yazısında, Hürriyet’in haber siteleri arasında da lider olduğunu iddia etti. Hakan yazısında, “Aylık ortalama 96 milyon ziyaretçi ile Türkiye’nin en çok ziyaret edilen haber sitesiyiz. ‘hurriyet.com.tr’, son aylarda… Ortalama 324 milyon oturum ile tarihi zirveyi yakaladı. Şu rakamları da vereyim: ‘hurriyet.com.tr’de… Ayda 1.7 milyar sayfa görüntüleniyor. Geçen yılın son aylarına göre tam yüzde 70’lik bir büyüme demek bu. ‘hurriyet.com.tr’de… Ortalama video izlenme rakamları da hayli yüksek. Aylık ortalama video izlenme sayımız 50 milyon ve üzeri” dedi.

ALTAYLI: ACI OLAN YALANI BU KADAR FÜTURSUZCA SÖYLEMESİ

Ahmet Hakan’ın yazısına bugün Habertürk yazarı Fatih Altaylı yanıt verdi. Altaylı, “Hiç utanma da kalmamış” başlıklı yazısında şunları yazdı:

“Aslında bu konuda yazmak pek istemiyorum. Ama önemli. Okur açısından önemli. Bir gazeteci, bir gazetenin başındaki kişi bu kadar fazla yalan söyleyebiliyorsa, o gazeteciye ve gazeteye okur güvenmemeli o yüzden yazmak zorundayım.

Söz konusu kişi, eğer kendisine hâlâ gazeteci demek mümkünse, Ahmet Hakan Coşkun. Sahne adıyla Ahmet Hakan.

Bu bey dün yine kendini methetmeye kalkışmış. Gazetesinin dijitalde de ne kadar çok okunduğunu, nasıl bir yükselişe geçtiğini anlatmış uzun uzun. Tam bir “At yalanı sevsinler inananı” durumu var.

Habertürk’ün eski okurları hatırlayacaktır muhtemelen, kağıda basılı gazete olduğumuz dönemde yıllarca yalvardım “gazetelerin tirajları uluslararası denetime tabi olsun” diye.

O dönem başta FETÖ’cü Zaman ve Hürriyet buna yanaşmadı. Tabii aslında diğerleri de. Denetimsiz, palavra satış rakamları ile reklamvereni kandırdılar, hâlâ da kandırıyorlar.

Dijitalde ise bir denetim ve bir ölçüm vardı. Global bir organizasyon olan IAB’nin Türkiye ayağı internet gazetelerinin verilerini ölçümlüyor ve Deloitte da bunu denetliyordu. Tekil kullanıcılar ayrıştırılıyor, kaç gerçek kişinin siteyi ziyaret ettiği belirleniyor, robot trafiği belirlenip ölçüm dışına çıkarılıyor ve doğru veriler elde ediliyordu.

Hürriyet gazetesi Türkiye’deki tüm doğru düzgün internet sitelerinin paydaşı olduğu bu denetimden Nisan 2018 itibarıyla kaçtı. Yani Hürriyet’in gerçek verilerini artık kimse denetlemiyor.

Uydur uydur uydurabildiğin kadar. Gerçekten okunan, gerçekten izlenen ve kendine güvenen bir gazetenin bu denetimden kaçması pek akıllıca olmasa gerek. Tabii Ahmet Hakan gibi “bilgi” sorunu olan birisi söz konusu olunca okuru ahmak yerine koyup, böyle şeyler yazmak serbest.

Yalanının yakalanması ise umurunda bile değil. Ama yazdıkları bir yandan da itiraf niteliğinde. Hürriyet’in tepe takla battığı çukurda debelenmesi pek de umurumda değil. Burada acı olan ise bir gazetenin tepesine oturtulmuş birinin bu kadar açık bir yalanı bu kadar fütursuzca söyleyebiliyor olması.”

TARTIŞMA NASIL BAŞLAMIŞTI?

Demirören Medya grubu bünyesindeki Hürriyet, Milliyet ve Posta gazetelerinin yayına artık sadece internet üzerinden devam edeceğine dair iddialar gündeme geldiğinde Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan sosyal medya hesabından bir yalanlama mesajı paylaşmıştı. Hakan, daha sonra köşesinde de, “Hürriyet yükseldikçe yalancılar azıyor” başlıklı bir yazı kaleme almış, “Hürriyet asla vazgeçmeyecek… Hürriyet hep büyüyecek… Hürriyet hep sağduyunun sesi olacak… Hürriyet hep her tarafa seslenmeye devam edecek. Size de hep avucunuzu yalamak düşecek” demişti.

Fatih Altaylı ise Ahmet Hakan’ın yazısına gönderme yaparak, “Hürriyet’i kıskanan var mı emin değilim. Uçurumdan aşağı yuvarlanan birine bakıp ‘Ay keşke onun yerinde ben olsaydım. Çok kıskandım vallahi’ diyen pek olmaz. Böyle biri varsa da onun ruh sağlığı pek yerinde olmaz” ifadelerini kullanmıştı.

DUVAR