Fethullah Gülen’in Ölümü ve Türk-Amerikan İlişkilerine Etkisi: Kritik Bir Dönüm Noktası mı?

Gülen’in Ölümü: Diplomatik Bir Sorunun Ortadan Kalkışı mı?

Fethullah Gülen’in Ölümü ve Türk-Amerikan İlişkilerine Etkisi: Kritik Bir Dönüm Noktası mı?




Fethullah Gülen’in Ölümü ve Türk-Amerikan İlişkilerine Etkisi: Kritik Bir Dönüm Noktası mı?

YEREL GÜNDEM / TÜRKİYE

Geçtiğimiz hafta, Fethullah Gülen'in ABD'de hayatını kaybettiği haberi, Türkiye'de gündemi bir anda değiştirdi. Gülen, 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin sorumlusu olarak suçlanmış ve bu olay, Türkiye-ABD ilişkilerinde derin bir gerilim kaynağı haline gelmişti. Şimdi, Gülen'in ölümüyle birlikte Washington-Ankara hattında ne gibi değişikliklerin olabileceği tartışılıyor.

Gülen’in Ölümü: Diplomatik Bir Sorunun Ortadan Kalkışı mı?

Gülen'in ölümü, uzun yıllardır süren Türkiye’nin iade taleplerini ve ABD’nin buna verdiği yanıtsız tepkileri yeniden gündeme getirdi. Ankara, Gülen’in iadesi için yıllarca çaba harcamış, ancak ABD, “delil yetersizliği” gerekçesiyle bu talepleri sürekli reddetmişti. Bu durum, özellikle Fethullah Gülen’in darbe girişimindeki rolü hakkında yeterli kanıt bulunamaması nedeniyle Türk-Amerikan ilişkilerinde ciddi bir pürüz oluşturdu.

Türkiye, Gülen'in ölümünün ardından iade sürecine dair taleplerin sona ermesini bekleyebilir. Ancak uzmanlara göre, Gülen’in ölümü ABD-Türkiye ilişkilerinde köklü bir değişiklik yaratmayabilir. Düşünce kuruluşu Amerikan İlerleme Merkezi’nden Türkiye uzmanı Alan Makovsky, Gülen’in ölümüyle birlikte, ilişkilerde önemli bir sorunun ortadan kalktığını belirtse de asıl sorunların, özellikle S-400 savunma sistemleri ve ABD’nin YPG’ye desteği gibi daha büyük meseleler olduğunu vurguluyor.

ABD’nin Gülen’e Bakışı: Siyasi mi, Eğitim Girişimi mi?

ABD’de, Fethullah Gülen ve hareketi genellikle dini ve eğitimle ilgili bir hareket olarak görülüyor. Eski Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Richard Outzen, ABD’nin Gülen’i bir terör örgütü lideri olarak görmediğini, aksine toplumsal bir hareketin lideri olarak değerlendirdiğini ifade ediyor. Bu farklı bakış açıları, iki ülke arasında kapanması zor bir uçurum yaratmış durumda.

ABD hükümeti, Gülen’in ölümüne dair sorulara yanıt vermezken, birçok analist Gülen’in ardından ABD-Türkiye ilişkilerinde radikal bir değişiklik beklemiyor. Carnegie Vakfı kıdemli araştırmacısı Alper Coşkun, zaten ilişkilerin olumlu bir yönde ilerlediğini ve Gülen’in ölümünün bu ivmeyi hızlandırabileceğini, ancak belirleyici bir faktör olmadığını ifade ediyor.

Gülen’in Ölümü Sonrası: Hareketin Geleceği

Gülen’in ölümü, Hizmet hareketinin geleceğiyle ilgili pek çok soruyu da gündeme getirdi. Gülen’in ölümü sonrası, hareketin başına kimin geçeceği ve liderliğin nasıl şekilleneceği tartışılıyor. Washington'daki düşünce kuruluşlarından Carnegie Vakfı'ndan Aslı Aydıntaşbaş, hareketin artık daha parçalı bir yapıya bürüneceğini ve yurtdışında varlığını sürdürmeye çalışacağını belirtiyor.

Analistlerin çoğu, hareketin lideri olmadan siyasi etkisini kaybedeceğini ve merkezi olmayan bir ağ olarak devam edeceğini düşünüyor. Gülen’in yerine geçecek kişinin liderliği sürdürebilecek yetkinlikte olup olmadığı merak konusu. Outzen, hareketin bir stratejik vizyon kaybı yaşayacağını ve Washington'da güçlü bir siyasi etkiye sahip olamayacağını öne sürüyor.

Türk Hükümetinin Tavrı: Mücadele Devam Edecek mi?

Türkiye, uzun yıllardır Gülen’in iadesi ve Gülen destekçilerinin takibi konusunda baskı uyguladı. Gülen’in ölümüne rağmen, Türk hükümetinin Gülen hareketine karşı mücadelesinin süreceği açık. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Gülen’in ölümünden sonra dahi yurtdışındaki hareket kalıntılarına karşı mücadelelerinin süreceğini belirtti. Bu, özellikle ABD ve diğer ülkelerde hareketin etkisi altındaki yapıların izlenmeye devam edeceği anlamına geliyor.

Gülen'in Halefi Kim Olacak?

Hizmet hareketinde Gülen’in ardından liderliğe kimin geçeceği, gelecekteki etkinliğini belirleyecek. Washington’daki düşünce kuruluşlarından Brookings Enstitüsü'nden Aslı Aydıntaşbaş, hareketin liderinin ölümüyle birlikte bölünmeye daha yatkın hale geleceğini ve tek bir lider etrafında toplanamayacağını öngörüyor. Bu durum, hareketin eski gücünü kaybedebileceği anlamına geliyor.

Bazı analistler, Gülen’in varlıklarının ve kurduğu yapının gelecekte ABD’de yasal savaşlara konu olabileceğini ve bu durumun yeni liderlik tartışmalarını beraberinde getirebileceğini ifade ediyor. Nick Danforth, Gülen’in halefinin kim olacağına dair belirsizliğin, ABD mahkemelerinde yürütülecek yasal bir savaşa dönüşmesi halinde çok ilginç gelişmelerin yaşanabileceğini belirtiyor.

Türkiye-ABD İlişkilerinde Yeni Bir Dönem mi?

Gülen’in ölümü, iki ülke arasındaki gerilimlerden birinin sona ermesine neden olabilir. Ancak, Türk-Amerikan ilişkilerinde asıl belirleyici unsurların, S-400 sorunu, F-16 satışları ve NATO içindeki işbirliği gibi daha büyük meseleler olacağı düşünülüyor. Bu nedenle, Gülen’in ölümü, Türkiye-ABD ilişkilerinde büyük bir dönüm noktası olmayabilir; ancak diplomatik ilişkilerde önemli bir rahatlama yaratması bekleniyor.

Sonuç olarak, Gülen’in ölümü, Türk siyasetinde ve uluslararası arenada yankılar uyandırırken, Hizmet hareketinin geleceği belirsizliğini koruyor. Türkiye, Gülen sonrası dönemde hareketin yurtdışındaki etkisiyle mücadele etmeye devam edecek gibi görünüyor. Bu, özellikle ABD-Türkiye ilişkilerinin geleceğinde önemli bir sınav olacak. Gülen’in ardından, hareketin nasıl bir yol izleyeceği ve liderlik tartışmalarının nasıl sonuçlanacağı, önümüzdeki dönemde dikkatle izlenecek bir konu olacak.

www.yerelgundem.com

KAYNAK: Dilge Timoçin / VOA