'FETÖ'nün siyasi ayağı' tartışması: İlker Başbuğ'un ifadeye çağrıldığı süreç nasıl gelişti?

Tartışma nasıl başladı?

'FETÖ'nün siyasi ayağı' tartışması: İlker Başbuğ'un ifadeye çağrıldığı süreç nasıl gelişti?


NOT: Bu haberin ilk versiyonu BBC Türkçe'de 6 Şubat 2020'de yayımlandı

Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Fethullah Gülen yapılanmasının siyasi ayağının araştırılmasına ilişkin sözleri nedeniyle altı AKP milletvekilinin suç duyurusu üzerine ifadeye çağrıldı. Ankara Başsavcılığı, "hakaret ve iftira" suçu soruşturması kapsamında Başbuğ'un ifadesinin alınması için İstanbul Anadolu Başsavcılığı'na talimat yazısı gönderdi.

İlker Başbuğ'un bir televizyon programında, "26 Haziran 2009'da askeri şahısların, askeri mahalde işlediği suçlarda dâhil özel yetkili mahkemelerde yargılanmasının önünü açan yasa teklifi getiriliyor. Bunu kim hazırladı? Tamamen FETÖ ile ilgili, bu araştırılsın" açıklamaları üzerine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan AKP'li milletvekillerine Başbuğ hakkında dava açılması talimatı vermişti.

AKP milletvekilleri Bekir Bozdağ, Mustafa Elitaş, Ahmet Aydın, Mehmet Ceylan, Ahmet Müfit Doğan ve Yahya Doğan da Şubat ayında Başbuğ hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.

Başbuğ, Erdoğan'ın Ocak ayındaki sözleri sonrası hakkındaki iddialara, yazılı açıklamayla yanıt vermişti.

Yaptığı açıklamalardan TBMM'yi ve bazı üyelerin ismen itham eden bir sonuç çıkartılmasının doğru olmayacağını belirten Başbuğ, "Televizyon programındaki konuşmamızın kapsamı Hükümet tasarısı dışında iki önerge ile yapılan düzenlemeler olup esasen bunların üzerine FETÖ gölgesi düşürmek değil gece yarısı yapılan bu düzenlemelerden FETÖ'nün istifade ettiğinin ortaya konulmasıdır" dedi.

Tartışma nasıl başladı?

İlker Başbuğ, Ergenekon davasından 26 ay tutuklu kaldıktan sonra 2 Mart 2014'te cezaevinden çıktı. Ergenekon Davası da "FETÖ kumpası" olduğu gerekçesiyle çöktü.

Başbuğ'u iktidarın hedefi haline getiren açıklaması ise 28 Ocak'ta Haber Global televizyonunda yaptığı açıklamalar oldu.

Başbuğ, 2009'da 25 Haziran'ı 26'sına bağlayan gece, askeri mahalde işlediği suçlarda dahil askeri şahısların sivil mahkemelerde yargılanmalarının yolunu açan düzenlemelere işaret ederek, arkasında Gülen hareketinin olabileceği yorumunda bulundu:

"26 Haziran 2009'da bu iki konuyu içeren kanun teklifini kim hazırladı? Ben bilmiyorum. 'Araştırsınlar' diyorum. Ben bir ipucu veriyorum. Bu kanun teklifinin FETÖ'nün emriyle, direktifiyle hazırlandığını düşünüyorum. Çünkü ikisinde de FETÖ komplolarıyla bağlantılı bir olayla karşı karşıyayız. Çok merak ederim bu kanun teklifini kim, neden, nasıl, 25'ini 26'sına bağlayan gece yarısı gündeme getirdi. Ayrıca mevcut anayasaya da aykırı. Mevcut anayasada 'askeri mahallerde askerlerin işlediği suçlar askeri mahkemelerin konusudur' der. Yasa, anayasaya aykırı olamaz. İyi niyet olduğunu düşünmüyorum. Bayağı art niyet olduğunu düşünüyorum. 26 Haziran 2009 tarihindeki kanun teklifi üzerinde durulmasını, bir düşünce olarak burada söylüyorum. Sonuç ne olur bilmem."

İlker Başbuğ

AKP nasıl karar aldı?

Başbuğ'un bu açıklamalarından yaklaşık bir hafta sonra Erdoğan başkanlığında toplanan AKP MYK'da Başbuğ'un açıklamaları gündem oldu.

AKP MYK'da Başbuğ'un sözleriyle doğrudan partilerini ve parlamentoyu hedef aldığı değerlendirmesi yapıldı ve toplantı sonrasında parti sözcüsü Ömer Çelik, Başbuğ hakkında partili milletvekillerinin suç duyurusunda bulunacağını açıkladı.

Ancak tartışma burada bitmediği gibi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, çarşamba günü partisinin grup toplantısında, Başbuğ'un eleştirdiği 2009'da askerlerin ağır ceza mahkemelerinde yargılamalarının yolunu açan düzenlemeyi, "Darbelere zemin hazırlayan, hukukun işlemesinin önüne geçen, ülkemizi uluslararası platformlarda sürekli eleştiri konusu yapan yanlış bir uygulamanın düzeltilmesidir" diye savundu.

Recep Tayyip Erdoğan
Erdoğan: Parlamentonun hukuku boru ile sindirilemez

Yasanın, o dönem CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun grup başkanvekili olduğu CHP'nin de desteğiyle Meclis'ten geçtiğini belirten Erdoğan, Başbuğ'u, Genelkurmay başkanlığı döneminde "lav silahı" ile düzenlediği basın toplantısına göndermede bulunarak sert sözlerle eleştirdi:

"Bu boru göstermeye benzemez, parlamentonun hukuku boru ile sindirilemez!"

Başbuğ ne diyor?

Başbuğ, AKP ve Erdoğan'ın iddialarına, kendi internet sitesinden "Suçlamalar karşı gerçekler" başlığıyla yaptığı açıklamayla yanıt verdi.

28 Ağustos 2008'de Genelkurmay Başkanlığı görevine başladığını anımsatan Başbuğ, "FETÖ liderine gönderilen bir mektuptaki "yeni Genel Kurmay Başkanı'nın Zatı Alinize ve yapılan hizmetlere bakışı son derece menfidir." ifadesi göreve başladığım ilk günlerden itibaren FETÖ'nün hedefine konulduğumu açıkça göstermektedir.. Görevde bulunduğum 2 yıl FETÖ tarafından Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı kurulan komplolara karşı mücadele ile geçti" dedi.

Açıklamasında, hakkında açılan dava süreçleri ile ilgili bilgi veren Başbuğ tartışma konusu olan 26 Haziran gece yarısı 00.59'dan itibaren hükümet tarafından önergeleri anımsattı.

Söz konusu önergelerin ilkinde, "asker olmayan kişilerin askeri mahkemelerde yargılanmasına son verilmesi", ikinci önergede ise önergede bir kelime değişikliği ile askeri şahısların askeri mahallerde işledikleri suçlar nedeniyle sivil mahkemelerde yargılanmasının önünün açıldığına işaret eden Başbuğ, söz konusu düzenlemenin Anayasa'nın askeri mahkemelerle ilgili 145. maddesine aykırı olduğunu vurguladı.

Kendisi açısından dikkat çekici diğer noktanın ise askeri savcılığın o dönem Albay olan Dursun Çiçek hakkında "kovuşturmaya yer olmadığı" kararından iki gün sonra çıkarılması olduğunu ifade etti.

İkinci önerge doğrultusunda o dönem Albay Dursun Çiçek'in tutuklandığını kaydeden Başbuğ, Erdoğan'ın grup konuşmasındaki sözlerine göndermede bulunarak, şu görüşleri dile getirdi:

"Televizyon programındaki konuya ilişkin konuşmadan TBMM ve bazı üyelerini ismen itham eden bir sonuç çıkartılması doğru değildir. Amacımız hükümet tasarısında yer almayan bu iki değişiklik önergesini ilk gündeme getireninin kim olduğunun, önergelerden birinin Anayasa'ya açıkça aykırı olduğu net olmasına rağmen bu önergelerin nasıl benimsendiğinin, kendisine Anayasa'ya aykırılığı defalarca anlatılmasına, rağmen dönemin Cumhurbaşkanı tarafından da neden ve nasıl onaylandığının sorgulanmasıdır.

TBMM
Başbuğ, CHP ve MHP'nin tasarıya destek vermediğini söyledi.

"Düzenlemeye ilişkin Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisinin o günkü yetkililerinin son günlerde basına yansıyan açıklamaları ve Ana Muhalefet Partisi'nin bu düzenlemeyi o günlerde hemen Anayasa Mahkemesine götürmesi adı geçen partilerin bu önergeyi desteklemediklerini göstermektedir.

"Televizyon programındaki konuşmamızın kapsamı hükümet tasarısı dışında iki önerge ile yapılan düzenlemeler olup esasen bunların üzerine FETÖ gölgesi düşürmek değil gece yarısı yapılan bu düzenlemelerden FETÖ'nün istifade ettiğinin ortaya konulmasıdır. Hükümet tasarısının dışında gece yarısı getirilen ve 13 dakika içerisinde kabul edilen bu iki önergeden en çok istifade eden FETÖ olmuştur. Bu iki değişiklik yapılmamış olsaydı Kayseri ve Erzincan soruşturmaları ile 2009 yılında bile FETÖ'ye ciddi bir darbe indirilebilirdi. Göreve başladığı ilk günde FETÖ tarafından hedef alınan ve görev süresi olan iki yıl boyunca FETÖ komploları ile mücadele eden, o günlerde "FETÖ tehdidi bugün bize, yarın size" diye siyasi iktidarı uyaran bir Genelkurmay Başkanı'nın, bugün karşı karşıya bırakıldığı bu durum herkesten önce FETÖ'yü sevindirecektir."

Görüşmelere katılanlar ne diyor?

Tartışma konusu düzenlemelerde imzası bulunan isimlerden o dönem AKP Grup Başkanvekili olan Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, düzenlemenin CHP dahil, bütün siyasi partilerin desteğiyle Meclis'ten geçtiğini savunuyor.

Mustafa Elitas
Elitaş düzenlemenin bütün partilerin desteğiyle geçtiğini savunuyor.

Söz konusu önergelerin görüşmelerinde de kimsenin itiraz etmediğini belirten Elitaş, CHP'nin daha sonra karar değiştirerek düzenlemeyi Anayasa Mahkemesi'ne götürdüğünü iddia etti. Yasalaşan bir düzenleme konusunda Başbuğ'un açıklama yaparak, tüm TBMM üyelerini zan altında bıraktığını belirten Elitaş, sadece partisinin milletvekillerinin değil, TBMM Başkanlığı'nın harekete geçip, tüm milletvekilleri adına yargıya başvurması gerektiğini söyledi.

CHP'li Okay: Niye suçluların telaşı içindesiniz?

Gece yarısından sonraya sarkan görüşmelerin yapıldığı gece CHP'nin nöbetçi Grup Başkanvekili olan Hakkı Süha Okay, Erdoğan ve AKP Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş'ın, CHP dahil, bütün siyasi partilerin düzenlemeye destek verdiği açıklamalarının gerçeği yansıtmadığını söylüyor.

Tartışmanın yeniden başlaması üzerine görüştüğümüz Okay, CHP olarak önergede imzaları olmadığı gibi önergeye "ret" oyu kullandıklarını söyledi.

Elitaş'ın, "CHP ile mutabakata varıldığı" iddiasının doğru olmadığını ifade eden Okay, "Önerge gece yarısı hazırlanmış, bizim önümüze görüşmeden 5 dakika önce geldi. Geceyarısı hazırlanmış bir önergenin mutabakatı olur mu?" dedi.

CHP Grup Başkanvekilleri olarak yasanın iptali için AYM'ye başvurduklarını ve 2010 Ocak ayında da iptal edildiğini kaydeden Okay, "İlk defa bu yasa mı geçti, o dönemde, neler neler kabul edildi. Şimdi niye telaş etmişler anlamıyorum" görüşünü dile getirdi.

Dursun Çiçek: Müdahil oluruz

Başbuğ'un bu düzenlemenin yapılma nedeni olarak gösterdiği emekli albay ve eski CHP Milletvekili Dursun Çiçek, Başbuğ'un açıklamalarının ardından, "mağdur" olarak düzenlemeyle ilgili önergeyi veren AKP milletvekilleri ile görüşmelerde hükümeti temsil eden dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya hakkında 6 Şubat'ta suç duyurusunda bulunacağını açıklamıştı.

Söz konusu önergede, AKP grup başkanvekilleri Ahmet Aydın, Bekir Bozdağ, Mustafa Elitaş, Mehmet Ceylan, Yahya Doğan ve Müfit Yetkin'in imzası bulunuyordu.

Erdoğan'ın, milletvekillerine "dava açın" çağrısı yapmasının ardından Çiçek, suç duyurusunu beklemeye aldı.

BBC Türkçe'ye konuşan Çiçek, söz konusu düzenlemenin "mağduru "olarak suç duyurusunda bulunma kararı aldığını, ancak Erdoğan'ın açıklamaları üzerine bir süre gelişmeleri bekleyeceğini ifade etti.

AKP milletvekillerinin Başbuğ hakkında dava açması halinde, davaya "FETÖ mağdurları" olarak müdahil olabileceklerini belirten Çiçek, "O düzenlemeyi yapanlar FETÖ'cü olmayabilir ama FETÖ'nün oyununa gelmiş olabilirler, o nedenle araştırılsın diyoruz. Dava açılsın, üzerine gidilsin ki, bu işi kimin tezgâhladığı, kimin planladığı, siyasi ayak kim ortaya çıksın" görüşünü dile getirdi.

AKP Sözcüsü Çelik: Yarın suç duyurusunda bulunacağız

AKP Sözcüsü Ömer Çelik, partili milletvekillerinin yarın Başbuğ hakkında suç duyurusunda bulunacağını açıkladı. Gazetecilerin konuya ilişkin sorularını yanıtlayan Çelik, "Bu meseleyi sıradan bir mesele olarak görmüyoruz" dedi.

"Bu emekli askeri bürokratın çeşitli zamanlarda siyasi aşağılamaya çalışan beyanlarını çeşitli kereler görmüştük" diyen Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Fakat bu son durumda farklı bir durum var. 15 Temmuz'da FETÖ'nün hedefi olmuş yüce Meclis'i hedef gösteriyor. Sürekli kendisinin mağdur olduğunu söyleyip beraber çalıştığı başbakana nasıl akıl verdiğini ifşa eden bir takım paylaşımlarda bulunuyor. Yapılan yüksek iradeye bir saldırıdır.

"TBMM mensuplarını getirdikleri bir yasa teklifi nedeniyle kimse FETÖ'nün yanına yazamaz. Kişiler emekli olduktan sonra, demokratik anlayışla, akılla izah edilemeyecek birtakım fikirlerini ortaya savurup, ondan sonra da 'Genelkurmay Başkanlığı yaptım' diyerek bu makamın arkasına sığınamazlar."

Çelik, kimlerin suç duyurusunda bulunacağına ilişkin soruya da, "Burada hem altında imzası olan ve diğer milletvekili arkadaşlarımız nasıl yapılacağına dair toplantıyı yapıp belirleyecekler. Hepimizin ortak iradesi olarak bu suç duyurusu yapılacaktır" karşılığını verdi.

anayasa mahkemesi

AYM iptal etti

Tartışma konusu olan düzenlemeler şu anda yürürlükte değil.

CHP, 9 Temmuz 2009'da yürürlüğe giren söz konusu maddenin iptali için Anayasa Mahemesi'ne yürürlüğü durdurulması ve iptali istemiyle dava açtı.

Anayasa Mahkemesi'ne yürürlüğü düzenlemenin yürürlüğünün durdurulması ve iptal davası açtı. Anayasa Mahkemesi başvurudan kısa süre sonra düzenlemenin yürürlüğünü durdururken, 2010 yılında da tartışılan maddeyi iptal etti.

BBC TÜRKÇE