Figen Çalıkuşu'ndan Çarpıcı Analiz: Türkiye Yeni Bir Döneme Mi Giriyor?
"Erdoğan ve Bahçeli Arasında Farklı Yaklaşımlar"
Figen Çalıkuşu'ndan Çarpıcı Analiz: "Türkiye Yeni Bir Döneme Mi Giriyor?"
ŞEHİTLER ÖLMEZ / ANKARA
Karar gazetesi yazarı Figen Çalıkuşu, son günlerde Türkiye'nin gündemini meşgul eden kritik gelişmeleri ele aldı. Çalıkuşu, özellikle MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin PKK lideri Abdullah Öcalan'a yönelik çağrısı, TUSAŞ saldırısı ve barış süreci tartışmalarına dikkat çekti. Bu süreçte ortaya çıkan sorular ve çelişkiler üzerinden önemli bir analiz yaptı.
"Karanlık Saldırı ve Ortadoğu'daki Yeni Dönem"
TUSAŞ’a yönelik terör saldırısı, Ankara'nın kalbinde beş kişinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlandı. Bu saldırının ardından Bahçeli'nin Öcalan’a yönelik "umut hakkı" çağrısı gündeme oturdu. Çalıkuşu, saldırının, barıştan bahsedilen bir dönemde yaşanmasının düşündürücü olduğunu vurguladı. Özellikle, saldırıyı üstlenen bir örgüt olmaması ve yetkililerin PKK'yı işaret etmesi, olayın arkasındaki amacın sorgulanmasına neden oldu.
“Bu saldırıyı kim, neden yaptı? Bu karanlık zafiyetin arkasında ne var?” diye soran Çalıkuşu, Türkiye’nin bu olaylara rağmen yeni bir döneme doğru yürüdüğünü ifade etti. Ancak, bu dönemin nasıl bir süreç olacağı ve hangi sorunların ele alınacağı konusundaki belirsizliklere dikkat çekti.
"Erdoğan ve Bahçeli Arasında Farklı Yaklaşımlar"
Figen Çalıkuşu, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Bahçeli’nin Kürt sorununa yaklaşımında ayrıştığını belirtti. Bahçeli, "Kürt sorunu yoktur" derken, Erdoğan’ın, "Anasının dilini konuştuğu için hukuksuzluğa uğrayanlar" ifadesiyle farklı bir perspektif sunduğunu vurguladı. Bu farklılık, barış sürecinin adını koyma ve yöntemini belirlemede önemli bir ayrışma olarak öne çıkıyor.
Bahçeli’nin Öcalan’ı TBMM’ye davet etmesi ve Erdoğan’ın bu konuda sessiz kalması, AKP ve MHP arasında barış sürecine dair görüş farklılıklarının olduğunu ortaya koyuyor. Çalıkuşu, Bahçeli’nin "Öcalan Meclis’e gelip terörün bittiğini ilan ederse, umut hakkı uygulanabilir" açıklamasına dikkat çekerek, AİHM kararlarının nasıl pazarlık konusu haline geldiğini sorguladı.
"Hukukun Yok Sayılması ve Çifte Standartlar"
Çalıkuşu, barış süreci tartışmalarında hukukun dışlanmasını eleştirerek, hukukun ve demokrasinin çözüm için vazgeçilmez olduğuna dikkat çekti. AİHM kararlarının, hukukun gereği olarak değil, siyasi pazarlıklarla uygulanmaya çalışılmasını eleştirdi. Bu durumun barış sürecine olan güveni zedelediğini belirten Çalıkuşu, "Neden hukukun gereğini pazarlıksız yerine getiremiyoruz?" sorusunu gündeme taşıdı.
"Kürt Sorunu ve Eşitlik Meselesi"
Çalıkuşu, Kürt sorununun çözümünde "kardeşlik" söyleminin yetersiz kaldığını ve "Türk ve Kürt vatandaşlarının eşit haklara sahip olması gerektiğini" vurguladı. Yıllardır dile getirilen "kardeşlik" söyleminin eşitliğe dönüşmediğini ifade eden Çalıkuşu, "Neden sadece Kürt kardeşlerimizden bahsediyoruz, Türk kardeşlerimizden bahsetmiyoruz?" sorusuyla toplumsal bir çelişkiye dikkat çekti.
Barış ve huzurun ancak demokrasi ve hukuk çerçevesinde sağlanabileceğini belirten Çalıkuşu, bu sürecin dürüst ve şeffaf bir şekilde yönetilmesi gerektiğini vurguladı.
"Türkiye’nin Geleceği İçin Hukuka Dayalı Bir Barış Süreci"
Çalıkuşu, Türkiye’nin bu kanlı ve tüketici sorunu çözebilmesi için hukukun ve demokrasinin temel alınması gerektiğini savundu. Başlayan sürecin adının bile konamamasını eleştiren Çalıkuşu, "Bu kez çözüm ve barış çıksın, Türkiye güçlü bir hukuk devletine doğru yürüyüş başlasın" temennisinde bulundu.
Bu kapsamda, Türkiye’nin geçmişten ders alarak, eşitlik ve adalet temelinde bir barış sürecine adım atması gerektiğini ifade etti. Hukukun ve demokrasinin yok sayılmasının, barışın ve huzurun sağlanmasında yeterli olmayacağını belirten Çalıkuşu, siyasetin bu konuda daha cesur ve kararlı adımlar atması gerektiğini savundu.
Sonuç: Türkiye'nin Barış ve Huzura Ulaşma Yolu
Figen Çalıkuşu'nun analizine göre, Türkiye’nin bu en büyük ve kanlı sorununu çözebilmesi için dürüst, şeffaf ve hukuka dayalı bir sürece ihtiyaç var. Eşitlik, barış ve refah için hukukun gerekliliğine vurgu yapan Çalıkuşu, Türkiye'nin güçlü ve demokratik bir hukuk devletine dönüşmesi için siyasetin sorumluluk alması gerektiğini dile getiriyor. Ülkenin geleceği için barış sürecinin gerçek anlamda başarıya ulaşabilmesi, ancak hukukun ve demokrasinin temel alınmasıyla mümkün olabilir.