Filistin-İsrail arasındaki çatışma, 10 Mayıs'tan itibaren yoğun bir şekilde sürüyor

ŞEYH CERRAH’TA NELER OLUYOR...

Filistin-İsrail arasındaki çatışma, 10 Mayıs'tan itibaren yoğun bir şekilde sürüyor




Filistin-İsrail arasındaki çatışma, 10 Mayıs'tan itibaren yoğun bir şekilde sürüyor

Filistin-İsrail çatışması, şiddetin çeşitli yoğunluklarda kendini gösterdiği saldırılarla yarım asrı aşkın süredir devam ediyor.

İsrail ve Filistin arasındaki gerginlik ve çatışmalar kimse için yeni veya şaşırtıcı değil. Ama son hafta boyunca alevlenen ve çoğumuza aniden ortaya çıkmış gibi görünen olaylar neden gelişti... Büyük resme baktığımızda Doğu Kudüs’ün Şeyh Cerrah semtinde yaşananlar ile İsrail’de yeni hükümetin bir türlü kurulamaması olayların bu aşamaya gelmesindeki önemli etkenlerin başında geliyor.

Bunu daha iyi anlayabilmemiz için İsrail’in iç siyasetine bakmamız gerekir. Son iki yıl içerisinde İsrail’de dört kez seçim yapıldı. 23 Mart 2021’de yapılan son seçimden sonra da hükümet kurulamadı. Muhtemelen beşinci seçim kapıda. 2009’dan bu yana başbakan olan Binyamin Netanyahu’nun koltuğunu kimseye kaptırmaya niyeti yok. Yolsuzlukla suçlanan Netanyahu proaktif davranarak; mahkeme ile uğraşmamak, ceza almamak, hapse girmemek için ortalığı yangın yerine çevirmekten çekinmiyor. Daha önceleri yaptığı gibi yine gündemi değiştirmek için Filistinlilere yükleniyor. Müslümanların kutsal ramazan ayında olmaları da hassasiyeti dolayısıyla da çatışmayı hızlandıracağından iç siyasetteki gerilimi gizlemek için iyi bir fırsat. Lakin, bu gerilimi kontrol altında tutmak da bir o kadar zor. Eğer Netanyahu’nun rakipleri ondan önce davranıp koalisyonda anlaşarak hükümeti kurarlarsa ya da olaylar tamamen kontrolden çıkarak büyürse de Netanyahu için sonun başlangıcı olur. 

Son günlerde sıkça duyduğumuz Şeyh Cerrah, Doğu Kudüs’te bir semtin adı. Geçen ekim ayında, İsrail Mahkemesi Şeyh Cerrah’ta ikamet eden 12 Filistinli ailenin zorla tahliye edilmesi kararını verdi. 6 Mayıs’a kadar süre vererek evlerin bu tarihte boşaltılmış olması gerektiğini açıkladı. Bu karar aylardır birikmekte olan gerilimin dozunu artırdı. Böylece 550 Filistinli mülksüzleştirilme tehlikesi ile karşı karşıya kaldı. Ayrıca oturma izinleri de tartışmalı bir hal aldı. Karar Yüksek Mahkeme’ye gönderildi. Günümüzde Şeyh Cerrah’ta yaşayan üç bin Filistinlinin çoğu, 1948 savaşı sonrasında Filistin’in diğer şehirlerindeki evlerinden sürülerek Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı tarafından Şeyh Cerrah’a yerleştirildi. Bu ajans sırf 1949 yılında, yani 1948’de İsrail’in kurulmasından sonra ortaya çıkan Arap- İsrail savaşından sonra yerinden yurdundan edilen mültecilerle ilgilenmesi için kuruldu. 

1956 yılında Ürdün Krallığı’nın parçası olan Şeyh Cerrah’a yerleştirilen Filistinlilerin yasal olarak üç yıl sonra tapularını alması gerekiyorken işler aksadı. 1967’de Doğu Kudüs, İsrail’in işgali altına girdikten sonra da tapularını almaları imkansızlaştı. Şeyh Cerrah’taki evlerin bir kısmının 1948 Arap-İsrail savaşından önce Yahudilere ait olduğu ve savaş esnasında evlerini bırakıp gittikleri iddia ediliyor. Yani İsrailliler geçmişe yönelik hak talep edebilirken Filistinliler aynı hakka sahip değil. Bu mantıkla, Filistinlilerin tüm mülklerine yasal olarak el koyabilirler, nitekim öyle de yapılıyor. Hepimizin gözü önünde Filistinliler mülksüzleştirilerek, yaşadıkları topraklardan sürülüyor ve buralar İsrailli yerleşimcilere devrediliyor.

Kudüs sadece Müslümanlar ve Yahudiler için değil Hıristiyanlar için de kutsal bir kent. Ağlama Duvarı, Tapınak Dağı ve Kubbet-üs Sahra,  hepsi 500 metrekarelik bir alan içerisinde. Burayı tamamen kontrolü altına almak İsrail’in nihai amaçlarından biri. Kudüs’ün Yahudi kimliğinin öne çıkarılarak Hıristiyan ve bilhassa Müslüman kimliklerinin silikleştirilmesi iki devletli çözümü ortadan kaldırmaya yönelik. Çünkü Şeyh Cerrah’ın bulunduğu Doğu Kudüs, gelecekteki Filistin devletinin başkenti olarak görülüyor. İsrail ise tüm Kudüs’ü kendi başkenti yapıyor yavaş yavaş. Eski ABD Başkanı Trump ve damadı Kushner’ın mimarlığını yaptığı “Yüzyılın Anlaşması” ile İsrail’in bölgedeki Arap ülkeleriyle ilişkilerini normalleştirmek için imzaladığı Abraham Anlaşmaları da bu amaca hizmet ediyor. Ancak bu seferki gerginlik çok değişik boyutlara evrilmeye başladı ve Netanyahu’nun yanlış hesabından dolayı Filistin-İsrail çatışmaları standartlarında bile şok edici olaylara şahitlik ediyoruz. Bakalım yanlış hesap nereden dönecek...

CUMHURİYET