Filistin’in geleceği İslam dünyasının geleceğidir
Filistin özgürleşmeden İslam dünyasının huzura kavuşmayacağını söyledi.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Filistin ile İslam dünyasının geleceğinin birbirine bağlı olduğunu ve Filistin özgürleşmeden İslam dünyasının huzura kavuşmayacağını söyledi.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, İran’ın başkenti Tahran’da düzenlenen Vahdet Konferansında şöyle konuştu:
“Filistin’in geleceği, İslam dünyasına bağlıdır, İslam dünyasının geleceği de doğrudan doğruya Filistin’e bağlıdır. Filistin özgürleşmeden İslam dünyası huzura kavuşmaz. Müslümanlar birlik ve beraberliği sağlamadıkları müddetçe de Filistin’in özgürleşmesi, bağımsız bir ülkenin kurulması mümkün gözükmemektedir.”
İran’ın başkenti Tahran’da düzenlenen Vahdet Konferansında konuşan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, İslam dünyasının Arakan’dan Suriye’ye, Yemen’den Libya’ya, Afganistan’dan Sudan’a kana bulandığını ve çözümün ise dışarıda arandığını belirtti.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Filistin ile İslam dünyasının geleceğinin birbirine bağlı olduğunu ve Filistin özgürleşmeden İslam dünyasının huzura kavuşmayacağını söyledi.
İran’ın başkenti Tahran’da düzenlenen Vahdet Konferansı’nda konuşan Karamollaoğlu, İslam dünyasının Arakan’dan Suriye’ye, Yemen’den Libya’ya, Afganistan’dan Sudan’a kana bulandığı ve çözümün ise dışarıda arandığı değerlendirmesinde bulundu.
Hedefleri böl, parçala ve yut
Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın başlattığı Milli Görüş hareketinin temsilcileri olarak Kudüs ve Filistin’i İslam birliğine giden yolun mihenk taşı olarak gördüklerini ve üzerinde tartışmasız ittifak edilen tek konunun Kudüs olduğunu dile getiren Karamollaoğlu, şöyle konuştu: “Filistin’in geleceği, İslam dünyasına bağlıdır, İslam dünyasının geleceği de doğrudan doğruya Filistin’e bağlıdır. Filistin özgürleşmeden İslam dünyası huzura kavuşmaz. Müslümanlar birlik ve beraberliği sağlamadıkları müddetçe de Filistin’in özgürleşmesi, bağımsız bir ülkenin kurulması mümkün gözükmemektedir.” Adına ister “Büyük Ortadoğu” ister “Büyük İsrail” denilsin, İslam dünyasının adım adım yürütülen bir projenin hedefinde olduğunu belirten Karamollaoğlu, bu projenin hedefinde “böl, parçala ve yut” mantığının yattığına dikkati çekerek, Müslümanları bölgelere göre Arap-Acem, Kürt-Türk, kuzey-güney ve Şii-Sünni şeklinde ayırdıklarını ifade etti.
Dünyanın 4’te 1’i müslüman
Dünya nüfusunun yaklaşık dörtte birini Müslümanların oluşturduğunu ve petrol rezervlerinin yüzde 60-70’inin İslam coğrafyasında bulunduğunu vurgulayan Saadet Partisi lideri, petrol, su, tarım ve geçiş güzergâhlarına sahip İslam ülkelerinin bunları yeterince değerlendiremediği eleştirisinde bulundu. Karamollaoğlu şunları kaydetti: “Çuvaldızı başkasına batırırken iğneyi de kendimize batırma zamanı geldi. Gelir dağılımının en bozuk, ihtilafın en fazla, çatışmaların en yoğun, işsizliğin en yüksek ve adalet sisteminin en sıkıntılı olduğu ülkeler İslam ülkeleridir. Eğitim ve teknoloji yatırımlarının en düşük olduğu ülkeler de yine İslam ülkeleridir.”
Birbirimizle uğraşmayı bırakmalıyız
İslam ülkelerinde ümmetçiliğin yerini kavmiyetçilik, ehliyetin yerini asabiyet, sadeliğin yerini gösteriş, tevazunun yerini kibrin aldığını dile getiren Karamollaoğlu, sözlerini şöyle noktaladı: “Müslüman ülkeler olarak birbirimizle uğraşmayı bırakmak mecburiyetindeyiz, ihtilaflarımızı değil ittifaklarımızı ön plana çıkarmalıyız. Birbirimize üstün gelmek için çareyi hasımlarımızın desteğinde ve silahlarında aramamalıyız. Sahip olduğumuz imkanları birbirimizi yok etmek için değil birbirimizi desteklemek için kullanmalıyız. Coğrafyamız üzerinde oynanan sömürgeleştirme oyunları ve entrikalarına karşı ortak stratejiler üretmeliyiz.”
MİLLİ GAZETE