‘Fiyasko’ denilerek görmezden gelinmesi istenen önemli bir film.. Üstelik izlemesi de bedava…
Son zamanların o platformda en çok izlenen filmi olmuş ‘The Gray Man’…
‘Fiyasko’ denilerek görmezden gelinmesi istenen önemli bir film.. Üstelik izlemesi de bedava…
İzlediğim filmin sonuna doğru, devletin istihbarat örgütünden sorumlu biri rolünü oynayan artist, kendisinin gözetimi altındaki bir operasyonun, kurum tarihinin en berbat operasyonu olduğunu söyledikten sonra, ‘‘Biz bunu ihtiyara nasıl anlatacağız’’ deyince irkildim…
Filmi İngilizce olarak izliyordum ve orada ‘ihtiyar’ yerine doğal olarak ‘old man’ karşılığı kullanılıyordu.
‘‘Eh bu kadar benzerlik olur’’ diye söylendim…
‘The Gray Man’ Netflix’in 200 milyon dolar harcayarak çekilmesini desteklediği bir siyasi gerilim filmi. Amerikan sinemasının önemli isimleri rolleri paylaşmış. Sinemalarda bir süre oynadıktan sonra, Netflix abonelerinin izlenimine sunduğunda, filmi üç günde 84 ülkede 43.5 milyon insan daha izlemiş…
Son zamanların o platformda en çok izlenen filmi olmuş ‘The Gray Man’…
Bakü (Azerbaycan), Viyana (Avuturya), Berlin (Almanya), Prag (Çek Cumhuriyeti) gibi kentler yanında Hırvatistan’daki bir şato da filme sahnelik etmiş… Bir ara arka planda ’Türkiye’ ismi de geçiyor…
Hani bizde devlet içerisinde yuvalanmış bir grubun işlediği suikastlar günümüzde yeniden tartışılır hale geldi ya, filmi izlemeye başladıktan bir süre sonra içime bir şüphe düşüverdi.
Yoksa filmin senaryosuna bizden birilerinin eli mi değdi şüphesi…
Belki ne olup bittiği yazıldı, resmi raporlara geçti, hatta TBMM’de bir komisyonda sorgulandı da, ancak olanlar romanlarda veya ‘Yedinci Sanat’ da denilen sinemada işlenmedi.
Eminim, filmi izleyen 84 ülkenin vatandaşları arasında da, kendi ülkelerinde benzer siyasi cinayetler ve suikastlarla karşılaşılmış ise, aynı irtibatı kuranlar mutlaka olmuştur.
Aslında beyaz perdeye aktarılan hikaye bir çok ‘Gri adam’dan birinin başından geçenler…
Yoksa hikayesi anlatılan örgütün emrinde, daha başka ‘gri’ adam ve kadın veya değişik renkte adamlar ve kadınlar mutlaka vardır…
Hikayesi anlatılan ‘Gri Adam’ CIA örgütünün tetikçisi…
‘Gri adam’ ismi bana bir ara sürekli ‘‘Acaba hâlâ sağ mıdır, yoksa öldürüldü mü’?’ diye konuşulan ‘Yeşil’ figürünü hatırlattı.
Hayır, filmin sonunda ‘Gri’ diye de anılan, ancak kendisini ‘Six’ yani ‘6’ diye tanıtan tetikçi ölmüyor; ancak aynı örgütün bir diğer tetikçisini -kendisine kimliğini açıklamadan- ona öldürttüler…
O sahneler için heba edilen değişik araçlara üzülmeden edemedim.
CIA’nin resmi kayıtlara işlenmemiş infaz memurları var mıdır, bilmiyorum. ‘Gri Adam’ işlediği bir cinayet yüzünden hapiste yatarken örgüt adına ‘tetikçilik’ yapmak üzere devşirilir. Tel Aviv’de (İsrail) eğitimden geçirilir ve kendisine verilen öldürme emirlerini gözünü bile kırpmadan -infaz ettiği kişinin kim olduğunu bile sormadan- yerine getirir.
Bunun karşılığı olarak eylemlerinden dolayı hiçbir şekilde hesaba çekilmez.
CIA’nin gerektiğinde işkence yaptığını, bir önceki kadın başkanı Gina Haspel’in atanırken geçmişte yaptıkları hatırlatılıp tam da bu sebeple suçlamalara hedef olmasından biliyoruz. [Bu da Amazon Prime Video’da bulunan izlemeye değer bir filmin konusu: ‘The Report’.] Tabii, Irak’taki Ebu Gureyb Cezaevi’nden Seymour M. Hersh tarafından New Yorker dergisinde yayımlanmış fotoğraflı yazılardan da… ABD’de değil ama başka ülkelerde yapılmış işkenceler…
Yüzüne havlu konulmuş insanların üzerine su dökülerek boğulma hissi uyandırıldığı en vahşi modern işkence biçimi olarak biliniyor.
Filmde, çatlak biri, konuşturmak için farklı bir işkence türüne başvuruyor: Tırnak söküyor…
Nereden hatırlıyorum bu işkence türünü?
Bildim: 1944 yılında kendisi gibi milliyetçi arkadaşlarıyla birlikte gözaltına alınan Teğmen Alparslan Türkeş’e hapiste yapılmıştı bu işkence türü…
Tekrarlayayım: ‘The Gray Man’ filminin yazarı da senaristleri de Türk değil.
Herhalde tetikçiye verilen ‘Gray’ (Gri) ismi de bizden esinlenilmemiştir.
Gray’in gözünü açmasına sebep olan, son operasyonunda kendisine verilen hedefin aynı gruptan başka bir tetikçi olmasının, bizde bir benzeri olduğu söylenebilir mi?
Netflix’te henüz gösterime açıkken ilgi duyanlar gecikmeden izleseler iyi olur; belki başka bir ülkede yaşanmış olaylarla filmin senaryosu arasında daha fazla ilgi, ilişki ve iltisak bulanlarınız çıkabilir…
Abonelerine filmler ve diziler izleten bir platform Netflix, bazen aniden listesinden bazı dizi ve filmleri çıkartıveriyor. Daha çok da ülkelerden gelen itirazlar yüzünden sadece o ülkede…
Bizde filmin başına böyle bir akıbet gelebilir.
Dünyada son zamanların en çok izlenen filmi kabulü görmüş, izleyenlerin büyük bölümünün rolleri paylaşan sanatçılara tam not verdikleri -hastalıklı işkenceci tipi, ‘Captain America’ filminin başarılı başrol oyuncusu Chris Evans üstlenmiş- ‘Gray Man’i beğenmeyen, hatta ‘fiyasko’ olduğunu yazan çıktı.
“The Gray Man” diye bir film izlemeye kalkıştım. Hay izlemez olaydım. James Bond’un yandan yemişi. O kadar para harcanmış, o kadar ülke gezilmiş… Sonuç tam bir fiyasko. Yok arkadaş, yok. Artık doğru dürüst film çekilmiyor. Bütün güzel filmler çekilmiş.’’
‘Fiyasko’ mu?
Evet, öyle diyen de çıkabildi.
Eminim bazılarının ‘Ejder’ diye andıkları bizdeki ‘ihtiyar’ da bu filmi beğenmemiştir.
[Bizde beğenmeyenin çıktığı filmi, Netflix, aynı yazarın ‘Six’ (6) adlı kahramanının değişik eylemlerini işlediği başka romanlarından senaryolaştırıp dizi haline getireceğini açıkladı. Bu film çok beğenildiği için…]
FEHMİ KORU