Flake Döneminde Türk-ABD İlişkileri Nasıl Olacak?
ABD’nin dış politikasıyla daha uyumlu bir siyasete yöneldiğini ifade etti.
Flake Döneminde Türk-ABD İlişkileri Nasıl Olacak?
ANKARA — ABD’nin Ankara Büyükelçisi Jeffry Flake, Türk-Amerikan ilişkilerinde mevcut S-400 hava savunma sistemi, F-35 askeri uçak projesi, CAATSA yaptırımları ve insan haklarıyla ilgili görüş ayrılığı gibi başlıklarla karşı karşıya görünüyor. Uzmanlar, ABD’nin hukukun üstünlüğü ve insan hakları meselesinde Türkiye’ye uyarılarına devam edeceğini ancak Ukrayna krizi nedeniyle iki ülke arasında dış politikada yakınlaşmayı Flake’in sürdürebileceğini söylüyor.
Büyükelçi Jeffry Flake, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a önceki gün güven mektubu sunarak Türkiye’deki görevine resmen başladı. Dün de eşi Cheryl Flake ve elçilik personeliyle Anıtkabir’i ziyaret ederek Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e saygılarını sundu. Flake, göreve başlamasına ilişkin ABD Büyükelçiliği’nin internet sitesinde, “Başkan (Joe) Biden’ın Ankara’daki Büyükelçisi olarak görev yapacak olmaktan büyük bir onur duymaktayım. ABD ve Türkiye’nin, küresel barış ve güvenliğe yönelik çok ciddi tehditlere karşı koymak için birlikte çalışması, ulusal çıkarlarımıza hizmet etmektedir. Ülkelerimiz birlikte ve yakın çalışmayı sürdürürse, ABD ve Türkiye’nin önünde daha güvenli, daha müreffeh ve daha mutlu bir gelecek olduğuna tüm kalbimle inanıyorum” yazılı açıklaması yaptı. Flake, “Kuzeybatıdan, güneydoğuya, Ege kıyılarından Karadeniz’e, Türkiye’nin güzelliklerini ve zenginliklerini görmeye can atıyoruz. Dahası, Cheryl ve ben, bu harikulade şehirlerde yaşayan Türk halkını tanıyacak, onlarla beraber tarihi keşfedecek ve iki ülkeyi birbirine bağlayan geleceği ele alacağız. Hoşbulduk ve bizleri sıcak bir şekilde karşıladığınız için teşekkürler” ifadelerini kullandı.
Dış Politika Enstitüsü Başkanı ve ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, Karadeniz’de işbirliğiyle, Ukrayna krizi nedeniyle ve NATO müttefikliğiyle Türkiye’nin ABD’yle yakınlaşma içerisine girdiği görüşünde.
Uluslararası ilişkiler alanında uzman Prof. Dr. İlhan Uzgel de, Türkiye’nin Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır, İsrail gibi ülkelerle sorunlarını çözmeye çalışarak da ABD’nin dış politikasıyla daha uyumlu bir siyasete yöneldiğini ifade etti.
Her iki uzman S-400 hava savunma sistemiyle ilgili kriz konusunda “rafta, dondurulmuş, geri plana itildi” görüşlerinde ortaklaştı. Uzmanlar, Joe Biden yönetimince Türkiye’ye yönelik insan hakları ve hukukun üstünlüğüyle ilgili eleştirilere devam edilse de bu konular üzerinden Erdoğan hükümetine baskı yapma gibi bir yaklaşım olmadığını işaret etti.
Prof. Dr. Hüseyin Bağcı ve Prof. Dr. İlhan Uzgel, VOA Türkçe’nin sorularını şöyle yanıtladı:
VOA Türkçe: “Büyükelçi Flake’in ilk mesajında Türkiye’yle ilişkilerde olumlu tablo çizmesini ve görevine başlaması nasıl yorumluyorsunuz?”
Prof. Dr. Hüseyin Bağcı: “Jeff Flake’in göreve başlaması Amerikan Büyükelçisi olarak çok önemli bir sürecin devamı niteliğinde olacak. Flake’in en büyük özelliği bir kariyer diplomatı değil siyasetçi olması ve gelir gelmez de olumlu mesajlar vermesi. Türkiye’de de olumlu karşılandığı görmemiz lazım. Önümüzdeki süreç içerisinde Büyükelçi Flake’in takınacağı tavırlar, vereceği mesajlar çok önemli. ABD ile Türkiye arasındaki yakınlaşma, geçen yıl özellikle Brüksel’deki görüşmeyle başladı. Daha sonra özellikle son dönemlerde Ukrayna konusuyla ilgili olarak yaşananlarla, Türkiye’nin NATO’nun yanında yer alacağını beyan etmesiyle birlikte, ABD ile birlikte hareket eden bir müttefik ülke konumunu daha da kesinleştirdi. Bu açıdan bakıldığında Flake’in işini kolaylaştıran bir açıklama oldu. Gelmesi Türkiye ve ABD ilişkileri açısında çok önemli.”
Prof. Dr. İlhan Uzgel: “Yeni bir büyükelçi iyi bir başlangıç yapmak ister. Zaten büyükelçilerin görevi temsil ettikleri ülkeyle kendi bulundukları ülke arasında ilişkileri düzeltmektir. O yüzden de kendisi açısından anlamlı bir başlangıç. Fakat tabii ki bu Türkiye ile Amerika arasında uzun süredir devam eden bazıları yapısal bazıları Türkiye'nin son dönem tercihlerinden kaynaklanan sorunları ortadan kaldıracak değil. Dolayısıyla o sorunların halen hepsi duruyor. Nasıl çözüleceği ise daha çok siyasi irade ile ilgili şekillenecektir.”
“Taraflar yakınlaşma sinyali veriyor”
VOA Türkçe: “Türk-Amerikan ilişkilerinde Flake döneminde hangi sorunlar masada ve bunlara çözüm olasılığı nedir?”
Bağcı: “Eski ABD Başkanı Donald Trump döneminden sorunlar halen masada. Buna S-400 hava savunma sistemi ve ambargo konusu yani kısıtlamalar (CAATSA yaptırımları) dahil. Yine Halkbank gibi konular masada. Henüz bu konular çözümlenmiş değil. Ama bu ilişkilerin yumuşamayacağı anlamına gelmez. Belki önümüzdeki süreç içerisinde bir yakınlaşma, siyasal anlamda çözme konusunda adımlar atılabilir. Büyükelçinin atanması bu açıdan çok önemli. Sorunların hepsini çözmek bir anda mümkün olmayabilir ama teker teker sorunların üzerine eğilinebilir ve çözüm bulunma ihtimali sağlanabilir diye düşünüyorum. Son dönemlerde her iki tarafın da yaptığı açıklamalar birbirine daha fazla yakınlaşma işaretleri veriyor. Bana göre olumlu bir atmosferde geldi, Büyükelçi. Ama sorunların çözümlenmesi hemen sözkonusu değil.”
“Türkiye ABD’yle uyumlu hamleler yapıyor”
Uzgel: “Şimdi Amerika açısından önemli konular var, Türkiye açısından önemli konular var. Bunlar uzun süredir çok değişmedi. S-400 füze sistemi konusu bir türlü hal yoluna konulamadı. Türkiye açısından buna Amerika’nın verdiği aşırı reaksiyon sorun diyebiliriz. Bu reaksiyon kapsamında Türkiye’nin F-35 askeri uçak projesinden çıkartılması. Suriye’de PYD varlığı vesaire yani bu sorunlar tam olarak çözülmedi. Türkiye tarafından hükümet bazı konularda yumuşadı, biraz daha uyumlu olmaya çalışıyor. Ortadoğu’da Amerikan siyasetiyle uyumlu bazı hamleleri var. İsrail’e açılmak gibi, Körfez ülkelerine açılmak gibi… Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri’yle ilişkilerdeki yumuşama… Doğu Akdeniz’de biliyorsunuz daha askeri bir pozisyonu vardı. Dolayısıyla bu uyumlu sayılabilecek siyasetle bazı mesajlar verdi Amerika’ya. Bizim oradaki Türkiye Büyükelçisi (Murat Mercan) de gayet olumlu bir yazı yazdı. Amerika ile Türkiye bölgesel konularda işbirliği yapmak istiyor. Bu iradesini gösterdi. Bundan sonra artık nasıl gelişeceği biraz da Amerikan tarafında.”
“S-400 meselesi donduruldu, arka plana atıldı”
VOA Türkçe: “S:400 hava savunma sistemi meselesinde Türkiye’nin tutumunu nasıl yorumluyorsunuz?”
Prof. Dr. İlhan Uzgel: “S-400 hava savunma sistemi konusunda yumuşama beklendi ama olmadı, Türkiye’nin girişimleri oldu işte ‘ortak bir komite kuralım’, ‘NATO içinde kullanalım’, ‘Bizim yetkililerle sizin Pentagon yetkilileri biraraya gelsin’ vesaire. Amerika bu girişimlerden hiç birine yanaşmadı. ABD, dedi ki ‘Siz bundan (S-400 füze sistemi) kurtulun, bizim pozisyonumuz belli.’ Türkiye’nin ara formülleri de kabul edilmedi. Dolayısıyla enteresan bir şekilde biz de Erdoğan hükümetinden bu konuda bir daha uzlaşmacı bir tavır gelebileceğini düşünmüştük ama bu da olmadı. O tavırda galiba biraz Rusya faktörünün ağırlığı sözkonusuydu. S-400 füze sistemini tutmaya devam etmesiyle (Türkiye) Amerikan ve Rusya ile yürüttüğü ilişkileri dengelemeye çalıştı. Ama şu var ki aktive edilmiyor, yani işte dondurmuş bir sorun olarak görebiliriz S-400 meselesini.”
Prof. Dr. Hüseyin Bağcı: “S-400 hava savunma sistemi, Türkiye’nin Rusya ile özel ilişkisinden dolayı olan bir durum. Ama son Ukrayna olayı bir defa daha gösterdi ki S-400 sistemi konusu arka plana atıldı. (ABD’yle ilişkilerde) Masadan kalkmadı ama arka plana atıldı. Türkiye’nin önümüzdeki günlerde Rusya ile bir şekilde ilişkilerini yeni baştan düzenleyeceği bir sürece de gireceğiz ama S-400’ler Türkiye’nin elinde bulundurduğu ama konuşlandırmadığı savunma sistemleri olarak Türk-Amerikan ilişkilerinde sorun. Ama bu konu üzerinde sayın Flake’in göreve başlamasından sonra gündeme gelecek, konuşulacak. Ama nasıl bir çözüm bulunacak onu hep birlikte göreceğiz.”
“İnsan hakları geri planda kaldı”
VOA Türkçe: “Joe Biden yönetiminde altı çizilen hukukun üstünlüğü ve insan hakları meselesinde, önceki elçi David Satterfield’in son adımı Osman Kavala’nın serbest bırakılması talepli bildiriye imza atmaktı. Bu çerçevede sizce Flake nasıl hareket edecek?”
Uzgel: “İlişkilerde bu bir sorun ama en öncelikli konu değil. Biden yönetimi, seçim kampanyasından itibaren demokrasi konusunu dış politikasını öncelikli konulardan biri haline getireceğini söyledi. Buna benzer bazı açıklamalar var. Fakat uygulamada bunun üzerine çok fazla gidilmediğini görüyoruz. Mesela ABD, Demokrasi Konferansı yaptı ve Türkiye davet edilmedi. Şimdi bunun Türkiye açısından etkisi olmadı. Özellikle Erdoğan hükümetinin çok da büyük bir yara aldığını söyleyemeyiz. Bu bir sorun ama listede ilk sıralarda değil. Öncelikli değil. Bu soruna rağmen ikili ilişkiler, bölgesel işbirliğini sürdürüyor Amerika. Yani ABD, ‘Türkiye’de demokrasi konusunda bazı eksiklikler var. Onun için Karadeniz’de, Ukrayna’da işbirliği yapmayalım’ demiyor. Türkiye’ye de (insan hakları ve hukukun üstünlüğü meselesinde) mesaj veriyorlar. Bu denge içinde devam ettiriyor. Biden yönetimi, Trump döneminde olduğu gibi sıkıldıkça, karşılıklı bir şey olduğunda telefonda konuşmuyorlar. Liderden lidere bir temas olmadığını görüyoruz. Böyle bir denge kurulmuş durumda.”
“İkinci Kavala bildirisi gibi bir adım olmaz”
Bağcı: “Flake siyasetçi, arka planı kariyer diplomatı değil. Zaten daha önce Amerikan Büyükelçisi’nin imzaladığı Kavala konusu da Viyana Sözleşmesi’nin 41. Maddesi uyarınca kabul edilemezdi. Nitekim kabul de edilmedi ve o konuda bir mutabakat oluştu. Flake nasıl bir davranışta bulunur? Başkan Joe Biden’ın talimatına göre hareket edecektir. Ama şu aşamada Şubat sonuna kadar en azından Kavala konusunda bir karar verilmeyecek. Herhalde Flake bir önceki büyükelçi gibi diğer büyükelçilerle birlikte Türkiye’ye yönelik bir uyarıda bulunmaz diye düşünüyorum. Bu gibi hareketler bir defa yapılır. Bir ikincisi olmaz. Kaldı ki Viyana Sözleşmesi 41. Madde uyarınca zaten bu söz konusu ülkeler imzalarını geri çekti. Ama bu sorun çözümlenmedi onu söylemek lazım, sorun ortada duruyor. Ama bir ikinci girişim de Flake’in liderlik rolünü veya bir lokomotif rolünü oynayacağını düşünmüyorum.”