Fransa ve Türkiye Arasında Renkli Bir Sanat Köprüsü

"Abidin komple bir sanatçı"

Fransa ve Türkiye Arasında Renkli Bir Sanat Köprüsü


Fransa ve Türkiye Arasında Renkli Bir Sanat Köprüsü


"İstanbul-Montparnasse: Paris ekolünde Türk ressamlar" adlı kitap, siyasi ve diplomatik açıdan zor bir dönemden geçen Türkiye ve Fransa arasında yeni ve renkli bir sanat köprüsü kurmayı amaçlıyor.

Fransız araştırmacı-yazar Clotilde Scordia, Fransa'da oluşan Türkiye karşıtı soğuk atmosfer ve Corona salgınına meydan okuyarak, 1945- 1965 yılları arasındaki Paris ekolünde yer alan Türk ressamlarını konu alan "İstanbul-Montparnasse" adlı kitabını yayınladı.

Çok küçük yaşlarda ailesiyle gittiği İstanbul'da tanıştığı Türk sanatına hayranlık duyan Scordia, Türk resminin Paris'teki 11 dev ismi Fikret Mualla, Hakkı Anlı, Abidin Dino, Selim Turan, Avni Arbaş, Nejad Devrim, Mübin Orhon, Fahrelnissa Zeid, Remzi Raşa ve Albert Bitran'ın hayatını ve eserlerini derledi.

Fransızca yazılan kitap, Declinaison Yayınevi'nden çıktı. "İstanbul-Montparnasse", özenli yazıların, her ressama ayrılan ayrı bir renkle derlendiği; ressamların eserlerinin de geniş yer bulduğu kapsamlı bir çalışma olmuş. Kitabın girişinde Yaşar Kemal'in, "Bir dil bulacağız herşeye varan, birşeyleri anlatabilen. Böyle dilsiz, böyle düşmanca, böyle bölük pörçük dolaşmayacağız bu dünyada" dizeleri yer alıyor.

İkinci Dünya Savaşı'nın ardından Fransa'da ilk kişisel sergiyi açan, Fransız kayıtlarına giren ilk ressam Nejad. Sonra onu Fikret Mualla, Hakkı Anlı, Abidin Dino, Avni Arbaş ve diğerleri izlemiş... Clotilde Scordia da Türk ressamların dünyasına, ilk adımı atan Nejad'ın izini sürerek dalmış.

Paris'te buluştuğumuz evinde kendisine yönelttiğimiz, "Bunca sıkıntı içinde neden bu kadar zorlu bir konu, neden Türk ressamlar?" sorumuza, "İstanbul'u keşfettiğimde, aşık oldum. İlk görüşte İstanbul'a aşık olmamak gerçekten çok zor. Ressam Nejad'ın eşi Maria Devrim'i tanıyordum. Önceleri, Fransa'da ilk kişisel sergi açma onuruna sahip Türk ressamı Nejad üzerine çalışmak istedim. Ardından diğer Türk ressamlara doğru açıldım. Fransa'da ne kadar da unutulduklarının farkına vardım. Halbuki, Paris'te yaşadıkları dönemdeki gazete arşivlerine baktığınızda, en büyük sanat eleştirmenleri bile Avni Arbaş, Mübin, Hakkı Anlı, Abidin Dino, Tiraje'den bahsediyor. Bu ressamlar sergilere davet ediliyor, kataloglara giriyor, Fransa'da unutulan bu isimleri, yeniden gün yüzüne çıkarmak da bir araştırmacının görevi. Ben de bunu yaptım" diye anlatıyor.

"Abidin komple bir sanatçı"

Scordia, dünyasına girdiği 11 güçlü ismin herbirinin hikayesini tutkuyla anlatıyor. Türkiye'den nasıl "hiçbir şeyleri olmadan" Paris'e geldikleri, burada var olmayı nasıl başardıklarını herkesin bilmesini istediğini, unutulmamasını, bu nedenle bu kitabı yazdığını sözlerine ekliyor:

"Hiçbir olanakları olmadan buraya gelip, varolmayı başaran sanatçılar bunlar. Hepsinin farklı karakteri var. Hepsinin hikayesi, tarzı farklı ama ortak yanları Paris'i seçmeleri. Hiçbirini diğerinden ayıramam. Belki Abidin'i söyleyebilirim. Benim için Abidin hepsini kapsayan, komple bir sanatçı. Türkiye'de çok bilinen bir isim. Burada da en çok bilinen sanatçı oluyor. Resim yapıyor, desen çiziyor, çevirmen, şair, politik olarak angaje olan bir sanatçı. Herşey ilgisini çekiyor. Etrafında Türkiye'den gelenleri topluyor. Paris'e gelen herkes önce Abidin'i görüyor, kendisini takdim ediyor. Abidin'i şahsen tanımadım. İçlerinde tanıdığım tek sanatçı Albert Bitran. Çok değerli bir dost ve sanatçıydı. Diğerleri de çok değerli. Mübin, çok hassas, çok duyarlı, ince. Tiraje, izini takip etmesi zor, çok gizemli. Avni Arbaş, Fahrelnissa, olağanüstü. Figürlerine, yüksek renkli karakterlerine aşık olmamak olanaksız. Bütün bu sanatçılar, kültürel valizlerine hem Osmanlı’nın hem de yeni ve modern Türkiye'nin mirasını koyarak Paris yolunu tutan, inanılmaz zenginlikte sanatçılar."

Paris'te Türk ressamlardan geriye kalanlar

Scordia, "Bugün o ressamlardan Paris'te kalan ne var?" sorumuza ise "Eserleri! Burada çok önemli eserler ürettiler" yanıtını veriyor. Nejad, Fahrelnissa, Abidin ve Avni Arbaş'ın Fransa'daki devlet ve özel koleksiyonlarda eserleri olduğunu hatırlatıyor. Albert Bitran'ın 1950 tarihli "Un soleil neuf/Yeni bir güneş" adlı eserinin Paris Georges Pompidou Modern Sanatlar Müzesi'nde yer aldığını vurguluyor. Abidin ve Arbaş'ın Antibes'deki Picasso Müzesi'nde eserleri olduğuna dikkat çekiyor ve "Bütün bu eserler unutulmamalı. Yeniden yeniden gün ışığına çıkarılmalı" diyor.

Fransız yazar, bugün yaşayan Türk sanatçılarının da izini sürmeye başladığını söylüyor: "Yakından tanıdığım İsmail Yıldırım önemli bir isim. Hiç durmadan üretiyor. Şahsen tanımadığım önemli isimler, Utku Varlık ve diğer ressamlar var. Seramik sanatçısı Alev Ebüzziya çok önemli bir sanatçı. Mehmet Güleryüz ile karşılaştım. Coşkun (Salih Coşkun) önemli bir heykeltraş. Ama onları daha az tanıyorum."

Fransa ve Türkiye arasında ilişkiler bu kadar gerginken, üstelik Corona salgını nedeniyle tüm kitapçılar kapalı iken, neden Türk ressamları anlatan bir kitap yayınladığını ise, kendi cümleleriyle şöle anlatıyor:

Clotilde Scordia
Clotilde Scordia

"Evet iki ülke arasında şu an fazla bir değişim yok. Ben siyasi bir taraf olmak istemiyorum. Bütün bunlardan uzağım. Ama bu kitap çoktan Boğaz'a ulaştı bile. Bazı kitabevleri sipariş verdi. Gerçekten çok mutluyum. Umarım daha çok sayıda kişiye ulaşır. Türkiye'de Fransızca konuşan, Fransa'da da Türk ressamlala ilgilenen çok kişi var. Umarım bu kitap, I. François'dan bu yana gelen ve çok derin köklere dayanan güçlü Türkiye-Fransa ilişkilerini her iki tarafa da yeniden hatırlatır. Sanatın; sınırları, politikaları, din ve dilleri aşan evrensel bir gücü var ve öyle de kalmalı. Hele de resim ve heykelin."

Clotilde Scordia'nın bundan sonraki çalışması da yine Türk sanatçılar üzerine. Bu sefer de modern Türk heykeltraşları ile ilgili kapsamlı bir çalışma yürütüyor.

VOA