Fransa’da cumhurbaşkanlığı yarışı asıl şimdi başlıyor

Macron'a eleştiriler

Fransa’da cumhurbaşkanlığı yarışı asıl şimdi başlıyor




Fransa’da cumhurbaşkanlığı yarışı asıl şimdi başlıyor

Barbara Wesel
İlk turda ipi göğüsleyen Macron, 24 Nisan’da yapılacak ikinci turda sağcı popülist Marine Le Pen’e karşı yarışacak. Önümüzdeki iki haftanın kıran kırana bir mücadeleye sahne olması bekleniyor.

Seçimler öncesinde yapılan son kamuoyu yoklamaları, iki adayın oy oranları arasıdaki farkın neredeyse kapandığına işaret ediyor, hatta Le Pen'in bir sürpriz yapabileceğini gösteriyordu.

Pazar akşamı ilk sonuçların açıklanmasıyla birlikte, Macron taraftarlarının bir araya geldikleri Paris'teki fuar salonundaki endişeli bekleyiş son buldu.

Macron'un az bir farkla da olsa, rakibi Le Pen'i geride bırakarak ilk tur seçimi önde tamamlaması, taraftarlarının büyük sevinç gösterisine yol açtı. Aslında tezahüratların şiddeti, aynı zamanda ne denli yoğun bir şüphe, güvensizlik içerisinde olunduğunun da bir göstergesi.

Macron'a eleştiriler

Siyasi gözlemciler ve taraftarlarına göre Cumhurbaşkanı Macron'un en büyük stratejik hatası son haftalardaki seçim kampanyasını adeta Elysee Sarayı'ndaki çalışma masasından yürütmüş olması.

Fransız lider, meydanlarda seçmenlerle bir araya gelmek, halkın dertlerini, beklentilerini dinlemek yerine uluslararası sahnedeki yerini parlatmaya çalışmakla suçlanıyor.

Macron, yurttaşlarla buluşmak yerine, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile saatler süren telefon görüşmeleri yapmak, AB zirvelerinde boy göstermek, sadece Avrupa güvenlik politikaları ve Ukrayna Savaşı hakkında konuşmakla eleştiriliyor.

Oysa Fransız seçmenlerin öncelikleri farklı. Anketlere göre Fransızların yarısından fazlası için endişe verici en önemli konular alım gücü, gelir ve artan enerji fiyatları. Bunlara izleyen diğer konular ise göç, sağlık reformları ve eğitim. Ancak seçmenler Macron'u, sıkıntılarına ve beklentilerine kulak vermemekle eleştiriyor.

Halkın yüzde 71'i Macron'u cumhurbaşkanlığı makamına uygun bir lider olarak görüyor ve halkın yine çoğunluğu onu büyük krizlerin çözümünde etkili bir lider olarak nitelendiriyor.

Ama Macron aynı zamanda soğuk, mesafeli, elitist, kibirli ve burnu havada bir siyasetçi olarak görülüyor.

Bu algıyı değiştirmek için de Macron'un sadece iki haftası kaldı.

Siyasi yelpazede büyük değişim

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunda Fransa siyasetinde uzun yıllar boyunca ana aktör olan partiler ciddi kayıplar yaşarken, ülkenin siyasi yelpazesinde de büyük bir değişim gözleniyor.

Fransa'nın geleneksel siyasi partileri, sosyalist ve muhafazakarlar, büyük bir hezimet yaşadılar.

Muhafazakar partisini siyaset sahnesine yeniden taşıma iddiasındaki Valérie Pécresse, başarısız oldu. Oy oranı yüzde 5'in altında kalan Pécresse, seçmenlerine ikinci turda Macron'a oy verme çağrısı yaptı.

Sosyalistlerin adayı için de ilk tur dramatik bir oy oranıyla sonuçlandı. Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo'nun oy oranı yüzde 2'inin altında kaldı. Hidalgo da, tıpkı Yeşillerin adayı Yannik Jadot gibi seçmenlerine ikinci turdaki oylarını Macron'a verme çağrısı yaptı.

Sol partili Jean-Luc Mélenchon ise neredeyse sağcı popülist Marine Le Pen'in ikinciliğini elinden alabilecek bir oy oranı almayı başarabildi.

Fransız seçmenlerin beşte birini Marksist Devrimci ideolojisi ile ikna etmeyi başaran radikal sol görüşlü Mélenchon, seçim sonuçlarının açıklanması sonrasında yaptığı konuşmada seçmenlerine açıkça ikinci turda oylarını Macron'a vermeleri yönünde çağrı yapmadı.

Ancak sol partili liderin, seçmenlerine oylarını Marine Le Pen'e vermemeleri yönünde çağrı yapmış olması, dolaylı olarak Macron'a destek anlamına geldiği belirtiliyor.

Le Pen daha ılımlı bir çizgiye mi kaydı?


Macron ile iki hafta sonra ikinci turda yarışacak sağcı popülist Marine Le Pen, bu seçimler için yürüttüğü seçim kampanyasında, inanılması güç ve şaşırtıcı bir şey başardı, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e olan yakınlığının unutulmasını sağladı.

Hatta Fransa'nın Ukrayna'dan sığınmacılara "geçici” olarak ev sahipliği yapmasına ılımlı yaklaşmış, kampanyasında göç konusuna ikinci sırada yer vermişti.

Bunun yerine haftalarca küçük kentler dahil şehirleri dolaşan Le Pen, seçmenlere daha yüksek gelir, erken emeklilik, daha yüksek askeri ücret sözü verdi. Bunlar tam da seçmenlerin büyük çoğunluğunun duymak istediği vaatler.

Le Pen, aynı zamanda aşırı sağcı söylemlerini azalttı. Bu yolla da, 2017 seçimlerinden farklı olarak, Fransızların yarısından fazlasının kendisini artık tehdit olarak görmemesini sağladı. Babası Jean-Marie Le Pen'den miras aldığı partisindeki değişim çabaları sonuç vermiş, siyasi liderliği, daha çok seçmende kabul görmüş görünüyor.

Ayrıca Le Pen'in, milliyetçi aday Eric Zemmour'a desteğin de önünü kesmiş olduğu söylenebilir.

Nefret söylemleri nedeniyle mahkumiyetleri bulunan, seçim kampanyasında milliyetçiliği, Yahudi ve İslam karşıtlığı ile göçmen nefretini araçsallaştıran Zemmour'un,

çok daha yüksek bir oy oranı alabileceği öngörülüyordu. Ancak bunu başaramayan Zemmour, ikinci tur için Marine Le Pen'e destek sözü verdi.

Macron yeni başlangıç vaat ediyor

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turuna katılım, 2017 yılındakinden biraz daha az, yaklaşık yüzde 74 oranında gerçekleşti.

İkinci turun kaderi ise büyük ölçüde Macron'a bağlı. Emmanuel Macron, seçmenleri iki hafta sonra sandığa gitmek için ikna edebilecek mi?

İlk tur seçim sonuçlarının açıklanmasından sonra yaptığı konuşmada Macron, yeni bir başlangıç sözü verdi. İlk turda oylarını radikal partilere verenlere hitap etmeye çalışan Macron, alım gücü ve gelir endişesi olanlara mesajlar verdi, Fransa'da eşitsizlik ve sosyal sorunların çözümü için ortak bir proje başlatmak istediklerini söyledi.

Macron aslında bu sözü 2017'de de vermişti. Bir çok konuda da ölçülebilir başarılar elde etti. Ekonomi politikaları ile daha az işsizlik, daha çok yatırım ve yeni istihdam olanakları sağladı. Ama bu iki hafta içinde hem başarılarını daha iyi anlatabilmesi hem de seçmenlerin kendisiyle ilgili daha iyi bir algıya sahip olabilmeleri için, onları gelecekte iyi bir cumhurbaşkanı olacağı konusunda ikna etmesi gerekecek.

İlk turdan sonra yaptığı konuşmada aşırı sağcı söylemlere, antisemitizm ve Müslümanlara karşı nefrete de sert bir karşı duruş sergileyen Macron, ayrıca Fransa'nın ancak Avrupa ve müttefikleri ile birlikte güçlü ve bağımsız olabileceğinin altını çizdi.

Avrupa genelinde derin bir nefes alındı

Fransa'daki ilk tur seçim sonuçları Brüksel'de olduğu kadar, diğer pek çok Avrupa başkentinde de, en azından şimdilik, derin bir nefes alınmasına, rahatlamaya yol açmış olsa gerek.

Fransa'da Le Pen'in cumhurbaşkanı seçilmesi ihtimali, Avrupa'da pek çok insanın uykularını kaçırıyor. Elysee Sarayı'na, Putin'in arkadaşı ve AB düşmanı aşırı sağcı bir liderin taşınma ihtimali, kabus olarak nitelendirilen bir senaryo.

Macron ise, ilk turda birinci çıkmasına rağmen henüz cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmadığının bilincinde. Yeniden seçimi kazanabilmek için, ikinci tura kadar, önümüzdeki bu iki hafta büyük bir mücadele yürütmesi gerekecek.

dw