Genç Türk araştırmacılardan, COVİD-19 tedavisinde uluslararası başarı

SARS-CoV-2 virüsünden koronavirüs çıktı

Genç Türk araştırmacılardan, COVİD-19 tedavisinde uluslararası başarı




İstinye Üniversitesi (İSÜ) Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı’nda araştırma görevlisi olarak çalışan Nazlı Sıla Kara, Türkiye’de ve dünyada farklı üniversitelerde okuyan Türk araştırmacılar ile birlikte uluslararası bir başarıya imza attı. Covid-19 hastalığına neden olan SARS-CoV-2 virüsü üzerine yapılan araştırmalar için proje başvurusunda bulunan Türk araştırmacılar, dünyada Covid-19’un tedavisi için yapılan geliştirme çalışmalarında yeni bir evreye geçilmesine SARS-CoV-2 virüsü ile ilgili yaptıkları çalışmalarla katkıda bulundu.

 

Özellikle tıp ve sağlık alanındaki araştırma yatırımları ve çalışmalarıyla adından söz ettiren İstinye Üniversitesi’nin akademisyenleri, uluslararası başarılara imza atmaya devam ediyor. Covid-19 hastalığına neden olan SARS-CoV-2 virüsü üzerine yapılan araştırmalar için, proje başvurusunda bulunan; aralarında İSÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi Araştırma görevlisi Nazlı Sıla Kara’nın da yer aldığı Türk araştırmacılar, dünyada Covid-19’un tedavisi için yapılan geliştirme çalışmalarında yeni bir evreye geçilmesine, SARS-CoV-2 virüsü ile ilgili yaptıkları çalışmalarla katkıda bulundu.

SARS-CoV-2 virüsünden koronavirüs çıktı

Projenin amacı hakkında bilgi veren Nazlı Sıla Kara, ekip olarak, farklı araçlar kullanarak SARS-CoV-2 virüsünün genetik materyalinde meydana gelen rastlantısal değişiklikleri, bir başka ifadeyle mutasyonlarını ve farklı araçların bu mutasyonları ne kadar etkin tespit ettiğini gözlemlediklerini belirterek; Covid-19 hastalığı için tedavi geliştirme aşamasına doğru aldıkları yolla ilgili şunları söyledi: “Bunun için, kullandığımız farklı araçların SARS-CoV-2 virüsündeki mutasyonları tespit edebilme gücünü karşılaştırmak ve iki farklı araçtan gelen sonuçları inceleyerek, tespit edilen mutasyonların bilimsel açıdan güvenilirliğini arttırmak gerekiyordu. Çalışmamızın sonucunda, iki farklı araç tarafından ortak bulunan mutasyonları tespit ettik ve bu mutasyonların SARS-CoV-2 virüsünün yaşamında önemli olan bir proteini etkileyebileceğini gördük. Bu tip bulgular Covid-19 hastalığına tedavi geliştirme aşamalarında kullanılabilir.”

Covid-19 için ilaç geliştirmede etkili olacak

Çalışma sonucunda, SARS-CoV-2 virüsünün uğradığı mutasyonları ve hangi proteinin, hangi noktalardan etkilenebileceğini gözlemleme imkanı bulduklarını aktaran Kara, şöyle devam etti: “Çünkü virüse karşı ilaç geliştirmek için proteinlerin nasıl değiştiğinin gözlemlenebilmesi büyük önem taşıyor. Mutasyonlar da protein yapısını değiştirebildiğinden ötürü bu değişimlerin tespit edilmesi önemli. Eğer virüs geçirdiği evrimlerle bulaşıcılığını ya da yaşama imkanını arttırıyorsa, virüsün bulaşıcılığını ya da hayat evresini kolaylaştıran etkileri olan mutasyonların hangi yapıları etkilediğini bilmek hayatidir. Bu nedenle virüsün geçirdiği mutasyonların etkilediği düşünülen proteinlerin tespiti önemli” diyor. Kara ilerleyen dönemlerdeki çalışmaların Covid-19 için ilaç geliştirmeye nasıl katkı sağlayabileceğini ise şöyle anlatıyor: “Bu tip bulgulara dayanarak, virüse avantaj sağlayan değişimlerin tespiti sayesinde bu tür avantajlar sağlayan proteinlere özel ilaçlar geliştirilebilir ve tedaviye yönelik çalışmalar yapılabilir.”

Anımsanacağı üzere, biyoinformatik verileri değerlendirerek, tedavi ve ilaç geliştirme konularında dünyaya veri sunan “Ulusal Biyobilim ve Yaşam Bilimleri Akademisi” için 2008 yılından bu yana veri toplayan “BioHackthon”, Covid-19 hastalığına neden olan SARS-CoV-2 virüsünün daha iyi anlaşılabilmesi için, 5-11 Nisan 2020 tarihleri arasında tüm dünyaya bir proje çağrısında bulunmuştu. Dünyanın farklı ülkelerinden yaşam bilimleri üzerine çalışan ve alanında etkili araştırmacıları bir araya getiren bu organizasyon çağrısına karşılık veren araştırmacılar, projeler hazırlayarak başvuruda bulundular. Nazlı Sıla Kara (İstinye Üniversitesi), Elif Bozlak (Viyana Üniversitesi), Evrim Fer (Arizona Üniversitesi), Meltem Kuntu (Ortadoğu Teknik Üniversitesi), Yasemin Utkueri (Sabancı Üniversitesi) Funda Yılmaz (Radboud Üniversitesi)’dan oluşan 5 kişilik Türk ekibinin de katıldığı projenin sonuçları 14 Mayıs 2020 tarihinde yayınlandı ve araştırmacılar 21 Haziran 2020 tarihinde proje sunumu yaptılar.

İstinye Üniversitesi Hakkında: İstinye Üniversitesi, “MLP Care Grubu”nun 25 yıllık bilgi ve birikiminin devamı olarak, 21. Yüzyıl Anadolu Vakfı tarafından 2015 yılında kuruldu. Üniversite, öğrencilerine var olan güncel ve geniş tabanlı tüm bilgileri aktarmanın yanı sıra; her akademik bölüm için ayrı ayrı güçlü bir donanım sağlamayı ve eğitim-araştırma performansı ile ulusal ve global anlamda yeni bilgi üretimine katkıda bulunarak, Türkiye’nin ve dünyanın seçkin üniversiteleri arasında yer almayı hedefliyor. Öğrenci odaklı eğitim anlayışını üniversitenin tüm süreçlerinde uygulayan İstinye Üniversitesi, bilim ve araştırma merkezi olma vizyonu doğrultusunda, bilimin sınırlarını genişletmeyi ve bilimsel gelişmelerden edinilen bulguları toplumun refahı için paylaşmayı ve uygulamayı amaçlıyor. Öğrencilerini, MLPCare Grubu bünyesinde yer alan Liv Hospital, Medical Park ve VM Medical Park hastaneleri başta olmak üzere, üniversitede edindikleri yetenekleri kullanabilecekleri çalışma ortamlarına yönlendiren İstinye Üniversitesi; geleceğin yetkin, yaratıcı ve ileri görüşlü bireylerini yetiştirerek, toplumumuzun sosyal, kültürel, ekonomik, bilimsel ve teknolojik gelişiminde önemli bir rol oynamayı ve insanlığın ilerlemesine katkıda bulunmayı hedefliyor.