Gerçek Türk Polisi!

Denizi Olmayan Kentin (Ankara) Balıkçısı bir ailenin hayat hikayesi

Gerçek Türk Polisi!


Gerçek Türk Polisi!

Bizim mahalle “Huzur Sokağı” gibiydi. Küçük, huzurlu ve mutlu bir mahalle! Çiğli’de Sanayi Durağında indiğinizde bizim mahalleye adım atıyorsunuz..

Köşe başında balıkçımız.  Akşam yemeği için emrinize amade. Balığı seçin, temizlesinler, kızartsınlar evinize kadar getirsinler.  

Salatası da yanında!

Kolaları açın ve balık keyfini ailecek yaşayın!

Balıkçımız beş  kişilik bir aile. Baba ve iki oğlu balıkları halden alır getirir, anne temizler, baba kızartır ve satış tamam olur.

Anadol marka eski bir kamyonetleri vardı.

Birgün balıkları halden alıp gelirken, son model bir mercedese arkadan dokunmuşlar.

İşte o gün, o aile yıkıldı.

Ekmek tekneleri tarumar oldu.

Mercedes’in şoförü fren yaptı, onlar da arkadan yavaşça çarptılar. Kamyonetin önü gitti. Mercedes’te hafif çizik var.

Mercedes'ten inen beyefendi açtı ağzını, yumdu gözünü!

Ezildiler, korktular, polis geldi.

Arabanın muayenesi yoktu.

Polis arabayı bağladı.

Mercedes'in sahibi şikayetçi oldu, mahkemede yargılandılar. 

Avukat yok, sahip çıkan yok. Mahkum oldular.

Polis arabayı bağladı. Balıklar halde kaldı. Balıkları halden alıp getirecek araba yok. Tefeciden borç alıp ikinci bir Anadol pikap daha aldılar. Ama onun da hiç bir yerde kaydı yok!

Bir hafta sorunsuz çalıştılar. Borçların bir kısmını ödediler. Bu sefer de polis çevirmesine takıldılar. Çaresiz arabayı bırakıp kaçtılar.

Son çare, dört tekerlekli bir araba aldılar, yine borçla.

Mahalle arasında balık satıyor, ayakta kalmaya çalışıyorlardı. Onu da zabıta kovalıyor, balıkçı ve çocukları intihara sürükleniyordu.

Tek istedikleri çalmadan, çırpmadan, alın teriyle yaşamak, hayata tutunmaktı.

Birgün mahallede bir çığlık duydum.

Balkondan baktım ki, balıkçı aile ile ev sahibi münakaşa ediyor. Aşağı indim. Beş aydır kira ödeyemiyorlarmış. Benim kızlar tartışmaları duyunca biriktirdikleri paraları alıp aşağı geldiler. Baba bunları verelim, kiralarını biz ödeyelim, dediler.

Ellerindeki iki kavanoz dolusu bozuk, bütün paracıkları ev sahibine verdiler.

Amca al bunları. Say ne kadar ediyorsa, borçtan düş, kalanını yine biz öderiz. Komşumuz burada kalsın. Bakın beş kişilik aile, bu akşam vakti nereye gitsinler, deyince ev sahibi de yumuşadı. Yarısını helal ettim. Siz geri kalanını ödeyin, bundan sonra ak satmasınlar, dedi.

Kirayı ödeyemeyen ailenin elektiriği ve suyu açık olur mu?

Evde ne su var, ne de elektrik!.

Bir akşam vakti, baba yolumu kesti. Abi sen gazetecisin, bize hiç mi yardım edecek kimse yok, dedi.

Ak Parti Çiğli İlçe Başkanlığı’na gidip derdini anlatmasını söyledim. Ak Parti İl Yönetimi’nden bir arkadaşım da ilçeyi aramış. Elektrik ve su borcunun taksitlendirilmesi için yardım talep etmişler. Onlar da her ne hikmetse yardım etmemiş.

Borçlular kapıyı çalıyor. Araba poliste bağlı. Halden balık satamıyorlar. Üçüncü elden aldıkları balıktan da kar edemiyorlar, derken aile intiharın eşiğine geldi.

Bir akşam eve dönerken, aileyi gördüm. Perişan bir halde balık temizliyorlardı. Suları yokmuş!

Ailenin babası abi yarın bankaya gideceğiz, eğer bize kredi verirlerse borçları ödeyip, arabanın da park borcunu ödeyerek işimizi yeniden yoluna koyacağız, dedi.

Sabah haber bültenlerine baktım ki, aile bir banka şubesini işgal etmiş. Polis operasyon yapıyor. Baba çıldırmış, anne saçı başı dağınık ne yapacağını bilemiyor. Çocuklar babalarıyla birlikte devlete son çaremiz bu, sesimizi duyun artık, diyor!

Polis olayın vahametini anlamış olmalı ki, aileye şefkatle yaklaştı. Olay kazasız belasız atlatıldı. Banka çalışanları şikayetçi oldular. Baba ve iki oğlu cezaevine atıldı. Anne ve küçük kız dışarıda kaldı.

Bir aile ocağı işte böyle söndü.

Akşam karanlığında İZBAN’dan indim eve doğru yürüyorum,  önümü ellerinde poşetlerle iki kişi kesti.

Anladım ki, bizim komşuları arıyorlar.

Hayırdır siz kimsiniz, dedim!

Biri komiser, diğeri de polis memuruymuş.

Sabah bankadaki olaya müdahale etmişler. Ailenin çaresizliğini öğrenince, mesaiden sonra market alışverişi yapıp vermek için gelmişler.

Ailenin evini arıyorlarmış.

Evi gösterdim, zili çaldık. Kapı açıldı, küçük kız ve anne polisleri ellerinde market poşetleriyle görünce gözyaşlarına hakim olamadılar.

Bizim polisimiz, bizim insanımız buydu!

Yüreği insan sevgisiyle doluydu.  

Merhametliydi!

YUSUF İNAN / ŞEHİTLER ÖLMEZ

www.sehitlerolmez.com

Twitter@Yusufinan2023

İnstagramyusufinan2023

E-Mail: [email protected]