Gezi Davasında Karar Pazartesi Günü Verilecek

İstanbul Barosu Başkanı: “Bu dava başından beri siyasi özellikli’’

Gezi Davasında Karar Pazartesi Günü Verilecek


Gezi Davasında Karar Pazartesi Günü Verilecek

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Gezi davası 25 Nisan Pazartesi gününe ertelendi.

Sanıklar Mücella Yapıcı, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Yiğit Ali Ekmekçi’nin duruşma salonunda bulunurken Osman Kavala duruşmaya Silivri Cezaevi’nden SEGBİS aracılığıyla katıldı.

Üçüncü Gezi davasının yedinci duruşmasında tüm sanıklar savunmalarını yaptı. Pazartesi günü mahkeme heyeti avukatların beyanlarını aldıktan sonra kararını açıklayacak.

Osman Kavala Gezi davası ile Ergenekon davası arasında benzerlik kurdu

1634 gündür tutuklu olan ve hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis istenen Osman Kavala SEGBİS aracılığıyla katıldığı duruşmada yaptığı savunmada iddianamede ‘‘kalkışma’’ olarak nitelenen Gezi olaylarını gerçekleştiren ‘‘gizli yapı kurgusu’’ ile Ergenekon iddianamesindeki birbirleriyle ilişkisi olmayan insanların ‘‘gizli bir örgüt’’ olarak hükümeti devirmeye yönelik faaliyet gösterdiklerine dair kurgunun benzeştiğini söyledi.

Kavala, ‘‘Gezi protestolarının dış güçlerce sahneye konulmuş bir kalkışma olduğuna dair anlatı, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra hükümetin resmi görüşü haline geldi. Manidar olan, Gülenci yapılaşmanın hazırladığı kurgunun ve aynı ekipten kişilerin hukuka aykırı olarak temin ettikleri telefon dinlemelerinin, FETÖ üyeliğinden suçlanan yargı mensuplarının tasfiyesinden sonra kullanılmış olmasıdır. Balyoz ve Ergenekon davalarında sahtecilik, yasaları siyasi amaçlar için kötüye kullanma yöntemleri ortaya çıkarıldıktan sonra, yargının bundan gerekli dersleri çıkarması ve hukuk normlarına riayet etmede eskisinden çok daha duyarlı hale gelmesi beklenirdi’’ dedi.

Kavala: ‘‘Soros’la özel bir irtibatım da olmadı’’

Anadolu Kültür AŞ. Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala, hem Açık Toplum kurucusu George Soros’un Gezi olayları ile ilişkisi hem de kendisinin onunla özel ilişkisi olduğu yönündeki iddiaları reddetti.

Kavala, ‘‘Gezi protestolarının George Soros tarafından finanse edilmiş olduğu iddiası, protestolara katılanların eylemlerini itibarsızlaştırmayı amaçlayan, kötü niyetle hazırlanmış bir kurgudur. George Soros’un Türkiye ziyaretlerinde bütün yönetim kurulu üyeleriyle yaptığı Vakfın çalışmalarının değerlendirildiği toplantılar dışında Soros’la özel bir irtibatım da olmadı. Benim dışımda Açık Toplum Vakfı’nın hiçbir Yönetim Kurulu üyesinin ifadesine başvurulmamış olması, George Soros’un da suçlananlar arasında olmaması, Soros’un benim üzerimden Gezi protestolarını organize ettiği, kaynak aktardığı kurgusuna, bunu yazanların da inanmadığını göstermektedir. Hayatımın dört buçuk yılını kaybettikten sonra teselli bulabileceğim şey, yaşadıklarımın yargıdaki sorunlarla yüzleşilmesine katkıda bulunması ve benden sonra yargı karşısına çıkacak olanların daha adil bir muamele görmeleri ihtimalidir’’ dedi.

Kahraman: ‘‘Hükümet politikalarını protesto etmek hükümeti yıkmak değildir’’

Kavala gibi hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen Mücella Yapıcı ve kendisiyle birlikte 24 yıla kadar hapis cezası talep edilen Can Atalay’ın hazırladığı ortak açıklamayı okuyan Tayfun Kahraman, hükümeti devirmeyi teşvik edici bir eylemde bulunmadıklarını ifade etti.

Kahraman, ‘‘Bu iddianame ve mütalaa Gezi'yi anlatmıyor Gezi antiemperyalisttir. Dış güçlerin oyunu diye açıklanamaz. Bizler Taksim yayalaştırma projesi ve Topçu Kışlası’na karşı görevlerimiz kapsamında faaliyet gösterdik. Topluma anlatmaya başladık. Gördüğümüz şiddet üzere toplumun vicdanı harekete geçti. Hükümet politikalarını protesto etmek hükümeti yıkmak değildir. Dayak yiyerek darbe olmaz, biz dayak yedik. Bugün de dayak yediğim için darbe yapmakla suçlanıyorum. Hükümeti devirmek gibi bir eylem kesinlikle teşvik edilmemiştir, hükümete tepki gösteren halkın talepleri için tercümanlık yapılmıştır. Bu anayasal haktır’’ diye konuştu.

Avukat Sönmez: ‘‘Siz burada halkın iradesini yargılıyorsunuz’’

Sanıklardan Çiğdem Mater'in avukatı Hürrem Sönmez ise Gezi davasında halkın iradesinin yargılandığını belirtti.

Sönmez, ‘‘17-25 Aralık soruşturmasında nasıl o deliller hukuka aykırıysa bunlar da aynı şekilde hukuka aykırıdır. İddia makamına kötü bir haberimiz var. Kıymetlenemedi o deliller. Gezi protestolarına 3 milyondan fazla kişi katılmış. Müvekkilim de bunlardan biri. Savcılık ise yönlendirme için sokağa çıktığını söylüyor. Burada yargılanan ne sadece Osman Kavala, ne sadece Taksim Dayanışması. Burada yargılanan bir halkın baskısına rağmen iktidara karşı itirazıdır. Siz burada halkın iradesini yargılıyorsunuz’’ dedi.

Hakan Altınay'ın avukatı Tora Pekin de sanıkların darbeye teşebbüs ile suçlandığı davanın iddianamesinde darbeye teşebbüs suçunu konu eden TCK 312. maddeye tek bir kez atıfta bulunulduğunun altını çizdikten sonra iddianamenin dedikodulardan ibaret olduğunu savundu.

Avukat İşler: ‘‘Bu yargılamadan hiçbir umudumuz yok hiçbir talebimiz de yok’’

Duruşma sonrası gazetecilere açıklamalarda bulunan Avukat Evren İşler, mahkeme heyetinin gerçeklerden kopuk davrandığını söyledi.
Abukat İşler, ‘‘Bu duruşma mahkeme heyetinin gerçeklerle bağını nasıl kopardığını bugün bir kez daha bize gösterdi. Biz ne dersek diyelim ‘umrumda değil’ izlenimi verdi. Bu dosyada çok sayıda hak ihlalinden biri de adil yargılanma hakkının ihlalidir. Mahkeme heyeti adil yargılanma hakkını koruduğuna dair izlenim vermekle yükümlüdür. Bu duruşmadan yolu geçmiş hiç kimse bunun böyle düşünmüyor. Gezi’deki umuttan vazgeçmeyenler olarak buradayız. Gezi’yi savunmaya kaldığımız yerden devam edeceğiz. Bu yargılamadan hiçbir umudumuz yok hiçbir talebimiz de yok’’ dedi.

İstanbul Barosu Başkanı: “Bu dava başından beri siyasi özellikli’’

Konuyla ilgili olarak VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu davanın siyasi hedefler doğrultusunda görüldüğünü söyledi: “Bu dava başından beri siyasi özellikli bir dava. Doğrudan doğruya Cumhurbaşkanı tarafından şekillendirilen bir dava. Biz bu davada Gezi’nin 17-25 olayları ve 15 Temmuz’la birleştirilme teşebbüsünü görüyoruz. Siyaset bunu tez olarak ortaya koyuyor yargı tarafından tescil edilmesini istiyor. Hukuki anlamda yorum yapmayı gerektirecek tek bir kanıt yok. En başından beri bu davanın tüm duruşmalarını takip eden bir kimse olarak söylüyorum en küçük bir delil bile yok. Mimarlar mimarlık yaptıkları için, şehir plancılar şehir plancılığı yaptıkları için avukatlar avukatlık yaptıkları için hatta en doğru şekilde yaptıkları için yargılanıyor. Normal şartlarda bu davada ceza verilmesi mümkün değil. Zaten İstanbul 30. Ağır Ceza’da ceza verilmesini gerektiren bir kanıt bulamadı ve dosyadan kaçtı. Aslında hakkını teslim edelim yürekli davrandı ve beraat kararı verdi. Geldiğimiz noktada siyasi atmosferin şekillendirdiği bir davadan bahsediyoruz… Bugünkü duruşmada açık açık söylendi FETÖ’cü polis ve savcıları hazırladıkları bir iddianameyi ve bugünkü savcılar bu iddiaları kıymetlendiriyor.”

Hilmi Hacaloğlu / VOA